SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Kıbrıs'a Adanmış Bir Ömür...

A- A+ PAYLAŞ
Adı Kıbrıs'la özdeşleşen Rauf Denktaş 1924'te dünyaya geldi. Denktaş 88 yıllık yaşamının çok büyük bir bölümünü Kıbrıs davasına adadı.
 
Henüz 1.5 yaşındayken annesini kaybeden Denktaş, anneannesi ve babaannesi tarafından büyütüldü. 1930 yılında eğitim için İstanbul'a gönderildi. Arnavutköy'de ilkokuldan liseye kadar eğitim veren Fevzi Ati Lisesi'nde yatılı okumaya başladı.
 
Ortaokuldan sonra Kıbrıs'a döndü ve liseyi Kıbrıs'ta bitiren Rauf Denktaş İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra hukuk eğitimi için İngiltere'ye gitti.
 
İngiltere'deki hukuk eğitiminin ardından Ada'ya genç bir avukat olarak dönen Rauf Denktaş, Kıbrıslı Türklerin mücadelesine liderlik eden Doktor Fazıl Küçük'ün yanında çalıştı.
 
Türk cemaatinin iki önemli ismi Faiz Kaymak ve Dr. Fazıl Küçük arasında arabulucu rolünü üstlenen Rauf Denktaş iki liderin onayıyla Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu Kongresi'nde başkanlığa seçildi.
 
Savcılık görevinden İngiliz yönetimini zorlukla ikna ederek istifa etti ve cemaat sorunlarıyla uğraşmaya başladı. Denktaş 1949 yılı yaz aylarında savcılık yapmayı ise sürdürdü.
 
Ama Kıbrıslı Türkler onu 1948'de henüz 24 yaşındayken ENOSİS'e karşı düzenlenen ilk büyük mitingte tanıdı. Denktaş'ın ilk kez halka seslendiği bu miting, yarım asrı aşan siyasi hayatının da başlangıcı olacaktı.
 
Denktaş 1949 yılında Aydın Hanım'la evlendi. 1955'te terörist bir hüviyete bürünen ENOSİS'le mücadelede ve EOKA karşısında Kıbrıs Türklerinin direnişine yön veren Denktaş, 1958 yılında hükümetteki görevinden istifa etti. Arkadaşlarıyla 1 Ağustos 1958'de Türk Mukavemet Teşkilatı'nı (TMT) kurdu.
 
Denktaş 1958 haziranında Rumların yeraltı örgütü EOKA'ya karşı Kıbrıslı Türkleri korumayı amaçlayan Türk Mukavemet Teşkilatı'nın 4 kişilik ilk hücresinde yer aldı.
 
Rauf Denktaş "Toros" kod adıyla bir numaralı Türk Mukavemet Teşkilatı'nın mücahidi olarak kaydedildi.
 
1959'daki Londra-Zürih anlaşmalarıyla Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının hazırlanması çalışmalarına katılan Rauf Denktaş 1960'ta Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı'na seçildi.
 
Üç yıl sonra 1963'te Cumhuriyetin yıkılması ve Rumların saldırılarının yeniden başlamasıyla Kıbrıslı Türkler, dolayısıyla Rauf Denktaş için de zor günler yeniden başladı.
 
1964 Londra Konferansı'ndan sonra Makarios tarafından “istenmeyen adam” ilan edildi. Yeşilada'ya girmesi yasaklandı. Gizlice Erenköy'e çıkarak savaşa katıldı.
 
Beş yıl boyunca Ada'ya gizli yollardan girip çıkan Denktaş, Erenköy çatışmaları sırasında iki kez ölümden döndü.
 
Denktaş 1967'de Ada'ya gizlice girerken tutuklandı. Yoğun girişimler sonucu Türkiye'ye geri verildi. 1968'de adaya giriş yasağı kaldırıldığında Kıbrıs'a döndü.
 
1970 seçimlerinde Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı'na seçildi. 28 Şubat 1973'e kadar Kıbrıs Cumhurbaşkanı yardımcılığı ve Kıbrıs Türk Yönetim başkanlığı yaptı.
 
Rauf Denktaş 1974'te Türk Barış Harekatı'nı izleyen süreçte kurulan Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin de ilk devlet başkanlığını üstlendi.
 
1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilan eden Rauf Denktaş, 1985-2005 yılları arasında aralıksız cumhurbaşkanlığı görevini sürdürdü.
 
17 Nisan 2005'te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayan Denktaş, 24 Nisan'da Cumhurbaşkanlığı makamını Mehmet Ali Talat'a devretti.
 
Kıbrıs müzakerelerinde Denktaş'ın karşısına Klerides'in ardından masaya sırasıyla Rum liderler Makarios, Kiprianu, Vasiliu, tekrar Klerides ve Papadopulos oturdu.
 
Rauf Denktaş Kıbrıs Türk Federe Devleti ve KKTC Cumhurbaşkanı olarak 5 Rum yönetimi liderinin yanısıra, 5 Birleşmiş Milletler genel sekreteri, 6 Türk Cumhurbaşkanı ve 13 başbakanıyla çalıştı.
 
Zorluklarla dolu bir siyasi mücadele veren Rauf Denktaş tam 3 kez de evlat acısı yaşadı. 6 çocuğundan üçünü kaybetti.
 
Fotoğrafa merakıyla bilinen Denktaş, cumhurbaşkanlığı dönemi boyunca hiç fotoğraf makinesini elinden düşürmedi.
 
Çoğu Kıbrıs sorunuyla ilgili 50'nin üzerinde eseri bulunan Rauf Denktaş, adı ülkesiyle birlikte anılan liderler arasında tarihteki yerini aldı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız