SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Malatya Vekili Sayıyorum"

0
Güncellendi - 2015-12-27 20:20:05
A- A+ PAYLAŞ

Cumhuriyet Halk Partisi Malatya İl Örgütü tarafından Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu’nun katledilişinin 21. yıldönümünde düzenlenen ‘Uğur Mumcu ve Demokrasi’ konulu konferansa katılmak üzere Malatya’ya gelen CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Mustafa Balbay, hapiste geçirdiği 5 yılın ardından ilk gezisini Malatya’ya yaptığını hatırlatarak “Bugün sabahın ilk saatlerinden itibaren Hrant Dink’in doğduğu Çavuşoğlu Mahallesi’ndeydik. Yıkılmış evinin önündeydik. Halkımızla buluştuk ve sonra bu salonlara geldik. Sevgili Veli Ağbaba izin verirse sizler de evet derseniz ben kendimi Malatya milletvekili olarak saymak istiyorum” dedi.

Malatya Belediyesi Konferans Salonu’nda düzenlenen ve yaklaşık 1500 kişinin katıldığı kalabalık ve coşkulu bir kitleye seslenen Mustafa Balbay, konuşmasında özellikle 17 Aralık’ta başlayan ‘yolsuzluk ve rüşvet’ iddialı soruşturmalar üzerinden AKP Hükümeti’ne sert eleştirilerde bulundu. Balbay, ‘AKP ayakkabı kutularına sığacak kadar küçüldü, biz salonlara ve meydanlara sığmayacak kadar büyüyoruz” diye konuştu. 

Malatya’ya gelmeden önce Ergenekon Davası hükümlüsü, İnönü Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nu cezaevinde ziyaret ettiğini belirten Balbay’ın, “Yıllarca Malatya’ya hizmet veren Fatih Hoca’nın selamlarını ve sevgilerini getirdim size” şeklindeki mesajı salondaki kalabalık tarafından uzun süre alkışlandı.

Salondan Taşan Kalabalık 

CHP Malatya İl Örgütü’nün düzenlediği ‘Uğur Mumcu ve Demokrasi’ konulu konferans Malatya Belediyesi Konferans Salonu’nda yapıldı. Yoğun bir katılımla gerçekleşen konferansta salon tamamen dolunca, dışarıya kurulan ses sistemi ile konferans konuşmacılarının konuşmaları dışarıya aktarıldı. 

Özellikle kadınların büyük ilgi gösterdiği konferansın açış konuşmasını yapan CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz, yaşamını özgürlük ve demokrasi yolunda mücadele etmeye adayan milletvekili ve gazeteci Mustafa Balbay’ı Malatya halkı ile buluşturmaktan büyük mutluluk duyduklarını söyledi. 

Veli Ağbaba: Yolsuzlukları Polis Değil Gezi Ruhu Ortaya Çıkardı 

Daha sonra kürsüye CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba geldi. Konuşmasında Gezi eylemlerini ve bu eylemlerde yaşamını yitiren gençlerin mücadelesini övgüleyen Ağbaba, “Eğer bugün AKP’ni yaptığı yolsuzluklar yazılabiliyorsa, bakanların evlerinden çelik kasalar çıkıyorsa, bilin ki bunu yapanlar polisler değildir, Gezi direnişinin yarattığı ruhtur ” dedi. 

Türkiye’nin ‘En çok gazeteci, en çok avukat ve en çok öğrenci tutuklanan ülke’ unvanına sahip olduğunu söyleyen Veli Ağbaba daha sonra şöyle konuştu: “Uğur Mumcu katledildi, Hrant Dink katledildi, onları bir kez daha saygıyla anıyoruz. Onları anarken bu yaz 31 Mayıs’ta AKP’nin kimyasını bozan, AKP’nin gerçek yüzünü ortaya çıkartan ve yaşamını yitiren gençleri de anmak bizim namus borcumuzdur.  Ethem Sarısülük’ü, Abdullah Cömert’i Ali İsmail Korkmaz’ı, Ahmet Atakan’ı ve Komiser Mustafa Sarı’yı anıyorum. Eğer bugün AKP’nin yaptığı yolsuzluklar yazılabiliyorsa, bakanların evlerinden çelik kasalar çıkıyorsa, bilin ki bunu yapanlar polis değil, Gezi’deki direniş ruhudur. Bugün önemli bir basın emekçisini, Uğur Mumcu’yu anıyoruz. Türkiye maalesef birçok olumsuz alanda dünya lideri oldu. Dünyada en çok tutuklu siyasetçinin bulunduğu ülke, dünyada en çok tutuklu gazetecinin bulunduğu ülke, dünyada en çok tutuklu avukatın, öğrencinin, sendikacının cezaevinde bulunduğu ülkeyiz. Tüm dünyada terör suçlamasıyla cezaevinde bulunan insanları üçte biri Türkiye’de yaşıyor. Bizim Anadolu’daki kadınlarımız terörist doğurmuyor. Birileri onları terörist yapıyor. Bunu kim terörist yapıyor arkadaşlar, kim gönderdi bunları cezaevine? Ben size söyleyeyim: Dünyanın en gaddar, en zalim savcısı.”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı hayatın her alanına ve insanların yaşamının her aşamasına müdahale etmekle eleştiren CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “Onun başka özellikleri de var. O dünyanın en iyi jinekoloğu (kadın doğum uzmanı), kaç çocuk doğuracağımıza, çocukları nasıl doğuracağımıza nasıl besleyeceğimize karar veren bir başbakan var. O aynı zamanda bir senarist. Muhteşem Yüzyıl dizisinde hangi padişahın kiminle öpüşeceğine karar veren bir başbakan var. İyi bir yönetmen. Başbakan iyi bir mimar. 3. köprünün nereye yapılacağına karar veren bir başbakan. Mimarlığının yanında iyi bir mühendis. Hangi alışveriş merkezinin nereye yapılacağına karar veren bir başbakan.  Dolmabahçe’de oturup Kadıköy vapuru ile gelen kızlı erkekli insanların nasıl oturacağına karar veren bir başbakan var. Ancak 17 Aralık’ta bir ünvanı daha oldu başbakanın. Bu kadar yolsuzluk ve hırsızlığın olduğu bir ülkede, evlerindeki kutularda milyon dolarlar çıkanları koruyan bir ülkenin başbakanına ne denir? Bir özelliği daha oldu. Dünyadaki bu konuda en yetenekli başbakan oldu. Bunların hepsini topladığımız zaman bir şey çıkıyor. Toplamında bunlara diktatörlük denir” diye konuştu.  

‘Ethem’i Öldüren Polis Terfi Ederken, Bilal’i Almaya Gelen Polis Sürülüyor’

Gezi eylemleri sırasında Eskişehir’de Ali İsmail Korkmaz’ın ‘polis ve çetelerin işbirliği ile’ dövülerek öldürüldüğünü söyleyen Ağbaba “ Peki Ali İsmail’i döve döve öldüren polis görevden alındı mı? Alınmadı, terfi ettirildi.  Ethem Sarısülük,  Kızılay’ın göbeğinde 3 metreden hedef gösterilerek öldürüldü. Polis görevden alındı mı? Aksine yükseltildi. Hrant Dink’i öldüren polislere ne oldu? Görevde yükseltildiler. Kimi müdür kimi amir oldu. Ali İsmail Korkmaz’ı öldüren polisi yükselteceksin, Bilal Erdoğan’a dokunmaya kalkışan polisi süreceksin. Bunun adı faşizm” dedi. 

Yerel seçimlerde Malatya ve Türkiye genelinde başarılı olmak için gece-gündüz ve yorulmadan çalışacaklarını söyleyen Ağbaba şöyle tamamladı: “Bunların hesabını 30 Mart’ta sandıkta sorup bu ülkeyi aydınlık yarınlara taşıyacağız. Çünkü biz, idam sehpasında idama giderken ayağı titremeyen ‘Tam bağımsız Türkiye’ diyen Deniz Gezmiş'lerin yoldaşıyız,Hiç kimsesi yokken tek başına bir sabah çıkıp Bandırma Vapuru’yla Samsun’a çıkıp oradan yedi düvele, emperyalizme meydan okuyan Mustafa Kemal’in yoldaşlarıyız biz” 

Mustafa Balbay: Mustafa Kemal’den Gelirim, Sadece Sizin Önünüzde Eğilirim 

“Merhaba Malatyalı kardeşlerim, merhaba mücadele, merhaba özgürlük’ sözleri ile konuşmasına başlayan ‘Uğur Mumcu ve Demokrasi’ konferansının konuşmacısı CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Mustafa Balbay, konferansı takip etmek üzere salonu dolduran dinleyicilere ‘Sizler benim sosyal aşkımsınız. Mahpusluk günlerimde aile hasretinden sonra bir başka açlık vardı. En çok bu yürekli salonlara seslenmek istiyordum. Ben Uğur Mumcu’lardan Tevfik Fikret’lerden, Mustafa Kemal’lerden gelirim, sadece sizin önünüzde eğilirim” sözleri ile hitap etti. 

Cezaevinde iken zaman zaman iç dünyası ile konuştuğunda, ‘Balbay buradan ne zaman çıkacağın önemli değil, nasıl çıkacağın önemli. Dimdik çıkacaksın, mücadele edeceksin’ dediğini belirten Balbay “İşte hayalim, özgürlükler ve böylesi salonlarla buluşmaktı. Dileğimi gerçekleştirdiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. 

Siz de ‘Evet’ Derseniz Malatya Milletvekili Sayılmak İstiyorum 

Konferanstan önce Hrant Dink’in doğduğu Çavuşoğlu Mahallesi’ndeki anma törenine katıldığını hatırlatan Mustafa Balbay, “Hrant Dink’in doğduğu Çavuşoğlu Mahallesi’ndeydik. Yıkılmış evinin önündeydik. Halkımızla buluştuk ve sonra bu salonlara geldik. Sevgili Veli Ağbaba izin verirse sizler de evet derseniz ben kendimi Malatya milletvekili olarak saymak istiyorum.” dedi. 

Salonlara Sığmayacak Kadar Büyüyoruz 

Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları üzerinden AKP Hükümeti’ne oldukça sert eleştiriler yönelten Mustafa Balbay, CHP’nin 30 Mart yerel seçimlerine büyük bir heyecanla hazırlandığını, büyük bir mücadele sürdürdüklerini söyledi. Balbay, “Böylesine yürekli, böylesine mücadele dolu, böylesine özgürlükçü Malatyalı kardeşlerimle yüz yüze gelince hepinizi kucaklamak ve hepinize sarılmak geliyor içimden. Bu heyecan bir şeylerin habercisi. Bu heyecan yepyeni bir doğuma gebe. Şu anda gerçek şu ki sahneye bakıyorum, salona bakıyorum, dışarıdaki insanlara bakıyorum, kalabalığa bakıyorum, bizler salonlara sığmayacak kadar büyüdük, onlar ayakkabı kutularına sığacak kadar küçüldüler. Hazırlanın, halkın iktidarına yürüyoruz.  Yok öyle, belirsizliğe karanlığa teslim etmeyeceğiz, haramilerin iktidarını yıkacağız değerli Malatyalılar” dedi. 

CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Mustafa Balbay’ın ‘Uğur Mumcu ve Demokrasi’ konferansında yaptığı konuşmada öne çıkan mesajlar şöyle: 

“Size Ankara’dan da, mücadelemizden de bahsedeceğim ama önce üzerimde çok onurlu bir yük olarak taşıdığım selamı getirdim size. Geçen pazartesi günü Fatih Hilmioğlu ile beraberdim. Anadolu’da güzel bir söz vardır: Büyüklerimiz ‘Allah sıralı ölümler versin’ der. Ama Sayın Fatih Hilmioğlu, bu sıralı ölümün olmadığı bir acıyı yaşadı. Onun da etkisiyle ister istemez bedensel hastalıklarla boğuşuyor. Ama şu gözlemlerimi paylaşmak isterim ki Fatih Hoca’nın beyni, buradaki insanlar kadar, buradaki gençler kadar heyecanlı ve yüreği sizinle beraber.

Türkiye’yi Böyle Bir İktidara Mahkum Etmek İçin Aydınlarımızı Katlettiler 

Bugün Uğur Mumcu’yu anmak üzere buradayız. Yarın Hrant Dink’in katledilişinin 7. yıldönümü. Ben konuşmamın bir bölümünde meslek büyüğüm, mesai arkadaşım Uğur Mumcu’yu ve Ahmet Taner Kışlalı’yı anlatmak istiyorum. Uğur Mumcu’nun biliyorsunuz lakabı ‘kalpaksız kuvvacı’ydı. Atatürk devrimlerine, cumhuriyete öylesine inanmıştı ki hem yazıları hem konuşmaları ve hem de yaşam biçimi ile kendisini bu mücadeleye adamıştı. Uğursuz 1990’lı yıllarda 31 Ocak 1990’da Prof. Muammer Aksoy’u, ardından 4 Eylül 1990 Turan Dursun’u, ardından 6 Ekim 1990’da Bahriye Üçok’u, 21 Ekim 1999’da Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’yı katlettiler. Bütün bu cinayetler için pek çok yorum yapıldı. Ama işin özü şu: Türkiye’yi böyle bir iktidara mahkum etmek üzere o aydınları ortadan kaldırdılar. Çünkü Atatürkçü, Kemalist aydınların ortadan kaldırılması ile yerini kimlerin kaplayacağını sizler çok iyi gördünüz. Ama zaten yaşamaktayız da şu anda.

Biz bugün Uğur Mumcu’yu anmak üzere buradayız ve Malatya’dan bu manzaraya baktığımda görüyorum ki şu anda hepimiz birer Uğur Mumcu’yuz. Ahmet Taner Kışlalı, Cumhuriyet Gazetesi’nde benim oda arkadaşımdı. Benim odamın hemen yanında kendisini odası vardı ve haftada iki gün kendisiyle çay içerdim.  Ahmet Taner Kışlalı, 21 Ekim 1999’da öldürüldüğünde Ajandası Ocak ayı sonuna kadar doluydu. O kendisini üniversite kampusuna hapsetmiş bir prof değil, halkın içinde, halkı aydınlatmayı görev bilmiş bir bilim adamıydı. Hepimizin onlara borcu var. Biz hep onları anacağız ama gerçek anlamda onları yaşatmak onların düşüncesini iktidara taşımakla mümkündür. Önümüzdeki süreçte üç seçim var. Bu üç seçimin devamında Türkiye’nin gerçek anlamda nalsı şekilleneceğini göreceğiz. Burada toplumu kucaklayan ana görev bizim olmalı. 

Ben Mağdur Edebiyatı Değil, Memleket Edebiyatı Yapacağım 

Hapislik günlerimin sonuna doğru 5 Aralık 2013’te Anayasa Mahkemesi’nin oybirliği ile verdiği karardan sonra kafamdan geçenleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Dedim ki Balbay ‘Çıkış olasılığı yükseldi. Kapıda ne diyeceksin?’  

Birincisi, yaşasın özgürlük, ben çıktım artık başkaları uğraşsın . Bu bana yakışır mıydı?  Yakışmazdı. İkincisi, biz çıktık onlar girecek, kanlar yerde kalmayacak deyip bu gergin ortamda bir başka kutup oluşturmak. Bu bana yakışır mıydı? Hayır.

Üçüncüsü toplumun olabildiğince en geniş kesimlerini kucaklayıp bu zalim iktidara karşı halkla birlikte karşı durmak. İşte ben üçüncüsün seçtim. 

Biliyorsunuz Başbakan 4 ay hapis yattı 14 yıldır dinliyoruz. Ben 5 yıl yattım? Geçen grup toplantısında Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu bu mağdur edebiyatını çok güzel özetledi. Başbakan’ın 4 ay yattıktan sonra 14 yıl anlatma hakkı varsa, bana ne kadar süre veriyorsunuz? Ama ben, iş edebiyat ise ben mağdur edebiyatı değil memleket edebiyatı yapmak istiyorum. Ben bu yaşadığım acıları damıtıp, bizlerin çocuklarımızın, torunlarımızın daha güzel bir Türkiye’de yaşaması için toplumun bütün yurtsever kesimlerini içinde barındıran halk iktidarını kurmak için mücadele etmek istiyorum. Benimle var mısınız? 

Başarıya inanmak yolun yarısıdır. Ben bugün görüyorum ki yolu yarıladık. Bu salonlardan bu salonlara sığmayan bizler, salonlarda kendi sesimizin büyüsü bize yetmez. Toplumun daha geniş kesimlerine kucak açmamız gerekiyor. 

Gün Ayakkabı Kutusunu Sandığa Gömme Günüdür

Gün haklıyı, doğruyu topluma anlatmak, ayakkabı kutusunu sandığa gömmektir.  Hep beraber önümüzdeki dönemde bu ülkenin iç barışını kuracak olan, bu ülkeyi çağdaş uygarlığa taşıyacak olan Cumhuriyet Halk Partisi’dir.  Siz hiç iktidara gelmediniz diyenlere de şunu söylemek istiyorum. CHP’nin muhalefeti de bu ülke içindir. CHP’nin iktidarında da muhalefetinde de her şey bu ülke içindir. Bu ülkenin temellerinde CHP vardır. Belki 10 yıl sonra AKP diye bir şey olmayacak ama CHP devam edecek. CHP birinci kongresini Sivas Kongresi olarak kabul etmiştir. Bu ruhla yürüyoruz ve bu ruhu 21. yüzyıla taşıyacağız.

Biz içerde iken ne olursa olsun umudumuzu hiç yitirmedik, umudumuzu kesmedik. Ama umudumuzun en çok yükseldiği anlar, gerçekten Malatya’dan da yankı bulan Gezi Ruhudur. Gezi ruhunun ayrıca selamlamak isterim. Bu halk, bugünkü iktidara çok güzel bir ders verdi. Öyle bir ders verdi ki, bütün ezberleri bozuldu, ne olsa Gezi’den biliyorlar. Kuraklığı bile Gezi ruhundan biliyorlar. Bu ruhtan hepiniz dersler çıkarmışsınızdır. Bütün insanların kardeşçe bir arada olmasıdır. İşte biz bu ruhu iktidara taşımamız gerekiyor. 

Gezi Şehitleri Bizim Büyüğümüzüdür 

Gelecek için yürürken Ali İsmail Korkmazlar, Ethem Sarısülükler, Gezi şehitleri bizim büyüklerimizdir. Onlar bu ülke için canlarını ortaya koydular. 

Veli Ağbaba, Cezaevinde Bizi Hiç Yalnız Bırakmadı 

Bizi hapiste iken birçok dostumuz ziyaret etti, birçok sevenimiz destek verdi: Ama aralarında biri var ki, ne zaman söz verdiyse hep geldi, hep yanımızda oldu. O da Veli Ağbaba’dır. Ben artık Veli Ağbaba ile hep birlikte yürümek istiyorum. Ama en çok da Veli Ağbaba ile iktidara yürümek istiyorum. Köşe yazarlığı sürecimin,  2000’li yılların başında çok saygı duydum bir aile vardı. Trakya’da, Anadolu’nun değişik yerlerinde ailenin fertleri vardı. Deyim yerindeyse İnci gibiydi. Şimdi aynı aileden Hakan İnci’yi tanıdım ve çok mutlu oldum. Malatya’nın pek çok cadde ve sokağına ismi verilmiş pek çok yerel yöneticimiz, bu ülkeyi kuranların isimleri var. Biz o günleri yeniden yaratabiliriz. Atatürk’ün en sevdiğim sözlerinden biri var: ‘Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla yorulmazlar’

Konferans Sonunda Balbay Kitaplarını İmzaladı,  CHP Malatya İlçe Belediye Başkan Adayları Tanıtıldı 

‘Uğur Mumcu ve Demokrasi’ konferansının sonunda Mustafa Balbay okuyucuları için kitaplarını imzaladı. Bu sırada çok sayıda partili de Mustafa Balbay ile fotoğraf çektirmek için birbiri ile yarıştı. Konferansta ayrıca CHP’nin Malatya ilçelerindeki belediye başkan adayları tanıtıldı ve toplu fotoğraf çekildi. 

Haber- Fotoğraf: malatyahaber.com- Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız