SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Kiraz Sarmasını Unutamıyorum'

0
Güncellendi - 2015-12-27 14:53:54
'Kiraz Sarmasını Unutamıyorum'
A- A+ PAYLAŞ
Röportaj: Sinem VURAL-hurriyet.com.tr
 
Hafta içi her gün Kanal D ekranlarında olan, her bölümünde başka bir şehre uğrayıp yöresel yemekleri tanıtan “Mutfağım”, yaz tatilini bitirdi, yeni sezonu açtı. Sezonun ilk bölümü için Sivas’a giden sunucu Nursel Ergin’i bu mutfak maratonu arasında yakaladık, yeni sezon heyecanını ve programdaki yenilikleri sorduk.
 
“Mutfağım” yeni sezonda da devam ediyor. Programa başlarken bu kadar sevileceğini tahmin ediyor muydunuz?          
 
- Kanal D’nin çok güzel bir izleyici kitlesi var. Ben de insanların ailelerinden biri gibiyim, bunu aldığım tepkilerden biliyorum. Dolayısıyla bu program benim için biçilmiş kaftan gibiydi. En başından beri benim için doğru proje olduğunu biliyordum, hislerimde yanılmadım... 
 
Hafta içi her gün bir başka şehirdesiniz. Bu format kimden çıktı?     
 
- D Production’un fikriydi. Sunuculuğunu yapmam için teklif geldi, format çok hoşuma gittiği için hemen “evet” dedim. 
 
Her gün bir başka ilde olmak zor değil mi? Planlamayı nasıl yapıyorsunuz, bu maratona nasıl yetişiyorsunuz?
 
- D Production’un “Mutfağım”la ilgilenen profesyonel bir ekibi var, tüm plan programı o ekip yapıyor. Bir hafta içinde Türkiye’nin her bölgesinden şehirlere gidilmesine özellikle dikkat ediliyor. Programımıza katılmak isteyen kadınlar, www.kanald.com.tr adresindeki başvuru formunu doldurarak bize ulaşabiliyorlar. Ayrıca facebook.com/mutfagim adresinden de bizi takip etmek, yorum yapmak ve mesaj göndermek de mümkün. Ekibimiz başvuruları değerlendiriyor ve ilk görüşmeyi katılımcının kendi evinde yapıyorlar.
 
UNUTULMAYA YÜZ  TUTMUŞ LEZZETLER
 
Yöresel yemeklerin unutulup gitmesini önlemek gibi de bir misyonunuz var aslında...
 
- Öyle, insanlar kendi yörelerinin unutulmuş veya unutulmasına ramak kalmış yemeklerini yeniden gündeme getirerek başka yörelere de ulaşmasını istiyorlar. Mesela Sivas’ın “kelle tatlısı”... Biz bu tatlıyı unutulmaya yüz tutmuşken ortaya çıkardık, programımızda yer verdik. Yaptığımız çalışmalarla inanılmaz bir yemek arşivi oluşturduk. Aynı yemeklerin bölgelere göre nasıl çeşitlilik gösterdiğini fark ettik; sarmanın, pilavın, böreğin, dolmanın, tatlıların hem pişirme yöntemi hem malzeme açısından ne kadar farklılaşabileceğini gördük. 
 
Bu çeşitlilik size neler düşündürdü?
 
- Türkiye’nin çok geniş ve zengin bir yemek kültürü olduğunu... Örneğin en temel yemeğimiz olan sarmanın sizce kaç çeşidi olabilir? Biz programımızda baklalısı, mercimeklisi, etlisi, peynirlisi, buğdaylısı, kestanelisi, eriklisi, bulgurlusuyla onlarca çeşit sarma yaptık. Üstelik hâlâ yapmadığımız çeşitleri var.
 
Programda yapılacak yemekleri katılımcılar mı yoksa siz mi belirliyorsunuz? 
 
- Programımızın yemek konusunda uzman kişilerden oluşan bir danışman ekibi var. Her yöre için derinlemesine araştırma yapıyor, sonra kadınlarla konuşup birlikte bir yemek belirliyorlar. Böylelikle geçmişten günümüze ulaşan ya da artık o bölgede yalnızca birkaç kişinin hatırladığı yemekleri bulup yaptırıyoruz.
 
SADECE KARNIM AÇ DİYE YEMEK YEMEM
 
Uğradığınız her evde, evin kızıymış gibi davranıyorsunuz. Alışverişe çıkıyor, yemek yapımına yardım ediyorsunuz.
 
- Öncelikle beni evinin kızı gibi gören, bağrına basan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bu tarifsiz bir güven veriyor bana. Evet, girdiğim her mutfakta sanki yıllardır orada yaşıyormuşum, ev halkını önceden tanıyormuşum gibi rahat hareket ediyorum. Bu belirlenmiş bir konsept değil, tamamen doğal gelişen bir durum. Yemek yapımını bir sandalyede oturup izleyemiyorum, ne yapılacaksa birlikte yapıyoruz. Aynı zamanda da ev sahibiyle birbirimizi tanıyoruz. Gülüyoruz, ağlıyoruz, şarkı söylüyoruz. İşler bittiğinde de eserimize bakıp gurur duyuyoruz.
 
Bu programdan önce mutfak işleriyle aranız nasıldı?
 
- Çocukluğumdan beri damak zevkime düşkünümdür. Sadece karnım aç diye yemek yemem asla. Yediğim ne olursa olsun önce gözüme, sonra damak zevkime hitap etmeli... Sürekli böyle bir lezzet arayışında olduğum için mutfak işlerini seviyorum, dışarda yemek yemekten çok hoşlanmıyorum. Bugüne kadar pişirdiğim hemen her yemek de genelde sevilmiştir.
 
SONUNDA BİR GURME ADAYI OLACAĞIM
 
Bu program sizin yemek bilginize neler kattı?
 
- Ben zaten mutfağı çok seven biriyim ve dostlarım da mutfakta çok iyi olduğumu söylerler. Ama o kadar çok yöre ve mutfak geziyorum ki, sanırım sonunda bir gurme adayı olacağım. İsmini duymadığım, daha önce tatmadığım o kadar çok yemek tattım ki...
 
Bugüne kadar yediğiniz en güzel yemek hangi yöreye aitti?
 
- Kahramanmaraş’ın Cirgindiş diye çok özel bir yemeği var. Hem yapılışı hem de tadıyla beni çok şaşırttı o. Kalem gibi incecik sarılan, yoğurtlu sosta kaynatılıp bol soğan sosuyla servis edilen Malatya yöresine ait kiraz yaprağı sarmasını da unutamıyorum. Sivas’ta yaptığımız gazete baklavası ise tam bir görsel şölendi. Tadı inanılmazdı. Aslında diğer tatlılardan farklı bir malzemesi yok ama yapılış şekli sayesinde bambaşka bir tatlı olmuştu.
 
BİZİM EVİMİZE FAST FOOD GİREMEZ
 
Aynı zamanda bir annesiniz. Siz yemek yaparken nelere dikkat ediyorsunuz?
 
- Evet bir anneyim ve beni en çok organik beslenemememiz tedirgin ediyor. Şehir dışında çalıştığım için kızım babaannesine emanet. Bu konuda çok avantajlıyım. Tam bir Osmanlı kadınıdır ve çok güzel yemek yapar. Pazara çıkar, meyve sebzenin en iyisini, en güzelini bulur, torununa yedirir. Kızım Bengü’ye sağlıklı yemek yeme alışkanlığı kazandırmaya çalışıyorum. Abur cubur, kola, fast food bizim evimize girmez. O da benim gibi ev yemeği tutkunu ve mutfağı çok seviyor

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız