SON DAKİKA
SON DEPREMLER

''Kayısı Maddesinden Yatan Var mı?''

A- A+ PAYLAŞ

Milliyet Yazarı Yılmaz Çetiner'in, gazetedeki köşesinde 29 Aralık Perşembe günü yazdığı yazısı "Kayısı maddesinden yatan var mı?" başlığını taşıyor.

Çetiner'in yazısı, son günlerde tartılışalan bazı yasalar ve maddeleri ile ilgili gözükse de, bir başka boyutuyla Malatya'da son 25 yılda kayısıcılığa "plansız-programsız" bir şekilde yöneltilen ve sonunda da "mağdur" olan üreticinin, özellikle son 2 yılda düştüğü durum gözönünde bulundurulduğunda, "bir yönüyle" Malatyalı kayısı üreticisine de adapte edilebilecek bir yorum içeriyor.

İşte Çetiner'in yazısı..

...

"Kayısı maddesinden yatan var mı?

Son günlerdeki tartışmalar, yasalar ve çok sayıda maddeleri üzerine. İçinden çıkılmaz o kadar çok madde var ki, vatandaşlar işte bu yasalara göre yargılanıyor. Yargıçlarımıza, savcılarımıza Allah kolaylık versin!
Ama siz hiç kayısı maddesi nedir işittiniz mi? Rahmetli Bal Mahmut'tan yıllar önce dinlediğim fıkrayı gelin paylaşalım.
Padişahın oturduğu semte yakın bir evde yaşayan bir karı koca varmış! Padişah, kim kendisine hediye gönderirse fazlasıyla karşılığını verirmiş! Bir gün aralarında konuşurlarken kadın:
- Yahu, demiş; biz de padişahımıza bir hediye göndersek... acaba bize karşılık olarak ne verir?
- İlahi hanım, demiş kocası... Biz ona ne hediye gönderebiliriz ki karşılık bekleyelim?
- Canım, hediyenin büyüğü küçüğü olmaz! Mesele hatırlanmaktan ibaret!
- Peki, demiş koca... O halde sen bul bir şey, ben saraya götüreyim.
- Bahçemizde hiç kimsede olmayan harika bir kayısı ağacı var! Bunlar olgunlaştığında, güzel bir sepete doldurur, sen de padişaha götürürsün..

'Suçum yok ki!'
Zamanı gelmiş, kayısıları toplamış bir sepete yerleştirmişler, adam sarayın kapısına gitmiş. Nöbetçiler, "Ne istiyorsun?" diye sormuşlar, "Padişahı göreceğim", demiş.
- Sağ tarafta bekleyen bir kuyruk var, git onların yanında bekle. Seni gelip alırlar.
Adam gitmiş, oraya beklemeye başlamış. Az sonra bir görevli gelmiş "Haydi hep beraber içeriye girin" demiş... Bizimkisi kolunda kayısı sepeti katılmış kervana. Sağa yürüyün, sola dönün, merdivenleri çıkın, inin, derken bir demir kapı açılmış, "Haydi gir içeriye!" Görevliler demir kapıyı üzerlerine kapamış. "Yahu biz nereye geldik?" "Hapishane burası!" Meğer şehirde hapishane dolmuş, bir kısmının mahkûmiyetini burada geçirmesine karar verilmiş!
- Peki ama benim suçum filan yok ki?
- Sen onu anlatıncaya kadar bir yıl yatarsın!

Kayısı maddesinden...
Haftalar geçmiş nihayet on ay kadar sonra sarayının bahçesinde gezerken padişah az ilerideki hapishaneyi görmek istemiş. Ve ilk karşısına çıkan mahkûma sormuş:
- Evladım nedir senin suçun? Cezan ne kadar?
- Efendim, ben ceza kanununun filanca maddesine göre üç yıla mahkûm oldum.
Padişah, diğer mahkûma aynı soruyu tekrarlamış. Sıra talihsiz komşuya gelmiş, ona da "Sen neden buraya geldin, suçun ne?" diye sormuş.
- Padişahım, demiş adam, boynunu büküp. Ben burada kayısı maddesinden yatıyorum!
- Oğlum bu ne biçim madde? İlk defa işitiyorum!
- Evet padişahım, benim başka bir kabahatim yok! Sadece kayısı maddesi!.. ve sonra bir bir anlatmış başına gelen felaketi. Padişah adamlarıyla soruşturmuş olayı, doğru olduğunu öğrenince çok üzülmüş. "Evladım, demiş; çok çirkin bir suçlama, bir hata olmuş! Çok üzüldüm ama olmuş bir kere, şimdi söyle benden ne istersin?" "Sağlığınız padişahım, başka bir dileğim yok!"
- Olmaz öyle şey, sana mutlaka bir iyilik yapmalıyım. Yoksa vicdan azabı çekerim!
- Madem emrettiniz, ricam bir değil, üç...
- Nedir onlar?
- Efendim, bir tek altın lira, bir balta, bir de Kuranıkerim...
- Ne yapacaksın bunları?
- Balta ile gidip kayısı ağacını keseceğim. Bir altını verip karımı boşayacağım. Kuranıkerim alıp üzerine el basıp yemin edeceğim. Bir daha padişahın yanına sokulmayacağım, diye!"

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız