SON DAKİKA
SON DEPREMLER

İİT İstanbul Zirvesi.. "Doğu Kudüs Filistin'in Başkenti"

0
Güncellendi - 2017-12-14 03:53:13
İİT İstanbul Zirvesi..
A- A+ PAYLAŞ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi'nin ardından Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İİT Genel Sekreteri Yusuf bin Ahmed El Useymin ile ortak basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kudüs'ün sahipsiz olmadığını gösterdik, İİT, Kudüs'ün kutsiyetine uygun anlamlı bir toplantı yaptık. Bundan böyle taraf olan bir ABD'nin İsrail-Filistin arasında arabuluculuk yapması diye bir şey söz konusu olamaz. Artık bitmiştir. Kim arabuluculuk yapar bunu konuşmamız lazım. Arabuluculuk konusu üzerinde durmamız gerekiyor. Gerekirse BM'de bunu gündeme getirmemiz lazım” dedi.

“Bu toprakların gerçek sahibi Filistin'dir”

Bugüne kadar alınmış birçok güvenlik konseyi kararı olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Alınan hiçbir karara İsrail uymamıştır ama tezgah da hep İsrail'e çalışmıştır. Bu toprakların gerçek sahibi Filistin'dir. 1947'de İsrail neyse şimdi de Filistin o hale getirilmiş durumda. Trump efendi tamamının İsrail'in olmasını istiyor. Bu mantık Sultan Abdülhamit'e yaptıramadıklarını şimdi yapmak istiyorlar. Bizler bu duruşumuzu kararlı bir şekilde sürdürmemiz gerekiyor. Amerikan Yönetimi tüm ikazlara rağmen ahlak, mantık dışı açıklamasını yaptı. Trump'ın ilan ettiği bu kararın bizim için bir kıymeti yoktur. Kendi çalar, kendi oynar” diye konuştu.

Papa'yla yaptığı açıklamaların örtüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Trump'ın kararının ardından tüm kardeşlerime davet yolladım, diğer ülkeleri de davet ettim. Bugün burada Venezuela Devlet Başkanı Maduro'da var. Venezuela nere İstanbul nere sağ olsun çıktı geldi. O da burada desteğini açıkladı. Kudüs'teki mukaddes mekanların hamisi konumunda olan Ürdün Kralı 2. Abdullah da desteğini açıkladı. Bugünkü zirveye 30'u aşkın devlet başkanları ve meclis başkanları da teşrif etti. Dışişleri bakanlarıyla beraber 50'yi aşkın katılım oldu” dedi.

“Filistin devletini henüz tanımamış tüm ülkelere derhal Filistin'i tanıma çağrısı yapıyorum”

Kudüs'e özgürlük başlıklı İstanbul deklarasyonu imzalandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan devamla şöyle konuştu:

“Hatada ısrara etmenin kimseye faydası yoktur. ABD makamlarının bu yanlış kararlarından bir an önce dönmelerini bekliyoruz. Buradan bir ittifak doğmuştur. Kudüs'ün kaderi kandan beslenen, çocuk, kadın, yaşlı demeden öldürerek sınırlarını genişleten bir ülkenin eline bırakılamaz. Down sendromlu bir çocuğu işkence yaparak sürükleyip götürüyorlar. Ufacık bir kız. Annesi yavrusuna sarılıyor. Onlar gelip dipçikle anneyi döverek, işkence ederek, herkesin gözü önünde bunu yapıyor. Daha da ileri gidiyorum bu çocukları döverek demir kafeslerin içine koyuyorlar. Ey Trump sen bu İsrail'in mi arkasında duruyorsun. Ben normal karşılamaya başladım. Savunur. Çünkü YPG'yi, PYD'yi DEAŞ'a karşı cepheye süren Trump bunu da yapar. İsrail aleyhinde alınan onca karar rağmen haritada gösterdiğim gibi Filistin'deki yasa dışı faaliyetlerini sürdürüyor. Bölgede barışın Filistinliler kendi ülkesinde özgürce yaşayabildiklerinde mümkün olacağını ifade ettik. Biz teşkilat olarak 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinden asla geri adım atmayacağız. Bir kez daha şu tarihi açıklamayı yapmak istiyorum. Filistin devletini henüz tanımamış tüm ülkelere derhal Filistin'i tanıma çağrısı yapıyorum. Biz bugün Kudüs'ü Filistin devletinin başkenti olarak tanıdığımızı ilan ettik. Diğer ülkeleri de Kudüs'ü Filistin'in başkenti olarak tanımaya davet ediyorum.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İİT Olağanüstü Zirvesi'nin ardından Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İİT Genel Sekreteri Yusuf bin Ahmed El Useymin ile ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Genel Sekreter El Useymin, sonuç bildirgesinde "bütün dünya ülkelerine Filistin'i tanıma çağrısı" olduğunu söyledi. El Useymin, “Burada bütün katılımcı ülkeler çözümün iki devlet temelinde olabileceğini ifade ettiler. Uluslararası teşkilatlarla da bu kararımızı paylaşacağız. Öte yandan bütün dünya ülkelerine Filistin'i tanıma çağrısı var. Diğer bir mesele de Kudüs halkının ekonomik anlamda, insani anlamda ve her alanda desteklenmesi konusu vardı” diye konuştu.

“Bu zirveyi başarıyla sonuçlanmış İslami zirvelerden biri olarak görüyorum”

Toplantıda konuşan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, "Ben bu zirveyi başarıyla sonuçlanmış İslami zirvelerden biri olarak görüyorum. Konumuz çok hassas bir konu. Kudüs-ü Şerif ile birlikte geldik. ABD'nin aslında kendi kendine aykırı davrandığını görmekteyiz. Zaten ABD'nin kabul ettiği kararlar var. Bu da Filistin meselesi çözülmeden büyükelçiliğin Kudüs'e hiçbir şekilde taşınmayacağı şeklindeydi. O nedenle bu karar uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Bütün dünya buna tepki gösterdi. Dünyanın her yerinde protesto gösterileri düzenlendi. BM Güvenlik Konseyi'nin ABD dışındaki 14 üyesi buna tepki gösterdi ve karşı çıktı. Buna karşı İslam dünyasının harekete geçmesi gerekiyordu. Burada çok önemli kararlar aldık. Bizler Filistinliler olarak, ABD'yi çözüm sürecinde kabul edemeyeceğimizi söyledik. Bugün itibariyle bir arabulucu için tarafsızlık şartını yitirmiştir. Biz bundan sonra Güvenlik Konseyi'ne gidip, bu kararın iptali için başvuruda bulunacağız. Aleyhte bir karar alınması için çalışacağız” dedi.

İslam dünyasının Kudüs'e ne sunabileceğini tartıştıklarını aktaran Mahmut Abbas, “Biz Kudüs'ü taş ve toprak olarak görmek istemiyoruz. Biz içerisinde yaşamın olduğu, insanların olduğu bir Kudüs istiyoruz” diye konuştu.

NİHAİ BİLDİRİ

İstanbul’da gerçekleştirilen İİT Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı sonucunda İsrail’in işgali altındaki Doğu Kudüs, Filistin Devleti’nin başkenti olarak ilan edildi. Konferansta İslam ülkeleri, Doğu Kudüs’ün Filistin Devletinin başkenti olarak kabul edilmesi için tüm ülkelere çağrıda bulundu. Konferans sonrası açıklanan nihai bildiriden önemli bölümler şöyle:

“Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın Kudüs’ü İşgalci Güç İsrail’in sözde başkenti olarak tanıyan tek taraflı kararı en güçlü şekilde reddedilmiş ve kınanmıştır.

Söz konusu karar hukuken hükümsüz ilan edilmiştir. Bu beyanın Filistin halkının tarihi, hukuki, doğal ve milli haklarına bir saldırı, bütün barış girişimlerine yönelik kasti bir baltalama, aşırılık ve terörizme ivme verecek bir tahrik unsuru ve uluslararası barış ve güvenliği hedef alan bir tehdit olarak görüldüğü belirtilmiştir.

- Kudüs-ü Şerif’in yasal statüsünü değiştirmeyi amaçlayan söz konusu tehlikeli beyanın hükümsüz ve meşruiyetten uzak olduğu vurgulanmıştır.

Beyanın, Uluslararası hukukun ve özellikle de Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin ve uluslararası meşruiyeti bulunan tüm ilgili kararların, bilhassa da BM Güvenlik Konseyi’nin 478 (1980) ve 2334 (2016) sayılı kararlarının, barış sürecinin Kudüs-ü Şerif’i nihai statü konusu olarak tespit eden temellerinin ciddi bir ihlalini teşkil ettiği, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu bağlamda imzalamış olduğu Anlaşmalar ve verdiği taahhütlerin gereği olarak bu beyanını hemen geri çekilmesini gerektirdiği ifade edilmiştir.

ABD kararını geri çekmezse sonuçlarından sorumludur

- ABD Yönetimi’ni bu yasadışı beyanın geri çekilmemesinden doğacak tüm sonuçlardan bütünüyle sorumlu tutulduğu kaydedilmiştir.

Söz konusu beyanın ABD Yönetimi’nin barış destekçisi rolünden çekilmesi olarak değerlendirildiği ve bunun tüm paydaşlar tarafından da anlaşıldığı belirtilmiştir. Ayrıca, bu beyanın ilanı ve işgalci güç İsrail’in 1967’de işgal ettiği, merkezinde Kudüs-ü Şerif bulunan Filistin topraklarında sürdürdüğü sömürgecilik, yerleştirme, apartheid ve etnik temizlik siyasetinin teşvik edilmesi olarak görüldüğü kaydedilmiştir. Tüm üye devletlere Filistin sorununa, özellikle dünyanın diğer taraflarından karşıtlarıyla günlük temaslarında ve dış siyasi gündemlerinde yüksek öncelik vermeleri çağrısında bulunulmuştur.

- İki devletli çözüm temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’ne dayanan, uluslararası tanınmış referans hükümlerle ve 2005’te Mekke-i Mükerreme’de yapılan Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı’nda stratejik bir tercih olarak kabul edilen 2002 Arap Barış Girişimi’yle uyumlu adil ve kapsamlı bir barışa bağlılık teyit edilmiştir.

Uluslararası topluma bu sorunu çözüme ulaştırmak maksadıyla etkin ve ciddi bir şekilde harekete geçmesi çağrısında bulunulmuştur.

- Doğu Kudüs, Filistin Devleti’nin başkenti olarak ilan edilmiştir ve bütün devletler Filistin Devleti’ni ve Doğu Kudüs’ün onun işgal altındaki başkenti olduğunu tanımaya davet olunmuştur.

Büyükelçilikler taşınmasın

- Bütün Devletlere BMGK’nın 1980 tarihli ve 478 sayılı kararını tam olarak uygulama çağrısında bulunulmuştur. Bu doğrultuda, bütün devletler;

a) ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in sözde başkenti olarak tanıyan kararını desteklemekten imtina etmeye,

b) Diplomatik Misyonlarını Kudüs-ü Şerif’e taşımamaya davet edilmiştir.

- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne çağrıda bulunularak, derhal sorumluluklarını üstlenmesi, Kudüs-ü Şerif şehrinin yasal statüsünü teyit etmesi, Filistin Devleti topraklarındaki İsrail işgaline son vermesi, Filistin halkının uluslararası korunma altına alınmasını sağlaması, Filistin Davası’na ilişkin aldığı tüm kararları uygulaması ve bu kararlara uyması istenmiştir.

- BM Güvenlik Konseyi’nin harekete geçememesi halinde, İİT üyesi ülkelerin bu ağır ihlali BM Genel Kurulu’nun 377A sayılı “Barış için Birleşme kararı” çerçevesinde BM Genel Kurulu’na götürmeye hazır olduğu teyit edilmiştir.

- İslam Kalkınma Bankası’ndan Filistin projelerine öncelik vererek ve bu doğrultuda özel ve esnek mekanizmalar ve usuller geliştirerek “Kalkınma için İslami Dayanışma Fonu” aracılığıyla Kudüs’ü Şerif ve diğer işgal altındaki topraklarda ekonomik ve sosyal kalkınma çabalarına destek olması talep edilmiştir.

- Katılımcılar, İslam Ümmeti için bu denli önemli bir konuda liderliği üstlenmesi ve Zirve’ye ev sahipliği yapması nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanımıza minnetlerini ifade etmişlerdir."

İstanbul, iha

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız