SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Kanun Değişikliğini Değerlendirdi

0
Güncellendi - 2015-12-27 12:39:33
Kanun Değişikliğini Değerlendirdi
A- A+ PAYLAŞ
 
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nda yapılan değişikliğin siyasi polemik haline getirilmemesini söyleyen AKP Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz," Kanundaki değişiklik, aslında bir ihtilafın ortadan kalkması için yapılmıştır. " dedi. 
 
"ÇOK DAHA FARKLI OLUR"
 
Öz konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Hukukta şöyle bir kaide vardır; "Özel kanunların olduğu durumlarda genel kanunlar uygulanmaz." CMK'nın 250 ve 251. Maddesinde özel yetkili savcılara belirli görevler verilmiştir. Bu görevlerini ifa ederken birçok yetkiyle donatılmışlardır. Bu genel bir kanundur. Ama diğer bir taraftan MİT kanunu, özel bir kanundur. MİT kanununun 26. Maddesinde MİT personelinin görevleriyle ilgili haklarında herhangi bir soruşturma açılabilmesi için zaten Başbakan'ın izninin alınması gerekiyor. Yani var olan bir şeydi. Ama CMK'da 250 ve 251. Maddelerinde savcılarda yetkilendirilmiş. Burada bir ihtilaf söz konusu gibi Türkiye'nin gündemine oturdu. Bu değişikliğin yapılması zorunlu hale getirildi. CHP, diyor ki; "Özel yetkili savcılar kaldırılsın, lav edilsin. CMK 250, 251 kaldırılsın." Kaldırılırsa durum çok daha farklı olur. Çünkü 1999 yılında Ecevit döneminde çıkarılan bir kanunda, tüm kamu personelinin işlediği suçlarla ilgili herhangi bir soruşturma açılabilmesi için ilgili Bakanın ya da Başbakan'ın onayı gerekiyor. Bu yeni olan bir şey değil. Yani bunu abartmanın bir anlamı yok. Zaten Türkiye'de kamu görevlilerinin hakkında herhangi bir soruşturma açılabilmesi için ilgili amirin Bakanın ya da Başbakan'ın veya kurum yetkilisinin izin vermesiyle olabiliyordu. Sadece CMK ile ilgili bir ihtilaf söz konusuydu ki bence ihtilafta değil. Bana göre, böyle bir düzenlemeye de gerek olmayabilirdi. Ama bu istismar konusu edildi. Sanki kurumlar arasında bir çelişki, bir uzlaşmazlık varmış gibi Türkiye kamuoyunu meşgul ediyordu. Dolayısıyla böyle bir değişiklik yapıldı" ifadelerini kullandı. 
 
"MASUMANE DEĞİL"
 
Türkiye'nin gündeminin farklı şekillerde meşgul edildiğini söyleyen Milletvekili Öz, " Ben şunu çok net söylüyorum; Türkiye, AK Partiyle birçok önemli badireleri atlatmıştır. Buda çok masumane bir şey değildir. Türkiye'de bugünlerde PKK terör örgütünün eylemlerine başladığı bir ortamda, hemen yanı başımızda Suriye'de hakikaten çok önemli halk ayaklanmalarının ve katliamların olduğu bir süreçte İran ile İsrail arasındaki problemin hat safhada olduğu bir dönemde Türk MİT teşkilatının bu tür işlerle meşgul edilmesi bence Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin pekte hayrına olmamıştır. Bunu kurumlar arasında veya AK Partiyle bir kesim arasında bir sürtüşme olduğunu söylemek bence çok yanlış bir şeydir. Böyle bir şey söz konusu değildir. Sadece oradaki savcıların özensiz davranmalarından kaynaklanıyor. Yani bir kamu görevlisi, bu yargıda olsa, seçilmişte olsa, atanmışta olsa yapacağı işlerin ülkenin menfaatine olup olmadığını önceden düşünmesi gerekiyor. Yapılan küçük bir hareketin dünya kamuoyunda ülkemizi sıkıntıya sokacak bir durumdaysa; güçsüz, itibarını yitirmiş bir MİT'in kime ne faydası vardır? Şu bir gerçek, MİT'te de, kamu kurum ve kuruluşlarında da bu ülkeye ihanet eden, bu ülkenin insanlarına ihanet eden, bu tür eylemlere karışan kim varsa mutlaka gereği yapılmalıdır. Ama topyekun bir kurumu suçlu göstermek çok doğru değildir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu tür konuları Anayasa Mahkemesi'ne götürmesi tabi haklarıdır. CHP, şimdiye kadar bu ülkenin yararına yapılmış, bu ülkenin birliği, dirliği, uyumu ve kalkınması üzerine yapılmış bütün değişiklikleri anayasa mahkemesine götürmüştür" ifadelerini kullandı. 
 
"TÜRKİYE'NİN TALEBİDİR"
 
Kürecik'e kurulan Füze Savunma Sistemi konusunada değinerek, "Kürecik'teki Füze Radar Sistemi, yaklaşık 5-6 aydır Türkiye'nin gündeminde dolayısıyla da Malatya'mızın gündemine yer edindi. Bu bir Füze Kalkanı değildir, bu bir Füze Rampası da değildir. Bu herhangi bir füze saldırısına karşı; füzelerin belirli bir menzili var bir menzile giderken de, o menzili ne kadar mesafede alacağı da teknik olarak bellidir. Dolayısıyla bir yerden bir yere bir füze fırlatıldığında bu füzenin, hangi zaman içerisinde, nereye gidebileceğini bu erken uyarı sistemi algılıyor. Ve bu çerçevede de füze rampalarının olduğu füzesavarlarının olduğu yere bilgi aktarılıyor. Ve bu atılan füzenin hedefine varmadan belirli boş bir alan üzerinde infilak etmesi sağlanıyor. Şimdi buradaki olay şu; bir defa bu Füze Radar Sistemiyle ilgili Bulgaristan ve Polonya'nın da böyle bir talebinin olduğu NATO'ya açıklandı. Şimdi Polonya ve Bulgaristan tarafına bu sistemin konuşlanması halinde bizim ülkemizin sadece Marmara bölgesine yönelik olabilecek füze saldırılarına karşı erken algılamada devreye girebiliyordu. Sadece o bölgeyi kapsayabiliyordu. Malatya'da daha önceden var olan bir tesisten dolayı Malatya tercih edilmiştir. Çünkü bu coğrafyada olması ülkemizin bütün yerlerine yapılacak herhangi bir füze saldırısına karşı algılama imkanı tanıdığı için Malatya tercih edildi. NATO genel sekreteri de, bu konu sorulduğunda buranın olduğunu tercih etmesi doğrudur. Türkiye'nin talebidir. Türkiye'nin talebinin olması da, burada konuşlanacak olan sistemin Türkiye'ye yapılacak füze saldırısına karşı algılama imkanı olmasıdır. O açından burası istenmiştir. Bunu çok fazla siyasi polemik konusu yapmamak gerektiğine inanıyorum. Müttefiklerimize yönelik bir saldırı olması halinde NATO üyesi olan ülkelere olması halinde, İsrail bildiğim kadarıyla NATO üyesi değil, müttefikler arasında böyle bir paylaşım olacağı söylendi. Ama ben şunu net söylüyorum; bu mevzuatta böyle olabilir; şahsi kanaatim olarak, böyle bir bilgiyi NATO'nun İsrail'e karşı herhangi bir saldırıda İsrail'i bilgilendirmemesi de mümkün değil. Bunu da kendi şahsi fikrim olarak söylüyorum. Bu sistemin aynsından zaten İsrail'de mevcut..Bu niye en çok polemik konusu oldu? Olası İran'ın İsrail'e karşı bir saldırısı olması durumunda İsrail'i korumak, kollamak için bu tesisin buraya kurulduğu söyleniyor. Ama yapılan anlaşmalarda, uluslar arası sözleşmelerde, yasa olarak İsrail'i uyarma veya bu konuda bilgi verme imkanı görülmüyor. Ama uygulamada olabilir mi? Olabilir" ifadelerini kullandı. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız