SON DAKİKA
SON DEPREMLER

''Küstüm, Oynamıyorum'' !

A- A+ PAYLAŞ

Suat KOZLUKLU

 

Malatyaspor'u bu hale getirenlerin bahanesi ''Küstüm, oynamıyorum!''

 

Malatyaspor’u yazmamak üzere söz vermiştim kendime… Malatyaspor’a olan sevgimi şairin dediği gibi; 'Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli' olarak yaşıyordum…

 

Ama gelin görün ki sözümü tutamadım… Özür Dilerim…!

Malatyaspor’un geldiği durumu uzun uzadıya anlatmayacağım… Malatyalıyım diyen herkes gibi benimde yüreğim sızlıyor…

 

Futbol milyonları peşinden koşturan büyülü oyun... Aynı zamanda trilyonların döndüğü endüstriyel bir sektör... Bu sektörde özellikle Malatyaspor gibi Anadolu kulüpleri bireylerin kişisel servetleriyle ne yazık ki uzun ömürlü olmuyor… Kişilerin yöneticilik zaafiyetlerini, kişisel ihtiraslarını söylemeye gerek bile duymuyorum… Bu şehrin ileri gelenleri, kanaat önderleri bir kez daha oturup ‘Malatyaspor Gerçeğini’ sosyo-ekonomik-politik anlamda iyice düşünmeli… Yoksa, bir korku filmi izler gibi Malatyaspor’un içler acısı durumunu sürekli olarak izlemek durumunda kalacağız…

 

Aşağıda okuyacağınız satırlar kimseyi hedef almamaktadır… ‘Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla kabilindendir…!’

 

***

Mazeret üretimi ve başkalarını haksız yere suçlama kültürü insanlık tarihi kadar eskidir. Bir başarısızlık durumunda hatayı başkalarında, kullandığı araçlarda veya ortamda bulan kişi, özgüveninin zedelenmesini önlemek ister. Açıkça ve mertçe “Ben başarısız oldum” diyemeyen kişi, itibarını korumak için bulabildiği mazeretleri arka arkaya sıralar. Bir kez mazeret üretmeye başlayan kişi bu huyunu kolay kolay bırakamaz. Çünkü mazeretçilik, bir uyuşturucu madde gibi önce insanı rahatlatır ama sonraları şiddetli bir bağımlılığa yol açar.

 

Son Sözden ‘Bir Evveli’…

“Başkalarını işaret parmağınızla suçladığınızda, diğer üç parmağınızın sizi gösterdiğini unutmayın...” !

 

***

 

Çocukken arkadaşlarınızla oynadığınız oyunları hatırlayın. Genelde ya siz ya arkadaşınız kimbilir neyi paylaşamayıp  "Küstüm oynamıyorum!" derdi ve oyun yarıda kalırdı değil mi? Sürekli somurtan ve kavga eden çocuklardan rahatsız olan bir büyüğünüz  dayanamayıp “Hadi birbirinizden özür dileyin, öpüşüp barışın” der ve hiçbir şey olmamış gibi oyun devam ederdi. Kaldığı yerden, hiç bölünmemiş gibi, hiç küsülmemiş, hiç kalpler kırılmamış gibi…

 

Küçükken küsmek de kolaydı, barışmak da…

 

Büyüdükçe zorlaştı her şey... Senelerce emek verilen bağlar kopmasın diye özveriyle davranıldı. Bazı şeyleri ‘görmemezlikten’ geldik…

Yine de küsmeler arttı maalesef ve zamanla yollar bir daha kesişmemek üzere ayrıldı…

 

Çünkü artık yaralar çok derin…

 

Ama hayat bu işte…

 

Hayat seçimler yapmayı, bir kapıyı kapatıp yenisini açmayı farz saydığı noktada; ben ‘küstüm oynamıyorum’ demek hangi akla ve mantığa sığar ?...

 

***

Aşağıdaki satırlarsa tamamen bir bilimsel veri… Sizlerle paylaşmak istedim…

 

Paranoid-Ruh-Hali…

 

İnsanlardaki dizginlenemeyen hırs ve beklenti düzeyinin yükselmesi kişinin gücünü aştığında ne kadar varlıklı olursa olsun fakir konumuna düştüğünde önlenemez bir stresle karşı karşıya kalır.

 

Akıl hastalığı olarak değil kişilik özelliği olarak paranoid ruh hali değişkendir. Beraber yaşadığı insanların tepkileri ile düzeltilebilir.

Paranoid kişi kendisini sürekli tehdit altında hisseder. Karşısında düşman vardır ve ona zarar vermek istemektedir. Sürekli çevresinin kendisine dost olup olmadığını sorgular. Hep bu konuları düşünür. Sürekli böyle bir korku içinde olnduğu için rahat değildir. Korkularının esiri bir yaşantı hayatı ile ilgili yanlış karar vermesini netice verecektir.

Paranoid kişi ayrıca grandiyöz (kendini büyük ve üstün görme) duyguları içerisindedir. Kendisinin çok önemli, vazgeçilmez insan olduğuna inanır. Herkesi küçük görme, herşeyi benbilirim, herşey benden sorulur havasındadır.

Bu kişilerde zeka ve kişilik dağılması olmadığı için profesyonel olmayanlar onlara kolayca inanırlar. Yakınları tarafından paylaşılan ve beslenilen paranoya toplumsal sorunlar çıkarır. Örnek vermek gerekirse; Komşusunun kendisi hakkında düşmanlık duygusu beslediğine inanan bir emekli eşini ikna edebilir. Komşusunun basit hatalarını büyüterek birlikte komplo teorileri üretirler. Kendilerini taciz ettikleri, binadan kaçırmak istedikleri gibi takıntılarla uğraşıp dururlar: (http://forum.psikolojikdanisma.net/paranoid-ruh-halinin-toplumsal-sonuclari-t479.html)

 

Son Söz;

"Kurban" rolü oynayarak merhamet dilenmeyin. Karşılaştığınız kişilerden mazeretinizi öne sürerek anlayış beklemekten vazgeçin.”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız