SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Malatya Film Festivali' Nereye?!

0
Güncellendi - 2015-12-27 15:14:01
'Malatya Film Festivali' Nereye?!
A- A+ PAYLAŞ

Niyazi DOĞAN

dogannd@gmail.com

Film festivalleri sadece sinema emekçilerinin yarışmalar yolu ile sinema izleyicisinin huzuruna çıktığı / yapımcı ve sanatçıların yeni filmler üretmesine maddi ve  manevi anlamda destek verildiği / sinema emekçilerini görünür kılan sanatsal şenliklerden ibaret değildir. Film festivalleri eş zamanlı olarak yapıldıkları ve adıyla anıldıkları şehirlerin sanatsal arenaya çıkarak ulusal ölçekte görünür olmasının da mücadelesidir. 

Bu yönüyle film festivalleri,  özellikle küçük ve orta ölçekli Anadolu şehirlerinde kültürel aktiviteler için ayrılan bütçeleri aşan paralarla gerçekleştirilebilen organizasyonlar olsa da şehrin kültürel / sanatsal kimliğine kazandırdığı / kazandıracağı artı değerler bağlamında anlam kazanıyor. 

Anadolu şehirlerinin yerel yönetimleri 21. Yüzyılda hala bütçelerinin aslan payını kaldırım / kanalizasyon / içme suyu şebekesi gibi temel altyapı hizmetleri için ayırsa da, şehrin kültürel sanatsal üstyapısına yönelik birşeylerin yapılıyor olması da gecikmiş bir ilerleme sayılabilir. 

Son yıllarda Anadolu’nun küçük ve orta büyüklükteki şehirleri film festivali düzenleme yarışına girdi. 

Malatya da bu şehirlerden biri ve adı Malatya ile anılan bir film festivaline sahip artık. Malatya Uluslararası Film Festivali (MUFF) 3 yaşında. 9-15 Kasım tarihleri arasında festivalin 3. sü yapılacak.

Üç yaş, bir film festivalinin belki de yapısal hastalıklara dönüşmeye başlayan çocukluk hastalıklarını aşması için yeterli bir zaman mıdır, bilmiyorum. Ancak yaşadıklarımdan bildiğim ve öğrendiğim bir şey var ki, başladığı ve bugüne taşıdığı zihniyetini devam ettirdiği takdirde Malatya Film Festivali'nin değil 3 yıl 30 yıl sonra bile bu hastalıklarını aşacak yetenek ve birikime sahip olması bir hayli zor görünüyor. 

Herşeyden önce bütünüyle devlet bürokrasisi tarafından organize ve kontrol edilen bir film festivalinin sinema sanatçısı için yaratacağı yeni ve özgün bir özgürlük alanı olamayacağını vurgulamak gerekiyor.

Sinemanın ruhuna bütünüyle aykırı olarak sivil kimliği olmayan / A’dan Z’ye devletin / iktidarın memurları tarafından yönetilen / siyasetin  ve bürokrasinin dikte ettiği bir festival olan MUFF’un ilk 2 yılında sahneye çıkarak konuşan onlarca sanatçının memleketin ahvaline dair tek eleştirel kelime sarfetmemiş olması, festivalin sinema-özgürlük ilişkisini deforme eden karakterini göstermesi bakımından önemli bir kriterdir. 

Festivalin katı devletçi yapısının doğal sonucu olarak, sanatçının memleketin ahvalini eleştirmesinden vazgeçtik, geçtiğimiz yıl festivalde önce yarışmaya kabul edilen, festival kitabında yarışacak filmler arasında gösterilen, daha sonra ‘Gösterim Belgesi’ almadığı şeklinde sudan bir gerekçeyle yarışma dışı bırakılarak sansür edilen Caner Alper ve Mehmet Binay’ın Zenne filminin sansür edilmesini bir cümle ile olsun protesto ettiğini görmedim MUFF 2’ye katılan herhangi bir sanatçının ya da sinema emekçisinin…

Bu yönüyle Malatya Film Festivali korkaktır. 

Ülkenin egemenlerini, egemen politikaları ve sansürü eleştirmemek / kurulu düzenle sorunları olduğunu göstermemek konusunda büyük bir ustalık sergiliyor MUFF’a katılanlar / davet edilenler… 

Sinema tarihçisi Zahit Atam’ın geçtiğimiz günlerde yayımlanan ‘Türkiye’de, sinemada somut durumun somut tahlili üzerine’ başlıklı yazısında Şilili edebiyatçı Roberto Bolano’dan alıntıladığı paragraf MUFF’a katılanların apolitik tutumunu betimliyor sanki: “Bir işadamı gibi davranıyorlar. Hiçbir şeyi eleştirmiyorlar, ya da sadece eleştirilmesine izin verilen şeyleri eleştiriyorlar, düşman kazanmaktan çekiniyorlar, daha çok en az zarar verecek düşmanları seçiyorlar. Bir ideal için intihar etmiyorlar; sadece çılgınlık ve öfkeden ölüyorlar. En mükemmel kapılar sonuna kadar açılıyor önlerinde. Ve edebiyat bu yüzden böyle. Komedi gibi başlayan her şey komedi olarak son buluyor". 

Adından Başka Hiçbir Şeyi Malatya’ya Ait Olmayan Festival 

Çok daha vahimi ise, festivalde yarışacak filmler konusunda valiliğin polis olan özel kalem müdürünün söz sahibi / belirleyici olmasına karşın, İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin bilinçli bir tercihle bütünüyle devre dışı bırakılmasıdır. Bu durum, Malatya Film Festivali’nin 3.sünün organizasyonuna ilişkin süreçlerin büyük bölümü tamamlanıncaya kadar bu yıl da devam etti. 

Eski Vali Ulvi Saran’ın Malatya’dan ayrıldığı güne kadar, yani aslında festivalin omurgasını oluşturan işlerin hemen hepsi kotarıldıktan sonra İnönü Üniversitesi GSF ve Tasarım Fakültesi görüntüyü kurtarmak adına festivale dahil edilmiş görünüyor. 

Ama görüntü, gerçekmiş gibi duran bir sahtecilikten ibarettir çoğunlukla.

Şehirlerin düzenlediği film festivalleri o şehirlerin kültürel ve sanatsal kimliklerinin niteliğini derinleştirmek bakımından önem taşır. Festivaller düzenlendiği şehirlerin insanına modern şehir yaşamının dayattığı durdurak bilmeyen koşuşturmacaya kısa bir ara vererek nefes almasını sağlar.

Ancak festivallerin böyle bir işlev üstlenmesi için şehir-festival bütünleşmesinin sağlanması gerekir. Şehrin festivali sahiplenmesi, sinemaya gönül verenlerin zihninde bir aidiyet duygusu yaratması, sinemaya uzak kesimlerin sinema salonlarına çekilmesi, şehrin belleğinde bir sinema geleneği üretmeye başlaması, Antalya gibi festival tadında şehir imgesi yaratması… Bütün bunlar film festivalinin şehirle olan ilişkisinin biçimine bağladır. 

Malatya Film Festivali’ni bu açıdan kritize ettiğimizde, devletin valisinin organizasyonu teslim ettiği şirketin / kurumun tam anlamıyla tepeden inmeci bakış açısı ve az gelişmiş kente kültür götürücü sömürge valisi edasıyla Malatya’ya yaklaştığını söylemek mümkündür. 

Festival sözde Malatya’nındır. Adında Malatya vardır. Hatta bir de Kristal Kayısı vardır adının devamında. Bütçesi Malatya kayısısının sorunlarının araştırılması ve kayısının tanıtımının yapılması için kurulan vakıftan karşılanır. 

Lakin başlayacağı güne kadar festivalin Malatya ile en ufak ilgisi / bağı yoktur.

Malatya Valiliği her yıl bir şehirden (2010 İstanbul – 2011 Ankara –2012 İzmir)  hangi kriterle verildiği belli olmayan bir kararla bir şirket / kurum bulur. Bu şirket / kurum tüm işleri / süreci Malatya dışında kotarır. 

Festival (yine) sözde Malatya’nındır ama bir tek tanıtım toplantısı / bir basın açıklaması bile yapılmaz Malatya’da.

Festivalin lansmanı İstanbul’da yapılır.

Memleketin valisi, belediye başkanı medyası bunun için İstanbul’a taşınır. 

Çünkü festival Malatya’nındır ama festivalin ihalesini alan şirketin merkezi Malatya dışında olduğu için festivalin merkezi de İstanbul’da kurulur. 

Festivalin düzenleneceğini Malatya yerel medyası, festival organizatörü şirket ya da kurumun İstanbul, Ankara veya İzmir’den lütfen yaptığı basın açıklamalarını ulusal medyada okuyarak öğrenir. 

Gelenek bu yıl da değişmedi. 

Festivalin karargâhı bu yıl İzmir’de kuruldu. Lansman toplantısı da 21 Ekim’de İstanbul’da gerçekleştirilecek. 

Vali / belediye başkanı ve yerel medya yine İstanbul’a taşınacak. 

Milyonlarca para akıtmak, sonra da taşralı muamelesine tabi tutulmak işte buna denir.

Malatya’da açılış gününe kadar tek bir aktivite yapmayacaksınız / sonra İstanbul medyasının huzuruna çıkmak için şehri İstanbul’a taşıyacaksınız. 

Bu şehri yönetenler ve festivalin Malatya ayağını oluşturan ekip açısından; festival sosuna batırılmış taşralı kompleksinin dayanılmaz hafifliği bu olsa gerek…

Malatya halkı Malatya’da bir film festivali düzenlendiğini ancak son 2-3 günde yapılan açıkhava reklamları ile öğrenir. 

Çünkü festivalin harcamalarını finanse eden ve festivalin asli muhatabı olması gereken Malatya halkı adam yerine konarak enformasyon aktarımı yapılmaz. 

Tanıtım ve bilgilendirme yapılmadığı / festival şehirle kaynaşmadığı / ‘Woody Allen gelecek’ / ‘Sinan Çetin’in filminin galası Malatya’da yapılacak’ şeklindeki organizatör firmaların halkla dalga geçen yalanlarının hesabı sorulmadığı / açılış ve ödül törenleri AKP’li siyasilerin şovuna dönüştürüldüğü için de ilk 2 festivalde olduğu gibi birkaç popüler film dışında diğer filmler boş koltuklara oynar. 

Malatya, adını taşıyan film festivalinin varlığı ile yokluğu arasında bir farkı henüz yaşamıyor.  

Çünkü bu festival Malatya’ya, Malatya insanlarına, geniş ve farklı toplum kesimlerine mal edilemedi.

Bu yöndeki tüm eleştirilere kulaklar tıkandığı için bu yıl da Malatya Film Festivali’nin merkezi İzmir’de kuruldu. Çünkü festivali bu yıl İzmir Sinema Derneği düzenliyor. 

Kapalı Kapılar Ardında Bir Film Festivali 

MUFF’un en önemli sorunlarından biri de film gösterimleri dışında hemen her işin kapalı kapılar ardında yürütülmesidir. 

Organizasyon aylar önce bir firmaya / kuruma verilir ama organizasyon ihalesi firma işe başladıktan sonra formalite gereği yapılır. 

İhale rakamı zinhar açıklanmaz. 

Organizasyon ihalesini alan şirket ya da kurumun adı itinayla saklanır. 

Akçeli işlerin hesabını veremeyeceklerini mi düşünürler bilinmez, kartvizitinde MUFF Genel Koordinatörü yazan ve festival sürecinde ihaleyi alan şirketle işbirliği halinde her yetkiyi kullanan Malatya Valiliği memurlarına yazılı ve sözlü olarak festival organizasyonunu hangi şirket ya da kurumun yaptığını sorarız, zat-ı muhteremler ya ‘Bilgi vermeye yetkimiz yok’ der, ya da sorularımızın cevaplarına devlet sırrı muamelesi çekerek üç maymunu oynar.

Bu yıl da öyle oldu. Festivali organize etme sorumluluğunu üstlenen İzmir Sinema Derneği’nin adı bugüne kadar özenle saklandı / gizlendi. 

Neden gizlenir festival organizatörünün / yüklenicisinin adı? 

İzmir Sinema Derneği yaptığı işten mi utanmaktadır / yoksa bambaşka hassasiyetlerle mi gizlemektedir kendini? 

MUFF 1’i organize eden İstanbul Organizasyon’da kurumsal iletişim direktörü iken dönemin Valisi Ulvi Saran tarafından paraşüt inişiyle Malatya Valiliği Basın Danışmanlığı’na atandığını öğrendiğimiz, aynı zamanda MUFF internet sitesinde festival koordinatörü olarak görünmesine karşın, festivalin basın danışmanlığını da üstlendiği bildirilen Hüseyin Namık Yıldırım’a yazılı ve sözlü olarak sorduk bunu ve birçok soruyu daha…

Fakat günlerce beklememize karşın cevap alamadık. 

Festival komitesinde koordinatörden geçilmiyor ama medyanın sorularına cevap verme işlemini koordine edecek bir koordinatörü çırayla arasan bulamazsın. 

Belki de bu soruları bir kez de MUFF Festival Komitesi Başkanı / Vali Yardımcısı Murat Çağrı Erdinç’e ya da İzmir’de oturup Malatya Film Festivali’nin basın danışmanlığını yaptığı belirtilen Hürriyet Yazarı Bahar Akıncı’ya yöneltmek gerek… Buradan yöneltmiş olalım ve cevap bekleyelim.

Neyse ki Google diye bir nimet var. 

Festivali İzmir Sinema Derneği’nin organize ettiğini telefon festival merkezinin telefonlarını Google’da tarayarak öğrenebildik ancak. Çünkü festivalin resmi internet sitesinde tam bir ciddiyetsizlik örneği olarak Malatya Valiliği’nin yetkilendirdiği kurumun adres ve telefonlarından başka tek bir bilgi bulamıyorsunuz. 

Hatırı sayılır bir bütçesi (Yaklaşık 2 milyon TL), artı olarak güçlü sponsorları olmasına karşın MUFF Ulusal Uzun Metraj Yarışması’nda en iyi filme verilecek para ödülünün 30 bin, toplam para ödülünün 64 bin TL olması ise festivalin “Sanat değeri yüksek filmlerin yapımını özendirmek; filmlerin yaratıcı ekiplerine katkı sağlamak;  sinemamızın ulusal ve uluslararası alanda tanıtımını sağlamak ve sinema endüstrimizin gelişimine katkıda bulunmak” şeklinde açıklanan iddiasının temelsiz olduğunu göstermektedir.

Altın Portakal ve Altın Koza festivalleri bütçelerinin 15’de 1’i oranında ödül dağıtırken MUFF bütçesinin sadece 35’de 1’i ödüllere gitmekte, geriye kalan bölüm ise muhtemelen Anadolu’da festival avına çıkan festival lobilerinin ceplerini şenlendirmektedir. Çünkü, Malatya Valiliği sağolsun, ihaleyi veriyor üstüne bir de tüm masraflarını karşılayacak sponsorlar ayarlıyor festival avcılarına…

Festivale katılan sinema sanatçılarını ve gerçek sinema emekçilerini tenizh ederek söylemeliyim ki, bu haliyle MUFF, bir film festivali olmaktan öte,  film festivali avcılarının kimi kamu yönetici ve düzencilerinin yardım ve yataklığı ile Malatya’da gerçekleştirdiği bir ‘keriz silkeleme’ operasyonudur adeta.

Tüm bu, aşıp aşamayacağı belirsiz olan / muhtemelen de aşamayacağı yapısal hastalıkları nedeniyle Malatya Uluslararası Film Festivali Malatya’dan ve Malatya halkından yalıtılmış bir süreçte kotarıldığı için Malatya’nın değil, bizatihi devletin / devletle bütünleşmiş yerel siyaset unsurlarının ve festival avcılarının festivalidir. 

Yaşaması ve Altın Portakal / Koza gibi bir gelenek yaratması isteniyorsa MUFF halka ait kılınmalı / yönetim süreçleri saydamlaştırılmalı ve sanatçının özgürlük alanı olarak yeniden inşa edilmelidir.

Malatya’ya davet edilecek sanatçılarda aranan ilk ve en önemli kriter  ‘AKP aleyhinde konuşmamak’ olduğu sürece, bu film festivali Malatya’ya sanatsal vizyon ve derinlik kazandırmak bağlamında herhangi bir işlev üstleneme yeteneğinden yoksun olacaktır. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız