SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Köprü Adı Yanlış"

0
Güncellendi - 2015-12-27 17:51:30
A- A+ PAYLAŞ

Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim’in isminin verilmesinin siyaseten yanlış olduğunu belirtti. Doğan, “Siz devleti yönetenler olarak üçüncü köprüyü hediye ederken, o katliamları hatıra getirecek bir isimle taçlandırıyorsanız bu yanlıştır” dedi. 

Prof. Dr. İzzettin Doğan, dün temeli atılan üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim’in isminin verilmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. İHA muhabirine açıklama yapan Doğan, “Siz devleti yönetenler olarak üçüncü köprüyü hediye ederken, o katliamları hatıra getirecek bir isimle taçlandırıyorsanız bu yanlış bir değerlendirmedir. Bunun savunulur tarafı yoktu. Kendiniz Yavuz Sultan Selim’i çok sevebilirsiniz. Ama Yavuz Sultan Selim’in o kadar da sevmeyeni var” dedi.

“Bile bile ya da farkına varmadan bunun tartışılacağını görmemek bence siyasi bakımdan yanlış bir takdirde bulunmak demektir. Bu bir takdir hatasıdır” diyen Doğan, şöyle devam etti:

“Bana sorarsanız benim için Yavuz Sultan Selim olsun ya da başkası olsun. Ben belki derdim Kanuni Sultan Süleyman’ı koyun. Kamuoyunun yatkın olduğu sevdiği bir padişah her şeye rağmen. Belki de medyanın gücü sayesinde. Ama Yavuz Sultan Selim için aynı şeyi söylemek zordur. Fakat ben çok da önemsemiyorum. Ama istismar edilebilir. Onu görmek lazım. Siyaset adamının görevi de o istismarın önünü almak ya da istismara meydan verecek davranışlar içine girmemektir. Eğer siz bile bile bunu yaptıysanız, ‘Alevi-Sünni ayrıştırması her gün o köprüden gelip geçtikçe, ya da insanlar birbirlerini bu konudaki ayrışmaya teşvik ettikçe bunu kullanacaklardır, ben de bu işten rant elde edeceğim’ diyorsanız bu çok fahiş bir hatadır. Başbakan ya da Cumhurbaşkanı yönettiği ülkenin huzur ve barış içinde yönetilmesini ister ve vatandaşların bu tür konularda tedirginlik duymamalarını ister. O da kendisinin başarı hanesine yazılır.”

Barış sürecine vurgu yapan Doğan, kendisinin de devletin yardım rica ettiği 63 kişiden biri olduğunu ifade ederek, “Ama doğrusunu isterseniz ben uygun bulmadım. Bunu siyaseten fevkalade yanlış buldum. Uluslararası terör gruplarının bu konuda büyük çaba harcadıklarını bile bile böyle bir şeyin istismar edileceğini bileceksiniz. Eğer bilemiyorsanız o makamlarda oturmak şaibeli hale gelir. Ülkeye barışı getirmek yerine insanları ayrıştıran, karşı karşıya getiren, durum dururken yeni bir huzursuzluk kaynağına dönüştürüyorsunuz. Siyasi bakımdan fevkalade yanlıştır” dedi.

Prof. Dr. İzzettin Doğan, köprünün ismini ilk duyduğunda “Çok yanlış yaptılar” dediğini anlatarak, “Niye Kanuni Sultan Süleyman değil de Yavuz Sultan Selim. Siz bugün demokratik bir ülkedesiniz, kendi insanlarınızın barış içinde yaşaması, uluslararası toplumun onur bir üyesi olarak yaşamayı hedef seçmişsiniz ve ondan da gurur duyuyorsunuz, ülkenizin vatandaşları saygın insanlar olarak uluslararası toplumda kabul edilirken, şimdi onların arasını açacak şeyleri hatıra getirtmek” açıklamasında bulundu.

“Niye ille de geçmişte binlerce insanı öldürenleri abideleştiriyorsunuz?” diye soran İzzettin Doğan, siyaset adamının görevinin pas geçebilmek olduğunu söyledi. Doğan, “Yani ille de çıkartıp da ‘biz seninle gurur duyuyoruz’ dedin mi, öbürü de ‘ben seninle gurur duymuyorum’ der. Bunların zemininin oluşturulması yanlış bir politikadır. Eğer bilinçli yapılıyorsa bu büyük bir günahtır. O günahı işlememek lazım” dedi.

Doğan, Başbakan arzu ederse bu konuda kendisi görüşebileceklerini de ifade ederek, “Benim asıl görüşme beklediğim konu yeni anayasa, Alevilerin hukuki pozisyonlarıdır. Bunu daha çok kendisiyle görüşeceğiz. 15 gün içinde Sayın Başbakan’dan böyle bir davet bekliyorum” dedi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız