SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Malatya'da da Sınır Yükseldi'

A- A+ PAYLAŞ

Türk-İş Malatya Temsilcisi Servet Akbudak, açlık ve yoksulluk sınırının git gide arttığını ileri sürerek, hükümetten iyimser tablo gösterme yerine sorunun çözmesini beklediklerini belirtti.

Servet Akbudak, yaptığı açıklamada, "Türk-İş'in yaptığı araştırmalara göre, Türkiye 54 milyon kişi yoksulluk sınırının altında, 11 milyon kişi ise açlık sınırının altında yaşıyor. Buna göre, Türkiye'nin yüzde 74'ü yoksul, yüzde 15 'inin ise açlık sınırının altında gelir elde ediyor" dedi.

Akbudak, yapılan araştırmaların ülke genelinde olduğu gibi Malatya'da açlık ve yoksulluk sınırının yükseldiğini, ülkede çizilen iyimser tablonun ise yanlış olduğunu iddia etti. Akbudak, 4 kişilik bir aile için açlık sınırının 717 YTL olduğu günümüzde, 430 YTL olan asgari ücretin sadece gıda harcaması için düşünüldüğünde bile açlık sınırının hat safhada olduğunu belirterek, "Toplumun büyük bir kesimi açlık sınırının altında. Müthiş bir yoksulluk tablosuyla karşı karşıyayız. 11 milyon insan açlık sınırının altında ücretle yaşamaya çalışıyor. 4 kişilik ailenin gıda harcaması, kira, sağlık, eğitim 2 bin 336 YTL'ye çıkmaktadır. 54 milyon insan yoksulluk sınırının altında görünüyor. Son yıllarda ekonominin iyiye gittiği söylentisi yanlıştır. Enflasyon belirlemeleri yapılıyor ancak, yüzde 6-7 gösterilen rakamları pazar ve manavda görüyoruz. Gıdalar da yüzde yüz arttı. Sanal bir büyüme var. İşsizlik oranı da bir hayli büyüdü" dedi.

Akbudak, açıklamasında şu örnekleri de verdi:

"Türkiye İstatistik Kurumu tarafından her yıl düzenli olarak yapılan yoksulluk çalışmasının 2006 yılına ilişkin sonuçları 26/12/2007 tarihi itibariyle şöyle; Türkiye'de 539 bin (yüzde 0,74) kişi sadece gıda harcamalarını içeren açlık sınırının, 12 milyon 930 bin (yüzde 17,81) kişi ise gıda ve gıda dışı harcamaları içeren yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Açlık sınırının altında yaşayanların genel nüfusu oranı, 2002 yılında yüzde 1,35, 2003 ve 2004 yıllarında yüzde 1,29, 2005'te yüzde 0,87 gerçekleşirken, 2006 yılında yüzde 0,74. 2002 yılına göre 2006 yılında, gıda harcamalarını içeren açlık sınırının altında yaşayanların oranı yüzde 0,61 gerilemiştir. Gıda ve gıda dışı harcamaları içeren yoksulluk sınırının altında yaşayanların oranı ise yüzde 9,15 oranında düşmüştür. 2005 yılında yüzde 0,87 olarak tahmin edilen açlık sınırının altında yaşayan fert oranı 2006 yılında yüzde 0,74'e, yoksul fert oranı da yüzde 20,5'den yüzde 17,81'e gerilemiştir. Açlık sınırın altında yaşayanların 2006 yılında kentsel yerleşim yerlerinde oranı yüzde 0,04 iken kırsal yerleşim yerlerinde bu oran yüzde 1,91 olarak tahmin edilmiştir. Yoksulluk sınırının altında yaşayanlar kentte yüzde 9,3 ile 4 milyon 225 bin kişi, kırsal kesimde ise yüzde 31,98 ile 8 milyon 706 bin kişi olarak belirtiliyor. Öte yandan yine Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, yoksulluk oranı eğitim durumu yükseldikçe azalıyor.

Yine 2006 verilerine göre, okuryazar olmayanlarda yoksulluk oranı yüzde 33,71, ilkokul mezunlarında bu oran yüzde 14.19, lise ve dengi meslek okulları mezunlarında yüzde 5.2, yüksekokul, fakülte ve üstü mezuniyete sahip fertlerde yüzde 1,01 olmuştur. Söz konusu dönemde hane halkı büyüklüğü, 3 veya 4 kişiden oluşan hanelerde bulunan fertlerin yoksulluk oranı yüzde 8,49 olurken, 7 ve daha fazla olan hanelerde fertlerin yoksulluk oranı yüzde 42,98 olarak belirtiliyor. Tarım sektöründe çalışan aileler de yoksulluk sınırı daha yüksek. Elde edilen en son verilere göre, tarım sektöründe; yüzde 33.86, sanayi sektöründe yüzde 10.12. Hizmet sektöründe ise yüzde 7.23 oranında yoksulluk sınırı görülüyor. En düşük yoksulluk sınırı riski taşıyanlar ise işverenler."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız