SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Kayısı Üzerine Çeşitlemeler

A- A+ PAYLAŞ

Süleyman ÖZEROL

 

Uluslar arası pazarda yerini alnınca köylümüzü davar-mal beslemekten, sebze-meyve üretmekten, ekin ekmekten vazgeçiren; yumurtayı, sütü, sebzeyi satın almak zorunda bırakan, umut olup da bir türlü küçük üreticinin yüzünü güldürmeyen kayısı hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum.

 

“Gülgiller familyasının punus cinsinden meyve ağacı” olarak tanımlanan, Malatya’nın simgesi olan kayısı, bitkibilim dilinde “Prunus Armeniaca”; kaba, terbiye edilmemiş anlamında olup, halk arasında aşılanmamış kayısı, piç kayısı” denilmektedir. Buna göre köken olarak kayısı sözcüğünün Ermeniceden dilimize girdiği sonucu çıkarılabilir.

 

Anayurdu Kuzey Çin olan kayısı günümüzde Akdeniz ülkelerinde ve Türkiye’de meyve ağacı olarak üretilmektedir. “Antil Kayısısı” ya da “Amerika Kayısısı” ise Karaibler kökenli olup 10-20 metre boyunda olur.

 

Ezmesi, hoşafı, kompostosu, marmelatı, reçeli, şerbeti, şurubu ve tatlısı ile sofralara konuk olan kayısı C vitamini, A provitamini % 48-73 arasında değişir.

 

Kayısının üzerinde durulacak başka özellikleri de var elbette. Onları konuların uzmanlarına bırakarak kayısının 21 dünya dilindeki karşılıklarına göz atalım...

 

İngilizce                       : Apricot

Fransızca                     : Abricot

İspanyolca                    : Albericague

İtalyanca                      : Albicoca

Portekizce                    : Damasco

Almanca                      : Aprikase

Flemenkçe                   : Arikos

İsveççe                        : Aprikos

Danimarkaca                : Abrikos

Polonyaca                    : Mora

Çekce                          : Merunka

Sırpça-Hırvatça            : Kjsija

Macarca                      : Sargabarack

Esperento Dili               : Abrikoto

Rusça                          : Abrikos

Yunanca                      : Very’kokkon

Arapça                         : Mişmiş

İbranice                       : Miscmeisch

Japonca                       : Anzu

Suahili                          : Tunda kame embe dodo

Romence                     : Casia

 

Dünyanın 22 dilinden kayısını adını okuduktan sonra Malatyalı şairlerimizin dilinde kayısının nasıl yer aldığını görelim.

 

Geçmişe özlem duyan Adnan IŞIK:

 

“Bir kurban keselim pınar başında

Festival var bugün tacım başımda

Çık kaysı yetişti ilim sathında

Bilinçli işlem yok zararım bunda”

 

Hekimhanlı halk şairlerimizin de kayısıdan çokça söz ettiğini görürüz. Yılmaz ÖZER, köyünü anlatan şiirinde şöyle der.

 

“Armutları bir yıl tutar bir tutmaz

Elması, eriği, cevizi bitmez

Kayısının tadı damaktan gitmez

Güzeller hasına benzer Güzelyurt”

 

Halil YAZGAn “Kayısı Festivali Öz Bayramındır” demekte:

 

“Kayısımız gelinlik kız gibidir

Sarışın sarraftan altın gibidir

Çok derde devadır ilaç gibidir

Kaysı festivali öz bayramındır”

 

Cumali DEVECİ, “Hekimhan Güzellemesi”inde kayısının yerel adını vermekte:

 

“Kaysın vardır adı sarı eriktir”

 

Eyüp ERASLAN, kayısıyı soframıza getiriyor:

 

“Reçel olur kahvaltıda yenilir

Paket olur marketlerde satılır

Hoşaf olur sofralarda içilir

Besin oldu Malatya’nın kaysısı”

 

Muharrem AKINCI ise “al yanaklı gelin” ile eş tutmakta:

 

“Beni bu diyarda eğleyen sebep

Al yanaklı gelin bir de kayısı

Biri bana yardır biri de nimet

Al yanaklı gelin bir de kayısı 1

 

Girişte de değindiğim gibi kayısı halkın gözünde her şeydir. Bunun uğruna diğer ürünlerde ve uğraşılarından vazgeçmişlerdir. 11 Ağustos 1988 tarihli GÖRÜŞ’te kendi köyüm olan Ballıkaya’nın meyvecilikle ilgili bölümünü anlatırken, “Kayısı ya da hiçbir şey!” diyerek başlamıştım. Ya olmazsa? İşte o zaman iş başkalaşıyor...

 

Çevremizde söylenen bir söz vardır: “Dal başında harman olmaz.” Her ne kadar köylü kayısıya önem verse de umduğunu bulamamaktadır. Değişen iklim koşulları bile üreticinin aleyhine olmakta. Yine de kayısıya baş koyan üreticilere, bu işle uğraşan alım-satımcılara kolay gelsin diyorum. Malatya’nın ekonomik yapısının değiştirmede önemli etken olan kayısı adına düzenlenen etkinliklerin üretici-tüccar-tüketici üçgenine daha da çok hitap eder bir şekilde olması, kayısının “hodayı” olmaktan çıkarılıp “aşılı” bir duruma getirilmesi dileğimizdir. 2

 

Bazı kaynaklarda kayısının diğer dillerdeki-ülkelerdeki adları:  3

 

Türkçe                        : Kayısı (zerdali: tohumdan üretilmiş yabani kayısı)

Avusturya                    : Marille

Katalan                        : Albercoc

Bask                            : Arbeletcheko

Hollandaca                   : Abrikoos

Fince                           : Aprikoosi

Lehçe                          : Morela  

Rumence                     : Caisa

Bulgarca                      : Kajsiya/zarzala

Yunanistan                   : Prikkokkia

Farsça                         : Zardalu

Çince                           : Xing

Japonca                       : Anzu

Endonezya                   : Aberikos

(Pencap)                      : Zerdalu

Hintçe                          : Zard alu, Chuari (khoomani: kurutulmuş kayısı)

Himachal Pradesh        : Zardalu, Sarha, Chulli

Keşmir                         : Gurdalu, Cherkush

Kuaon                          : Chuaru, Chola, Hushmaru

Laddakh                       : Chult 

 

 1 Alıntılar Yaptığımız Şiirlerin İlk İkisi Malatyalı Şairler Antolojisi (Cilt: II), Diğerleri İse Hekimhan Folkloru Ve Hekimhanlı Halk Şairleri Kitaplarından Alınmıştır.

2 Yeni Haber, 19 Temmuz 1995

3  Bu bölüm yayınlanan metinde yer almamakta olup, sonradan eklenmiştir. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız