SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Liseyi Birincilikle Bitirince..

0
Güncellendi - 2015-12-27 20:20:13
Liseyi Birincilikle Bitirince..
A- A+ PAYLAŞ

Muğla’nın Kavaklıdere ilçesinde 1969 yılında doğan ve Kırklareli Sağlık Meslek Lisesi’ni bitirdikten sonra, lise birincilerine tanınan ‘istediği fakülteyi tercih edebilme’ hakkından yararlanarak Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tercih eden Mustafa Alper, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Fakültede mezun olduktan sonra Avrupa Birliği Hukuku alanında yüksek lisans yapan Alper, bir süre üniversitede çalıştı. Daha sonra hakimlik ve savcılık sınavlarına girdi. Hakim adayı olarak mesleğe başlayan Mustafa Alper, o yıllarda kendisi gibi hakim adayı olan eşi Hatıran (Fehimoğlu) Alper ile tanıştı ve evlendi. 

İlk görev yeri olan Konya Ereğli’de yaklaşık 3,5 yıl Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan Alper, 2002’de Muş’un Varto ilçesi Cumhuriyet Savcılığı’na, 2005 yılında ise Çanakkale Savcılığı’na atandı. Alper, Çanakkale Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaparken, 2007 yılında İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı’na getirildi. 2009 yılına kadar İskenderun’da görev yapan Mustafa Alper 27.7.2009 tarihli Adli Yargı Kararnamesi ile Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na atandı. 

Mustafa Alper, Van’daki görevi sırasında 2011 yılında, 2004 tarih ve 5235 Sayılı Adli Yargı ilk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemeleri’nin (İstinaf) Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun ile kurulan 15 Bölge Adliye Mahkemesi’nden biri olan Van Bölge Adliye Mahkemesi’ne kurucu başsavcı olarak atandı. 

12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasa Referandumu sonrasında, daire sayısı çoğaltılan Yargıtay’da görev yapacak yeni 160 üyenin seçimi sırasında Yargıtay Üyeliği adayı oldu. Ancak 2. tura yükselen / bırakılan 423 aday arasında yer alamadı. 

Memleketi Kuşadası olan Mustafa Alper’in eşi Hatıran Alper de sırasıyla Konya Ereğli, Muş, Çanakkale, İskenderun ve Van’da hâkim olarak görev yaptı. 

Savcılık Görevine Başladığı İlk Gün Yaşadıklarını Unutamadı

Ege türkülerini ve Türk Sanat Müziği’ni sevdiğini, dünya klasiklerini okumaya özel bir önem verdiğini söyleyen Malatya’nın yeni Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper, 2009 yılında atandığı İskenderun’da yerel Hür Haber Gazetesi’nde yayınlanan söyleşisinde göreve başladığı ilk gün yaşadığı, unutamadığı bir olayı ve hukuka ilişkin kimi görüşlerini şöyle anlatıyor: “Bazı hikâyeler iz bırakır: Son derece karmaşık bir olaydı Bir apandist ameliyatında 30 yaşında bir gencin ölümü. Gencin ailesi diyor ki ‘Burada bir ihmal kusur vardır’. Otopsi istemişler. Olay mahalline gittiğimde yüzlerce insan vardı. Bir köye mensup olan bu gencin yakınları, tüm hastanenin etrafını çevirmişlerdi. Emekli bir binbaşı ile otopsiye girdim. Ben hayatımda hiç sigara içmemiştim. İnanılmaz teknik bir otopsi idi. Binbaşı bana dedi ki ‘Ceset kokusu var değil mi? Bir sigara içersen kan kokusunu hissetmezsin’ dedi. Hayatımda ilk sigarayı o gün içtim. Dışarı çıktığımda hastaneyi köylülerin basmak istediğini duydum. Bu arada doktorumuzu korumak için polis aracı ile kaçırdık. Orada bir kitle psikolojisi yaşanıyordu. Eğer kitleye hâkim olamasanız her türlü suç işlenebilir. Yüksekçe bir çöp kutusunun üzerine çıktım. Dedim ki ‘Ben bugün göreve başlayan Cumhuriyet Savcısıyım. Bakın sabah göreve başladım gece 12 oldu hala çalışıyorum. Saatlerdir bir haksızlık olmasın, bir adaletsizlik olmasın diye burada çalışıyorum. Ama siz dağılmıyorsunuz. Peki, ne yapmayı düşünüyorsunuz? Hastaneyi mi basacaksınız camları mı kıracaksınız. Kim kırarsa kamu malına zarar vermekten tutuklarım dedim. Çalışan bir görevliye mi zarar vermek istiyorsunuz? O zaman yine gereken işlemi yaparım. Öte yandan ben buraya kadar gelip sizin hakkınızı aramak için çalışırken sizin burada toplanmanızı anlayabilmiş değilim. Ve bu gün ilk deneyimim dedim. Eğer siz bu gün buradan ayrılmasanız tüm polisleri buraya çağıracağım. Ama burada bir olay çıkarmanıza izin vermeyeceğim. Gerekirse sorunlu herkesi gözaltında tutarım. Ancak lütfen bunlara meydan vermeyin’ dedim. Kanunlar hepimizin üzerinde. O anda dayak da yiyebilirdim, saldırıya da uğrayabilirdim. Fakat halk ne yaptı biliyor musunuz? Önce inanılmaz bir alkış tufanı koptu, ardından ‘Savcım seni evine biz götürelim’ dediler. Ben de ‘Biz görevimizi yapacağız, siz de vatandaş olarak görevinizi yapacaksınız’ dedim. Ve inanın her kes sesiz sakince dağıldı. Bir hukukçu başkaları gibi olamaz: Başkaları fevri olabilir biz sabırlı olmak zorundayız. Herkes gibi olmamak zorundayız, duygularımıza yenik düşmemeliyiz. Yaptığımız görevin kutsallığını unutmamalıyız. ‘Ne, niçin, neden, ne zaman?’ gibi soruları unutmadan yaşamak zorundayız. Başkaları gibi sinirlenirseniz doğru karar veremezsiniz. Eğitim insana sadece hukuk formasyonu verir. Hiç bir zaman hukuk fakültesi size kişilik empozesi yapmaz, siz kişiliğinizi kendiniz oluşturursunuz. Hukukçular içinden her çeşit insan çıkabilir bu nedenle davranışsal görevleri hukuka bağlayamazsınız. İnsanın kişiliğinde var olan ve yaşamını tetikleyen, yetiştiği çevre ve aile insanın mesleği icrasına etki eder. Kanunlar hepimizin üzerindedir. Hukukun bağışlama yetkisi yoktur: Kanunda suç olarak tanımlanmış bir eğilim varsa Yasaları uygulayan mahkemelerimiz kararını verir ve bu karar bağımsızca verilir. Dolayısıyla o vicdani kanaate hepimiz saygı duymak zorundayız. Hukukçuluk isteme ve sevme sanatıdır: Ben bu mesleğe başladığım gün dedim ki ‘iyi bir hukukçu olacağım görevimin en iyisini yapmaya çalışacağım’. Yarın ne olur ben bilmiyorum ama ben nerede olursam olayım ne yaparsam yapayım görevimin gereğini yeni açılımlarla sürdüreceğim”

Malatyalı Cumhuriyet Başsavcısı da Kayseri’ye atandı

Bu arada HSYK 1. Dairesi’nin Adli Yargı Kararnamesi ile Sakarya’nın Malatyalı Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Usta da, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na atandı.

DERLEYEN: Niyazi DOĞAN

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız