SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Malatya Milletvekilleri ve 100 Günlük Muhasebe

A- A+ PAYLAŞ


Siyasi partiler, seçim kampanyalarında seçmen davranışını etkilemek ve  seçmenin karar verme sürecinde kendi lehine bir algı oluşturmasını sağlamak için çarpıcı mesajlar verir ve vaadlerde bulunur. Bu çarpıcı vaadler ya da mesajların bir bölümü içeriği oluştururken, bir bölümü de yönteme ilişkindir. Yönteme ilişkin olanların bir bölümü de verilen vaadlerin hangi sürede gerçekleştirileceğine dairdir.

 

Bu konudaki en iyi örnek, Süleyman Demirel kaynaklıdır. Demirel, muhalefette iken, “Bütün sorunları 100 günde çözerim. Bunun altını çizin” diyerek çok iddialı vaadlerde bulunur. İktidar olur, 100 gün geçer, 200 gün geçer, 300 gün geçer…  Düzeltirim dediği hiçbir şeyi düzeltemez. Vaadlerini yerine getiremez. “ Muhalefette iken Türkiye’nin sorunlarını 100 günde düzeltirim. Bunun altını çizin demiştiniz” hatırlatması yapıldığında ise, “Öyleyse şimdi de üstünü çizin” diyerek, işin içinden pişkince çıkmaya çalışır.

 

Buraya kadarki cümlelerimiz siyasette ve icrada 100 günün, önemli ve geleceğe yönelik bir projeksiyon oluşturmada gösterge oluşturabilecek bir işaret fişeği olduğunu anlatabilmek içindi.

 

100 gün hükümetler ve milletvekilleri için belirleyici ve tanımlayıcı değildir. Kesin yargılara ulaşmamız için yeterli bir süre değildir. Ama biraz önce de vurguladığım gibi bir işaret fişeğidir. Neyin ve kimin hangi yönde, nasıl ilerlediğine, nerede hangi konumda durduğuna dair ipuçları verir. Ortamı aydınlatır ve kafamızdaki soru işaretlerine yavaş yavaş cevaplar buluruz bu sayede.

 

Buradan hareketle,  Malatya’nın 22 Temmuz seçimlerinde seçtiği (onayladığı desek daha doğru olur ) 7 milletvekilinin 100 günlük performans değerlendirmesini yapmak / yapmaya çalışmak  geleceği okumak yolunda küçük de olsa bir katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum.

 

AKP, 22 Temmuz milletvekili genel seçimlerinde Türkiye’deki en yüksek oy oranlarından birini Malatya’da aldı. 3 Kasım 2002 seçimlerinde 5 milletvekili çıkarırken, 5 yıl sonra 80 bini aşkın oy ilavesi ile 241 bin oy ile 6 milletvekili çıkardı ve AKP’ye  çok güçlü destek veren birkaç il arasında yer aldı.

 

Seçimlerin üzerinden 100 günü aşkın bir süre geçti. Malatya’nın AKP listesinden TBMM’ye gönderdiği 6 milletvekili bu sürede ilk sınavlarını meclis bürokrasisi (meclis başkan vekillikleri-meclis katip üyelikleri-meclis idare amirliği) ve  Ak Parti TBMM Grup Başkanlığı yönetiminin oluşumu sırasında verdi. Bu sınavda, AKP Malatya milletvekilleri maalesef iyi bir sonuç alamadı. Meclis bürokrasisinin  ve parti meclis grubunun etkin noktalarında AKP Malatya milletvekillerinin hiç biri yer alamadı. 5 AKP Malatya milletvekili 25 veya 40 kişiden oluşan meclis ihtisas komisyonlarında üye olarak yer alabilirken, komisyonlardaki en üst düzey (!) görevi ise M. Mücahit Fındıklı Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda sözcü olarak üstlenme başarısını gösterdi.

 

AKP Malatya Milletvekillerinin meclisin açıldığı ilk günlerdeki en önemli etkinlikleri ise 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün seçiminde oy kullanmak ve 21 Ekim’de yapılan Anayasa değişikliğine ilişkin referandum öncesinde, referandumun ilk metninde 11. Cumhurbaşkanı’nın seçimini düzenleyeni geçici maddelerinin iptaline ilişkin önergeye imza koymak ve bu konudaki meclis oylamasına katılmak olarak kayıtlara geçti.

 

AKP’li milletvekillerinin TBMM’deki yasama faaliyetleri sırasında ortaya koydukları temel özellik ise; suskunluk. 4 Ağustos 2007 tarihindeki 23. Dönem 1. Birleşimi’nde milletvekili yemini için kürsüye çıkan Malatya milletvekilleri uzun bir suskunluğa büründü.  4 Ağustos 2007’den bu yazının yazıldığı  1 Kasım 2007 tarihine kadarki sürede Mehmet Şahin TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi sıfatı ile, Türkiye ile Suudi Arabistan arasında Güvenlik, Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerle Mücadele Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu hakkında AKP Grubu’nun görüşlerini açıklamak üzere 27 Ekim 2007’de meclis kürsüsüne çıkarak 4-5 dakikalık bir konuşma yapar. Meclis kürsüsüne Mehmet Şahin’den sonra yemin töreni dışında  bir defa AKP’li Öznur Çalık, bir defa da Ömer Faruk Öz çıkar. Öznur Çalık 31 Ekim tarihli 14. birleşimde gündem dışı söz alarak Erdal İnönü’nün hemşehrisi olması sıfatı ile meclis kürsüsüne çıkar ve Erdal İnönü’nün ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getiren, ailesine ve Malatyalı hemşehrilerine başsağlığı dileyen birkaç cümlelik konuşması ile yemin töreni dışında ilk defa varlığını gösterir.

 

Ömer Faruk Öz, meclis kürsüsüne yemin töreninden sonra ilk defa 1 Kasım 2007 tarihli 15. birleşimde çıkar ve AKP iktidarının ilk döneminde  Malatya’ya yapılan hizmetleri hazırladığı metinden okur. Öz, ayrıca Beylerderesi Viyadüğü ve çevre yolunda yapılacak üst geçitlerin ödeneklerinin arttırılması ve Gölbaşı Yolu’nun bitirilmesi için girişimde girişimlerine devam ettiklerini söyler.. Öz’ün bu konuşmasındaki  ‘’Hükümetimizin kara yollarında olduğu gibi diğer konulardaki çalışmalarını da takdirle izlemekteyiz’’ şeklindeki cümlesi oldukça ilginçtir :  Milletvekili artık izleyici konumundadır bu anlayışa göre.

 

M. Mücahit Fındıklı, Fuat Ölmeztoprak, Öznur Çalık ve İhsan Koca’nın  yemin töreninden sonra TBMM kürsüsüne çıkarak memleket meselelerine dair konuştuğunu / görüş beyan ettiğini veya herhangi bir konuda kamuoyunu bilgilendirmek için partisi tarafından görevlendirildiğini henüz kimse görmüş ve duymuş değil.

 

Bu belge ve bilgiler ışığında sonuç olarak şunu söyleyebiliriz : AKP Malatya milletvekilleri, meclis çatısı altında farklılık yaratmaktan ve dinamik / etkin bir çizgi izleme yeteneğinden uzak, düşük profilli rutin milletvekili kimliğini benimsemiş görünmekte, eylemsizliği ve 549 milletvekilinden herhangi biri olmayı içselleştirme  yönünde ilerlemektedir.

 

Milletvekillerinin Ankara’daki performansı böyle iken  Malatya ölçeğindeki  performans nasıldı 100 günlük sürede?

 

AKP  Malatya Milletvekilleri, seçim kampanyası ve sonrasında sürekli biçimde ‘’Birlik ve beraberlik’’ baskısına muhatap oldular. Bir önceki dönem milletvekillerinin dağınık / kavgalı / ortak hedefler için birleşmeyen ve bireyselliği öne çıkaran bir görüntü vermesi Malatya halkında ve medyasında birlik ve beraberliği kutsallaştıran bir anlayış geliştirdi. Bu anlayışın yarattığı baskılamalar ile AKP’li 6 milletvekili her zaman ve zeminde birliktelik görüntüsü verdi. Bu görüntünün samimi ve içten olup olmadığını test edecek ciddi bir olay ise bugüne kadar henüz yaşanmadı ya da kamuoyuna yansımadı.

 

5’i ya da 6’sı biryerde görüntüsü 100 günde Malatya’ya ne kazandırdı / bundan sonra ne kazandıracak? Bu sorunun cevabı için pozitif ya da negatif yeterli malzeme henüz elimizde yok. Ama,  kamuoyu baskısı ile sadece birlik / beraberlik olsun diye ortaya konulacak zoraki / içi boş bir birlikteliğin faydadan çok zarar getireceğini, bireysel çabalarla gerçekleşecek hizmetleri bile engelleyebileceğini bir tarafa not edelim.

 

İktidar milletvekillerinin birliktelik ve ortak hareket etme konusunda üzerlerindeki baskıdan sıkıldıklarını ifade eden bir anekdot da anlatılmaktadır bugünlerde : 22 Temmuz sonrası Ankara’ya giden ve evlerini başkente taşıma çalışması başlatan Malatya milletvekilleri, yine hep birlikte hareket ettiklerinin farkına varırlar. Aralarında biri : ‘’Arkadaşlar her zaman birlikteyiz. Bari evlerimizi birbirinden uzak tutalım da arada bir birbirimizi özleme fırsatımız olsun’’ der.

 

Evet. Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır. Bu doğru. Ama tüm sorunların da 6 milletvekilinin birlikte hareket etmesi ile çözüme kavuşacağı yanılgısına da düşmemek ve boş beklentilerle avunmamak gerekir. Önemli olan görüntü değil, birlikteliği pozitif enerjiye dönüştürmek, birlikten sinerji üretebilmektir.

 

Peki, bu birliktelik enstantaneleri eşliğinde 100 günde Malatya için ne yapıldı ? Bu soruya pozitif + somut bir cevap vermek oldukça zor.

 

Malatya’da somut bir hizmetten / çalışmadan sözetmek için 100 günlük süre yetersiz bir süre olarak nitelendirilebilir. Bu niteleme haklı da olabilir. Ancak, 22 Temmuz’dan bugüne, iktidarın önceki döneminde başlayan çalışmaları takip etmekten başka bir şey yapmadıkları ortada olan (kendi açıklamaları bu yönde çünkü) milletvekillerinin 100 günde sorgulanmaya başlanması da haksızlık olarak nitelendirilmemelidir.

 

Milletvekillerinin kendi aralarında kurumları paylaşarak iş bölümü yapması / her ay bir milletvekilinin yapılan çalışmalara ilişkin kamuoyuna bilgi aktarması / halk günleri düzenlenerek halkın sorunlarının dinlenmesi gibi ilk bakışta insana hoş gelen  planlamalar da bugüne değin herhangi bir yaraya merhem olmamıştır. Kaldı ki, bir vatandaşın milletvekiline ulaşması için halk günü düzenlemek, milletvekilinin kendisini seçen iradenin üzerinde konumlandırması anlamına gelir ki, bu da, AKP’nin milletvekili-vatandaş ilişkisi konusundaki teorik yaklaşımlarını yanlışlayan bir tutumdur. (Belediyelerdeki halk günleri ayrıca irdelenmeli)

 

Milletvekillerinin 100 günlük sürede sık sık Malatya’ya gelmesi  olumlu bir davranıştır. Ancak, geliş-gidişlerin bugüne kadar somut kazanımlarla desteklenmemiş olması Malatya ve milletvekilleri adına kayıp ve zaman israfıdır. Eğer bu böyle devam edecekse milletvekilleri, geliş-gidişleri ile havayolu şirketlerine hizmet etmiş olmaktan ve Malatya’da boy göstermiş olmaktan öteye gidemeyecektir.

 

AKP Milletvekillerinin bir bölümü değerlendirmeye tabi tuttuğumuz sürede, hizmet / girişim ve çalışmaları ile değil, farklı olaylarla Malatya gündemine geldi. Beydağı Devlet Hastanesi’ndeki başhekimlik kavgası bu anlamda Malatya’ya zarar veren  ve rant kokan bir kavga olarak hafızamızın negatif bölümüne kazındı. AKP Malatya Milletvekili İhsan Koca’nın adı bir şekilde başhekimlik iktidarının arkasındaki isim olarak öne çıktı. Başhekimlik iktidarı / kavgası, bu anlamda adı geçen milletvekilinin kendini seçen şehre karşı sorumluluklarını arka plana atıp, kişisel güç iktidarını öncelemesi anlamına geliyor. Bu kavga ve kamuoyunca kavganın taraflarından birine destek verdiği düşünülen siyasi güç, 100 günlük sürenin Malatya için değil, kişisel iktidar çatışmalarında üstünlük sağlanması  için harcanmasına yol açmıştır. 

 

İktidar partisine olağanüstü bir destek veren Malatya’nın 100 günlük sürede yaşadığı en büyük hayal kırıklıkları ise Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın Malatya’ya karşı takındığı tavır ve Malatyaspor’un zor zamanları konusunda yaşandı.  Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın programı Malatya Valiliği’ne gönderilmiş Malatya-Nemrut-Adıyaman ziyaretini, Adıyaman milletvekilleri ve Adıyaman Nemrut Lobisi’nin baskısı karşısında iptal etmesi ve Malatya’dan Nemrut’a ulaşımı sağlayacak yolun yapımında görev alan Malatyalı bürokratlar hakkındaki soruşturmaları takip edeceğini söylemesi Malatya adına tam anlamı ile bir skandal olmasına karşın, 6 AKP Milletvekilinden tek kelime karşı açıklama gelmemiştir. 6 milletvekili bu skandal karşısında AKP’ye % 66 gibi ezici bir oranla destek veren Malatya’nın onurunu ve ekonomik / sosyal çıkarlarını korumak konusunda parmağını oynatma zahmetine bile katlanmamış, Ertuğrul Günay’ı bu olaydan sonra Malatya’ya davet ederek günah çıkarma çabasına girmiştir.

 

Malatyaspor, Malatya’da geniş kitleleri ve her kesimden insanları ilgilendiren bir olgu olarak, bugün bu şehrin en sıcak gündem maddesidir. Malatya’nın ekonomik / sosyal / kültürel  / kentsel sorunlarının üstünü örtmesine izin vermeden ve bu şehrin gündemini bir tek Malatyaspor’a indirgeme yanlışına düşmeden Malatyaspor’un sorunlarına kalıcı çözüm üretmek yolunda katkı sunmak bu şehrin milletvekillerinin görevlerinden biridir.

 

İktidar milletvekilleri futbolu sevmiyor ve futboldan anlamıyor olabilir. Ama Malatyaspor’un sosyal bir dinamik olarak şehir kimliğinde önemli bir yeri olduğunu bilmek ve bu öneme uyumlu davranma hassasiyetini göstermelidir. Bu bağlamda, Malatyaspor’un içinde bulunduğu krizin yönetilmesinde ve güvenli bir sahile ulaşılmasında AKP Malatya milletvekillerinin büyük bölümü duyarsız kalmış, Malatyaspor’un bu şehir için ifade ettiği anlamı kavrama kabiliyetinden yoksun olduklarını göstermiştir. Malatyaspor için çalışmak, Malatyaspor’un borçlarını kapatmak için para ya da kulüp başkanlığı için zengin bir işadamı bulmak değildir sadece. Malatyaspor’un sağlıklı bir kulüp yapılanması için ihtiyaç duyduğu projelere dair bir beyin fırtınası gerçekleştirmek bile Malatyaspor’un geleceğine hizmet etmek olacaktır. Hal böyle iken, Öznur Çalık ve Ömer Faruk Öz’ün Malatyaspor’un vergi borçlarının faizlerini sildirmek ve borçları geniş bir zaman dilimine yaymak konusundaki girişimleri dışında AKP Malatya milletvekilleri 100 günlük sürede Malatyaspor’a ‘fransız kalmayı’ marifet saymıştır.

 

AKP Milletvekilleri’nin Malatyaspor’a bakış açısı / bu konudaki vizyonu ve sorunu algılayış biçimi Vali Halil İbrahim Daşöz’ün öncülüğünde yapılan “Kurtuluş Gecesi”nde çok net biçimde ortaya çıktı. Malatyaspor’a destek ve sorunun çözümü için yapılacak çalışmaları konuşmak için yapılan 700 kişinin davet edildiği geceye, 700 kişiyi davet eden 6 AKP Milletvekilinden 4’ü (Fuat Ölmeztoprak-Ömer Faruk-Mehmet Şahin Ömer Faruk Öz-İhsan Koca) kendi davetlerine icabet etme nezaketini bile göstermediler. Geceye katılan Öznur Çalık-M. Mücahit Fındıklı geceye katılımın düşük olmasından sitemkar bir dille sözederken ev sahibi sıfatlı 4 milletvekilinin geceye katılmayışını sudan bahanelerle izah etmeye çalıştılar. Çalık ve Fındıklı, hamaset düzeyini aşamayan konuşmaları ve 1000’er YTL. lik bağışları ile de sorunun çözümü konusunda kendilerine bu konuda umut bağlanmasının hata olacağını bir kere daha gösterdiler.

 

Kayısı’nın sorunları, Tekel Sigara ve Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ve özelleştirilme sonrası doğacak sorunların nasıl giderileceği, kapısına kilit vurulan Kayısıbirlik’in akıbeti, işsizlik, üniversitenin kadro sorunu ve benzeri bir çok konuda bugüne kadar somut bir adım atamayan iktidar milletvekilleri bir de kısaca ve tek tek ele alalım isterseniz :

 

Mahmut Mücahit Fındıklı : 12 yıllık TSO Başkanlığı deneyimini Malatya için henüz bir faydaya dönüştürmüş değil. Mecliste aktif bir profil çizmiyor. Malatya’nın en yakıcı sorununun işsizlik olduğunu çok iyi bilen Fındıklı, bu soruna sadece teşvikler penceresinden bakıyor. Malatya ziyaretlerinde protokol konuşmaları yapıyor. Aylar öncesinde tarihi belirlenmiş 2. OSB Altyapı İhalesi’nin yapılmasını sahiplendi, ancak ihaledeki % 60’lık uçuk kırımı sorgulamadı. Seçim döneminde yaptırdığı internet sitesini kapattı.

 

Ömer Faruk Öz : Seçim kampanyasında çizdiği aktif profili, ilk 100 günde devam ettiremedi. Malatya halkının kafasında somut bir siyasi kimlik ve portre oluşturamadı. Bazı memur atamaları ile ilgili olarak bürokrasi üzerinde baskı yaptığı iddiaları kamuoyunda konuşuluyor. İlk 100 günde meclis kürsüsünde Malatya’daki hizmetlerle ilgili konuşan tek milletvekili. Malatya’nın sulama sorunları ile yakından ilgileniyor ama somut bir gelişme sağlanmış değil.

 

Öznur Çalık :  Halkla iç içe olma konusunda en çok çaba harcayan AKP milletvekili. Sık sık Malatya’ya gelerek törenlere, davetlere, toplantılara katılıyor. Ülke gündemine ilişkin genel açıklamalar yapıyor. Malatyaspor’un yanında olduğunu göstermeye çalışıyor. Erhaç Havaalanı’nın yedek pistinin yapımının 2008 bütçesine alınmasına önem veriyor. AKP’nin 1. iktidar dönemi hizmetlerini anlatmayı seviyor.

 

İhsan Koca :  İsmi Malatya’ya hizmet ile değil, başhekimlik kavgası ile gündeme geldi. Mecliste henüz kürsüye çıkmış değil. Mevlüt Aslanoğlu’nun Malatya’daki baraj ve karayollarının durumuna ilişkin olarak ilgili bakanlıklara yönelttiği soru önergelerini ‘’reklam yapıyor’’ sözleri ile küçümsedi. Önceki dönemde AKP İl Teşkilatı’ndaki Ali Osman Başkurt-İhsan Koca ilişkisinin yoğunluğu şimdilerde İhsan Koca-Ahmet Çakır olarak devam ediyor. Teşkilatla ilişkileri en yoğun milletvekili. Ali Osman Başkurt ve A. Münir Erkal’in 2. dönemde neden aday gösterilmediğini henüz analiz etmemiş izlenimi veriyor.

 

Fuat  Ölmeztoprak : Genel-geçer açıklamalara imza atmakla yetiniyor. Mazbata töreninde olmasa da daha sonraki günlerde önceki dönemden farklı olarak, diğer milletvekilleri ile mümkün olduğu kadar beraber görüntü veriyor.

 

Mehmet Şahin : Malatya halkı AKP’ye oy verirken aslında  diğer birçok ilde olduğu gibi  AKP’nin önüne koyduğu milletvekili listesindeki isimlere değil R. Tayip Erdoğan’a ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde mağdur konuma düşürülen Abdullah Gül’e verdi. Ama, Malatya listesinde bir isim vardı ki, geniş ve farklı kesimlerce diğer isimler kadar tanınmasa da, bu listenin içinden farklılaşarak sıyrılacağı ve Malatya için pozitif işlere imza atacağı yönünde bir kanı oluştu. Bu isim Mehmet Şahin’di. Ancak bugüne değin bu beklentiye paralel bir aktivite / çalışma / girişim görülmedi. Belirli bir kesim / cemaat  aidiyetinin Malatya halkının tüm kesimleri ile güçlü iletişim kurma önünde bir engel olduğuna yönelik endişeleri gideremedi. Mecliste, Dışişleri Komisyonu üyesi olmasının da verdiği motivasyon ile Türkiye’nin global sorunlarına yoğunlaşırken Malatya’ya yönelik tutum ve açıklamalarında kaydadeğer bir  açılım / farklılık / yenilik görülmedi henüz.

 

CHP

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Buraya kadar AKP’nin 6 milletvekilinin 100 günlük performansını değerlendirmeye çalıştık. 22 Temmuz’da  CHP 1. sıra adayı olarak ikinci defa TBMM üyeliğine seçilen Mevlüt Aslanoğlu’nu değerlendirmek gerektiğinde ise 1. dönemden farklı bir Mevlüt Aslanoğlu portresi çıkıyor karşımıza.

 

Mevlüt Aslanoğlu 22 Temmuz seçimlerinde partisinin Malatya’da aldığı sonucu hayal kırıklığı ile karşıladı. Malatya’dan ve politikadan kısmen soğudu. Seçmenin dürüst / tutarlı ve hizmete göre tercih yapmadığını düşünerek Malatya ve Malatya halkından bir önceki döneme oranla biraz uzaklaştı. Önemli hizmetler götürdüğü bir köyde 1 evet tek bir oy çıkınca, en çok hizmete aracılık ettiği ilçe neredeyse silme iktidar partisine oy verince küsmüştü.. Şimdi seçmene kırgın ama öfkeli değil. Bu kırgınlığının yansımalarını ve politik hayatının muhasebesini yapmak için iç dünyasına yönelmiş ve dış dünyayı uzakta tutma çabası veren bir görüntüsü var. Malatyaspor’daki krizin çözümü için yapabileceklerinin bir bölümünü yapmaya çalıştı. Heyecan ve coşkusu eskisi gibi olmamasına karşın Meclis’te aktif. 100 günlük sürede Malatya’daki hizmetlerle ilgili olarak ilgili bakanların cevap vermesi istemiyle 3 soru önergesi verdi. Bu önergeler : 1- Malatya'daki bazı baraj ve sulama kanalı projelerine ilişkin 2- Malatya'da yapımı süren barajlara ilişkin. 3- Malatya'daki bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin soru önergeleri olarak meclis gündeminde bulunuyor. 1 Kasım günü başlayıp 2 Kasım sabaha doğru sona eren 15. birleşimde İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Yasa Tasarısı görüşmeleri sırasında gece 03.30’daki konuşmasında AKP’ye sert muhalefeti ile kürsüdeki deneyimini gösterdi.

 

Sözün Özü :  Malatya, 100 günde iktidar partisine verdiği % 66’lık güçlü desteğe paralel / uyumlu  bir  karşılık alamamıştır. İktidarın Malatya milletvekilleri açıkça söylemeliyiz ki; ilk 100 günde AKP’ye verilen desteği hak ettiklerini gösterecek bir performans ortaya koyamamışlardır. 100 gün 4 yılın Malatya için nasıl geçeceğine dair bir fikir oluşturabilir mi ?  1200 denek ile yapılan bir kamuoyu araştırması 100 bin, 200 bin kişilik topluluğun siyasal davranışlarına ilişkin yüzde yüze yakın sonuçlar verebiliyorsa  100 gün de 4 yılın nasıl geçeceğini gösterebilir. Nasıl başlarsanız öyle devam edersiniz. Umarız biz yanılırız ve 4 yılın sonunda milletvekillerimizi ayakta alkışlarız. Bu onların elinde. Formül basit : Çalışmak. Çalışmak. Çalışmak. Ama toplum için. Ülke için. Malatya için.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız