SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Malatya'da Darbe Diğer İllere Göre Geç Başlamıştı"

0
Güncellendi - 2017-03-11 03:47:58
A- A+ PAYLAŞ

  • Darbe Davası'nda emir subayı ifade verdi: "Ömer Halisdemir’e komutanı ‘Şehit ol’ demeseydi, acaba şehit olur muydu?" 

Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Malatya Darbe Girişimi davasının 4. duruşmasında dinlenen tutuklu sanık 2. Ordu Komutanlığında icra subayı olarak görevli Binbaşı Eyüp Kök ve Ordu Komutanı Emir Subayı Binbaşı Sedat Kaya’nın ifadeleri de alındı.

“İKU EMRİNİ TUĞGENERAL SEVGİLİ VERDİ”

Kendisi hakkındaki mesajlaşmayı sağladığı suçlaması için Binbaşı Eyüp Kök, “O gece hazırlanan hiçbir belgede ismim yoktur. Mesajları hiçbir şekilde silmedim. Benim silme gibi teşebbüsüm olmamıştır. Sistem üzerinde bu bilgilere ulaşılabilir.” dedi.

Kök yaptığı savunmasında; “Ben o gece yaptığım tüm çalışmaları emir-komuta zinciri ve komutanlarımın talimatları üzerine yaptım. O gece birinci sivil amirim Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili’nin mesaiyi terk etmemem talimatı üzerine karargahta kaldım. Verilen talimat üzerine Kara Havacılık Alay Komutanlığına gittim. Ben sadece Mustafa Serdar Sevgili’nin emirlerini yerine getirdim, Sonuçta benim sicil amirimdir. Bahadır Erdemli’nin ‘Ordu komutanımız İnsanlı Keşif Uçağı istiyor’ demesi üzerine ben gittim. Ben kargaşa ve tartışmanın olduğu sırada karargahta değildim. Ben Kara Havacılık Alay Komutanlığı'na gittiğimde İnsanlı Keşif Uçağı (İKU)’nın 1 saat içinde hazır olacağı söylendi. Güvenlik kamerasının açılarını Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili’nin emri üzerine değiştirdim. Bana ikinci kez emir verilmesi üzerine kameranın açılarını değiştirdim. Kamera kayıtlarını değiştirme saatim 10.35’dir. Bu saatten sonra olayları karartmam mümkün değildir. Vurulan Binbaşı Fatih Kılıç’ın cenazesini saat 11.35’de taşıdığımız kayıtta. Orda cesedi taşımam delil karartmaz, çünkü orada bir ceset var. Nasıl saklayayım? O gece hiçbir şekilde elime silah almadım” ifadelerini ileri sürdü.

Eyüp Kök (yandaki fotoğrafta) “İKU’nun hazırlanması için Mustafa Serdar Sevgili emir verirken, yanında kim vardı?” sorusuna “Mustafa Serdar Sevgili’nin yanında, Tuğgeneral Zeki Karataş ve Albay Bahadır Erdemli vardı. Ordu Komutanının makamından çıktıktan sonra bana İKU hazırlanması talimatını verdiler.” şeklinde, “Ordu Komutanın konuta gitmeden önce Kara Havacılık Alayına gittiniz mi?” sorusuna “Evet gidildi. Öndeki araç oraya girince bizde arkasından takip ettik.” şeklinde, “Orada ne yaptılar?” sorusuna “Alay Komutanlığı binasına çıktılar. Biz aşağıda bekledik.” şeklinde, “Fatih Kılıç’ın cenazesini nereye götürdünüz” sorusuna “Hareket Merkezi Komutanın odasına götürdük” şeklinde, “Cesedi taşımayı kim teklif etti?” sorusuna “Bahadır Albay söyledi” şeklinde, “Kara Havacılıkta kiminle görüştün?” sorusuna “Kara Havacılık Alay Komutanı Hakan Keleş ile görüştüm” şeklinde, “Karargahta bulunduğun süre içinde elinde silah gördüğün kimler var?” sorusuna “Bahadır Albay’da, koruma astsubaylarında vardı, hatırladığım kadarıyla bunlarda vardı” şeklinde yanıtlar verdi.

EMİR SUBAYI: DARBE GİRİŞİMİNİ ARKADAŞLARIMDAN ÖĞRENDİM

2. Ordu eski Komutanı Orgeneral Adem Huduti’nin emir subayı tutuklu Binbaşı Sedat Kaya'nın ifadesine geçildi.

Sanık Binbaşı Sedat Kaya (yandaki fotoğrafta), darbe girişimini arkadaşlarından öğrendiğini ne olduğunu anlayabilmek için tanıdığı diğer emir subaylarını aradığını ancak hiçbirinin açmadığını belirterek, "Sadece Genelkurmay Başkanımızın koruma müdürü telefonu açtı, ne olduğunu sordum izinde olduğunu ve hiçbir şeyden haberi olmadığını söyledi. Daha sonra komutanın konutunu aradım ve durumdan iyice şüphelendim. Komutanımızın güvenliğini sağlamak üzere diğer koruma subayların konuta geçmelerini emrettim. Ben FETÖ'cü, darbeci olsam, bu iğrenç olayın parçası olsam sokakta gördüğüm iki albayla bunu neden paylaşayım. Taksiyle komutanımızın konutuna gittim. Konuta gittim silahsız ve sivildim. Konuta girilmesi uygun olmadığından duruma tepki gösterdim. Bahadır Erdemli, sıkıntı yok gizli emirler geldi bunlar komutana iletilecek, dedi. Hepsi üniformalı ve silahlıydı. Komutanımız resmi kıyafetiyle aşağı indi. Karargaha geçelim, emriyle saat 23.20 sıralarında 2. Ordu karargahına hareket ettik. Sırf konuta gitmem sebebiyle darbecilerle hareket ediyormuşum gibi gösterilmiş. Bir emir subayı olarak yapmam ilk iş komutanın güvenliğini sağlamak için hareket etmektir. Komutanımız yolda Genelkurmay ikinci başkanını aradığını ve ulaşamadığını söyledi. Bize bağlı birlikleri ve Malatya Valisini arayıp, kendisiyle görüştürmemi emretti. Konuttan karargah 7 dakikada sürmektedir. Ordu komutanımız yaptığı görüşmede bütün bağlı birliklere gelen emri söylüyor, buna uyulmamasını, emir komuta zincirinden çıkılmamasını emretti. 5 araçlık konvoyla konuttan karargaha ulaştık. Ben rutin dışı bir hareket olduğunu anladığımda, korumalara komutan odasının güvenliğini almalarını ve fevri davranmamalarını söyledim. 23.50’de komutan ile valimizin görüşmesini sağladık. Mustafa Serdar Sevgili ve Zeki Karataş kararsız ve çekingendi. Odadan çıktılar. Zeki Karataş, ’Bahadır faaliyete geç, Serdar yapamayacak’ dedi. Malatya’da darbe Türkiye’deki illere göre geç başlamıştı. Saat 01.00'de Albay Bahadır Erdemli odaya girdi. Komutana, 'Başımıza geçerseniz mutlu olursunuz' dedi. 'Oğlum ben ordu komutanıyım zaten başınızdayım, siz kimden emir alıyorsunuz' diyerek, reddetti. Komutanımıza ‘Darbeci unsurları öldürmeyi teklif ettim, komutanımız kabul etmedi ve ‘ilk sıkan biz olmayacağız’ dedi. Komutanımız kendisi için bir silah istedi benden. O gece çok olay yaşandı, yüzlerce telefon irtibatı sağlandı. Ben Yarbay Bülent Kuzucu’dan tabancasını alarak tam dolduruş yaparak ordu komutanımıza verdim. Ben tekrar komutanımıza ‘darbecileri vurmayı’ teklif ettim. Ancak komutanımız, ‘Bu olayın kansız ve sorunsuz bitirileceğini’ söyledi. Ordu komutanımız ‘Beni korur musunuz?’ dedi. Ben de, ‘Beni ölmeden size dokunamazlar’ dedim. Ben emir subayıyım, her askerin görevi komutanın emirlerine uymaktır. Tuğgeneral Zeki Karataş’ın üzerindeki silahı aldım. Albay Bahadır Erdemli, Tuğgeneraller Zeki Karataş ve Mustafa Serdar Sevgili’yi silahsız olarak makam odasına aldım. Silahsızlandırdığım ve pasifize ettiğim kişiler, kendileri ile birlikte olan kişilerle görüşmek için odadan çıktılar.” dedi.

“BAHADIR ERDEMLİ MAKAM ODASINDA SİLAH ÇEKTİ”

Binbaşı Sedat Kaya, ifadesini şöyle sürdürdü:

“Saat 03.00 sularında Albay Bahadır Erdemli ve Tuğgeneral Zeki Karataş silahlı olarak makam odasına gelmişler. Zorla elindeki tüfekle makam odasına girmek istedi ve elindeki silahı aldım. ‘Silah boş’ demişti ve ancak ben kontrol ettiğimde mermi sürülmüştü. Bahadır Erdemli, ikinci kez elindeki silahla makam odasına girmek istedi. Bahadır Erdemli, saat 07.00 sularında makam odasına tekrar gelerek tekrar tabanca çekti ve Kurmay Başkanını tehdit ederek, kendilerini aleyhinde çalıştığı için çıkmasını söyledi. Saat 09.23’de yanında Yüzbaşı Kemal Keskin ile makama geldi ve Kemal Keskin’in yaralandığını söyledi. Komutanımız ‘Ne yapıyorsunuz, kesin artık’ dedi. Daha sonra Milli Eğitim Bakanımız İsmet Yılmaz beni cep telefonumdan aradı ve komutanımız ile görüştürerek, komutanımızı Genelkurmay Başkanı ile görüştürdü. Genelkurmay Başkanımız, ‘Darbeciler öldürülmemek şartıyla yargıya teslim edileceklerini’ söylemiş. Bu görüşme sonrasında Ordu Komutanımız, Albay Bahadır Erdemli, Tuğgeneraller Mustafa Serdal Sevgili ve Zeki Karataş’ı makamına çağırdı ve durumu anlattı. Ordu Komutanımız durum hakkında Genelkurmay Başkanı ve Malatya Valisini arayarak bilgilendirdi. Komutanımız Malatya Valisini darbeci unsurları ikna etmeye çalıştığını ve ateşin kesilmesini istediğini söyledi. Bir süre geçti, Bahadır Erdemli, ateşin kesilmesi şartıyla teslim olacaklarını söyledi. Komutanımız Genelkurmay Başkanı ve Valiye bunu iletti. Bahadır Erdemli, Binbaşı Fatih Kılıç’ın öldürüldüğünü söyledi. Ordu Komutanız, ‘Kesin artık daha kaç kişi ölecek’ dedi. Erdemli dışarıdan ateş edildiği sürece teslim olmayacaklarını söyledi. Komutanımız Genelkurmay Başkanı ve Valiye ateşin kesilmesini söyledi ve ateş kesildi. Bir süre sonra Bahadır Erdemli komutanımızın odasına gelerek teslim olacaklarını söyledi. Ben Vali beyi aradım ve bunu söyledim. Komutanımız kapıya gelerek, ‘Kelepçeleyin bunları’ dedi. Tekrar Vali beyi aradım ve silahların toplandığını söyledim. Güvenlik güçleri odaya girdi ve darbeci unsurlar teslim alınarak, hain girişim böylece bastırılmış oldu.”

“HALİSDEMİR ‘KOMUTANI ŞEHİT O’ DEDİĞİ İÇİN, ŞEHİT OLDU…”

Kaya, şöyle devam etti:

"Ömer Halisdemir’e komutanı ‘Şehit ol’ demeseydi, acaba şehit olur muydu? Eğer vurmasaydı o da bugün benim gibi yargılanacaktı. Ben 3 kişinin silahlarını alırken keşke ölseydim. Ben kaç kez intiharın eşiğinden döndüm. Böyle bir kara lekeyle yaşayamam. Kahraman bir Türk subayı iken bir gecede vatan haini oldum. Canım hariç her şeyim elimden alındı. Alkollü olduğum halde görevimin başına gittim. Canımı hiçe sayarak silahlarını aldığım kişilerle aynı suçtan yargılanıyorum."

“TEM MÜDÜRÜNÜN SİLAHINI MAKAMA GİRERKEN ALDIM”

Sedat Kaya, Mahkeme Başkanı Vedat Koç’un “TEM (Terörle Mücadele) Müdürü Hakan Yıldırımoğlu’nun makama girerken silahını nasıl ve ne şekilde aldınız?” sorusuna, “Hiçbir misafir ordu komutanın odasına silahla giremez. Silahımı odama bırakmalarını söyledim” şeklinde cevap veren Kaya, “makam odasında 20 dakikalık süre içinde ne konuşuldu?” sorusun ada “Ordu Komutanımız durumu anlattı. Ben komutanımızın ‘Kurmay subaylarımızın bize neler yaptığını görüyorsunuz?’ dediğini duydum.” şeklinde cevap verdi.

“KOMUTANIMIZIN TELEFON KONUŞMALARINA MÜDAHALE ETMEDİLER”

“Ordu komutanın odasında televizyon sürekli açık mıydı?” sorusuna da “Bir 20 dakika hariç hep açıktı. Bir ara 20 dakika yayın gitti” şeklinde cevap veren Kaya, “Makam odasında telefonla görüşme yapılırken, sizin darbeci olarak nitelendirdiğiniz isimler var mıydı?” sorusuna da “Girip çıkıyorlardı” cevabını verirken, “Ordu komutanının telefon konuşmalarına şahit oldular mı” sorusuna da ”mutlaka” cevabını, “Konuşmalara bir müdahaleleri oldu mu” sorusuna da “Olmadı” cevabını verdi.

Darbe gecesi yayınlanan mesaj hakkında ise Kaya, “Ordu Komutanımızın mesajı yazması 45 dakika sürdü. Bir taraftan darbecileri iknaya çalışıyor, bir yandan telefonla görüşüyor. Mesajı yazdı düzeltme yaptı. Avni Angun, İsmail Metin Temel’e okuttu, 3. Ordu Komutanına okuttu.

“SİLAHSIZ OLAN 3 DARBECİYİ NEDEN KELEPÇELEMEDİNİZ?”: BEN EMİR SUBAYIYIM….

“Darbeci olarak iddia etiğiniz Mustafa Serdar Sevgili, Bahadır Erdemli ve Zeki Karataş’ı silahsız olarak makam odasına aldığınızda ve onları öldürmeyi istediğiniz halde neden onları orada bağlamadınız ya da derdest etmediniz?” sorusuna da Kaya'dan “Ben emir subayıyım. Bana verilen emirleri uygularım, emir verecek makam değilim” cevabı geldi.

“ALDIĞINI SÖYLEDİĞİN O SİLAHI BANA VERDİN Mİ?”

Tutuklu sanık Albay Bahadır Erdemli, Tokat Cezaevi’nden SEGBİS üzerinden bağlanarak, “Ordu Komutanın odasındaki tabancayı kendi insiyatifi ile aldığını söyledi, Tabancanın namlusu nereye bakıyordu?” sorusuna Kaya, “Komutana bakmıyordu.” deyince, Bahadır Erdemli, “Tabancanın namlusu bana bakıyordu” diyerek düzeltme yaptı.

Albay Bahadır Erdemli, “Aldığını söylediği tabancayı, tekrar söyledim zaman bana ne zaman teslim etti? Benim o tabancayı ne zaman kılıfına soktuğuma dair kamera kayıtlarına bakınız” diyerek şu soruyu yöneltti; “Makam odasına silahlı girilmesi konusunda benden aldığı o piyade silahını ben tekrar aldım mı?” sorusuna, Kaya, “Ben görmedim” diye cevap verdi. Bunun üzerine de Bahadır Erdemli, “Kamera kayıtlarına bakılsın, ben bütün gece aynı silahla dolaştım” dedi.

Mahkeme heyeti duruşmayı 13 Mart Pazartesi gününe erteledi.

Bu arada, duruşma salonunda bulunan basın mensuplarına dönen tutuklu sanık Yüzbaşı Kemal Keskin, “Yazdıklarınız değişecek” şeklinde ifade kullandı.

FOTOĞRAF: Eski Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile Emir Subayı Sedat Kaya, duruşma salonuna götürülürken..

Burhan KARADUMAN, Ferdi DURDU- Yeni Malatya Gazetesi, malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız