SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Malatya Muhabbeti mi?'

A- A+ PAYLAŞ

TBMM'nin oturumunda Malatya milletvekilleri sözaldı. AKP milletvekili Öznur Çalık'ın konuşmasından sonra CHP milletvekili Mevlüt Aslanoğlu kürsüye gelirken, oturumu yöneten başkan vekili Nevzat Pakdil, yeniden sözalan Çalık'a "Sayın Çalık, nedir konu? Malatya muhabbeti mi efendim?" diye takıldı.

TBMM'nin Çarşamba günkü oturumunda AKP milletvekili Öznur Çalık, Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı Verilmesi'nin yıldönümü dolayısıyla sözaldı. Daha sonra sözalan CHP Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, Çalık'a konuşmasından dolayı teşekkür etti ve İnönü Üniversitesi'ne bağlı Turgut Özal Tıp Merkezi'nin sağlık turizmi açısından önemine değindi.

Geçtiğimiz haftalarda ciddi bir sağlık sorunu yaşayan Aslanoğlu, bu sırada hem başkan vekili Pakdil'in, hem de AKP'li vekil Çalık'ın iyi dileklerine muhatap oldu.

TBMM'nin tutanaklarına göre, Malatya Milletvekillerinin konuşmaları şöyle:

"BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25'inci Birleşimini açıyorum. İlk söz Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 75'inci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Malatya Milletvekili Öznur Çalık'a aittir.

Sayın Çalık, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 75'inci yıl dönümüyle ilgili şahsım adına gündem dışı söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan evvel yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Demokrasinin en temel özelliği, insanlar arasında fark gözetilmemesidir. Demokrasi alanında gelişmiş olan devletlere bakıldığında, kadın hakları konusunda çözüme yönelik etkin politikaların, kanunların yürürlüğe konduğunu ve uygulama noktasında da cinsiyetler arasındaki eşitlik ilkesine önem atfedildiğini görmekteyiz. Bir ülke, daha bilinçli bir toplum oluşturabilmek için kadınlara karar alma mekanizmalarında daha fazla temsil hakkı sağlamak durumdadır. Bu kaçınılmazdır çünkü aksi bir uygulamada yaklaşık toplumun yarısının yok sayılması gündeme gelir ki bu durumda sosyal, kültürel, ekonomik bir kalkınma ihtimalinden söz etmek mümkün olmayacaktır.

Bu doğrultuda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün demokrasiye verdiği önemin neticesi olarak 1930'lu yıllarda Türk kadınına sağladığı haklar pek çok ülkeyle kıyaslandığında çok daha önce kazanıldığını görüyoruz. Kadınlarımıza 3 Nisan 1930'da Belediye Kanunu'nda, 26 Ekim 1933'te köy ihtiyar heyetleri seçimlerinde, 5 Aralık 1934'te Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen yasayla seçme ve seçilme hakkı tanınarak yasalar önünde erkeklerle eşit haklar verilmiştir. Kadınlarımıza neredeyse seksen yıl önce verilen bu hakların siyasetteki tecellisine baktığımızda ise maalesef arzu edilen rakamlara ulaşamadığımızı görüyoruz. Arzu edilen temsil rakamlarına yaklaşan, her alanda olduğu gibi, Gazi'yi, seksen yıllık uygulamalara bakıldığında yine en iyi anlayan, doğru anlayan ve cumhuriyet tarihinde Mecliste en çok kadın milletvekilini getiren yine AK PARTİ olmuştur. Demokrasiye verdiği değeri sözlerle değil icraatlarıyla ortaya koyan bir partinin mensubu olmaktan bir bayan milletvekili olarak onur duyduğumu burada bir kez daha ifade etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Türkiye Büyük Millet Meclisinde yüzde 4'ler oranındaki kadın temsili, 2007 seçimlerinde yüzde 10'lar yükselmiştir. Tabii ki bu sayıları yeterli görmüyoruz, tabii ki temsilde eşitliği hedefliyoruz, bu yolda yürümeye devam ediyoruz. Türkiye, kadın haklarının daha da geliştirilmesi adına bu meseleyi her vesileyle tartışmaya devam ediyor ve büyük mesafeler alıyor. Tartışmaların boyutları her geçen gün daha makul bir çizgiye geliyor. Çünkü bütün insan hak ve hürriyetlerine, adalete ve merhamete öncelik veren bir İktidarımız ve Hükûmetimiz var.

Değerli milletvekilleri, "İnsanı yücelt ki devlet yücelsin." felsefesinin önceliği insandır. İnsan dediğimizde, kadını ve erkeği birlikte ele almış oluyoruz. Kadınıyla, erkeğiyle, ailesiyle, toplumuyla bir bütün olarak insana hizmet etme yolunda aldığımız mesafe, elde ettiğimiz kazanımların korunması, yeni kazanımlar için verdiğimiz mücadele bütün dünyanın takdirini toplayacak mahiyettedir.

Bu dönemde ülkemizin en yoksul bölgelerinde eğitime kazandırılan yüz binlerce kız çocuğundan Türkiye Büyük Millet Meclisindeki kadın parlamenter sayısındaki artışa kadar kadının toplumsal statüsünü yükseltmeye dönük tarihî adımlar atılmış bulunmaktadır. 25 Şubat 2009'da kabul edilen 5840 sayılı Kanun ile Türkiye Büyük Millet Meclisinde ilk kez Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulmuştur. Kuşkusuz önümüzde daha yürünecek çok uzun bir yol, alınacak büyük mesafeler vardır.

Cinsiyet ayrımcılığında toplumun vicdanını yaralayan sorunların aşılabilmesi için hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu mesele bir tek kesimin, bir tek partinin meselesi olmadığı gibi sadece kadınların meselesi de değildir. Medeniyetin, kalkınmanın, refahın, adaletin, toplumsal barışın ve huzurun en önemli kriteri hakların eşit olarak kullanılabilmesidir. Nitekim hukukun temel prensibi de eşitlik ve adalettir. Bugün adalet ve eşitlik kavramlarına kimsenin itirazı olmadığı hâlde uygulamada adalet ve eşitlikle ilgili ciddi sorunlar yaşamamız büyük bir paradokstur.

Kadının seçme ve seçilme hakkını birçok Avrupa ülkesinden önce tanıyan Türkiye Cumhuriyeti medeniyet yolunda yürüdükçe, bu yolda geri adım atmadıkça kadının maruz kaldığı bütün haksızlıklar er geç bertaraf edilecektir. Bugünkü dünyada ne üniversite kapılarında ne fabrika kapılarında ne siyasette ne ticarette ayrımcılık onaylanamaz ve kabul edilemez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çalık, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Kızlarına karşı ayrımcılık yapan bir baba ailede adaleti sağlayamayacağı gibi, kadınlara karşı ayrımcılık yapan bir toplum iflah olamaz, adalete, huzura ve mutluluğa kavuşamaz.

Ümit ediyorum ki el birliğiyle, gönül birliğiyle kadın temsilinde arzu ettiğimiz noktalara hep birlikte ulaşacağız.

Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çalık.

....

BAŞKAN - Teşekkür ederim. Konuşmacı, ülkemizde ve dünyada tedavi kurumları ile sağlık turizmi hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'na aittir. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Aslanoğlu.

Sağlığınız iyi değil mi?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Teşekkür ederim, iyiyim.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, yüce Meclisin çok değerli üyeleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Bir kere, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesiyle ilgili tüm Meclisin arzu ettiği bir konuşmayı yaptığı için Sayın Çalık'a teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, müsaade ederseniz, ben, bugünkü konuşmamda Türkiye'de ve dünyadaki sağlık hizmetleri ve sağlık turizmi konusunda size bilgi vermek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'deki gerek devlet gerek üniversite gerek özel hastanelerimizin birçoğu ister tanıda ister teşhiste ister tedavide artık dünyayla boy ölçüşecek hekimlerimiz ve yine dünyayla rekabet edebilecek, her türlü donanıma sahip, özellikle teşhis konusunda birçok hastanemiz çok modern cihazları getirerek… Bu konuda, hakikaten önemli ölçüde teşhis, tedavi ve diğer tedavi konusunda çok başarılı hastanelerimiz var, bunda üniversite hastanelerimiz de var, özel hastanelerimizin birçoğu da. Bu nedenle, özellikle size birkaç rakam vermek istiyorum.

Bir kere, hekimlerimiz, artık dünyayla birlikte, dünya hekimleriyle birlikte çok başarılı hekimlerimiz var ve dünyada kendi alanında çok başarılı olmuş hekimlerimiz var. Artık bunu kabul etmeliyiz. Yine, tıbbi donanım konusunda birçok hastanemiz çok başarılı. Ayrıca yardımcı sağlık hizmetleri konusunda özellikle özel hastanelerimiz dâhil, üniversite hastanelerimiz dâhil, çok başarılı hizmetler veriyorlar ve çok hijyen bir konuma geldi bu hastanelerimiz.

Ben size birkaç rakam vermek istiyorum: Dünyada bir açık kalp ameliyatı minimum 100 ile 150 bin dolar arasında yapılırken, ülkemizde en pahalı dediğimiz özel hastanelerimizde bu miktar 15 ile 20 bin dolar arasında arkadaşlar. Yine, ortopedik bir ameliyat dünyada 50 ile 100 bin dolar arasında yapılırken, Türkiye'de bu 10 bin ile 15 bin dolar arasında yapılıyor. Yine, dünyada bir kalp nakli ve diğer hastalıklarda en az 10 kat fark etmesine rağmen, ama bazı ülkeler artık sağlık turizmini kendine şiar edinmiş. Artık, bazı ülkelerde "Arap masası, Türk masası, işte İspanyol masası" gibi hangi ülkeler hangi dilde konuşuyorsa, bazı ülkelerin sağlık tesisleri, örneğin bir Amerika'da, bir Kore'de çok büyük imkânlar sunarak, kendi ülkelerine diğer tüm dünyadan hasta çekmektedir. Artık Türkiye'nin ve devletimizin bunu bir millî politika olarak ele alması lazım. Türk hastaneleri, artık bu hizmeti verecek bir yapıya kavuşmuştur. Artık bizim, sağlık turizmini çok ön plana çıkarmamız lazım.

Yani bir de arkadaşlar, bunun bir başka boyutu; örneğin, hastanelerdeki tedavinin dışında, dünyadan gelen refakatçinin ülkemize bıraktığı döviz. Yani buradan giden bir refakatçi, minimum Amerika'daki bir otelde günlük 200-250 dolar ödüyor. Bunun iaşesi, bunun kalacak yeri, bir kişi, bir aylık sürede eğer tedavi oluyorsa hastası en az 10 bin-15 bin dolar da oraya para bırakmak zorunda kalıyor.

Artık Türkiye'nin, en azından Balkanların, en azından Uzak Doğu, Orta Doğu gibi ülkelerden artık hasta konusunda önemli bir pazardır bizim için. Mutlak bunu irdelemek zorundayız. Yani Türkiye'de çok başarılı üniversite hastanelerimiz var. Türkiye'de, baktığınız zaman, bir karaciğer nakli konusunda, bir organ nakli konusunda bir Antalya'daki Antalya Üniversitesi, bir Ege Üniversitesi, bir Malatya İnönü Üniversitesi arkadaşlar, yılda 250 tane karaciğer nakli yapıyor. Yılda 250 tane. Yılda 250 tane karaciğer nakli demek, bu bölgede yani, Balkanlar dâhil bu üç hastanemiz, Antalya ve Ege Üniversitesi ile beraber artık bu bölgede bir numara oldular.

Hakikaten yine kalp konusunda yine Malatya İnönü Üniversitesi başta olmak üzere tüm hastanelerimiz, özel hastanelerimiz çok başarılı hizmet veriyorlar. Neden bu fırsatı kaçıralım? Türkiye için yine göz konusunda dünyayla boy ölçüşecek hastanelerimiz var.

Değerli arkadaşlarımız, artık, Sağlık Bakanlığının ve hepimizin bu konuyu bir millî politika edinmesi lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Aslanoğulu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, dünyada "Joint Commission International" diye bir belge veriliyor. Bu belgede diyor ki: Bu belgeyi alan hastaneler, artık dünyanın her yerinde bu hastane her şeyi yapabilir, çok başarılı hastanedir. Türkiye'de bu belgeyi almış birçok hastanemiz var. Ben biliyorum, örneğin Acıbadem dâhil yani ismini sayacağım bir sürü özel hastane var yani bunlar artık dünyayla… Diyor ki bu belgede: "Bu hastane dünyada her türlü tedaviyi, teşhisi en iyi şekilde yapabilir." Artık bunları kullanalım ve Türkiye'de tüm insanlara ben sağlık, sıhhat diliyorum ama dünyadan gelecek bu sağlık turizmi konusunda da hepimizin… Ülkeye önemli bir döviz kazanımı olacaktır. Bunu değerlendirmek zorundayız.

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Çalık, nedir konu? Malatya muhabbeti mi efendim?

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Sayın Başkanım, Malatya…

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Sayın Başkanım, ben, Malatya Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Aslanoğlu'na, konuşması için teşekkür ediyorum; hem dünyadaki hem Türkiye'deki sağlığı anlattı.

Ben de kendisine, yeniden sağlığına kavuşması dolayısıyla memnuniyetimizi ve mutluluğumuzu ifade ediyorum. "Yeniden aramıza hoş geldiniz." diyorum ve Turgut Özal Tıp Merkezi de bizim gibi, Mevlüt ağabeyin de hep beraber gurur duyduğu bir merkez. Tekrar, kendisine "Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz, geçmiş olsun." diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çalık.

Biz de bu vesileyle rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ı rahmetle, minnetle, şükranla analım; Allah ruhunu şad etsin.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz."

ARŞİV FOTO: Aslanoğlu ve Çalık, İnönü Üniversitesi kadro yasası meclisten geçince, sevinçlerini böyle paylaşmışlardı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız