SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Katiller Arasında Ayrım Yapmıyoruz"

0
Güncellendi - 2015-12-28 04:52:54
A- A+ PAYLAŞ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ankara Garı'nda yine canlı bomba eyleminde hayatını kaybeden 97 vatandaşımız için de yine yüreğimiz aynı samimiyetle yanmaktadır. Biz ölümler arasında ayrım yapmadığımız gibi katiller arasında da terör örgütleri arasında da ayrım yapmıyoruz" dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, resmi ziyaret kapsamında Türkiye'ye gelen Finlandiyalı Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ortak basın toplantısı düzenledi.

Ankara Garı önünde meydana gelen patlamayla ilgili düşüncelerini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Olayın olduğu gün bir yazılı açıklamayla değerlendirmede bulunmuştum. Bilindiği gibi Ankara Garı önünde yaşanan iki ayrı patlama sonucu 97 vatandaşımız hayatını kaybetti, çok sayıda vatandaşımız da yaralandı. Demokratik haklarını kullanmak üzere bir araya gelen sivil toplum kuruluşlarımızın düzenlediği toplantı öncesinde yaşanan bu elim olay bizi derinden üzmüştür. Öncelikle bu terör eyleminde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar temenni ediyorum. Türkiye'nin birliğine, beraberliğine, huzuruna, istikrarını, hedeflerine yönelik bu terör saldırısını bir kez daha şiddetle kınıyorum" ifadelerini kullandı.

"Şu gerçeğin tüm dünya ve tüm vatandaşlarımız tarafından bilinmesini istiyorum" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu saldırı Türkiye'ye yapılmıştır. Saldırının hedefi orada bulunan vatandaşlarımızla birlikte ülkemizin ve milletimizin tamamıdır. Yine üzüntüyle belirtmek mecburiyetindeyim ki Türkiye terör örgütleriyle terörün sinsi ve acımasız yöntemleriyle ilk defa karşılaşmıyor. Devlet ve millet olarak maalesef farklı isimler altında faaliyet gösteren terör örgütleriyle ve onların saldırılarıyla uzun zamandır mücadele ediyoruz. Sadece son 40 yılın bilançocusunu çıkardığımızda dahi bu gerçeği tüm çıplaklığıyla görmemiz mümkündür. Örneğin Ermeni terör örgütü Asala'nın, 1973 yılından itibaren 42 diplomatımızın şehit edilmesiyle sonuçlanan terör eylemleri gerçekleştirdi. 1970'li yıllar boyunca çok sayıda illegal faaliyetine sahne olan Türkiye, her kesimden binlerce vatandaşını, binlerce gencini bu karanlık dönemde yaşanan olaylara kurban verdi. PKK'nın 1984 yılından itibaren sürdürdüğü terör eylemlerinde bugüne kadar 14 bin civarında güvenlik görevlimiz, kamu personelimiz ve sivil vatandaşımız hayatını kaybetti. Farklı isimlerde uzun bir geçmişi olan, yaklaşık 21 yıldır DHKP-C adıyla faaliyet gösteren terör örgütü Özdemir Sabancı ve Savcı Mehmet Selim Kiraz cinayetleri başta olmak üzere çok sayıda olaydan sorumludur. El Kaide tarafından 2003 yılında İstanbul'da bomba yüklü araçla düzenlenen saldırılarda 57 kişi hayatını kaybetti. Son olarak Suriye ve Irak'ta ortaya çıkan DAİŞ de ülkemiz sınırları içinde yaptığı çeşitli eylemlerle Türkiye'ye karşı mücadele eden örgütler arasına katıldı. Bugün farklı isimlerle aynı çatı altında faaliyet gösteren örgütlerden oluşan PKK ile DHKP-C ve DEAŞ karşımızdaki en menfur terör tehditleri olarak varlıklarını sürdürüyorlar."

"AYNI SAMİMİYETLE YÜREĞİMİZ YANIYOR"

"Biz terörü kendini nasıl tanımladığına, hangi ismi kullandığına, söylemine, yöntemine göre tasnif etmiyoruz. Sadece bu sıfatla adlandırıyoruz" diye konuşan Erdoğan, "Meseleye bu şekilde yaklaşmayan terör karşısında, terör örgütleri karşısında çifte standart kullanan herkes açık söylüyorum, teröre destek vermektedir. Bizim PKK tarafından Ceylanpınar'da evlerinde uyurken şehit edilen polislerimiz için de Malazgirt'te eşinin ve çocuğunun yanında şehit edilen binbaşımız için de Dağlıca'da şehit edilen Yarbayımız ve 15 silah arkadaşı için de Iğdır'da şehit edilen 13 polisimiz için de evlerinin önünde, çarşıda, pazarda, özel araçlarının içinde, eşlerinin, çocuklarının gözü önünde alçakça şehit edilen uzman çavuşlarımız, astsubaylarımız, subaylarımız, polislerimiz için de DAİŞ tarafından görevi başında şehit edilen astsubayımız, polisimiz için de son 3 ay içinde verdiğimiz diğer tüm şehitlerimiz için de geçmiştekiler için de Silvan'da ekmek almaya giderken bombayla öldürülen 13 yaşındaki Fırat ve Bismil'de roketle parçalanan 9 yaşında Elif ile diğer tüm masum sivillerimiz için de Gaziantep'de PKK'nın bombalı kamyonla yaptığı saldırıda katledilen 10 vatandaşımız için de, Esed'in güdümündeki bir örgüt tarafından Reyhanlı'da katledilen 52 vatandaşımız için de Suruç'ta canlı bomba eyleminde katledilen 33 vatandaşımız için de son olarak Ankara Garı'nda yine canlı bomba eyleminde hayatını kaybeden 97 vatandaşımız için de yine yüreğimiz aynı samimiyetle yanmaktadır. Biz ölümler arasında ayrım yapmadığımız gibi katiller arasında da terör örgütleri arasında da ayrım yapmıyoruz. Tüm terör örgütleri bizim nezdimizde aynı derecede cani, aynı derecede ahlaksız, aynı derecede kötüdür. Biliyoruz ki diğer terör olayları gibi Ankara Garı'ndaki hadise de bizim için bir sınavdır, bir sınamadır. Allah'ın yardımı güvenlik güçlerimizin çalışmaları ve milletimizin dirayetiyle bu sınamadan da başarıyla çıkacağımıza inanıyorum. Ülkemizde faili meçhuller dönemi uzun yıllar önce kapandı. Diğer olaylar gibi bu hadise titizlikle araştırılıyor, araştırılacak, eylemi yapanlarla ilişkiler belirlenecek suçlular adalete teslim edilecek. Hükümetimiz bu çalışmaları sürdürüyor, aynı şekilde Cumhurbaşkanı olarak ben de şu anda Devlet Denetleme Kurulu'nu görevlendirdim ve Devlet Denetleme Kurulumuz da bu konuyu ayrıca onlar da farklı bir bakış açısında ele almak suretiyle Anayasamızın 108. Maddesi'nin verdiği yetki ve göreve istinaden kapsamlı bir inceleme ve araştırma talimatını verdim. Bu saldırıyla ilgili hiçbir ihtimalin gözardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. DEAŞ-PKK ve onun türevleri olan PYD, YPG ile DHKP-C'ye kadar bütün ihtimaller sonuna kadar araştırılmalı sadece bu unsurlar değil onları kullanan, yönlendiren güçler de mutlaka ortaya çıkarılmalıdır" açıklamasında bulundu.

DİKTATÖRÜN OLDUĞU ÜLKEDE BÖYLE BİR SORUYU SORAMAZSINIZ

Yabancı bir gazetecinin sorduğu ’Halk sizden korkuyor. ’Diktatör’ olduğunuzu söyleyenler var. Ne diyorsunuz?’ sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diktatörün olduğu ülkede böyle bir soruyu soramazsınız. O ülkenin Başbakanı ya da Cumhurbaşkanına ailesi dahil olmak üzere sınırsız hakaretin olduğunu göremezsiniz. Şu anda ülkemizde demokratik parlamenter sistem içerisinde özgürlüklerin sınırsız yaşandığı Türkiye’dir. AB üyesi ülkelerin birçoğunda olmayan bu tür talepleri, bu tür etkinlikleri Türkiye’den çok daha etkin şekilde yapabilen ülke sayısı nadirattandır. Yarışırız onlarla. Bunu iddia ile söylüyor ve konuşuyorum. Türkiye’de yazılı ve görsel medya, sosyal medya şahsım, çocuklarım ve eşim başta olmak üzere her türlü hakareti sınırsız şekilde yapmaktadır. Biz bunları hep sabırla karşıladık" diye yanıt verdi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN 'DERİN DEVLET' İDDİALARINA YANIT

Demokratik parlamenter sistem içerisinde özgürlüklerin sınırsız yaşandığı ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Avrupa Birliği üyesi ülkelerin birçoğunda olmayan bu tür talepleri, bu tür etkinlikleri Türkiye'den çok daha etkin bir şekilde yapabilen ülke sayısı nadirattandır, yarışırız onlarla. Ve bunu iddia ile söylüyorum, iddia ile konuşuyorum. Türkiye'de yazılı ve görsel medya, sosyal medya şahsım başta olmak üzere, çocuklarım, eşim başta olmak üzere her türlü hakareti sınırsız bir şekilde yapmaktadır. 13-14 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığım döneminde biz bunları hep sabırla karşıladık, hala da sabırla karşılıyoruz. Şimdi 'derin devlet' deniliyor Cumartesi günü olan hadiseyle ilgili, bu neye göre söyleniyor. Bir tespiti burada açık ve net yapmamız lazım. Fikirle mi konuşuyoruz, bilgiyle mi konuşuyoruz? Eğer fikirle konuşursanız hep yanılırsınız ama bilgiyle konuşursanız bilgide delil vardır, ona saygı duyulur. Gördüğüm o ki bilgiyle değil dedikoduyla konuşuluyor veya bir fikir, bir ideolojiyle konuşuluyor. Zaten sıkıntı burada herhangi bir delile dayanmadan 'iftira at tutmazsa iz bırakır' mantığıyla hareket ediliyor" ifadelerini kullandı.

"DERİN DEVLETİN İZİ VAR' DİYENLER ASLINDA KENDİLERİNİ GİZLİYORLAR"

1 yıl önce Türk halkının yüzde 52 oyuyla cumhurbaşkanı seçildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Halkının yüzde 52'sinin oyuyla seçilmiş bir insanı acaba diktatör olarak ilan edenler kimler. Menfaatleri elden gidenler mi, istedikleri gibi hükümet kurup istedikleri hükümet indirenler mi, dışarıdan beslenen, içeride de bu tür hakimiyetlerini tesis edemeyenler mi? Türkiye ekonomide nereden nereye geldi, özgürlüklerde nereden nereye geldi, eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette nereden nereye geldi. Bütün bunların hepsinin ölçüsü bilgi olarak ortada. Ama bütün bunlara rağmen hala bu iftiralara devam ediliyorsa buna benim söyleyecek hiçbir şeyim kalmaz. Bakınız bu denli yazılı ve görsel medyada iftiraları yapanlar rahatlıkla ortalıkta dönüyor, dolaşıyorlar. İşte şimdi bu olayda da 'Bakın hemen burada derin devletin izi var' diyenler aslında kendilerini gizliyorlar. Bunlar ortaya çıkacak. Bakın hemen emniyet, adalet bütün teşkilatlarımız çalışmalarını sürdürüyor ve bu çalışmaların neticesinde bu hangi örgütler tarafından yapılmış, bunlar ortaya çıkacak. Şu anda zaten izler sürülüyor ve bu canlı bombalarla ilgili DNA testleri, bunlar yapılıyor ve istihbarat örgütlerimizin işte şurada daha kısa süre önce yaptıkları açıklamalarla yurtdışından ülkemize gelen bölücü terör örgütünün mensubu bazılarının eylem yapmaya hazırlandıkları bu tweetler filan da zaten açıklandı. Bunların hepsi ortaya çıkacak ama biraz tabii ki sabırlı olmak gerekiyor. Şu anda DNA testleri üzerinde duruluyor. Bunlarla beraber bu çalışmalar sürdürülüyor. İnanıyorum ki neticesinde bu haince eylemi kim yaptı, bunları da birlikte göreceğiz."

"EL OVUŞTURMADAN NETİCEYE GİTMEMİZ LAZIM"

Terör saldırısının ardından ortaya atılan "ihmal" ve "istihbarat zafiyeti" olduğu yönündeki iddialar hatırlatılarak "Bu iddialardan yola çıkılarak iki bakanın istifası isteniyor, sizce istifa gerekli mi?" sorusuna yanıt veren Erdoğan, "Bu tür faaliyetlerin içerisinde özellikle terör ve terörle mücadele noktasında hiçbir zafiyetin olmaması iddiasını ben tabii çok yüksek tonda bir yaklaşım olarak görürüm. Muhakkak ki bir hata bir eksiklik bir yerde vardır ama bunun boyutu ne kadardır, bunlar da incelemeler esnasında ortaya çıkacaktır. Burada el ovuşturmadan öncelikle bizim neticeye gitmemiz lazım. Bütün bu DNA testleri vesaire niye yapılıyor? Bunları tespit edebilmek için yapılıyor. Bu DNA testleri yapılırken günler öncesine, haftalar öncesine gidilip istihbarat örgütünün vermiş olduğu ülkemize girerek ülkemizde değişik eylemlerde bulunmaya yönelik bazı hazırlıkların yapıldığı ki bu Suriye kaynaklı olduğuna dair burada bazı istihbaratlar var. Tabii istihbarat örgütü bize taşır, bunu nereden alır? Zaman zaman dinlemelerden alır zaman zaman insani istihbarattan alır, teknik takip ile bunları yakaladıkları olur. Birçok bunların yolları, yöntemleri var. Bu çalışmaları yapmak suretiyle bu tür adımlar atılmıştır" ifadelerini kullandı.

"HEMEN İSTİFA MEKANİZMASINI ÇALIŞTIRMA ANLAYIŞI DOĞRU BİR YAKLAŞIM DEĞİL"

"Bazı eksikler var mıdır, yok mudur bütün bunların sonunda eksiklerimiz nerede, nasıl bunu yaptık... Bunların üzerine ayrıca gidilecektir" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Biz de arkadaşlarımızla bunun çalışmalarını, görüşmelerini yaptık ve bu çalışmalar daha da geliştirilerek devam ediyor. Fakat bir şeyi söylemem lazım, arkadaşlar her bu tür olayda hemen istifa mekanizmasını çalıştırma anlayışı doğru bir yaklaşım değildir. Eğer siz her bu tür anlayışta hemen 'İstifalarını versinler' yaklaşımıyla yaklaşırsanız burada bir şey ortaya çıkar. Arkadaşlar biz devlet yönetiyoruz ve insanız. Hepimizin hatası olabilir eğer bunu söyleyenler kalkıp da istifa mekanizmasını bu kadar kolay çalıştırıyorlarsa bir siyasi partiye genel başkan niye olunur? O siyasi partiyi iktidara taşımak için olunur. Ama siz bir siyasi partiyi iktidara taşıyamıyorsanız peki size birileri 'Hadi istifa et' dediği zaman niye istifa etmiyorsunuz? Başarılı olmak zorundasınız, niye başarılı olamadınız. Bunlar için istifa söz konusu değil ama orada yüzde yüz başarı bekliyor. Yüzde yüz başarılı olamayabilir. Ama burada bazı şeylerin de yerli yerinde hakkını teslim etmek lazım. Bizim şu anda üzerinde durulan bu arkadaşlarımız Türkiye'nin dört bir yanında terörle mücadelenin kavgasını veriyor. Gerek İçişleri Bakanımız olsun gerek Adalet Bakanımız olsun, bunlar koşturuyorlar, takip ediyorlar, böyle bir mücadeleyi veriyorlar. Diğer taraftan valilerimiz, emniyet genel müdürlerimiz bu mücadelenin şu anda içindeler. Hemen istifa ile çözüm bulamazsın. Nerede eksiğimiz var önce bunu dört dörtlük bir tespit edelim ha ondan sonra gerçekten burada bir görevi ihmal söz konusuysa o zaman zaten atılması gereken adımı başarı için Başbakan da atar, ilgili diğer birimler de atar. Bundan kimsenin şüphesi olmasın."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız