SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'İstihbaratçı Aptal mı?'

A- A+ PAYLAŞ

Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihindeki 1'i Alman toplam 3 kişinin öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasının 17. duruşmasına Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Azmettirici olmakla suçlanan Hüseyin Yelki (alttaki fotoğrafta) hakkında tahliye kararı verildi.

17. duruşmaya, zanlılar Emre G, Hamit Ç., Cuma Ö., Salih G. ve Abuzer Y ile azmettirici olarak tutuklanan Hüseyin Y getirildi. Azmettirici olarak tutuklu bulunan Varol Bülent A. ise bugünkü duruşmaya getirilmedi. V.B.A son olarak Ergenekon davasıyla ilgili ifadesi alınmak üzere İstanbul'a götürülmüştü. V.B.A.'nın İstanbul Metris Cezaevi'nde olduğu öğrenildi.

Duruşmaya, ABD İstanbul Başkonsolosluğu siyasi bürodan bir personel de katıldı. Duruşmada, öldürülen Alman Tilman Geske'nin eşi Suzanna Geske (üstteki fotoğrafta), olayın kilit ismi Emre G.'nin babası Mustafa G. ile birlikte zanlı yakınları da hazır bulundu.

"BEN BİR HIRİSTİYANIM!"
Zirve Yayınevi davasının 17. duruşmasında olayın azmettiricisi olmakla suçlanan ve kendisini Hristiyan dinini müjdecisi olarak tanıtan Hüseyin Yelki'nin ifadesi alındı.

Azmettirici olmakla suçlanan Hüseyin Yelkin verdiği ifadesinde, "Suçlamalar tamamen asılsızdır. Ben Emre Günaydın ve diğer arkadaşları tanımıyorum. Emre'yi bir kez olaydan 2 ay önce Zirve Yayınevi'nde tek başına olduğum bir zamanda gelip Necati Aydın'ı sorması nedeniyle gördüm. Benim bu suça azmettirmem imkansızdır. Ben bir Hristiyan'ım. Kimliğimi dahi değiştirdim. Bu konuda çalışan bir insanım. Emre Günaydın benimle ilgili ifadesini geri almıştır ve iddia düşmüştür. Benim Hristiyanlık konusunda Doğu ve Güneydoğu'da etkin bir şekilde çalıştığım bilindiği için böyle bir iddiada bulunabilinir. Ben bir lise mezunuyum. Bunun için büyük bir hukuk bilgisine sahip olmaya gerek yok. İddianamenin temelinde, 'Şüpheleniyorum, öyleyse suçlusun' düşüncesi var. Ben halen Adana'daki Vaftiz Kilisesi'nden yardım alıyorum. Hristiyanlık faaliyetlerinde çalışmak için kartvizit bile bastırdım. Ben sanki olaydan dolayı değil de, Hristiyanlık kimliğim nedeniyle yargılandığımı düşünüyorum" dedi.

Malatya İl Jandarma Alay Komutanlığında istihbarat görevlisi olarak çalışan M.G. ile görüşmesi de duruşmada gündeme gelen Hüseyin Yelki, savcının olaydan önce 10'kez ve olaydan 1 gün öncede bu şahıs ile neden görüştüğünü sorması üzerine de, bu şahıs ile İncil konusunda görüştüğünü söyledi.

Savcı, Hüseyin Yelki'ye "Hacı veya başka bir lakap kullanıyormusun" sorusuna "Hayır" yanıtını alınca, salonda bulunan öldürülen Tilman Geske'nin işe Suzanna Geske'ye dönerek, "Hüseyin Yelki, başka bir isim kullanıyor muydu" diye sordu. Suzanna Geske ise, Hüseyin Yelki'nin Adnan ismini kullandığını duyduğunu söyledi.

Cumhuriyet Savcısı' Veli Küçük tarafından Mersin'deki Kayra Yayıncılıkta çalışan Levent Ercan Gelegen ve Mersin'de Jandarma istihbarat görevlisi Abdullah Arıkan isimli şahısların Hıristiyanlık ve misyonerlik konusunda izleme ve yönlendirme yapmak amacıyla yerleştirildikleri hususunda bir gazeteye ihbar elektronik posta gönderildiğini belirterek, Hüseyin Yelki'den Veli Küçük'ü tanıyıp tanımadığını sordu. Yelkin ise "Veli Küçük'ü tanımıyorum" dedi.

"SUZANNA YANLIŞ HATIRLIYOR!.."
Cumhuriyet Savcısı, "Olaydan sonra ifaden alınırken, tehditle ilgili ifadelerinin yansıtılmadığı konusunda bir yakınman oldu mu" sorusuna da Hüseyin Yelkin, "Hayır" cevabını verdi. Bu cevap üzerine Cumhuriyet Savcısı salonda bulunan Suzanna Geske'ye dönerek, Hüseyin Yelki'nin kendisine bir yakınmasının olup olmadığını sordu. Geske ise, Hüseyin Yelki'nin ifadesini alınmasından sonra kendisini arayarak, tehditle ilgili ifadelerinin alınmadığının kendisine söylediğini belirtti. Bunun üzerine Hüseyin Yelki, "Suzanna bu olayı yanlış hatırlıyor" dedi.

Müdahil avukatın "Jandarma İstihbarat görevlisi M.G., İncili sormak için 10 kez arayacak kadar aptal mı?" sorusuna Hüseyin Yelki, "Hayır. Anlayamadığı bir konuda bilgi sorması doğaldır" dedi.

Yine müdahil avukatının "Mersin'deki Kayra Yayınevi çalışanı Levent Ercan Gelegen Mersin'de Jandarma İstihbarat Görevlisi Abdullah Atılgan ile görüşmeler yapıyor. Sizde Malatya'da Jandarma İstihbarat görevlisi M.G. ile görüşüyorsunuz. Bunun nedeni nedir" sorusuna da Hüseyin Yelki, "Ben müjdeci bir insanım. Kim olduğuna bakmaksızın herkesle görüşürüm. Ben Malatya Müftüsü ile de görüştüm" cevabını verdi.

"SENİ YARI YOLDA BIRAKMIŞLAR!"
Olaydan sonra kendisine Malatya'da Protestan Cemaati'nin liderliğinin teklif edildiğini ancak, bunu kabul etmemesi nedeniyle de kendisine, "Senin ile işimiz bitti. Başının çaresine bak" dendiğini belirten Hüseyin Yelki'ne Mahkeme Başkanı, "Seni yarı yolda bırakmışlar" diye espri yaptı. Hüseyin Yelki, "Öyle oldu. Ama Adana Kilisesi bana sahip çıktı" dedi.

Hüseyin Yelki, jandarma görevlisi ile telefonla kısa konuşup, her hangi bir cafede buluşyarak İncil konusunda sohbet ettiklerini iddia etti.

"BOŞUNA YATIYOR"
Duruşma esnasında söz alan ve verdiği ifadeden dolayı Hüseyin Yelki'nin azmettirici olarak yargılanmasına yol açan olayın kilit ismi Emre Günaydın, "Hüseyin Yelki'nin suçu günahı yoktur. Boşu boşuna yatıyor" dedi. Mahkeme başkanını ifadesinde vaz geçmesi konusunda yönlendirme olup olmadığını sorması üzerine ise Emre, her hangi bir yönlendirme olmadığını söyledi. Müdahil avukatının "İfade verirken vicdanınız yok muydu?" sorusuna Emre Günaydın, "Benim vicdanımdan size ne?" diye sordu.

"ZENGİN OLACAĞINI SÖYLÜYORDU"
Tanık Erkan Yılmaz verdiği ifadesinde, "Emre, zengin olacağını söylüyordu. Olaydan önce durduk yere zengin olacağını söylüyordu. Ya tavan ya da taban yapacağım konuşması oldu. Ancak nasıl yapacağını açıklamadı" dedi.

Tanık Erkan Yılmaz, Altın Kayısı Otel'indeki misyonerlik toplantısına ise Emre'nin çağırması nedeniyle gittiğini ve burada kısa süre kaldıklarını belirtti.

UZMAN ÇAVUŞUN İFADESİ..
Mahkemede tanık olarak dinlenen Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Çolak ise "2003-2007 yılları arasında Malatya İl Jandarma Komutanlığı'nda Jandarma Uzman Çavuş olarak çalıştım. Zirve Yayınevi'nde öldürülen şahısları tanımıyorum. Malatya'da misyonerlik ile ilgili çalışmalarda bulunmadım" diye konuştu.

Uzman Çavuş Mehmet Çolak, Veli Küçük ve Levent Ersöz'ü tanımadığını ve yüz yüze gelmediklerini ileri sürdü.

Olayda azmettirici olarak yargılanan Hüseyin Yelki'nin Avukatı ise müvekkilinin yüzde 60 oranında özürlü ve tüberküloz hastası olduğunu söyledi. Dosyadaki delil ve duruma göre, Hüseyin Yelki'nin tutuklu kalmasına olanak olacak bir durumunun olmadığını belirterek, tahliye talebinde bulundu.

"ZORLA GETİRİLSİN.."
Cumhuriyet Savcısı ise duruşmaya getirilmeyen tanık Burcu Polat'ın zorla getirilmesine Ergenekon Soruşturması ile Zirve olayı arasında bağlantı olup olmadığının isteminin bekletilmesine, azmettirici sanık Hüseyin Yelki'nin yurtdışı yasağı getirilerek tahliye edilmesini ve diğer 5 tutuklu sanığın ise tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.

Mağdur Avukatları ise Malatya İl Jandarma Alay Komutanlığı'ndan misyonerlik ile ilgili olarak verilen seminerlerin tarih ve kayıtlarının istenmesini, azmettirici sanık Hüseyin Yelki'nin banka hesap hareketliliğinin takibini, tutuklu sanıkların cezaevinde ziyaret edenlerin listesinin istenmesini, Hüseyin Yelki'nin bu aşamada tutuklu kalmasını talep ettiler.

"MİT'TEN SORULSUN"
Sanık avukatları ise Türkiye'deki misyonerlik faaliyetleri çerçevesinde suç unsuru olup olmadığını, İçişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nde sorulması istedi.

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, 17. duruşmanın sonunda, verdiği ara kararında, tanık Burcu Polat'ın zorla getirilmesine, tanık Hüseyin Yelki'nin tahliyesine ve yurtdışı çıkış yasağı getirilmesine, Hüseyin Yelki'nin hesaplarının incelenmesine, tutuklu sanıklarının cezaevinde ziyaret edenlerin listesinin istenmesine, Ergenekon ile Zirve Yayınevinin bağlantı olup olmadığı yazısının beklenilmesi ve duruşmanın 19 Haziran 2009 tarihine bırakılmasına karar verildi.

Mağdur avukatlardan Özkan Yücel, tanıkların sürekli çelişkili ifadeler verdiğini belirterek, baştan beri bu olayın 5 kişiyle sınırlı olmadığını savunduklarını bildirdi. Avukat Yücel, azmettiricisi olarak tutuklanan zanlı Hüseyin Yelki'nin ise, tahliye edilmesini doğru bulmadıklarını ifade etti.

Avukat Erdal Doğan ise Emre Günaydın'ın sürekli ifade değiştirdiğini belirterek, bir yönlendirme olup olmadığının belirlenmesi için cezaevindeki ziyaretçilerinin listesini istediklerini söyledi.

DAVA..
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılamaları süren Emre G. hakkında "Silahlı terör örgütü kurmak, örgüt yöneticisi olmak, terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde birden fazla adam öldürmek ve iş yeri dokunulmazlığını bozmak" iddiasıyla ceza isteniyor. Emre G.'ye kasten adam öldürmek suçundan 3 kez müebbet hapis, örgüt kurmak ve yönetmek suçundan 22 yıla kadar, konut dokunulmazlığı suçundan 3 yıla kadar hapis cezası verilmesi isteniyor. Olayın diğer şüphelileri Hamit Ç., Cuma Ö., Salih G. ve Abuzer Y.' de "silahlı terör örgütü üyesi olmak, terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde birden fazla adam öldürmek ve iş yeri dokunulmazlığını bozmak" iddiasıyla suçlanıyor. Bu 4 şüpheli hakkında ise kasten adam öldürme suçundan 3'er kez müebbet hapis cezası, terör örgütü üyesi olmak suçundan 15 yıla kadar ve konut dokunulmazlığını ihmalden 3 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Tutuksuz Kürşat K. (18) ve Mehmet G. (19) hakkında "Silahlı terör örgütüne yardım etmek" iddiasıyla 15 yıla kadar hapis cezası talebi ile yargılanıyorlar.

AİLESİ KARŞILADI..
Zirve Yayınevi'nde 3 kişinin öldürülmesi olayının azmettiricisi olduğu iddiasıyla 4 aydır tutuklu olarak yargılanan Hüseyin Yelki, cezaevinden tahliye edildi.

Zirve Yayınevi olayının 17. duruşmasında mahkemenin yurt dışı yasağı koyarak tahliyesine karar verdiği Hüseyin Yelki, tutuklu bulunduğu Malatya E Tipi Cezaevi'nden çıktı. Ailesi tarafından karşılanan Yelki, soruları yanıtsız bıraktı.

Tahliye edilen Hüseyin Yelki, yine kendisi gibi azmettirici olmakla suçlanan Varol Bülent Aral ile "terör örgütünün yöneticisi olmak", "Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel'e yönelik adam öldürme suçuna azmettirme", "terör amaçlı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna azmettirme" ve "terör amaçlı nitelikli yağmaya teşebbüs suçuna azmettirme" iddialarıyla suçlanıyor.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız