SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Mahkeme MİT'ten Bilgi İstedi

0
Güncellendi - 2015-12-27 16:54:00
Mahkeme MİT'ten Bilgi İstedi
A- A+ PAYLAŞ

Malatya'da, 3 misyonerin öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasının 61. duruşması yapıldı.

Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihinde Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasının 61. duruşması, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleştirildi.. Duruşmaya; olayın tutuklu sanıkları Emre Günaydın, Salih Gürler, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker ve Cuma Özdemir ile birlikte olayın "azmettirme ve terör örgütü" boyutunun tutuklu sanıkları Varol Bülent Aral, Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil, astsubay Abdullah Atılgan, uzman çavuşlar Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adil Akçay, İnönü Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat, Levent Ercan Gelegen, Adem Gedik ve Hüseyin Yelki katıldı. 

Duruşmada söz alan sanık Varol Bülent Aral, dava için yayın yasağı konulmasını talep etti ancak mahkeme heyeti bu talebi dikkate almadı.

Tututlu sanık Uzman Çavuş Adem Gedik, yaptığı savunmada, dava dosyasına son olarak giren hard disk ile ilgisinin bulunmadığını ve detaylarını ise bilmediğini söyledi. Sanık Adem Gedik, İlker Çınar’ın bazı iddialarına bu aşamada cevap vermeyeceğini belirterek, “TUSHAD üyesi olmakla suçlanıyorum. 15 yıllık uzman çavuşum. Astsubaylık sınavını Jandarma Genel Komutanlığı yapıyor. Ben bu sınavı 3 kez çok isteyerek ve çalışarak girmeme karşın kazanamadım. Ben nasıl örgüt üyesi olabiliyorum? TUSHAD üyesiyim ancak 15 yıldır orduevlerine giremiyorum. TUSHAD üyesiyim ama hiçbir kapı bana açılmıyor. Benim görmüş olduğum bur kursla ilgili iddia var. Bu iddiaya da bu aşamada cevap vermeyeceğim. Ben herhangi bir illegal örgütün üyesi değilim. Üye olmak içim bir nedenim de yoktur. İddianameyi okuyorum, ‘Bu ben miyim?’ diyorum. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.

Tutuklu sanık astsubay Murat Göktürk ise yaptığı savunmada, dosyaya son olarak eklenen hard disk ile herhangi bir ilgisi bulunmadığını belirtti. Hard diskten çıkan ve 'Murat' olarak yazılan bazı dosyaların kendisine aitmiş gibi gösterildiğini belirten sanık Göktürk, böyle bir kanaate varılmasını anlayamadığını belirterek hard diskte misyonerlikle ilgili bir tezin kendisine aitmiş gibi gösterildiğini ancak bu tez yazısının Arguvan’da bölük komutanı olarak görev yaparken 2 yıl önce Güneydoğu’da şehit düşen komutana ait olduğunu belirtti. Kendisinin Malatya’dan 2008 yılında ayrıldığını ancak bu tarihten sonra oluşturulan bazı dosyaların kendisine aitmiş gibi gösterildiğini aktaran Göktürk, gerekli araştırma yapılması durumunda bu gerçeğin ortaya çıkabileceğini söyledi.

Sanık astsubay Murat Göktürk, “12 yaşında oğlum var. Telefonda bana, ‘Baba sen terörist misin?’ diye soruyor. Kimsenin bizi bu duruma sokmaya hakkı yoktur. 20 yıllık askerim, bir evim bile yoktur. Kızım hasta, tedavisiyle ilgilenmek zorundayım. Ailemin bana ihtiyacı var. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.

Savunma yapan Mersin Kayra Yayıncılığın eski personeli tutuklu sanık Levent Ercan Gelegen, kendisinin hiç kimseye belge vermediğini belirterek, “İlker Çınar ifadesinde 2002 yılında kendisine gelen bir e-maille açıklık getirirken, o e-mailin Hristiyanlığa yönelik televizyon kanalı ile alakalı olduğunu söylemiş. Oysa o tarihte Hristiyanlıkla ilgili bir televizyon yoktur. Kurulan televizyon için de parayı Amerika’dan aktardılar” dedi.

Kayra Yayıncılıkta çalışırken yaptıkları bazı misyonerlik çalışmaları hakkında da bilgi aktaran Levent Ercan Gelegen, ağırlıklı olarak azınlıklara yönelik misyonerlik yapıldığını vurgulayarak, “Türkleri Hrıstiyanlaştıramadığımız için Ermeni Kiliseleri içinden çok sayıda Ermeni çalınarak Protestan yapıldı. Bundan dolayı da para verildi. Para verme meselesi doğrudur” diye konuştu.

Dosyadaki belgelerde sahtekarlık yapıldığını flash bellekte çıkan 2004 tarihli bir belgenin, hard diskte 2008 tarihli olarak düzenlendiğini iddia eden Levent Ercan Gelegen, mahkeme heyetine misyonerlik faaliyetlerinde bulunduğunu iddia ettiği bazı isimleri vererek bu isimlerin ajan ve haber elemanı olma ihtimali bulunduğunu, bunların delil karartmaya yönelik faaliyet içinde bulunabileceğini ileri sürdü. Gelegen, verdiği isimlerin tespit edilmesini talep etti.

Sanık Levent Ercan Gelegen, kendisine, “Neden Malatya ve Mersin Emniyeti ile çalışmadın?” sorusunun yöneltilmediğini, Malatya’da ev tuttuğu yönündeki iddiaya karşı bu iddianın savcılık soruşturmasında araştırılmadığını ve görevin suistimal edildiğini ileri sürdü.

Sanık Gelegen, kendisini Binbaşı Haydar Yeşil’e verdiği iddia edilen belge tarihinde, o sürede 75 günlük ceza nedeniyle Tarsus’da cezaevinde bulunduğunu ancak bu durumun savcılık tarafından soruşturma aşamasında araştırılmadığını belirterek, “Ben cezaevinden çıkıp belge vermedim. Eğer vermişsem o tarihteki cezaevinin içinde ve dışında görev yapan herkes suçludur” ifadelerini kullandı.

Levent Ercan Gelegen, TUSHAD’ın TUFHAD’a döndüğünü ve bunun anlamının Türkiye Ulusal Fanteziler Hareket Dairesi olduğunu ifade ederek soruşturmanın fantezilere göre hazırlandığını iddia etti. Sanık Gelegen, iddianamedeki haber elamanı durumu içinde, “Tüp bebek yöntemi ile haber elemanı türetilmiş” şeklinde konuştu.

Zirve Yayınevi’nin 61. duruşması esnasında sanık Varol Bülent Aral, gazetelerde çıkan haberlere tepki göstererek basın mensuplarının duruşmaya alınmamasını ve yayın yasağı getirilmesini talep etti. Aral, o esnada salonda bulunan gazetecilere parmak işaretiyle boğaz kesme ve silah işareti yaparak tehditte bulundu. Mağdur avukatlarından Erdal Doğan hakkında da tehditkar sözler içeren ifadeler kullanan sanık Varol Bülent Aral’ın gazetecilere yönelik tavrı nedeniyle o esnada duruşmada bulunan AA muhabiri Ensar Özdemir ile TRT muhabiri Kadir Merde, Cumhuriyet Savcılığına sanık hakkında suç duyurusunda bulundu.

Duruşmaya verilen aradan sonra alınan ara kararları açıklayan mahkeme heyeti; TUSHAD yapılanması içerisindeki Beyaz Kuvvetler ve Siyah Kuvvetlerle ilgili Genelkurmay Başkanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığından istenen bilginin beklenmesine, ses kayıtlarıyla ilgili TÜBİTAK’dan gelecek raporun beklenmesine, MİT mensubu Mehmet Eymür’ün tanık sıfatıyla İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde vereceği ifadenin beklenmesine, haberleşmenin gizliliği ihmali nedeniyle aranan Ruhi Polat’ın adresinin tespit edilmesine, İmmanuel Bible House Kilisesi Önderi ve eski Protestan Kiliseler Birliği Başkanı Behnan Konutgan’ın müşteki olarak davaya kabul edilmesine, bazı sanıkların basın-yayın yasağı talebinin reddedilmesine, sanıkların ek savunma yapmaları için süre verilmesine, emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un evinde yapılan aramada ele geçirilen CD’nin İstanbul’daki dava dosyasından istenmesine karar verdi.

Mahkeme heyeti, ayrıca İnönü Üniversitesi Strateji Araştırma Merkezi'nin ne zaman, hangi amaçla kurulduğunu ve hangi yöntemlerle çalışmaları yürüttükleri ve bu yönde ürettikleri çalışmaların listesi ile faaliyetinin devam edip etmediğinin ve Ruhi Abat'ın kurumla ilgili bağlantısı ve çalışmalarının İnönü Üniversitesi Rektörlüğünden sorulmasına karar verilirken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca Özel Harp Dairesi/Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı kozmik odada yapılan arama ve araştırma sonucunda Zirve Yayınevi dosyasını yakından ilgilendiren TUSHAD adlı yapılanmaya dair elde edilen bilgi ve belgelerin istenmesine de karar verilirken, MİT’den TUSHAD adlı yapılanma ile ilgili bilgi ve bilgi istenmesine de karar verdi.

Mahkeme heyeti, sanık Ruhi Abat’ın jandarma, MİT ve emniyete yazı yazılarak haber elemanı olup olmadığının da sorulması için ara karar alırken, davanın hem sanığı ve hem de tanığı olan İlker Çınar’ın mevcut sanıkların ek klasörlerle ilgili savunmalarını yapmalarının ardından dinlenilmesine karar verdi.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 1 Nisan 2013 tarihine erteledi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız