SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Malatya İçin Çok Acil!..

A- A+ PAYLAŞ

Ali Rıza SOLMAZ
(arsolmaz@anadolu.edu.tr)

Uzaklarda bir yerlerde olursunuz da sevdiğinize elinizi uzatamazsınız, yanında olmak şöyle dursun ne olduğundan haber bile alamazsınız. Bu benim gibi uzaklarda olan ama sevdikleri bıraktığı topraklarda yaşayan insanlar için çok zordur. Ama artık iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte insana ulaşmak sorun olmuyor. Bundan on sene önce öğrencilik yıllarımda telefonun başında saatlerce beklerdim, jeton bulmak bir dert, sağlam bir ankesörlü telefon bulmak ayrı bir dert. Telefonu açınca babamın sesini duymam benim için yeterli olurdu. Hemen bir solukta bütün aileyi sorup doğup büyüdüğüm Sıtmapınarı’nda ki Kadir ağabeyimi, Battal ağabeyimi, Murat’ı, Suat’ı daha birçok sevdiklerimi sorunca aldığım cevap her zaman aynıydı…..herkes iyi oğlum, selamları var çokça…………. gelmeyecek mi? Diye soruyorlar!!! Olmadı, gelemedik üniversiteden sonra Malatya‘ya. Sevdiklerimizden uzak yaşamak varmış hayatı.

Dışardan bakınca çok daha iyi anlaşılıyor, Malatya ve Malatya insanı. Doksan yılında Malatya’dan çıktığım zaman biz Malatyalıydık. Üniversitedeki arkadaşlarımız da ya İstanbullu, ya Afyonlu ya Balıkesirli ya da Türkiye’nin herhangi bir şehrinden olacaktı. Daha doğrusu ben öyle olacağını sanıyordum. İlk yıllarımı hiç unutamam, sorarlardı insanlar birbirlerine nerelisin diye? Gururla Malatyalıyım derdim. Peki Malatyalısın da nesin diye sorduklarında ise şaşırarak, Malatyalıyım işte diye tekrar cevap verirdim. Hafifçe yüzler buruşur, Türk müsün?, Kürt müsün?, Yörük müsün?, Manav mısın? Muhacir misin?........benden gelen cevap aynı Malatyalıyım işte. Hatta bu olayları babama anlattığımı hatırlıyorum, aldığım cevap hala aklımdadır. Oğlum sen onları boş ver, biz de öyle şeyler yok Malatyalıyım dersin bir daha sorarlarsa.

İnsan, yaşadığı insanların ne kadar kaliteli ve doğru olduğunu işte bu zamanlarda anlıyor. Laz, Çerkez, Tatar, Yörük , Alevi, Sünni……… biz bunlar değiliz biz Malatyalıyız. Bize başka bir şey öğretilmemiş. Zaten yokmuş etnik ayrım, neyi öğretecekler ki? Malatya’da yaşayan herkes Malatyalıdır. Gençlik heyecanı bitip de düşünmeye başladığımız zamanlar anladım böylesi gerçek değerlerimizi. Malatya’da Agop abim vardı çok sevdiğim, Antepli Emin amcam, vardı ama onlar da Malatyalıydı. İnsan ayırmamayı bana Sıtmapınarı öğretti. Yaşadığım dostlarım, arkadaşlarım, sevdiklerim hiçbir zaman bu tür ayrımlara girmediler. Belki seksen olaylarını yaşayan nesilden sonra yetişen ilk çocuklar olduğumuz için, belki de onlar da bu tür ayrımlara karşı oldukları için.

Malatya haberlerini sıkça takip ediyorum, bir avuç isim tanıyorum haberlerde adı geçen, diğerleri yok. Binlerce tanıdığım insan artık Malatya’da değil. Onlar gitmişler yerine yenileri gelmiş. Gelenlerde Malatyalılık ruhuna sahip değiller, olsalardı Malatya bu kadar kötü durumda olmazdı. Konuştuğum herkes, Malatya büyüyor Malatya gelişiyor diyor. Malatya büyüyüp gelişmiyor, Malatya İstanbul oluyor. Karmaşanın içine itiliyor, doğup büyüdüğüm sevdiğim kent, çok kötü büyüyor, hem kent olarak hem de kültür olarak. Otuz cm. yüksekliğinde kaldırımlarla dolmuş durumda kentim, bir yerlerde okumuştum, bir şehrin medeniyeti kaldırımlarından bellidir, diye. Bu tür yanlış kentleşmenin yanı sıra insanlarımız da kayboluyor bu karmaşa da kalabalık da. Aslında bir çok etnik kimliği olan ama hepsinin ortak paydası Malatya ve Malatyalılık olan insanlarımız. İnsanını kaybeden bütün değerlerini kaybeder, yaşayan insanlar bir kent için en büyük değerdir. Peki ne oldu, sokak da yürüdüğüm zaman gördüğüm selamlaşıp, konuştuğum yüzlerce insana? sadece insan kalabalığı var sokaklarda caddelerde. Ama onlar bizim tanıdığımız dostlarımız, sevdiklerimiz değil. Başkaları, Malatya yabancıları, Malatya’nın yabancıları.

Sümerbank’ı yıkıyorlar, Tekel’i satıyorlar. Bunlar ticari yaşamın gerekleri olabilir. Yaşatılamamış kurumlardır, zarar ediyorlardır bunlar kabul edilebilir. Kabul edilemeyen bu kurumları çağa ayak uydurtamayan zihniyetlerdedir. Ama Malatya’nın gözbebeklerini yıkarken satarken onların tarihi miraslarına sahip çıkmak lazım. Neden bir Sümerbank müzesi kurulmadı, neden Tekelde çalışan binlerce insanın fotoğraflarının olduğu bir sergi açılmadı. Ben çocuğuma dedesinin çalıştığı yerleri göstermek istiyorum, bir belge olmadan çocuklarıma gerçek Malatya’yı, gerçek Malatyalıları nasıl anlatabilirim. Onyediliyi,, mersedes Kadir’i, söylesem, inanırlar mı sizce bu insanların yaşadığına. Masal gibi gelecektir onlara Külkedisinden hiçbir farkı olmadan. Çağın gerekleri tabi ki yapılacaktır fakat değerlerimize sahip çıkmak lazım. Tarihimizi yaşatmadan olmaz. Malatya’nın tarihi yaşatılmalıdır. Malatya arşivi yapılmalı, Malatya yemekleri, Malatya kıyafetleri vs. belgelenmelidir. Malatya’ya hizmet etmiş insanlarımız belgesel haline getirilmeli, bu belgeseller ulusal hatta uluslar arası yarışmalar için desteklenmelidir.

Malatya ile ilgili tatlı hatıralara sahip son nesil yaşıyor Malatya’da. Üniversitemizle işbirliği içerisine girilip araştırmalar Malatya kültürü ve Malatya insanı üzerine yoğunlaşmalıdır. Türkiye’nin en önemli değerlerinden olan “Malatyalılık” kaybolmadan…..önemli olan Malatya’da yaşamak değil Malatya ruhuyla yaşamaktır, nerde olursak olalım, ama bunun için belgeye ihtiyacımız var. Tarihimize şimdi sahip çıkarsak, arkamızdan geleceklerde sahip çıkacaktır, bu nedenle Malatya ile ilgili, bizden sonraki nesillere anlatacak ve gösterecek belgelere ihtiyacımız var, hem de çok acil.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız