SON DAKİKA
SON DEPREMLER

İsrail Raporu Beklendiği Gibi!

A- A+ PAYLAŞ

İsrail'in, 2010'da yaşanan Mavi Marmara baskınını soruşturması için oluşturduğu Turkel Komisyonu, hem baskının hem de Gazze'ye denizden uygulanan ablukanın uluslararası kurallara göre yasal olduğu sonucuna vardı. Rapora, Türkiye'nin kurduğu inceleme komisyonundan sert yanıt geldi. Türk tarafı, Gazze Şeridi’ne yönelik sözde deniz ablukasının yasal dayanaktan ve meşruiyetten yoksun olduğunu ve hukuk dışı olan bu uygulamanın uzantısı niteliğindeki İsrail saldırısının da aynı şekilde hukuka aykırı olduğunu belirtti. Açıklamada sonucun hayret, esef ve üzüntüyle karşıladığı da ifade edildi.

Bugün yayımlanan raporun ilk kısmında, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı deniz ablukasının ve bu ablukanın uygulanması için gösterdiği çabaların meşru temele dayanıp dayanmadığı ele alındı.

Raporda şu ifadeler yer aldı:

"Gazze Şeridi’nde uygulanan deniz ablukası... Uluslararası hukuk kurallarını ihlal etmiyordu... İsrail tarafından, deniz ablukasını savunmak için 31 Mayıs 2010 tarihinde yapılan eylemler, insan hayatına mal olan ve yaralanmalara yol açan üzücü sonuçlar doğurdu… Buna rağmen… Gerçekleştirilen eylemler uluslararası yasalarla uygundu."

Komisyon, İsrail ile Hamas ve diğer Gazze merkezli örgütler arasında yaşanan mücadeleyi 'uluslararası çapta silahlı çatışma' olarak tanımladı ve yardım gruplarının, uygulanan deniz ablukasını Gazzeli yerleşimcilere karşı yasadışı bir cezalandırma olduğunu savunan görüşünü reddetti.

Raporda, “Gazze Şeridi’nde uygulanan deniz ablukası, bölge halkı için ‘toplu cezalandırma’ oluşturmamaktadır” denildi.

TÜRKİYE'DEN SERT YANIT

Raporun açıklanmasının ardından Türkiye tarafından İsrail'in Mavi Marmara saldırısı için oluşturulan Ulusal Araştırma ve İnceleme Komisyonu, sert bir açıklama yaptı. Komisyon, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik sözde deniz ablukasının yasal dayanaktan ve meşruiyetten yoksun olduğunu ve hukuk dışı olan bu uygulamanın uzantısı niteliğindeki İsrail saldırısının da aynı şekilde hukuka aykırı olduğunu belirtti.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

"İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik sözde deniz ablukası yasal dayanaktan ve meşruiyetten yoksundur. Hukuk dışı olan bu uygulamanın uzantısı niteliğindeki İsrail saldırısı da aynı şekilde hukuka aykırıdır...

"- Kaldı ki, İsrail’in sözde ablukası hukuki açıdan böylesine dayanaksız olmasaydı dahi, uygulanış tarzı nedeniyle yine hukuka aykırılıktan kurtulması mümkün değildir. Zira, İsrail, bir deniz ablukasının yasal kabul edilebilmesi için gerekli olan çeşitli koşulları yerine getirmemiştir.

"İsrail’in sözde ablukası, ayrıca, uluslararası hukukun “orantılılık”, “gereklilik” ve “makul olma” koşullarını da karşılamamaktadır. Gazze Şeridi’ne yönelik kısıtlayıcı politikasını güvenlik ihtiyaçlarının haklı gösterebileceği boyutun çok ötesine geçiren İsrail, askeri amaçla kullanılması mümkün olmayan günlük tüketim maddelerini dahi sivil halkı cezalandırmak maksadıyla yasaklamıştır. Bu durum sözde ablukanın keyfiliğini de açıkça ortaya koymaktadır...

"Komisyonumuz, İsrail’deki ulusal soruşturma sürecinin, Uluslararası Veri Toplama Misyonu tarafından da teyid edilmiş olan gerçeklere rağmen İsrail silahlı kuvvetlerini aklayan bir biçimde sonuçlanmasını hayret, esef ve üzüntüyle karşılamaktadır."

ERDOĞAN'DAN AÇIKLAMA

Başbakan Tayyip Erdoğan, Turkel Komisyonu’nun hazırladığı rapor hakkında sorulan, “İsrail'in, Mavi Marmara baskınında İsrail askerlerinin tutumunun 'uluslararası hukuka uygun olduğu' yönünde raporu var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bu sipariş üzerine bir rapordur. Kendi ülkesinde hazırlatılan bir raporun kıymeti harbiyesi olabilir mi? Şu anda Cenevre’den çıkan sesi, çıkan raporu gördünüz. Bu olayın uluslararası sularda, alçakça, vahşice bir olay olduğu bu raporda açıkça ifade ediliyor. Şu anda yapılmakta olan panel çalışmaları devam ediyor. Birleşmiş Milletlerin (BM) bu konuda yakın takibi var. Bunlar devam ediyor. Bizler bu işin takipçisiyiz. Benim nezdimde bu hazırlanan raporun kıymeti harbiyesi, geçerliliği yoktur.”

İKİ YABANCI GÖZLEMCİ İMZALADI

İsrail'in raporu, komisyonun iki yabancı gözlemcisi Kanadalı Tuğgeneral Ken Watkin ve Kuzey İrlandalı Lord David Trimble tarafından da imzalandı.

Raporun ne zaman açıklanacağı henüz belli olmayan ikinci kısmında, İsrail’in uluslararası yasaların ihlal edilip edilmediği inceleyen mekanizmaları ve baskın öncesinde İsrail hükümetinin karar verme süreci değerlendirilecek.

İsrail hükümetinin oluşturduğu iç soruşturma komisyonunun, Mayıs 2010’da Gazze Özgürlük Filosu’na İsrailli komandolarınca yapılan baskınla ilgili hazırladığı 300 sayfalık araştırma raporunun İngilizce kopyası, baskını inceleyen BM İnsan Hakları Konseyi'nin bilirkişi heyetine de gönderilecek.

BM’in oluşturduğu ve Yeni Zelanda Başbakanı Geoffrey Palmer’in başkanlığını yaptığı heyette, İsrail ve Türkiye’den temsilciler yer alıyor.

BM’NİN KARARI BU RAPORA BAĞLI

Gazze filosuna yapılan baskın hakkında kendi hazırladığı raporu BM’ye sunan Türkiye, dokuz Türk’ün öldürüldüğü baskından tamamen İsrail’i sorumlu tutmuştu. İsrail ise askerlerinin ateş açmadan önce gemideki aktivistlerin saldırısına uğradığını ve meşru müdafaa kapsamında silahlarına başvurduklarını belirtmişti.

BM heyeti, herhangi bir karara varmadan önce Turkel Komisyonu'nun raporunun açıklanmasını bekliyordu.

İsrail, Turkel Komisyonu'nun sunacağı bulgular üzerinde uluslararası bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmayı planlıyor. İsrail’de Başbakanlık tarafından yürütülecek kampanyanın, Dışişleri Bakanlığı’nda süren grevden nasıl etkileneceği ise henüz bilinmiyor.

ORDU DA SUÇSUZ BULMUŞTU

Turkel Komisyonu'nun oluşturulmasından kısa bir süre önce, İsrail ordusu, Ulusal Güvelik Konseyi Eski Başkanı Giora Eiland başkanlığında bir komisyon oluşturmuştu. Komisyon, Temmuz ayında araştırma raporunu açıklamış ve baskının ‘kaçınılmaz olduğunu’ belirtmişti.

Baskında yer alan İsrail askerleri suçsuz bulunurken, en önemli kusur, ordu ile istihbarat birimleri arasındaki işbirliğinin yetersiz kalması olarak ifade edilmişti.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız