SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Kadının Adı Halâ Yok'

A- A+ PAYLAŞ

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Kadın Girişim Kurulu Başkanı Nursel Gökçe, "AB standartlarını yakalamak istiyorsak önce kadınlarımızın sosyal ve toplumsal hayata katılımını sağlamalı ve okuryazar oranını da artırmalıyız" dedi.

Gökçe, yaptığı açıklamada, "Son araştırmalara göre 15-29 yaş grubu genç kızların yaklaşık olarak yüzde 60’ı, 25-29 yaş grubu kadınların yüzde 66’sı hem eğitimden hem de istihdamdan dışlanmaktadır. Bu oran siyasette yüzde 90’lara çıkmaktadır. 2004 verilerine göre kadınlarımız arasında okuryazar oranı yüzde 90,1 olmasına karşın, erkeklerde bu oran yüzde 96,1’dir. Toplamda ülkemizin okuryazar oranı yüzde 92,9’dur. Burdan da görüldüğü gibi erkeklerin yüzde 100’ü de okuryazar olsa kadınlarımızın oranı artmadıkça toplumsal verilerimiz düşük çıkmakta ve gelişmiş ülke ortalamalarının altında kalmaktadır" dedi.

"Yine 2004 verilerine göre kadınların aktif iş gücüne katılım oranı yüzde 27’dir. Bu oran AB ülkelerinde yüzde 55’dir. AB’ye girmeye hazırlanan bir ülke olarak AB standartlarını yakalamak istiyorsak önce kadınlarımızın sosyal ve toplumsal hayata katılımını sağlamalı ve okuryazar oranını da artırmalıyız.

Yetersiz eğitim nedeniyle istihdam olanaklarından yoksun olan kadınlar ne yazık ki daha fazla şiddete maruz kalmaktadırlar" diyen Gökçe, şunları söyledi:

“Siyasette kadınlarımızın adı hala yok. 1935 yılında TBMM’de 395 vekilin 18’i yani yüzde 4,6’sı kadınken, aradan geçen 74 yıla rağmen bugün hala 550 vekilin 48’i yani yüzde 8,7’si kadındır. 74 yılda kat ettiğimiz yolda yüzde 10 bir oran seviyesine bile gelinememiştir. 1935 yılından bu yana bir ilerleme kaydedilmiş olmakla beraber bu çok yavaş ve yeteriz bir ilerlemedir. Toplum nüfusunun yarıdan fazlası kadın olmasına rağmen kadının toplumdaki yeri ve temsil oranı çok düşüktür. Toplumsal yapısı ile ülkemizle benzerlik gösteren Pakistan'da kadınların siyasete katılım oranı yüzde 21,3’dür.Hemen yakınımızdaki ülkelere bakacak olursak Yunanistan'da yüzde 13, İsrail'de yüzde 14,2, Azerbaycan'da yüzde 11,3’dür. Örnek ülkeler kadın sayısını pozitif ayrımcılık ve kota uygulayarak artırmışlardır. Bu ilerlemenin daha fazla kat edilmesi için gerekli çabanın gösterilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Gelecek zaman dilimlerinde, kadınların güçlü kişilikleri doğrultusunda daha fazla kazanımlar elde edecekleri muhakkaktır. Yeter ki işyerlerinde kadın olduklarından öte insan oldukları kabul görsün. Kadının horlandığı, dışlandığı, dövüldüğü Türk toplumunda, güçlü bir kadın birliği oluşturabilmek de güçlü kadın kişilikleri ile mümkündür. Ekonomide kadının yerinin güçlenmesi yalnızca Türk ekonomisinin güçlenmesi demek değil, daha önemlisi, sosyal olarak güçlenen kadının sağlıklı bir toplumsal yapının oluşturulmasına katkısının da artması demektir. Kadının işgücüne katılımını kolaylaştıracak ve destekleyecek politika önerilerinin belirlenmesi gerekmektedir."

Kadın girişimcilerin arttırılması için de önerilerde bulunan Nursel Gökçe, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kadının istihdam edilebilirliğinin artırılması. Kadınlar için farklı bölgelerde, bölgenin ihtiyaçlarına göre meslek edindirme girişimlerinin teşvik edilmesi ve desteklenmesi. Kadınların gerek mesleki eğitim gerekse üniversite eğitimi almalarına destek olacak mali ve teknik mekanizmaların oluşturulması.

İşyerlerine eşit koşullarda başvuran kadın ve erkek elemanlar arasında pozitif ayrımcılık/kota mekanizmalarının çalıştırılması. İş kurmak isteyen kadınlara devlet ya da bankalar aracılığıyla düşük faizli/faizsiz kredi mekanizmalarının oluşturulması ve geliştirilmesi gibi çalışmalar yapılabilir. Bu bağlamda yalnızca siyasi platformdaki kişi ve kurumlardan görev beklemek yerine üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının bu konuyu sürekli ülke gündeminde tutması gerekmektedir. Örgülü bir çalışma yaparak saptanan hedeflere ulaşmalıdır."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız