SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Kritik Süre 3 Saat

A- A+ PAYLAŞ

Turgut Özal Tıp Merkezi bünyesinde hizmete giren inme biriminin hizmete açılmasından sonra Yrd.Doç.Dr. Yüksel Kaplan, yaptığı açıklamada inme ve merkezin çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Yrd.Doç.Dr. Kaplan, şunları söyledi:

"İnme, beyinde bir damarın tıkanmasına bağlı tıkayıcı (iskemik) veya kanmaya bağlı kanayıcı (hemorajik) tipte olmak üzere 2 şekilde görülebilmektedir. İnme, hayatı tehdit edici bir olaydır.

İnme sonucu meydana gelen felçler dünya genelinde ikinci ölüm nedeni, erişkin çağda birinci sakatlık nedenidir. Yaşayan hastaların ağır sekelli olarak (yatalak ve bakıma muhtaç halde) olmalarına neden olur.

İnmeyle ilişkili risk faktörlerinin daha iyi tanınması ve inme hastalarının tedavisindeki önemli gelişmelere bağlı olarak, inme sıklığı ve buna bağlı ölümler son yıllarda azalmıştır. Bu nedenle günümüzde inme önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olarak görülmektedir.

Bu konuda en önemli gelişme tıkayıcı tip beyin damar hastalıklarında ilk üç ile altı saat içinde verildiği zaman hayat kurtarıcı olan trombolitik (pıhtı çözücü) tedavidir. Hastanın bu tedaviden yararlanabilmesi için inme geçiren bir kişinin acil olarak donanımlı bir hastaneye getirilmesi gerekir. İnme hastası acil servisimize geldiği zaman, bu konuyla ilgili deneyimli inme ekibi hızla bir araya gelerek hastayı değerlendirerek hastaya uygulanabilecek tedavi yöntemini belirledikten sonra inme hastalarının, inme birimi (ünitesi) adı altındaki özelleşmiş merkezlerde izlenmesi idealdir. İnme birimleri özel olarak eğitilmiş bir ekip ve multidisipliner tedavi ve bakım yaklaşımı ile karakterizedir.

İnme birimleri; EKG (elektrokardiyogram), solunum, kan basıncı, ateş, oksijen saturasyonu gibi yaşamsal fonksiyonların yakın takibe alındığı, genel nöroloji servisleriyle yoğun bakım üniteleri arası merkezler niteliğindedir. Özellikle pıhtı çözücü tedavi gibi özellikli girişimlerin bu birimlerde yapılması artık zorunlu sayılmaktadır.

Hangi tedavi yaklaşımı olursa olsun, inme birimlerinde tedavi edilen hastalarda felcin yol açtığı ölüm ve kalıcı sakatlık oranı daha az görülmekte ve bu hastaların bakımevi gereksinimi belirgin bir şekilde azalmaktadır.
İnmeli hastalarda tedavide neler yapılabilmektedir?
İnmeli hastalarda son zamanlarda en önemli gelişme tıkayıcı tip beyin damar hastalıklarında ilk üç ile altı saat içinde verildiği zaman hayat kurtarıcı olan trombolitik (pıhtı çözücü) tedavidir.

Hastanın bu tedaviden yararlanabilmesi için inme geçiren bir kişinin acil olarak donanımlı bir hastaneye getirilmesi gerekir.

Damar tıkanıklıklarında acilen nöroanjiyografi laboratuvarına alınan hastanın kateter yöntemi ile tıkalı damarına ulaşılarak lokal uygulanan pıhtı çözücü ilaçla tıkanıklık giderilebilmektedir. İntraarteryel trombolitik tedavi denilen bu yöntemde, ani beyin damarı tıkanması sonucu felç geçirmekte olan hasta ilk 6 saatte getirilirse, anjiyografi mikrokateteri (ince plastik boru) ile pıhtının içine girilerek pıhtı eritici ilaçlar ve/veya mekanik manipulasyonlarla damar içindeki kan akımının açılması sağlanarak felcin geri döndürülmesi amaçlanır. Hasta ne kadar erken getirilirse sonuçlar o kadar yüz güldürücü olacaktır.

Damarları açmaya yönelik girişimsel nöroanjiyografik diğer bir yöntemde balon anjiyoplasti ve stent tedavisinde beyne giden boyun damarlarındaki (şah damarı gibi) veya beyin damarlarındaki felç tehdidi oluşturan damar sertliğine bağlı darlıklar balon aracılığıyla genişletildikten sonra genişlemenin kalıcı olması amacıyla “stent” (kafes boru) yerleştirilir."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız