SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Göknur Akçadağ

Malatya Kent Müzesi Tartışması

A- A+ PAYLAŞ

Yrd.Doç.Dr. Göknur AKÇADAĞ

 

[Uzun süre, geçirmiş olduğum ameliyat nedeni ile yazılarıma ara vermek zorunda kalmıştım. Bu vesileyle yurtiçi ve dışından arayan, mailleriyle mesajlarıyla sağlık dileklerini bildiren herkese teşekkür ederim. Bu zorunlu tatil sürecimde Malatya gündemini meşgul eden ve Malatya üzerine çalışan bir tarihçi olarak beni de ilgilendiren bazı konular oldu. Bu yazımı bu konulara yoğunlaştırmak istedim. Bunu yaparken, kısa bir yazı olmasını tasarladığım yazı, mevcut tartışmaların ne denli bilgisizce ve sadece zannetmelerle yapıldığını gözlemleyince, yeri gelip başka kentlerin projelerinden örneklememi, konuyu daha etraflıca yazmamı gerekli kılmıştır. Birileri de bunu yapmak zorundadır. Aynı zamanda, rahatsızlığım süresince, konu ile ilgili TV ve yazılı basından görüşme bilgi taleplerine de karşılık verememiştim, bu yazı ile bunu da gerçekleştirmiş olacağım. Uzun olmakla birlikte sabırla okumanızı dilerim.]

 

Yanıbaşımızdaki tarih için bir klavuz: Kent müzesi

Tarihi geçmişimizin kilometre taşları tarihi yapılarımız…

Yerel tarihimiz, zihinsel izimiz…

Yerel Tarih malzemesinin görselleştirilmesinin önemi…

 

Tersten konuya girecek olursak:

Cami kitabesi çalanlar…bu cami eski zaten, yıkalım diyenler…

 

Akpınar Semti Halfettin Mahallesi'nde bulunan Hanegahi Pervane Camii'nin giriş kapısı üstünde bulunan kitabesi çalınmış:(Osmanlı döneminde aynı adla Eski Malatya'da mescid bulunmaktaydı.) Hanegahi Pervane Cami, diğer bazı yapılarda da olduğu gibi, 1838'de şehir halkının Aspuzu'da oturmaya devam etmesi ile şehrin gelişmesi sürecinde aynı adla hatırasına binaen yapılan eserlerdendir. Son zamanlarda bazı insanlara söylediğim şey şuydu: Akpınar civarı esnafının desteğiyle restore ederek, bu güzel camiyi tam da çarşı ortasında küçük ama güzel bir camiiye dönüşmesini, sağlamlaşmasını sağlamanın gerekliliğiydi. Ama şimdi okuduğumla Malatyahaber’den öğreniyorum ki, eski olması nedeniyle yıkılıp yerine yenisinin yapılması için yazı gönderen birileri olmuş?? Kim bunlar?  Basından arayıp görüşümü soranlar da oldu. Bu yazıda bu konuya da değinmek istedim. Zaten bir bakıma bu yazının konusu, farklı yönlerden de olsa aynı yere çıkıyor. Malatya’da tarih ve kültürümüzün uzantısı olan yapılar, bunların önemini biliyor muyuz?, Bunlar kent kültürü, kişiliği için ne anlama geliyor?.  

 

ESKİ OLMASI NEDENİYLE ULUCAMİİYİ; KERVANSARAYI YIKIP, ARSLANTEPEYİ DE ŞÖYLE BİR ÜSTÜNDEN DOZERLE GEÇİP ORDUZU BAHÇELERİNİ GÖREN BİR PİKNİK ALANI MI YAPSAYDIK? 

 

Bu rijit cümleyi özellikle yazdım.

Bu zihniyet insanlarımıza nasıl musallat oldu?

 

Anlatılanlardan, tarihi eserlerin geçmiş kimliğimiz olduğunu, restorasyonlarla yaşatılması gerektiğini anlatan kurumlar, kişiler, kurullar, koruma kanunlarına rağmen bu nasıl bir yaklaşım?? Anadolu’nun pek çok şehrinde hatta kasaba ve köylerinde bile onlarca, yüzlerce restorasyonlar, eski binaya duyulan saygı sağlanmışken, bu zihniyetin Malatya’da türlü şekillerde ortaya çıkması  üzücü! Yorumlar söylemler suçlanamaz ama gerekli açıklamalarla bunların doğru yönde değişim kazanması sağlanabilir. Yeni yetişen nesil için bile bunu yapmak zorunda değil miyiz? Öğrenciler ne zamanki keyifle ve istekle müze gezmek ister, ne zaman ki , kütüphanelerimiz kendiliğinden dolar, budur özümsenmiş gelişme.

 

Kervansaray’ın eski halini bilenler, gezenler bilir.. Kokudan girilemeyen, temizlendiğinde 10 kamyon pisliğin çıktığı bir durumdaydı. Son 7 yıldır Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı’nı gündeme taşıyan kişi olarak yıllarca çaba gösterip, orada restorasyon yapılmadan bile temizlenerek 2 yıl etkinlikler yapılmak suretiyle (Battalgazi Belediyesi ve danışmanlığını ben ve Fazıl Ercan’ın yürüttüğü proje) bir eserin trilyonlar harcanmadan bile kullanılabilirliğini, şehre ve topluma neler kazandırabileceğini kanıtlamış birisi olarak şunu soruyorum:

 

Kervansaray, biz onu gündeme taşımadan, temizletmeden, etkinlikleri orda yapmadan ne haldeydi? İnsanlar böyle ihtişamlı bir esere bile “eski püskü döküntü pis kokulu” yer gözüyle bakıyordu. Ama bir emek sonucu, herkes eski diye atıl duran bir yerin önemini kavradı, hatta bir ilçeyi geliştirme yönünde nasıl bir anlam ifade ettiğini yaşayarak öğrendi. Ben ve Fazıl Bey, çekirdek bir ekiple, Battalgazi Belediyemizin sağladığı imkanlarla olağanüstü bir emek sarfettik. Bu işler öyle masa başında oturmayla veya sabahtan akşama olmuyor. Önce düşünce, benimsetme, planlama, çevre, yoğun çalışma temposu, organize olabilme ve sonuçlandırabilme  gibi pek çok aşama ve özellik gerektiriyor. Restorasyonu bittiğinde yaşayarak öğrenilen bu tecrübeyi daha da geliştirerek devam ettireceğiz.

 

Bakalım çevre illere; Sivas'a , Kayseri'ye, Elazığ'a, Gaziantep'e uzağa gitmeye gerek yok. Kitabeyi çalan zihniyet, eski yapılar yıkılsın hatta bunlara restorasyon için bu paralar harcanmasına ne gerek var diyen zihniyet? Hangi tür yapının ne olabileceğini bilmekten uzak anlayışlar..

 

Kent kimliğinin en önemli binasını temsil eden bir yapının yıkılmasını, aman ne iyi oldu ferah ferah alanımız oldu diyen zihniyet.. Oysa bu tür alanlar-meydanlar şehir henüz gelişme seyrine girmeden planlanır, aradan 50 yıl geçip istenildiği gibi bir düzenleme yapılması zordur. Bu durumdan dolayı, şehir planlamacılar farklı kent planları üzerinde yeni konseptler ortaya koymuşlardır.

 

Avrupa'da olsun başka ülkelerde olsun, eski şehir planları gibi geniş meydanlı merkez odaklı genişleyen şehir planı yok artık. Yeni Moskova meydanları artık yok.  Mimarlar odası bu konuda son yılların şehir plancılığı ne tarzlarda oluşuyor açıklarlarsa memnuniyet duyacağım. Aksine şehirde çok sayıda odak noktalarından oluşan orta çaplı alanlar ve işlevsel alanlar oluşturuluyor artık.  Ankara artık tek merkezli mi?, Eski Adana’nın yanında Yeni Adana neden kuruldu?

 

Pek çok şehir eski kısmı yukarda izah ettiğim zorluklar nedeniyle eski şehir mevcut haliyle düzenlemelere tabi tutulup, gereken binalar restore edilip müze, restoran, cafe, sanat galerisi-sergi salonu, otel, resmi kurum konukevi, şehrin kültür evi, mutfağını yansıtan evi gibi sıralayabileceğimiz işlevler yüklenerek kentin eski durumu bozulmadan düzenlenmiştir. Pek çok şehir böyledir. Bursa’ya gidenler Eski ve Yeni Bursa’yı bilirler.

 

Bizde, Batı kentlerinde olduğu gibi kentin merkezi meydanların değil daha çok çarşılar ve külliyelerin çevresinde oluşmuştur. Meydan anlayışının oluştuğu 18. yüzyıldan sonra kurulan meydanlar ise son yarım asır içinde rant yağmacılığına kurban gitmiş, küçülerek yok olmaya yüz tutmuş, yapılaşmış durumda. Ama her şeye rağmen çok güzel meydanlarımız da var. Türkiye eski meydanlarını yeniden kazanmaya başladı.Taksim,  Beyazıt, Konak ya da Tandoğan gibi büyük meydanlarımız olduğu gibi, kendi halinde, sakin, kentin güzelliğine zarafet katan küçük meydanlar da var:Tire Eski Çarşı Meydanı (İzmir),  Samatya Meydanı (İstanbul),  Yakutiye Meydanı (Erzurum), Birgi Meydanı (Ödemiş), Kemeraltı Ali Paşa Meydanı (İzmir). Trilye Meydanı (Mudanya),  Cumalıkızık Meydanı (Bursa) ,Tünel Meydanı (İstanbul) ,Beykoz Meydanı (İstanbul), Kastamonu Hükümet Meydanı.

 

- Bir örnek projenin gelişimi bakın nasıl olmuş, projeden kısa bir alıntı ile:”Bursa kent merkezi, kentin tarihi dokusu ve çevresinde yoğunlaşmıştır. Kent merkezinin tarihi doku içinde yer almasının merkez yapısı içinde üstünlükleri olmakla birlikte, gelişmenin denetimsizliği sonunda tarihi merkezin tahrip olması sonuçlarını da beraberinde getirmektedir. Aynı zamanda kentin eski merkeze bağlı olarak tek merkezli olarak gelişmesi kent içi ulaşımda da sorunlara neden olmaktadır. Bu nedenle Bursa merkez kullanımı üst ölçekli planlarda merkezin devamı olan ve Santral Garaja kadar uzanan aks ve çevresinde önerilmektedir. Santral Garaj alanı, kent merkezinin kuzeye doğru gelişmesiyle yeni oluşacak kent merkezi ve onun çevresindeki yakın proje alanları ile birlikte çok önemli ve anlamlı bir görev üstlenmektedir. Farklı ulaşım sistemlerinin yakın çevresinde olması ve yoğun bir yaya aksının bulunması, ticari kullanımlar, küçük sanatlar, bürolar ve kamu hizmetlerinin yer alması, kent içinde kolayca ulaşılabilecek bir alan olması, bu alanda yapılacak düzenlemenin önemini arttırmaktadır. Kentin gelişmesi ve büyümesi sonucu artan, açık alan ve meydan gereksinimini karşılamak amacıyla bu alanın düzenlenmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır; bu ihtiyaçtan hareketle Santral Garaj alanında “Bursa Santral Garaj Kent Meydanı Mimari ve Kentsel Tasarım Proje Yarışması” açılmasına karar verilmiştir. Yine bu çevrede, Kültürpark Sağlıklaştırma Projesi, Merinos Kentsel Dönüşüm Projesi, Fevzi Çakmak Caddesinde Kültür ve Ticaret Merkezi Projesi, Hanlar Bölgesi Projesi, Balibey Hanı  Restorasyon Projesi ile tamamlanmış olan Fevzi Çakmak Caddesi  ve Bursa-ray Osmangazi  İstasyonu yaya düzenlemeleri, Şehreküstü  Meydanı, Santral Garaj çevresinde gelişen merkezi iş alanları, Haşim İşcan Caddesinde devam eden Bursaray doğu etabı çalışmaları ve mevcut Hal Alanı ile bütünleşecek bir kent meydanının Bursa’ya kazandırılması amaçlanmaktadır. Kısa sürede gerçekleştirilmesi hedeflenen projede, kent içinde simgesel bir odak noktası oluşturulması, yakın çevresi  ile birlikte  İnsanların yaşamını kolaylaştırması  ve çeşitli eylemlerini sürdürebilmeleri için gerekli iç dış mekanların, estetik ve işlevsel yönden en uygun çözümlerle toplumun hizmetine sunulması  sağlanacaktır.” deniyor. Görüldüğü gibi tek odaklı değil, gelişime el vermediği için eski alanlar, açılım yönlerinde bu alanla bütünleşen zincirleme alanlardan bahsediliyor. Gördüğünüz gibi kaç proje ve dönüşüm projesinden, sağlıklaştırmalardan, restorasyonlardan bahsediliyor. Üstelik bu gelişigüzel değil bir mimari tasarım yarışması ile de daha orjinale ulaşma çabasıyla yapılıyor.-

 

Malatya’ya gelince..

 

Şehrimizin gelişim yönleri bellidir. Merkezde olağanüstü değişiklik yapılmamıştır yapılması gereken dönemlerde. Bu anlamda, Malatya’nın merkezde büyük bir alanı olsaydı iyi olurdu, fakat 2009 yılına bu haliyle gelmiş bir kent merkezinde açılacak alanlar insanların gezmesi açısından neyi rahatlatacaktır?

 

Bu alanlar trafiği rahatlatmayacaktır. Görsel açıdan bakacak olursak, üstelik de “biz” Malatya'da merkezde oluşturulacak büyük bir alanı, kitsch-absürd olmayan, kişilikli, işlevsel ve moderniteye uygun tarzda uygulayacak durumda değiliz. Alan demek, sadece banklar ve gezinen insanlar değil artık dünyanın hiçbir yerinde. Elbette San Fransisco’nun  4 km. lik Golden Gate parkı veya New York’un Central Park veya Bryant Parkı’a sahip olabilmemiz mümkün değil. Ama bu tarz kimlikli yerlerin minyatür örneklerine niye sahip olmayalım? Niye hedefimizi, çıtamızı yüksekte tutmayalım?

 

1930 senesinden itibaren istasyonu şehre bağlamak üzere 4 km. uzunluğunda, 24 m. eninde bir cadde açılmaya başlanmıştı. Bu yıllarda açılan yol, belki çok geniş görünse bile, bugün gelinen durum ortada. Malatya’nın ilk şehir planı M. Prost tarafından 40 bin nüfus için “bahçe şehir” düzenine göre hazırlanmıştı. Şimdi bu noktada önemli bir şey daha söyleyeceğim. Açılan bir yarışma ile hazırlanan başka bir Malatya şehir imar planı, şehir haritasının yetersizliği nedeniyle Çarmuzu ve Banazı yöresini kapsamamıştır. Bu durumda plan yetersiz kalmış, Kernek, Boztepe, Kiltepe, Çarmuzu, A.Banazı, Samanarkı gibi gecekondu bölgeleri böyle ortaya çıkmıştı. Hükümet binası yapılması ihtiyacı ortaya çıkınca, Ankara’da mimar Semih Bey tarafından yeni bir şehir planı daha yapılmıştır. Konuyu bu yöne dağıtmadan tekrar merkez ve alanlara dönecek olursak; Malatya, bir süredir düzenleme çalışmaları devam eden Atatürk Bulvarı, Merkez Hükümet meydanı ve Yeni Camii alanı, Sümerbank alanı düzenlemeleri ve Yeni belediye binası civarı alanları, Fahri Kayahan bulvarı alanı gibi ana arterde gelişme odakları oluşturmuştur, oluşturma yolundadır.

 

Yıkılan Belediye binamız şehirdeki en eski Cumhuriyet dönemi yapılarındandı, şehrin simgesel 4 yapısından birisiydi (Hükümet binası- 1940-, Belediye binası-1938-, Atatürk Evi -1932-(Müzesi),Gazi ilkokulu-1933-). Bunlardan 10-20 yıl sonra yapılmış olan Sümerbank civarı yapıları ki, onlardan birisi –pembe bina- restorasyonu gerçekleşince farkında değilken kimse güzel bir yapıya dönüşmüştür.

 

Yıkılan Belediye binası, projesi tarafımdan oluşturulan, iç tasarımının nasıl olacağı planlanan ve bir süredir konuyla ilgili olarak bağlantıları kurulan “ Malatya Kent Müzesi ve Kent Belleği Merkezi” için tabir caizse biçilmiş kaftandı. Kaftan maftan kalmayınca, neyi konuşacağız? En azından yeni seçilecek bina için uygun adımlar atılsın ve Malatyalıların hoşuna gidecek bu güzel mekanı kazandıralım. Kent müzesi için düşünülebilecek birkaç seçeneğimiz daha var, merkezde olmasa da bu binalardan birini müzeye dönüştürme sözkonusu olabilecektir. Bu binalar hakkında görüşülebilir, en uygun olana karar verilebilir. Ayrıca bir başka seçenek, yeni bir bina yapılmasıdır ki, bu bina tasarım bina olmalıdır.

 

Son bir seçenek daha var : “Malatya’nın bir kent müzesine ihtiyacı yok, kent müzesi bizim neyimize?!” seçeneği.  

 

“www.malatyahaber.com'daki "Malatya Kent Müzesi Projesi Gerçekleşme Yolunda" başlıklı yazınızı okuduk. Yazınızda referans olarak gösterdiğiniz; Bursa ve Kayseri Kent Müzeleri firmamız tarafından hayata geçirilmiş projeler. Ayrıca İzmit'te de kent müzesi kurma projesini başarıyla tamamladık. Halen Gaziantep Kent Müzesi  ve Mutfak Müzesi projelerini yürütmekteyiz.

 

Tarih ve kültür birikimi ve bir çok markalaşmış öğesi ile ön planda olan şehirlerimizden Malatya'nın da böylesi bir müzeye kavuşması,bizce de çok güzel olacak bir gerekliliktir.Bu  konuda yapılabilecek her türlü hizmet için sizinle irtibata geçmek, birlikte tüm Malatyalılara güzel bir Kent Müzesi kazandırmak isteriz.”

 

Bu satırların yazan ülkemizdeki tek müze otomasyon firması benimle bağlantıya geçip, konuyu resmi makamlara anlatma ve müzeyi gerçekleştirme yolunda planlamaya başlamıştık. Bir çok şehirde kent müzesi yapan hatta Bursa kent müzesi ile Avrupa’da ödül almış olan bu firma ile olası binalar üzerinde de görüşmüştük, içlerinde en uygun olanın Belediye binamız olacağı şeklinde düşünmekteydiler. Hatta Bursa eski adliye binası bizim eski belediye binamıza benzer bir yapı iken, bu bina Bursa Kent Müzesi haline dönüştürülmüş. Ben hem bu binaya benzerliğinden dolayı hem de, iç tasarım olarak Bursa kent müzesi örneğinde bir Malatya kent müzesi tasarlamıştım.

 

Malatyahaber.comda bir süredir yazılan yorumların bazılarını okudukça hem üzüldüm hem gülümsedim. Bu konuyla ilgisi olmayan, kent müzesi nedir, nasıl olmalıdır ve ne tür binalar kent müzesi olabilir konusunda uzaktan yakından bilgisi bulunmayan kişilerin konuya yaklaşımları, TV’lerde bu konuda fikir beyan eden kişilerim görüşleri  çok yanlış. Onların bir kısmını izah edeceğim.

 

1- Kent Müzeleri genellikle şehrin merkezi konumunda ve gösterişli veya kent kimliğinde yeri olan eski binaların restorasyonu ile gerçekleşir. Şehrin ücra yerlerinde, insan sirkülasyonu olmayan yerlerinde olması tercih edilmez. Gelen geçen kişilerin ilgisini çekip, gezeceği hatta giriş katında kafesi ile, satış reyonu ile canlılığı sağlanacak bir farklı müzeden bahsediyoruz. Bu müzeler Kültür Bakanlığına bağlı müzeler değildir, Belediyelerin projesi olarak gerçekleşir, sponsorlarla desteklenebilir. Mesela Mardin Kent Müzesi Sabancılar tarafından finanse edilmiştir. Kayseri kent müzesi Kadir Has Kayseri Kent Müzesi olarak ismini almıştır. Bu anlamda Malatya’da bu proje Belediyemiz veya umuyoruz ki Malatya kökenli güçlü firmalar, kişiler tarafından da gerçekleştirilebilir.  

 

2- Kent Müzeleri, sadece büyük galerilerden ibaret büyük salonların olduğu, sergi materyallerinin sıra sıra dizildiği müzeler değildir. Bu anlamda, sözlü yazılı fikir beyan eden herkesin söylemi yanlıştır. Kent müzeleri, arkeoloji müzeleri gibi değildir.

 

Kent Müzeleri çoklu odalar ve bu odalara farklı işlevler, konular, temalar yüklenerek oluşturulur. Koridorlar bile önemlidir, tek bir galeri ve ona açılan farklı koridor ve odalar, çok katlı kullanım ortamı mekanın özelliğine göre müze otomasyon firmasınca şekillendirilir. Mesela Bursa Kent müzesinde Zeki Müren odası vardır, bizimkinde Fahri Kayahan başta olmak üzere sanatçılarımızı anlatacağımız bir odamız olacaktır, “Sarı kurdelem sarı” sözleri orda yer alacak hatta dinlenebilecektir. Kemal Sunal başta olmak üzere sinema sanatçılarımızın konu edildiği odamız olacaktır. Bir binanın restorasyon geçirmiş olması da, oranın kent müzesi olması için yeterli bir durum değildir. Sergileme tarzı ve hangi konsept seçileceği, bunların teknolojik uygulamaları, materyallerin nasıl temin edileceği ve bilgilerin güvenirliği gibi pek çok önemli aşama vardır. Duvarlara sıra sıra bir şeyler asmakla kent müzesi olmuyor. İşte bu yüzden eski belediye binamız küçük odacıklardan oluşuyordu ne işe yarardı, denilemez. Giriş katında mümkün olan bir giriş galerisi resmi kurumların kutlama, kokteyl alanı olarak kullanılabilirdi, örneklerini yurtdışında gözlemlemiştim.

 

3- Diğer müzelerden farklı olarak, örneğin bir İstanbul Modern gibi insanların girip hem istediğinde gezdiği hem de kafesinde dinlendiği canlı bir mekan olarak tasarlanmıştır. Şehrin merkezinde oluşu bu anlamda tam örtüşmektedir bu amaçla.

 

4- Kent müzeleri restorasyonla güncellenecek uygun yapı yok ise, yeni bir bina yapılarak da oluşturulabilir. Bu yeni bina estetik özelliği, mekansal özelliği yüksek, şehrin seçkin yerinde, tasarım bina halinde yapılır. Kayseri kent müzesinde olduğu gibi. Bu anlamda, eğer Malatya kent müzesi yeni bir bina olarak tasarlanacaksa, mimarisi ve yeri ile özelliği bulunmak zorundadır. Her yere yapmış olmak için kent müzesi yapılmaz. Bazı durumlarda bir semtin tamamı tarihi alandır ve binalar kompleksi ayrı ayrı temalarla konaklardan oluşan kent müzesi kompleksi oluşturulur. Mesela Eskişehir Odunpazarı tarihsel alanı-Eskişehir Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, cam sanatçılarının eserlerini sergilemek üzere Eskişehir Odunpazarı Evleri Kent Müzesi kompleksinde yer almaktadır. Yukarda yer alan resimlerden birinde, Eskişehir kent müzesi alanındaki müzelerden birisi olan Eskişehir cam sanatları müzesi görülmektedir. İzmir eski itfaiye binasının dönüşümü ile gerçekleştirilen , İzmir Ahmet Priştina Kent Arşivi ve Müzesi, bir başka önemli kent müzesi.

 

5- Kent müzeleri, eski konaklardan evlerden yapılmaz. Bunu üstüne basa basa söylüyorum. Onlarca yorum okudum bu konuda. Bir konak kullanılabilir kaç odadan oluşuyor fikileri var mı acaba? Bir şehrin tarihini, kültürünü bir konak içinde nasıl anlatabilirsiniz? Beşkonaklarla ve onların işlevleriyle ilgili defalarca basında yazıldı çizildi, Kültür Müdürümüzün açıklamaları oluyor zaman zaman. Hala şunu söylüyor insanlar. Bu Beşkonaklar nolacak? Kent müzesi için alın size konak, müze yapın…Şaşırmamak hayretler içinde kalmamak mümkün değil. Sanki Beşkonaklar ortada kalmış!. Sanki her konak büyüklüğü ve özelliği ile müze olabilirmiş gibi..

 

Bunların ikisinin Etnografya müzesi olacağı ve şu anda çalışmaların sürdüğü, hatta mevcut gecikmenin Kültür Bakanlığından teşhir tanzim için geç uzman yollanması gibi prosedür aşamalarının geçilmeye çalışıldığı biliniyor. Konaklardan birisi Malatya Mutfağı olarak ihalesi yapıldı ve kazanan firma iç dekorasyonu ile uğraşıyor. Birisi Kültür müdürlüğümüze ait, bir katı turizm enformation olacak, üst katı Valiliğimize bağlı kültür-sanat evi olarak kullanılacak. Bir diğeri de son gelişmelere göre Malatya Mimarla Odasına şehirde bir konak restorasyonu gerçekleştirmeleri için kiraya verilme yolundadır. Yani bitti de bunlar ortada kaldı durumu yoktur. Bunların işlevi 2 yıl önceden belirlenmişken yüzlerce yazışmayla, orta yerden şu konak da bu olsun, kent müzesi olsun denilemez.

 

6- Dikkat çekmemiz gereken bir başka konu da, bu kent müzesinin tam adı ve tanımının, “ MALATYA KENT MÜZESİ VE KENT ARŞİVİ (BELLEĞİ)” olacağıdır. Yani Sadece müze değil, Malatya ile ilgili her türlü kaynağın bir araya getirileceği bir toplumsal tarih merkezi oluşturulacaktır. Yıllardır Malatya  ve bölge tarihi çalışan birisi olarak, elimdeki arşiv belgeleri ve dökümanları bu arşive temel teşkil edecek şekilde vermeyi tasarladığım gibi, görüştüğüm kişiler ve bağlantılarla bu müze ve arşiv oluştuğunda bağış yapabilecek kişilerden de olumlu görüşler alınmıştır.
 

Malatya Valiliği İl kültür turizm komisyonundaki arkadaşlar, Mimarlar odası, Malatya kent müzesi konsept projem üzerine konuşup fikir alışverişi yaptığım süreci iyi bilirler. Konunun resmi açılımı da yer netleşmese bile, birkaç seçenek üzerinde konuşularak sürmekteydi. Ama ağırlıklı konuya yakın kişiler, kent müzesi görmüş ve şehrin neresinde bulunması gerektiğini muhakeme edebilen kişiler, kurumlar, Belediye binamızın gerek 1938’den beri şehrin belleği durumunda olması yönüyle manevi açıdan değeri, hem de, insanların girip gezmesi ve cazibe merkezi oluşması açısından konumu çok isabetli bir yer olduğunu düşündürmüştü. Olamadığı takdirde birkaç farklı seçenek düşünülebilirdi. Fakat bu seçenekler merkezde değildi, merkezde olmayınca, ilgi bu binanın restorasyon geçirip müzeye dönüşmüş haline olduğu kadar olamazdı. Şehirliler ve şehir dışından gelen Malatyalı olan ve olmayanlar için bir cazibe merkezi olması, konumunun özelliği ile elbette alakalıdır. Ne her yerde müze olabilir ne de her bina kent müzesi olabilir.

 

Şimdiki Esenlik marketin bulunduğu  yerde bulunan eski belediye binasının (Kapalıçarşı üstünde bu belediye binasının görüldüğü neredeyse Kışla caddesi henüz ortada yokken  çekilmiş bir fotoğraf düzenlemesini yaptığım Malatya fotoğrafları sanatsal düzenleme alanında görülebilir) yapımına 1936 da başlanan mimarlığını Semih Temel in yaptığı 64 bin liraya mal edilmiş belediye binası 1938 de tamamlanmıştı. Bazı kişiler binanın yeterince eski!? olmadığını, estetik ve güzel bir bina olmadığını (Türkiye’de Cumhuriyet dönemi mimari tarzı benzer tarzdadır, hepsini yıkalım mı? Ankara’daki pek çok yapı böyledir.) ifade ettiler. Aynı zamanda, dikkat çekilmesi gereken bir konu da kentin simge yapıları ile ilgili yapım-yıkım- düzenleme vs. kararları alınırken, bu konuda bilgi sahibi kişi, kurum ve oluşumların fikrinin alınarak, tartışılarak, ortak bir kararla sonuca varılmasında fayda vardır. Bu yapılsaydı sonuçları da o oranda sağlıklı olurdu. İster bu bina için “yıkılmalı, meydan olmalı” denilse de isterse de “müze olmalı” kararına varılsa da, mutabakat iyi bir şeydir. Belediye binasının kent müzesi olması konusunda, otorite bir görüş olarak, "Yerel yönetim birimleriyle mimarları, mimarlık kültürü ve koruma çevresinde buluşturmak için yıllardır çaba sarf eden; ulusal varlıklarımızın gözetilmesi konusunda yurtiçi ve yurtdışında yaptığı sürekli ve başarılı çalışmalarıyla tanınan hemşehrimiz Prof.Dr.METİN SÖZEN’in de Malatya kent müzesi için önerdiği yerin yıkılan belediye binamız olduğunu belirtmeliyim.

 

ŞEHIR KÜLTÜRÜ VE İMAJININ VURGULANDIĞI BİR ŞEHİR MERKEZİ, yaya bölgeleri, açık ve yeşil alan tasarımlarında olduğu kadar mimari ve şehir mobilyası tasarımlarında da ”Çağdaş Şehir” imajı vurgulamalıdır. Yapılacak tasarımda, yakın çevredeki tarihsel mimari mirasa saygılı olduğu kadar, şehrin ülkesel ve uluslar arası imajını kuvvetlendirecek, 21. yy’ da ülkemizin ulaştığı sosyal, ekonomik ve kültürel boyutları, mimari, çevresel ölçeklerde vurgulayacak nitelikte olmalıdır. Son iki cümle konu uzmanının akademik bir çalışmasından alıntıdır.

 

Malatya merkezine baktığımızda, mevcut şartlar çerçevesinde nasıl bir tasarım düşünülüyor?

 

Yeni seçilecek Belediye Başkanımıza çok iş düşüyor.

 

Çağdaş şehir…

 

Yakın çevredeki tarihsel mimari mirasa saygı…

 

Ulusal ve uluslar arası imaj…

 

Kaysı başkenti Malatya diyoruz ya, uluslar arası imaja da gönderme yapıp..

 

8000 yıllık tarihimiz diyoruz ya, övünerek..

 

Sırf övünmek yetmiyor tabi, ne yaptığınız önemlidir bunu sergilemek, yaşatmak, korumak ve insanlara değerini bildirmek adına…

 

“BARIŞIN  GÜVENCESİ TARİHTİR” güzel bir slogandır ve tarihi eserlerimiz, kent kimliğimizin kilometre taşları olan yapılar da tarihin tanıklarıdır.

 

Bu tanıklar son yıllarda Türkiye genelinde ve şehrimizde de ayağa kaldırılmaya çalışılıyor. Malatya çok geriden takip etti ama son yıllarda pek çok eser, biten Beşkonaklar ve İstanbulluoğlu konağı, Ulucamii, Yenicamii rest., Kervansaray’ın süren rest., bu yıl içinde şekillenecek Arslantepe açık hava müzesi arkeolojik alanı  Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün sağladığı ödeneklerle, bu konuda kolaylaştırıcı olan Sayın Valimiz ve katkısı bulunan Malatya milletvekillerimizin gayretiyle belli bir noktaya geldi.  

 

Kendi adıma, bazı çalışmalarla mevcut duruma ruh kazandıracak, Malatya’nın tarihi kimliğini, önemli temalarını vurgulama ve görsel sunum alanı olarak kullanarak, bir şeyler kazandırmaya çalışmaktayım. Bir akademiysen ve konu üzerine yıllardır kafa yormuş, yurtiçi ve dışında onlarca kent müzesi gezmiş, 50 civarı müze veya özel müze gezmiş, yüzlerce yerel mimari unsuru konak gezmiş birisi olarak doğrularımı söylemek durumundayım. Bu nedenle de yazdıklarımda ne kurumlar  ne de mevcut görüşler beni bağlayıcı olamaz. Bu nedenle yazdıklarım ve şehrim için yapmaya çalıştıklarımın anlamını kavrayan kişilerin, kurumların yazdıklarımı bu yönüyle değerlendirmelerini, seçilecek yeni belediye başkanımız ve ekibinin tarihi eserler ve kent müzesi konusunda değerlendirmelerini yaparken doğru adımlar atmalarını dilemekteyim.

 

Sonsöz: Kent müzesi nedir?, Bir kent müzesi nasıl olmalıdır? Orada ne tür etkinlikler yapılabilir? Merak edenlerin ve bilmeksizin yorum yapanların bilgi edinmeleri için aşağıdaki linklere tıklamaları tavsiye ediyorum. Bunlardan Türkiye’de bu alanda en büyük projelerden birisi olan, Antalya kent müzesi proje koordinatörü olmam istenmişti ve yurtdışına gitme planımdan dolayı o süreçte bu projede yer almayı istememiştim.

 

http://www.bursakentmuzesi.gov.tr/

http://www.kayserikentmuzesi.gov.tr

http://www.antalyakentmuzesi.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=66http://www.apikam.org.tr/

 

Resimaltları: (En üstteki fotoğraflardan itibaren) Bursa Kent Müzesi dış-iç mekan ayrıntı (Yıkılan Belediye binamıza benzeyen Bursa eski adliye binası-restorasyonla ortaya çıkarılan kent müzesi örneği-), Kayseri Kent müzesi (Şehrin gözde yerinde modern ve konsept bina halinde tasarlanmış kent müzesi örneği), Eskişehir Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, cam sanatçılarının eserlerini sergilemek üzere Eskişehir Odunpazarı Evleri Kent Müzesi kompleksinde 2007 tarihinde hizmete girmiş bir müze, Eski-yeni bir arada kent dokusu/San Fransisco-ABD, 1937’de Belediye binası inşaatı sürerken Yeni Camii minaresinden çekilmiş ilk defa tarafımdan yayınlanan fotoğraf.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

Göknur Akçadağ yazıları