SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Kayısının Amerika Serüveni

A- A+ PAYLAŞ

İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Ziraat Yüksek Mühendisi Doç.Dr. Bayram Murat Asma, Bakış Gazetesi'nde, kayısının Amerika serüvenini yazdı ve ilginç bilgiler aktardı.

 

Asma'nın yazısı şöyle:

 

"KAYISININ AMERİKA SERÜVENİ

 

Amerika kıtasının kayısı ile tanışması sanıldığı kadar eski olmayıp yaklaşık 350–400 yıllık geçmişe sahiptir. Araştırıcılara göre 1542’de Kral VIII Henry’nin bahçıvanları tarafından İngiltere’ye götürülen ve İngiliz Şair John Ruskin bir şiirinde “Altın kadifede saklı, tatlı bir ışıltı” şeklinde tanımladığı kayısı İngiltere’nin nemli iklimine bir türlü uyum sağlamamıştır. İngiliz göçmenler tarafından 17.yüzyılın başlarında Amerika kıtasının doğu bölümüne götürülen kayısı önce Virginia Eyaletinde yetiştirilmeye çalışılmış, ilk denemeler başarılı olmayınca misyonerler tarafından 1792’de Kaliforniya Eyaletine götürülmüştür.

 

Kaliforniya’da yapılan denemelerde olumlu sonuçlar alınınca bu eyalette yaş ve kuru kayısı üretimi 1850’den sonra hızla artmıştır. Özellikle Santa Clara ve San Joaquin Vadisinde üretilen yaş meyvenin kısa sürede bozulması üzerine kayısıda ilk defa kükürtleme işlemi yapılmıştır. Kükürtlenip kurutulan kayısıların hem saklama süresi hem de albenisi artınca, kayısı ABD’de önemli bir ticari ürün haline dönüşmüştür.

 

Yaklaşık üç ay önce okuduğum bir kitapta Kaliforniya meyve üretimi ile ilgili bazı ilgi çekici bilgilere rastladım. Kitaptan edindiğim bilgilere göre 19. yüzyıl başlarında (1840’dan sonra) rüyalar ülkesi Amerika’ya olan göç dalgası Anadolu’yu da etkilemiştir. Takma adı Misak Mardirosyan olan Arapkirli Kirkor Karabet Açıkbaşyan’ın yardımlarıyla Arapkir, Kemaliye ve Harput’dan çok sayıda Ermeni Amerika’ya göç ederek Kaliforniya’ya yerleşmiş göçmenlerin bir bölümü kayısı, şeftali ve üzüm yetiştirerek geçimlerini sağlamışlardır. Mesela Harputlu Mahdesi Hagop Rustigian ve ailesi üzüm ve incir üreterek Fresno’da çok zengin olmuşlardır .(Bkz. Ahmet Akter, Tehcir Öncesi Anadolu’dan Amerika’ya. Sf:13, 43, 67 ve 133).

          

Okuduklarıma hiç şaşırmadım dersem yeridir. Anadolu İnsanının göç ederken mesleğini, el becerisini ve alışkanlıklarını beraberinde götürmesinden daha doğal ne olabilir ki…

 

            20. Yüzyıl başlarında dünya kuru kayısı üretimi ve ihracatında rakipsiz olan ABD’nin ortalama kuru kayısı üretimi 25–30 bin ton, kuru kayısı ihracatı ise 10–15 bin tondur. Mesela 1906 yılında ABD’den altı bin ton kuru kayısı ithal eden Almanya kuru kayısıdaki aşırı kükürt nedeniyle ABD Tarım Bakanlığına uyarı mektubu gönderir. 1933 yılında Kaliforniya’nın kuru kayısı üretimi 27 bin ton iken Malatya kuru kayısı üretimi sadece 400 ton, 1936 yılında ise 900 tondur. Bu rakamlar, 20.yüzyılın başlarında ABD’nin kayısı üretimi ve ihracatındaki yerini çok net olarak ortaya koymaktadır.

 

            Yeri gelmişken söyleyelim; 1920’li yıllarda ABD’de sadece üretim yapılmamaktadır. Kayısı üzerinde kapsamlı araştırmalar yapılmakta ve kitaplar yazılmaktadır. Mesela, J. S. Caldwell tarafından yazılan “Meyve ve sebzelerin kurutulması” isimli bir kitap ABD Tarım Bakanlığı tarafından 1918 yılında yayınlanmıştır. Kaliforniya Ü. Tarımsal Araştırma İstasyonundan A.W. Christie ve P.F Nicolas “Eriklerin kurutulması” isimli kitap 1926’da yayınlanmıştır. Aynı yazarların hazırladığı “Dilimlenmiş meyvelerin kurutulması” 1930’da ve “Meyvelerin güneşte kurutulma yöntemleri” isimli kitaplar 1933’de Berkeley kampusunda basılmıştır. Kaliforniya’da başta kayısı olmak üzere, erik, üzüm, şeftali gibi meyvelerin kurutulması üzerine 1918–1933 yılları arasında bizim bildiğimiz dört kitap yazılmıştır. O yıllarda kayısı üzerine kitapların yazılmış olması çok önemlidir. Ancak bunlardan daha önemlisi 1920’de Kaliforniya’da uygulanan kükürtleme ve kurutma yöntemlerin son derece modern olmasıdır. Maalesef, aradan uzun yıllar geçmesine karşılık, kayısının kükürtlenmesi ve kurutulmasına bugüne kadar herhangi bir katkımızın olmaması ise düşündürücüdür.

 

            Amerika’da kayısının kükürtleme ve kurutulması çalışmaları dışında birçok önemli çalışma daha yapılmıştır. Mesela 1950’de New Jersey Tarımsal Araştırma İstasyonunda,  1964’de Kanada Ontario Harrow’da, 1970’li yıllarda ise Kalifornia’da Bradford Farms, Sun World ve özellikle Zaiger Genetics’de başlatılan ıslah çalışmaları sonucu 50’den fazla kayısı çeşidi geliştirilmiştir. Bilhassa Zaiger Genetic’in Dave Wilson Fidanlığında geliştirdiği türler arası melezler ‘Pluot’, ‘Aprium’ ve ‘Apricot’  farklı özellikleri ile dikkat çekmektedir.

 

Fakat 1960’lı yılların başında kayısı üretimi ve ihracatı Amerika’da önemini hızla kaybetmiştir. 1968 yılında haşhaş ekiminin yasaklanması ile birlikte Malatya’da daha kaliteli kuru kayısıların daha ucuza üretilmesi Kaliforniya Kayısıcılığı’nın sonunu hazırlamıştır. Bugün Kaliforniya’da yıllık 65–80 bin ton yaş kayısı üretilmektedir. Üretilen kayısının çok önemli bölümü (% 75-80’ni) sofralık ve konserve olarak tüketilmektedir. Geriye kalan bölüm ise kurutularak her yıl 2–3 bin ton kuru kayısı elde edilmektedir.  ABD ihtiyacı olan kayısının çok önemli bölümünü (yıllık 12–15 bin ton) Malatya’dan karşılamaktadır.

           

Yazılanlar, farklı milletlerden oluşmasına karşılık, farklılıkların zenginlik olarak algılandığı, yaratıcı ve özgür düşüncenin taktir edilip çok çalışmanın ödüllendirildiği bir ülkedeki kayısının hikayesidir.

 

            Son olarak, konuyla ilişkili olduğu için John Steinbeck’in ‘Gazap Üzümleri’ isimli romanından bahsetmek istiyorum. Romanda 1930’lu yıllarda yoksulluk ve çaresizlik nedeniyle topraklarını terk edip Kaliforniya Eyaletine göç eden insanların dramı anlatılır. Gazap Üzümleri 1940’da John Ford tarafından beyaz perdeye aktarılır. Henry Fonda ve Jane Darwell’in başrol oynadıkları filmin birçok sahnesinde Kaliforniya’daki San Joaquin vadisindeki modern kayısı ve şeftali bahçeleri yer alır. Filmi her seyredişimde kendime şu soruyu sorarım. Filmdeki kayısı bahçeleri mi daha moderndir, yoksa 70 yıl sonra kurduğumuz bizim bahçelerimiz mi? Bir türlü karar veremem. Eğer seyretmediyseniz, filmi izleyip buna siz karar verin…

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız