SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Koleksiyon Yapmış"

0
Güncellendi - 2015-12-27 17:40:29
A- A+ PAYLAŞ

Malatya'da 3 kişinin katledildiği Zirve Yayınevi olayından 6 yıl sonra, olayı gerçekleştiren sanıklar ilk kez görüntülendi.

Zirve Yayınevi’nin 66. duruşmasına 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmada sanık ve gizli tanık İlker Çınar’ın görüntü sistemi üzerinden ifadesinin alınmasına devam edildi. Çınar, “Hrant Dink, Rahip Santoro cinayeti ve Zirve Yayınevi cinayetlerini gerçekleştirenlerin ortak özellikleri milliyetçi bir yapıya sahip olmaları. Bu tesadüf değildir. Ortak bir nokta devleti ve vatanı sevmeleridir” dedi.

“ÖLDÜRDÜĞÜ ADAMLARIN KULAKLARI İLE KOLEKSİYON YAPMIŞ”

İfadesinde dava sanıklarından astsubay Abdullah Atılgan’ı  JİTEM üyesi olmakla suçlayan İlker Çınar, “Doğuda görev yaparken Abdullah Atılgan öldürdüğü kişilerin kulaklarını kesmiş ve bu kulakları bir koleksiyon haline getirmiştir. Abdullah Atılgan, Tarsus’ta bir gün parka gelirken parkta oyun havası çalıyordu. Arabasının bagajındaki ipe bağlı kulak koleksiyonunu çıkartarak, halay çekti. Bir cumartesi annesi için ‘Aradığı kişinin kulağı bende, boşuna arıyorlar’ demişti” iddiasında bulundu. Gizli tanık İlker Çınar, Abdullah Atılgan için ‘Mosmor” ifadesini kullanınca, ayağa kalkan Abdullah Atılgan, “Mosmor olanlar kameranın arkasına gizlenenlerdir” diyerek tepki gösterdi.

“BATI ÇALIŞMA GRUBUNA EZAN TÜRKÇE OKUNSUN DİYE ANDIÇ GÖNDERDİ”

İlker Çınar, sanık emekli Albay Mehmet Ülger için ise “1999 yılında binbaşı iken Batı Çalışma Grubu’na bir andıç hazırlamıştır. Bu andıçta Ezan’ın Türkçe okutulmasını istemiştir” deyince araya giren Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, “Nereden biliyorsun” sorusunu yöneltti. Bunun üzerine İlker Çınar, “Bizzat duydum. Elimde belge var. Bizzat vereceğim” cevabını verdi. Bu esnada Mehmet Ülger’in ise güldüğü görüldü.

“TÜM SİYASİ CİNAYETLERİ VE DARBELERİ BU YAPI YAPTI”

İlker Çınar, “Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu Muammer Aksoy, Gaffar Okan’ın öldürülmesi gibi siyasi cinayetler Siyah Kuvvetlerin yaptığı olaylardır. Eşref Bitlis ve Turgut Özal’ın ölümlerinin bir suikast olduğunu TUSHAD’a girdikten sonra yapılan konuşmalardan bizzat duydum. Ankara İli Güvercinlik Jandarma Okulu’na geldiğimde, 1994 veya 1995 yılları arasıydı. Ancak bana bunu söyleyenler TUSHAD görevlilerin isimlerini tam olarak bilmiyorum. Her Beyaz Kuvvet mensubunun bildiği radyoaktif maddeler Turgut Özal’a verilmiştir. Bunu kim ya da kimler tarafından ne şekilde verildiğini bilmiyorum. TUSHAD görevlileri bana Eşref Bitlis’e yapılan suikastın kim ya da kimler tarafından yapıldığını söylemediler” ifadelerini ileri sürdü.

İlker Çınar, 27 Mayıs darbesinin, Adnan Menderes’in idam edilmesinin, 12 Eylül darbesinin, 28 Şubat darbesinin, 27 Nisan e-bildirgesinin, siyasi cinayetlerin, faili meçhul cinayetlerin, 1 Mayıs 1977 Taksim olayının, Sivas Madımak olayının, Gazi olaylarının, TUSHAD’ında içinde bulunduğu yapı tarafından gerçekleştirildiğini ileri sürdü. Çınar, bu yapının Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast planı ile açığa çıktığını iddia etti.

Emekli albay Mehmet Ülger’in Malatya’daki görevinden sonra 2008 yılından itibaren Malatya’daki dengelerin değiştiğini ve Jandarmanın istedikleri gibi hareket edemediğini belirten İlker Çınar, “2008 yılından sonra 2. Ordu Komutanı değişmişti. 2. Ordu Komutanı şimdiki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’di” dedi.

Mahkeme duruşmaya ara verdi.

SANIKLAR 6 YIL SONRA KAMERADA

Bu arada, Zirve Yayınevi olayının sanıkları Salih Gürler, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker ve Cuma Özdemir olaydan 6 yıl sonra ilk kez adliyeye getirilişlerinde görüntülendi. Sanıkların gülerek cezaevi aracından indikleri ve neşeli oldukları gözüktü. Muvazzaf askerler Binbaşı Haydar Yeşil, jandarma görevlileri Abdullah Atılgan, Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adil Akçay ve Adem Gedik ise yine yaklaşık 2 yıl sonra görüntülendiler.

İKİNCİ OTURUM..

Zirve Yayınevi davasında 66. duruşmanın ikinci oturumunda, sanık ve gizli tanık İlker Çınar, mahkemeye görüntülü sistem üzerinden ifade vermeyi sürdürdü. 

Sanık ve gizli tanık İlker Çınar, Zirve Yayınevi davasında yargılanan asker sanıklara yönelik kullandığı ifadelerde, “Devletin gönderdiği ödenekleri devlete karşı kullandınız. Devlete yapılan manipülasyonlarla birlikte bu yapının yasa dışı olduğunu görelim. Her şeyi yapacaksınız, sonra her şey ortaya çıkınca ‘Devlet söyledi’ diyeceksiniz. Devletin bu yapıdan kurtulması lazım. Devleti adres göstermeden önce devletin manipülasyon edildiğine bakmak lazım. Bu yapı sürekli değerlerin arkasına saklanmak suretiyle kendisini gizlemiştir. Bu örgütün bölücü örgütten farkı, devlete saldırır, devleti istismar eder. PKK insanları istismar eder, bu örgüt devleti istismar eder. Devleti istismar eden örgütün Malatya ayağı ortaya çıkınca, yine devleti suçlamışlardır. Acaba devlet mi ‘gidin öldürün’ dedi. Devlet biliyor mu yanıldığını? Hem devleti yanıltıyorlar, hem devleti kullanıyorlar. Bu sadece Malatya ile sınırlı değil. Trabzon’da göründü, Hrant Dink olayında da göründü. Örgütün amacı AK Parti ve Başbakana darbe yapmaktır. Bu nedenle 2006 yılından itibaren Hristiyan cinayetlerini başlatmıştır. Ben bu yapının içinden çıkıp gelen biriyim” iddiasında bulundu.

Çınar ayrıca, “Hurşit Tolon, 2005 yılında TSK’dan emekli olmuştur. Ancak TUSHAD’daki görevi devam ediyordu. TUSHAD’daki görev, sağlık sorunu ve ölünceye kadar devam eder. Bana TUSHAD’a girince, ‘emekli olabilirsin, maaş da alabilirsin ama TUSHAD’dan ayrılamazsın’ denmişti” ifadelerini öne sürdü.

Kendisine 10 Ocak 2005 tarihinde, kurye aracılığı ile TUSHAD talimatının ulaştırıldığını, bu tarihten itibaren saha çalışmasına başladığını ve kurduğu kiliseyi bu nedenle dağıttığını ileri süren İlker Çınar, “Bana 10 Ocak 2005 tarihinde TUSHAD talimatı kurye ile ulaştırıldı. Bu belgeyi kendimi garanti altına almak için sakladım. Belgenin ıslak imzalı halinin nerede olduğunu bilmiyorum. İmha da etmiş olabilirim. Saha çalışması yaptığım tüm çalışmalarda tüm imkanlar, TUSHAD tarafından karşılanmıştır. Türkiye’nin yüzde 10’unun Hristiyanlaştırılacağı ifadesi bana değil, TUSHAD’a aittir. TUSHAD’dan aldığım talimatlar karşısında, misyonerlerin Türkiye’ye karşı bir tehlike olduğunu anlattım. Bunun için 2005 yılında tekrar Müslüman oldum. Birçok kurum, kuruluş, üniversite ve sivil toplum kuruluşlarında panel, seminer ve konferanslara katıldım. Misyonerlerin arasında bulunmuş bir Türk papaz olarak, misyonerler aleyhinde propaganda yaptım. İçinde bulunduğum misyonerlerin yasa dışı faaliyetler yürüttüğünü söyledim. Bunun adı saha çalışmasıdır. Talimatı TUSHAD verdi” dedi.

Dava sanıklarından astsubay Atılgan'ı Mersin’den tanıdığını belirten Çınar'ın, “Abdullah Atılgan’a borç para verdim. İşlettiğim parka gelir; yer, içer para vermezdi. Benim çay bahçem onların bankamatiği gibidir” şeklindeki sözleri üzerine Atılgan, “Yalan söylüyor” diyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine araya giren mahkeme başkanı Hayrettin Kısa ise Çınar'a, “Faturan varsa, icraya ver tahsil et” dedi. İlker Çınar, “Abdullah Atılgan olmasaydı, bu kadar çalışmayı yerine getiremezdim” diye konuştu.

Öte yandan, duruşma esnasında İlker Çınar, sanıklardan Ruhi Abat’ın özel yaşamıyla ilgili ifadede bulununca, Ruhi Abat duruşma salonundan ayrıldı.

Mahkeme heyeti, duruşmayı 15 Mayıs Çarşamba gününe ertelerken, duruşmada sanık ve gizli tanık Çınar'ın bulunduğu noktadan ifadesinin görüntü sistemi üzerinden alınmasına devam edilecek.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız