SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Celal Yalvaç

MALATYA (İsmi ve Kuruluşu)

A- A+ PAYLAŞ

Celal YALVAÇ / Malatya

İlkçağ Anadolu tarihinin en eski ve en büyük yerleşme merkezlerinden birisi olan Malatya'nın ilk defa, Orduzu/Bahçebaşı kasabasındaki Arslantepeüzerinde kurulmuş olduğu söylenilmektedir.

Arslantepe'de kazı yaptıran "Societe des Etudes Hittides et Asıanique" isimli kuruluşun kazı heyeti başkanı L. Delaporte, Hitit'lere ait bu şehrin bilinen ilk ismini Maldıya (=Maldija) olarak tesbit etmiştir. Bu isim, Hitit'lere ait yazılı belgelerde, çivi yazısı ile yazılmıştır (1).

Asur ve Urartu'lara ait kitabelerde Melid, Melidi, Meliddu, Miliddu, Milidya, Melidia şeklinde geçen ismin, şimdiki Eskimalatya'nın bulunduğu yere kurulanRoma'ya bağlı şehre Melita ve Melitene şeklini alarak intikal ettiği görülmektedir.

Hitit hiyeroglifinde şehir ismi, bir öküz başı ve dana ayağı ile ifade edilmiştir.(2)

Ermeni'lerin Melteni/Meldeni, Arap'ların Maltin dedikleri şehre Acem' lerinAsbozan/Asbuzu; Yunanlı'ların ise, Rakabe/Rakibe/Rakbe dediğini Evliya Çelebi yazmaktadır.

Şehre isim olan kelimelerin gerek mana ve gerekse şehre isim olarak verilme nedenleri değişik şekillerde yorumlanmaktadır. Ekrem Yalçınkaya, -tarih-deMeliten diye şöhret bulan şehir isminin, bu mıntıkada yaşayan Melet denilen bir kavimden alındığını ve bunların yaşadığı mıntıka manasına gelen Meletye ve buradaki ses uyumunu temin maksadiyle de Malatya şeklini aldığını-iddia etmektedir (3).

Edip Yavuz, Ekrem Yalçınkaya'nın iddiasını destekler bilgiler vererek Milit, Militen, Melet, Meldi şeklinde adlandırılan oymak isminin Malatya'ya verilen isimler olduğunu belirtmektedir (4).

Rıza Çavdarlı merhum; Malaka, Malata, Maltka, Metinine, Milidia, Melidiaisimlerini tesbit etmiş ; ismin mana ve menşei hakkında, herhangi bir fikir ileri sürmemiştir (5).

Evliya Çelebi, “... Bu şehre acemler Aspozan derler. Türkmenler, Mal-Atiye, araplar Malatya derler. Çünki bu şehrin ilk banisi Yunus Nebi ümmetinden Rakibe nam kayser olub badehu sonradan Aspoz nam kızı mamur etmiştir. ... Şehir ayanı şehrimizin ismi Mal-Atiye'dir. Çünki Dahme-i Efrasyab burada bulunduğundan Efrasiyab'a Mal-Atiye yani -Mal geliyor- demişler. Ama, defter-i padişahide Malatya yazılıdır," demekte, ismin konulma sebebini izaha çalışmaktadır (6).

Plinius, Eskimalatya'daki şehrin kuruluşunu meşhur Semiramis'e atfetmekte, kurulan şehre verilen Melita ismini ise, kadim şehrin isminin bekasına şahit saymaktadır.

H. Bossert, Malatya'daki Hitit Devleti'nin son yıllarında, M.Ö. 725 de, Şehir ve devlet isminin Kommanu ve daha sonra da Kummuhu şeklinde değişmiş olduğunu kayıt ve tesbit etmektedir (7).

Şehrin İlk isimlerinden olan Militta'yi Asur'un Militta ilahesine bağlayanlar da vardır. Yine Hitit dilinin gramer özelliklerini göz önüne alarak Malli-ta isminin ne şekilde meydana geldiğini başka türlü izah edenler de vardır (8).

İslam Ansiklopedisi’nin Malatya bahsinde, "... Kadim Maldiya ile bugünkü Malatya arasında, 30 asırdan fazla bir müddet içinde, şehrin isminin gerçekten aynı kalmış olduğu anlaşılır. Çok eski olan bu ismin menşei ve manası meçhul kalmakta, yalnız daha Hitit tesisleri arasında Malazia ve Malita gibi isimlere raslanıldığı dikkate çarpmaktadır.” (9) denilmektedir.

Prof. Ali Tanoğlu merhum, her yerleşme yerinin bir adı ve bu adın tayin ve tesbitinde rol oynayan amilleri belirtip izah ettikten sonra, "... bizim Malatya'mız Romalı'larin Melita'sı, Hitit'lerin Maldija'sıdıir." (10) demekte ve izahatınaMalatya isminin tarihi tekemmülünü misal olarak göstermektedir.

Yukarda anlatılanlar dikkatle tetkik edilirse, şehir isminin mana ve menşei hakkındaki fikirlerin biribirisiyle çeliştiği görülür. Hitit diline ait sözlüklerde, şehre isim olmuş kelimenin veya kelimelerden birkaçının manasına raslamak mümkündür. Bu meyanda, şehrin ilk isimlerinden olan Melit/Milit kelimesinin bal; Melites/Milites kelimesinin tatlılaşmak; Meliddus/Miliddus/Malidduskelimesinin tatlı, anlamını taşıdıkları görülür. Evliya Çelebi 'nin, "Rubu meskunda naziri bulunmaz1” diye methettiği beyaz balının, lâtif ve tatlı havasının Malatya isminin mana ve menşeinde oynadığı rol dikkati çeker özelliktedir (11). Bu, ismin, Malatya'ya sahip olduğu güzel havasından, nefis suyundan ve beyaz ve tatlı balından dolayı verildiği (12); şehre isim olan kelimenin, Hititçe -bal- manasına gelen -Melit-ten müştak olduğunu da ilk defaB. Hrozny ileri sürmüştür (13).

Şehre Hitit'lerin Melitaş, Asurlu'ların Miliddu, Yunanlı'ların Melitenedediklerini, J. Garstang'dan naklen Abdülkadir İnan yazmaktadır (14).

Malatya'nın kuruluşu hakkında da çeşitli fikirler ileri sürülmektedir. Kuruluşla ilgili iddia, tahmin ve rivayetlerin de dikkatle incelenmesi icabetmektedir.

Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Malatya'yı konu edinen yayınlara bakılırsa:

1- Malatya, Asur/Babil kraliçesi Semiramiş tarafından kurulmuştur. 2- Malatya, efsanevî Türk Hakanı Afrasyab tarafından kurulmuştur. 3- Malatya, Sümerler tarafından kurulmuştur. 4- Malatya, Hititler tarafından kurulmuştur. 5-Malatya, Asurlar tarafından kurulmuştur. 6- Malatya, Hazreti Yunus Aleyhislâm'ın irşadı ile imana gelen Rakabe nam kayser ve onun kızı Aspoz tarafından kurulmuştur... 7- Malatya, hicret-i seniyye-i nebeviyeden mukaddem yunanilerden Matyos
nam meşhurun eser-i imareti olup bu Matyos tarafından kurulmuştur. ...
gibi iddiaların ortaya atıldığı görülür.

Asur/Babil kraliçesi Semiramis'in yaşayıp yaşamadığı halen kat’i olarak tesbit edilmiş değildir. Semiramis'in yaşamış olduğunu kabul edenler, MÖ. 1148yılında, kocası Ninos'un ölümü üzerine tahta geçtiğini ve mücadeleli geçen bir hayattan sonra, M.Ö. 1106 yılında öldürüldüğünü (15) veya Asur kralı Şamsi Adad V (824-810)'in karısı olduğunu, kocası öldüğünde, küçük olan oğlu Adad Nirari III (810-782) adına naip olarak beş yıl kadar hüküm sürdüğünü ve asıl adının Samuramat olduğunu yazmaktadırlar (16).

Semiramis'in yaşadığını ve Malatya'yı kurduğunu kabul edersek, şehrin en erM.Ö. 1148-1106 yılları arasında kurulmuş olması icabeder ki; mevcut ilmi vesikalar, bu durumu tamamiyle tekzip eder mahiyettedir.

Malatya'nın Afrâsyab/=Alp-Ertonga tarafından kurulmuş olduğu rivayeti de tamamen yersiz ve mesnetsizdir. Afrâsyab'ın M.Ö. 625 yılında, İran'daki Med kralı Keyaksar tarafından öldürüldüğünün bilinmesi, bu rivayetin de doğruluk ihtimalini ortadan kaldırmaktadır.

Şehrin, Evliya Çelebi'nin bahsettiği, Yunus Nebi ümmetinden Rakabe isimli kayserin kızı Aspoz tarafından kurulmuş olması da mümkün değildir. Hazreti Yunus'un Asurlu'ları ikaz ve irşâd için gönderilmiş olduğu göz önüne alınırsa,Rakabe'nin Asurlu veya Musul havalisindeki Subari'lerden olması icabeder.Hazreti Yunus'un M.Ö. VII. yüzyılda yaşamış oluşu, tarihi olaylara uygun düşmektedir. Bu durumda, yukardaki iddia da geçerliliğini yitirmektedir.

Geriye, Malatya'nın Sümer'ler, Hitit'ler veya Asurlu'lar tarafından kurulmuş olması gibi üç ihtimal kalmaktadır.

Asur ve Asur'a ait bulunan belgeler incelendiğinde, Malatya'nın bir Asur şehri olmaktan ziyadet Asur'a hasım veya metbu şehirlerden birisi olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Malatya'yı Sümer’lerin kurduğu iddiası da tetkike değer özelliktedir. Rlıza Çavdarlı, “Şu halde şehrin ilk kurucusu Sümerliler dediğimiz bu Turani halkdır.” demekte ve şehrin, M.Ö. 4500 ila 4000 yılları arasında, Sümer li'lerinMezopotamya’ya inmeden önce kurduklarını söylemektedir. İlkçağlarınAnadolu'sunu anlatan eserler incelenirse, dini ve kültürel bazı tesirlerin dışında,Sümer'lerin Anadolu ile herhangi bir ilişkilerinin olmadığı hakikati görülür.

İlk Hitit devletinin kuruluşunu ve Anadolu'daki vahdetin başlangıcını, tarihçilerM.Ö. XIX. yüzyıl olarak kabul etmektedirler. Hatta, -nisbi kronolojik- sistem ile bu tarihin M.Ö. 1800 yılı olduğunu kabul edenler bile vardır. Hitit devletinin bu tarihte kurulduğunu kabul edersek, Malatya'nın Hitit'lerden de önce kurulmuş olduğu meydana çıkar.

Şehrin, hicretten evvel, Yunani'lerden Matyos isimli meşhur birisi tarafından kurulmuş olduğu iddiası da pek geçerli bir iddia değildir.

Bu durum karşısında, yeni belgeler elde edilinceye kadar, Malatya'nınAnadolu'nun ilk sakinleri tarafından kurulduğunu, Asur Ticaret Kolonileridevrinde geliştiğini; Hitit'ler tarafından da genişletilerek, büyük bir site haline getirildiğini kabul etmek icabeder.

Ord. Prof. Ali Tanoğlu merhum, "... Malatya havzası pek eskiden beri meskun bir bölgedir. Eskimalatya, Romalı'ların Melitene yahut Melita'sı, Malatya havzasının en eski şehri değildir. Eskimalatya'dan evvel Malatya havzasının merkezi olarak Asur vesikalarında adı, Milidia, Melid, Melidi ve en son şekli Meliddu görülen Hitit'lerin Malatya'sı Maldija vardır ki Hitit şehirlerinin genel olarak daha eski zamanlarda, neolitik devrinden kalma iskân noktaları yerinde kuruldukları kabul edildiğine göre, Hititler Malatya’sının daha eski bir Malatya yerinde kurulmuş olması mümkündür.”(l7) şeklindeki cümleleri ile Malatya'nın Hitit'lerden daha önce kurulmuş olma ihtimalinden bahsetmektedir.

Bu ihtimal, şehrin Hititler tarafından kurulmuş olduğu şeklindeki iddialardan daha kuvvetlidir ve daha esaslı mantıki delillere dayanmaktadır.

KAYNAKLAR:
(1) : Louis Delaporte :"ARSLANTEPE -La porte de Lions-“ Paris-1940,Sh. 3 (2) : Besim Darkot : "İSLAM ANSİKLOPEDİSÎ"-MALATYA- maddesi.C. 7, Sı. 228 (3) : Ekrem Yalçınkaya : "MUHTASAR MALATYA TARÎH VE COĞRAFYASI", ist. 1940 Sh. 3 (4) : Edip Yavuz : "TARİH BOYUNCA TÜRK KAVİMLERİ", Ankara-1968, Sh. 68-72 (5) : Rıza Çavdarlı : "MALATYA TARİHİ", Fırat Gazetesi, 8.Mayıs.1945 tarih ve 1152 sayılı gazetedeki 4 no'lu tefrika. (6) : Helmuth Th. Bossert : "MALATYA HEYKELTRAŞLIK ESERLERİNİN KRONOLOJİSlNE DAiR", Felsefe Arşivi, İîstanbul-1947, Cilt 2, Sayı l, Sayfa 115 (7) : Evliya Çelebi : "SEYAHATNAME", İstanbul-1314 r. Cilt IV, Sh. 7 (8) : Emin Bilgiç : "KAPADOKYA TABLETLERİNE GÖRE ANADOLU KAV İMLERİ ÜZERİNE
ARAŞTIRMALAR), Ankara Üniversitesi DTCFD. si, Ankara-1943, Fasikül 1.
(9) : Besim Darkot : Aynı Eser. Sh. 227/1 (10) : Ord. Prof. Ali Tanoğlu : "İSKAN COĞRAFYASI", Türkiyat Mecmuası, İstanbul-1954, Cilt XI, S. 1O (11) : Celâl Yalvaç : "MALATYA'NIN İSMİ", Görüş Gazetesi, 12.12.1982, sayı 3 ve 9 (12) : Hüseyin ÇOLAK : "MALATYA", Malatya-1967 (13) : Firuzan KINAL : "ESKİ ANADOLU TARİHİ", Ankara-1962, Sh. 240 (14) : Abdulkadir İnan : "FUAT KÖPRÜLÜ VE YUSUF ZiYA MÜNAKAŞALARI", Türk Kültürü, Sayı 41, Sh. 971 (15) : Esat URAS: "TARİHTE ERMENİLER VE ERMENİ MESELESİ", Ankara-1950, s32 (16) : İsmail Erünsal, "MEYDAN LAROUSSE" -ASUR- , Cilt l, Sh./756/l (17) : Ali Tanoğlu : "MALATYA DOLAYLARINDA COĞRAFİi GEZİLER", -TÜRK COĞRAFYA DERGİSİ-, Nisan-1943, Sh. 202

(27 Nisan 2002 tarihinde malatyahaber.com'da yayınlanmıştır)

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

Celal Yalvaç yazıları