SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Malatya Eğitimcileri Ne Diyor?

0
Güncellendi - 2015-12-28 00:52:14
Malatya Eğitimcileri Ne Diyor?
A- A+ PAYLAŞ

19′uncu Milli Eğitim Şurası’ndan, Osmanlıca’nın liselerde zorunlu öğretilmesi kararının alınmasıyla başlayan tartışma, karşılıklı açıklamalarla alevlenerek devam ederken, ER TV de, eğitim ve öğretim görevlilerinin mensubu oldukları sendikaların Malatya temsilcilerinin görüşlerini aldı. Karşı çıkanların kimi tartışmayı gündem değiştirme çabası olarak nitelerken, kimi de yapılmak isteneni ‘karşı devrim’ olarak değerlendiriyor. 

Eğitim-Bir Sen: “Karşı çıkmanın mantıklı bir tarafı yok”

Konuyu 19′uncu Milli Eğitim Şurası’nda gündeme getiren Eğitim-Bir Sen, yapılan eleştirileri yersiz bularak, Osmanlıca’nın öğretilmesinin geçmişle olan bağımızı yeniden kurma amacı güttüğünü savunuyor. Eğitim Bir Sen Malatya Şube Başkanı Kerem Yıldırım, Sosyal Bilimler ve İmam Hatip Liselerinde Osmanlıca’nın zorunlu, diğer liselerde ise seçmeli ders olarak okutulması kararı alındığını hatırlatarak, “Bu şu anda tavsiye kararıdır. İtalya’ya bakıyorsunuz Latinceyi unutturmamak için okullarda okutuyorlar. Osmanlıca nasıl bizim geçmişimize ait bir dilse Latince de İtalya’nın geçmişine ait bir dil. Buna karşı çıkmanın mantıklı bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. Geçmişimizle olan bağımızı korumak açısından bu dilin belli kesimlerce öğrenilmesi lazım.” diyerek karara olumlu baktıklarını yineledi. 

Türk Eğitim Sen: “Eğitimde bunca kaos yaşanırken…”

Türk Eğitim Sen Malatya Şube Başkanı Ekrem Şenol ise, Osmanlıca’nın seçmeli olarak okutulmasına taraftar olduklarını, ancak esas, milli eğitimin temel sorunlarının tartışılması gerektiğini söyledi. Şenol, “Osmanlıca serbest olsun ancak bu dil sadece belli alanlarda kullanılıyor. İnsanların normal günlük yaşamlarıyla ilgili çok da önemli bir şey değil. Bu bizim atalarımızın dilidir, doğrudur. Geçmişi öğrenmek, geleceğe de bilgi aktarmak amacıyla bir köprüdür. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir sefer öğretmenleri unutmuş, 72 bin öğretmeni sürgüne göndermiş, adeta idam etmiştir. Bu yetmiyormuş gibi okul müdürleri yönetmelik gereği müdür yardımcısı gönderiyor, Milli Eğitim Müdürlüğü’nde deniliyor ki; şunu şunu yazacaksın, bunu sileceksin. Bu denli kaos varken, bu kadar soykırım yaşanırken Osmanlıca’nın gündeme getirilmesi anlamsız.” ifadeleriyle tartışmanın gündem değiştirme amacı güttüğünü ileri sürdü.

Eğitim Sen: “Neo-muhafazakar tutumun bir yansıması”

Eğitim Sen Malatya Şube Başkanı Tarık Kaya da alınan kararı ideolojik bulduklarını kaydederek, “Mesele Osmanlıca’nın okutulması ya da okutulmaması değildir. Yeni neslin nasıl yetişeceği sorunudur.” dedi. Kaya, “Eğitimin tamamı ideolojik referanslı geliştiği için hiçbir şeyi politik bağlamından kopararak sadece eğitim düzleminde tartışamayız. Dolayısıyla bugün ortaya çıkan tablonun tamamı ve bu tartışmaların tamamının özünde politik-ideolojik bir hat vardır. Yani Osmanlıca okutulsun ya da okutulmasın sorunu değildir. Yeni nesillerin nasıl yetişeceği sorunudur. Osmanlı’da reayalar vardı, tebaalar vardı; amaç yeni dönemde de bunların oluşturulması. Neo-liberal, neo-muhafazakar tutumun bir yansıması olarak görüyoruz. Osmanlıca dersi okutulmuş okutulmamış, bu, eğitimin sorunlarını çözecek mi? Kaldı ki Eğitim Sen olarak herhangi bir dilin öğretilmesine değil ‘zorunluluk’ kavramına karşıyız.” değerlendirmesinde bulundu.

Eğitim İş: “Alınan kararlar bilimsel değil”

19′uncu Milli Eğitim Şurası’nın toplanma biçimini eleştiren Eğitim İş Sendikası Malatya Şube Başkanı Feyzullah Çelik ise, “Tamamına yakını hükümet yanlısı bir şura toplanmış, toplumun diğer kesimlerinden katılmak isteyenler şuraya davet edilmemiştir. Şura’da önerilen ve alınan kararların eğitim bilimiyle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.” açıklamasını yaptı.

HABER: Yasin ÇALGAN, ER TV

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız