SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Kıvırtmayın, Dürüst Olun!"

0
Güncellendi - 2015-12-27 20:10:44
A- A+ PAYLAŞ

Cumhuriyet Halk Partisi Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “AKP’yi sandığa gömmekten başka çare kalmamıştır” dedi. Ağbaba, AKP'nin Malatya milletvekillerine de tepki göstererek, "Malatya Milletvekilleri kıvırtmayın, dürüst olun.Ayakkabı kutularını,kasaları, para sayma makinelerini söyleyin."diye konuştu.

Partisinin il binasında, merkez ilçe Battalgazi başkanı Abdulvahap Ayzabar, merkez ilçe Yeşilyurt Başkanı Banu Sevil, Kadın Kolları Başkanı Güllü Tuncer, bazı ilçe başkanları, bazı belediye başkan adayları ve partililerin de izlediği bir basın toplantısı düzenleyen Ağbaba, özetle şunları söyledi:

"Büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile başlayan süreç, bugüne kadar “garip gureba” edebiyatı yapan AKP hükümeti ve başbakanın maskesini indirmiş, garip gurebanın parasının ayakkabı kutularına doldurularak nasıl çalındığını ortaya koymuştur. Ayakkabı kutuları, para sayma makineleri, İran’a giden altınlar, usulsüzlükler... Lafı uzatmanın anlamı yok….Malatyalılar hırsıza hırsız derler.

Türkiye’nin zor bir döneminde “yolsuzluk ve yoksullukla mücadele” sözü vererek iktidara gelen AKP’nin, bugün kendisi yolsuzluk batağına saplanmıştır. 

Bugün AKP, adaleti ve kalkınmayı değil, ayakkabı kutularını temsil etmektedir.

Yalnız burada, suçüstü yapılan bir hırsızlıktan çok daha vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. 

Normalde bir hırsızlık olayında süreç nasıl işler? Polis, hırsızı yakalayıp adalete teslim eder, yargı da gereken cezayı verir. Peki hırsız, hem polisi hem de yargıyı kontrolü altına almışsa ne olur? “Tuz koktu” derler ya, işte böyle bir durumda tuz da kokmuş demektir. 

Türkiye’de yaşanan budur. Hırsızlık ayan beyan ortadayken, Başbakan ve AKP hükümeti, açıkça hırsızlığın üstünü örtmeye çalışıyor, büyük soygunu halkın gündeminden kaçırmaya çalışıyor. 

Soruşturmayı yürüten savcılara saldırıyor, polise saldırıyor, savcının zihniyetini, ana muhalefet partisi genel başkanının zihniyetini, dış mihrakları, paralel devleti, cemaati, “Yargıtay’daki imamı” suçluyor. Komplo var, darbe girişimi var, kumpas var diyor. “Büyük yargı reformu” sözleriyle kendi kurduğu HSYK’yı ve hatta Danıştay’ı bile hedefine koyuyor. 

Başbakana göre herkes suçlu, sadece hırsızlığı yapanlar suçsuz! Bunu da yolsuzluk ve rüşvet batağına saplananları tek tek savunarak ilan ediyor. Mitinglerde; “Rıza Sarraf temiz, Türkiye’ye faydalı işler yapan bir adamdır”, “Süleyman Aslan olsa olsa saflığının kurbanı olmuştur” diye bağırıyor. 

Başbakanın, kendisinden de şüphesi vardır. Eğer olmasa, oğlunu savcıya gönderir, gerçeğin ortaya çıkmasına ve adalete yardımcı olur. Madem ki ortada bir komplo var diyorsun, oğlun savcıya ifade versin, her şey ortaya çıksın. 

Ama o bunu yapmak yerine, yolsuzluğa karşı çıkan halka, TOMA’larla, gaz bombalarıyla, plastik mermilerle saldırıyor. Balkonunda ayakkabı kutusu gösteren vatandaşı gözaltına aldırıyor. İstiyor ki hırsızlara kimse ses çıkarmasın! 

AKP’nin Malatya Milletvekilleri bugünlerde mahalle mahalle gezerek, hükümete karşı bir komplodan söz ediyorlar. Türkiye’de istikrar varmış, ekonomik olarak güçlü bir ülke varmış, birileri buna gölge düşürmeye çalışıyormuş gibi konuşuyorlar. Ama ne hikmetse yolsuzluk ve rüşvetten hiç bahsetmiyorlar. Ortada bir yolsuzluk yokmuş gibi, yolsuzluğa bulaşanlar kendi bakanları değilmiş gibi konuşup hırsıza arka çıkan bu vekiller şunu bilsinler ki hırsızı savunmak, hırsızlığa ortak olmaktır. 

Malatya Milletvekilleri kıvırtmayın, dürüst olun.Ayakkabı kutularını,kasaları, para sayma makinelerini söyleyin.

Rüşvet ve yolsuzluk operasyonundan sonra Türkiye’nin milyonlarca lira zarar ettiğini belirten AKP’li bu vekiller, ayakkabı kutularıyla çalınan garip gureba parasının miktarına neden hiç değinmiyorlar? Yolsuzluk miktarının kaç milyar lira olduğunu niye açıklamıyorlar? Sadece iki operasyondaki yolsuzluk miktarının bile Türkiye’nin bir yıllık bütçesini aştığını neden söylemiyorlar? Söyleyemezler, çünkü kendileri de bu yolsuzluk hükümetinin bir parçasıdırlar. 

Değerli Malatya Milletvekillerimiz, yolsuzluklarını utanmadan  İmam Hatiple kapatmaya çalışanları, rüşvet paralarıyla umreye gidenleri yüzleri kızarmadan savunmaya devam ediyorlar.

Ama bugün yine mağdur edebiyatı yapıp, ayıbını örtmeye çalışıyorlar. Şuursuzca, suçluluk duygusuyla etrafına saldırıyorlar. Yakında ekranların karşısına geçip ağlamaya başlarlarsa şaşırmayacağız.

AKP’nin yandaş, candaş, yalaka basını, ‘yetmez ama evetçi’ liberalleri, AKP’yi desteklemek için olur olmaz basın toplantıları düzenleyip, gazetelere çarşaf çarşaf ilan veren dernekler vakıflar bu yolsuzluk ve rüşvet çarkıyla ilgili neden seslerini çıkarmıyorlar anlamış değiliz.

Aslında Başbakanın yapması gereken; “Başbakan’ın bilgisi dışında bir şey yapmadım” diyen Erdoğan Bayraktar gibi istifa etmektir. Ama onun bunu yapmaya hiç niyeti yok. 

Biz, ucunun kime dokunduğu belli olan bu yolsuzluğun peşini bırakmayacağız. Tüm faillerin ortaya çıkması için ne gerekiyorsa yapacağız. 

Büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından yargıyı tamamen yürütmeye bağlama çalışmalarını yoğunlaştıran AKP hükümeti, son olarak Hatay’daki TIR’ın altından çıkmıştır. TIR’ın aranması kararı veren yargı hiçe sayılmış, Suriye’ye silah taşıdığı iddia edilen TIR’da arama yapılamamıştır. 

Yargıyı yürütmeye bağlayarak “iş”ini yürütmeye çalışan AKP hükümetinin yeni İçişleri Bakanı Efkan Ala, Başbakan Tayyip Erdoğan’a sadakatini yemin ettiği ilk gün ilan etmiştir. Hatay’daki TIR’ın aranmasını engelleyen Ala’nın bu tavrı, yargıya yapılan yeni bir müdahale olmuştur. 

Bu yaşananlar; Türkiye’nin bir “Tayyiban diktatörlüğü”ne dönüşmek üzere olduğunu göstermektedir. Artık demokrasinin hiçbir kuralı işlememektedir, kuvvetler ayrılığı yok edilmiştir, Cumhuriyet sadece adı telafuz edilen bir kavram haline dönüştürülmüştür. 

Cumhuriyet Halk Partisi haksız ve hukuksuz tüm uygulamalara başından beri parti politikası olarak karşı çıkmaktadır. Eylül 2010’da da, Ergenekon, Balyoz, KCK,Askeri casusluk davalarında da aynı hukuksuzlukları gündeme getirmiştir. Ama dün darbe var diyenler,davaların savcısı olduğunu söyleyenlerin  bugün kıvırmaya başladıklarını görüyoruz.

Bu süreçten sonra bir tek çare kalmıştır. Türkiye; rüşvet, yolsuzluk ve hırsızlıklardan AKP’nin iktidardan indirilmesiyle kurtulabilir. Yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız olması ilkesi, demokrasi, özgürlükler, insan hakları, ekonomik refah ve toplumsal huzurun sağlanması için tek çare AKP’yi iktidardan uzaklaştırmaktır. Yerel seçimler AKP’ye güle güle demek için önümüze konan ilk sandık olacaktır. 

Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi, bozuk düzende sağlam çark olmaz. Bugün AKP düzenini sandığa gömmekten başka bir yol kalmamıştır."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız