SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Japonya'da Korkunç Gerçek

A- A+ PAYLAŞ

Japonya'da meydana gelen şiddetli depremin üçüncü gününde bilanço ağırlaşıyor. Ölü sayısının 1,000'i aştığı felakette, kıyılardan cesetler toplanıyor. Depremin merkez üssüne yakın Miyagi bölgesinde 10 binden fazla kişinin hayatını kaybetmiş olabileceği belirtilirken, Fukişima'da tehlike saçan nükleer santralin bir başka reaktöründe daha patlama riski bulunduğu uyarısı yapıldı. Japon Başbakanı, olayı İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlarına gelen en büyük felaket olduğunu belirtti.

Japon devlet televizyonunun Miyagi'deki yerel polis müdürüne dayandırarak verdiği habere göre, deprem ve ardından gelen tsunaminin dev dalgaları yüzünden Miyagi'de 10 binden fazla kişinin öldüğü sanılıyor.

Nüfusu yaklaşık 2.3 milyon olan Miyagi'de şu ana kadar kesinleşmiş ölü sayısının 379 olduğu belirtiyor. Japonya'da bugün kıyı şeridi boyunca vuran 200 cesetle birlikte ölü sayısının resmi olarak en az 1,000 bin, kayıp sayısının da 678 olduğu bildiriliyor.

Ayrıca ilk olarak şiddeti 8.8, daha sonra 8,9 olarak açıklanan depremin büyüklüğü Japonya Meteoroloji Ajansı tarafından 9.0 olarak düzeltildi. Japonya'daki en şiddetli deprem olarak kayıtlara geçen felaket dünyada da şimdiye kadar yaşanmış en büyük beşinci sarsıntı oldu.

NÜKLEER TEHLİKE SÜRÜYOR
Bununla birlikte ülkedeki nükleer tehlike ciddiyetini koruyor.

Japonya hükümet sözcüsü Yukio Edano, deprem ve tsunaminin en fazla yıkıma yol açtığı ülkenin kuzeydoğusundaki nükleer santralde bir reaktörde daha patlama olabileceği uyarısında bulundu.

Edano, Fukuşima Daiçi nükleer tesisinin 3 nolu ünitesinde hidrojen patlaması olabileceğini bildirdi. Aynı tesisin bir başka reaktöründe, içine deniz suyu katarak nükleer erimeyi önleme çabaları sırasında patlama yaşanmıştı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ilk patlamada bir teknisyenin öldüğünü, 11 kişinin de yaralandığını açıkladı.

BAŞBAKAN: 1945'TEN SONRAKİ EN BÜYÜK FELAKET

Japonya Başbakanı Naoto Kan felaketle ilgili olarak, bu olayın İkinci Dünya Savaşı'ndan beri yaşadıkları en büyük felaket olduğunu belirtirken, Fukuşima 1 nükleer santralindeki durumun ciddiyetini koruduğunu söyledi.

Ancak Kan, nükleer sızıntı krizinin Sovyetler Birliği döneminde Çernobil'de 1986 yılında meydana gelen kaza ile aynı olmadığını belirtti.

Kan, "Radyasyon havaya yayıldı ancak çok miktarda yayıldığına yönelik herhangi bir rapor bulunmuyor... Bu temelde Çernobil'deki kazadan farklı. Zararın yayılmasını önlemeye çalışıyoruz" dedi.

Önlem olarak bölgeden 170 binden fazla kişi tahliye edilirken, hükümetten şimdiye kadar çevreye yayılan radyoaktivitenin çok olmadığı ve halk sağlığını tehdit etmediği açıklamaları geldi.

NORMAL MİKTARIN 1,000 KATI

Dün Nükleer ve Endüstriyel Güvenlik Ajansı’ndan yapılan açıklamada, Fukuşima’da bulunan 1 numaralı nükleer santralin 1 numaralı reaktörünün kontrol odasındaki radyasyon miktarının normalin 1000 katına ulaştığı ifade edilmişti.

Açıklamada reaktör çevresinde sezyum ve radyoaktif iyot sızıntısı tespit edildiği, bunun uranyum yakıtının saklandığı bazı metal tankerlerde erime yaşandığının işareti olduğu belirtildi.

Nükleer erimenin, bir nükleer reaktörün soğutma sistemlerinin çalışmaması ve reaktörün parçalanabilir yakıtının tepkimesinin yavaşlatılamaması durumunda, nükleer yakıtın tamamen eriyerek çok sıcak ve çok yoğun bir sıvı haline gelmesi demek olduğunu belirten uzmanlar, bunun bir nükleer reaktörde olabilecek en ciddî kaza olduğunu ifade ediyor.

HAZIRLIKSIZ YAKALANDI ELEŞTİRİSİ

Çernobil'de meydana gelen nükleer kazadan sonraki ikinci en büyük felaket olarak görülen olay, Japonya'nın bu büyüklükte bir deprem için hazırlıksız olduğu tartışmalarını da başlattı. Bu büyüklükte bir depremin ülkedeki nükleer enerji sektörüne vuracağı da belirtiliyor.

Ülkedeki nükleer karşıtı sivil toplum kuruluşları da tehlikenin daha önceden öngörülmesi gerektiğini savunarak eleştirilerinin dozunu artırdı.

ASKER SAYISI 100 BİNE ÇIKTI
Ülkedeki kaos ortamı sürerken kurtarma ve düzeni sağlama çabalarına da hız veriliyor.

Japon ordusu bu amaçla deprem ve tsunaminin ardından başlatılan kurtarma çalışmalarında görevlendirdiği asker sayısını iki katına çıkardı.

Bu arada, Amerikan ordusundan yapılan açıklamada, Japon birliklerinin kurtarma çalışmalarında ABD'den yardım aldığı ve uçak gemisi Ronald Reagan'ın Japonya açıklarında bulunduğu kaydedildi. ABD, nükleer tehdit nedeniyle 2 uzmanını Japonya'da göndermişti.

KIYILARDAN CESET TOPLANIYOR

Kurtarma ekipleri, kıyıya vuran cesetleri toplamak için yüzlerce kilometrelik kıyı şeridini taramaya devam ederken, yüz binlerce deprem mağduru elektriği bulunmayan sığınaklarda yardım bekliyor.

Deprem sonrasında bölgede en az 1.4 milyon insanın su, yaklaşık 2.5 milyon hane halkının da elektrik sıkıntısı çektiği haberleri geliyor. Geceleri sıcaklığın sıfır dereceye kadar düşmesi yaşam koşullarını daha da zor hale getiriyor.

Devlet televizyonu NHK'ya göre yaklaşık 380 bin kişinin sığınaklara sevk edilmiş durumda bulunuyor.

ELEKTRİK KESİNTİSİ ARTACAK

Japon Ticaret Bakanı Banri Kaeda, bölgedeki elektrik kesintilerinin artabileceği uyarısını yaparken, hayati önemdeki ihtiyaçlara yönelik enerji dağıtımına öncelik verileceğini belirtti.

Depremden etkilenen bölgede, geniş kısmı sular altında kalan kırsal bölgelere ulaşmada zorluk yaşanıyor. Bununla birlikte benzin istasyonları kapalı olması, birçok insanın araçları için yakıt sıkıntısı çekmesine de neden oluyor.

Depremin hemen ardından, Sendai şehrindeki petrol rafinerisinde çıkan yangın da henüz söndürülebilmiş değil.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız