SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Adnan Işık

Malatya'da Türk Ocağı Tarihi-II

Malatya'da Türk Ocağı Tarihi-II
A- A+ PAYLAŞ

Adnan IŞIK

-Sevgili dostum, ağabeyim ve Sümerbank’da daire amirim Arif Türkdoğan’ı rahmetle anarak-

Birçok dost ve arkadaşım, yıllardır bana, “-Ne olursun Adnan abi- Malatya’da Türk Ocağı Tarihini yaz!..” diyorlardı. O sıralar yoğun çalışmalarımdan dolayı, konuya yaklaşma fırsatı bulamamıştım.

Ayrıca bu konuda tedkik ve tahlillere girişmek de istemiyordum ve istemiyorum.

Şu anda yapmak istediğim şey; incelemek ve irdelemek de değildir. “Malatya’da Sinema Tarihi”nde yaptığım gibi, bu konuda da 6-7 yıllık bir dönemi, sadece gazete haberleriyle vermekdir. Araştırma yapmak isteyenlere belge bırakmak istiyorum. Olumlu ve olumsuz düşünceleri okurlara bırakıyorum.

İstanbul’dan selâm ve sevgilerle!..

Adnan IŞIK

* * *

(Birinci Yazıdan Devam)*

MALATYA (Gazetesi)Numro:149

26 Ağustos 1926-Shf.1

TÜRK OCAĞI BİNASI

Geçen hafta, temel atma merâsimi, derin bir şevk ve vecd ile yapılan Türk Ocağı binasının inşâsına başlanılması, Malatya’da pek mübrem olan fikri, ilmi ve ictimâi bir ihtiyacın temin ve tatminine matuf olması itibariyle başlı başına mühim bir hadise ve mühim bir ileri hareket addolunur.

Eski devrin, halkımızı birbirine düşman eden tekyeleri, medreseleri, ağa konaklarının ve selâmlıkların (odaların) husüle getirdiği eski husumetleri ve ferdi, şahsi, zümrevi âdâvetleri ortadan kaldıracak ve bizi birbiribize yakınlaşdırıb, sevdirecek, yekdiğerinin canına susamış derecede birbirine düşman olan kimseleri nurlu sakfı altında barışdıracak medeni ve ictimâi müesseselere ihtiyacımız pek ziyâde idi. Îhtilâf ve husumet menbâları olan tekyelerin, medreselerin, ağa konaklarının, selamlıkların kapanması, birinci derecede âmil-i sükûn ve istirahat olmuşdur. Bu mütefessih benbâlardan teşvik ve cüret alarak, sokaklarda nara atan ve birbirlerini bıçaklayan sarhoşlara ve gafillere ve dağ başlarında, yollarda adam soyan ve öldüren şakilere, artık tesadüf edilmemesinin mühim sebeblerinden biri de bu fesâd, husumet ve gârâz menbâlarının kurumasıdır.

Bu zehirli menbâları kurutmakla beraber, halka, hakiki insanlık ve cemiyet hayatını, vatandaşlık samimiyet ve merbutiyetini, bilhassa milli mefkûre etrafında toplanmak, çalışmak, terâkki etmek, yükselmek zevkini verecek Türk Ocağı ve emsâli ilmi ve ictimâi müesseselerin teessüsü ve küşâdında ihmâl edilmemek de icâb etmekde idi.

Necîb, hamiyetli ve civânmerd halkımızın tekafül-ü umumiyesiyle inşâsına başlanılan Türk Ocağı binasını bu sene zarfında ikmâl etmek, Malatya’mızın büyük âzmine en vâzıh bir delil teşkil edecekdir.

* * *

MALATYANumro:156

14 Teşrin-ievvel 1926-Shf.1, Shf.2, Stn.1,2,3,4

TÜRK OCAĞI’NDA MUHTEREM MEBÛSLARIMIZ ŞEREFİNE VERİLEN ÇAY ZİYÂFETİ

Evvelki nüshâmızda intişâr eden davete tabaân geçen Cuma günü muhterem meb’ûslarımız Mahmud Nedim, Doktor Mehmed Hilmi ve Vali Nevzad beyefendilerin huzuruyla Türk Ocağı’nda gayet samimi bir aile sohbeti yapılmışdır. Orta mekteb salonunda, Malatya’mızın kıymetli ve ocaklılık ne olduğunu anlamış gençleri; meb’ûslarımızın aşağıya yazdığımız hitâbelerine, musahâbelerine, hasbıhallerine sâmi olmakla, milli duyğu ve bilgilerini bir kat daha tenmiye eylemişler, yâdedilen Türklük mefahiriyle tatlı ve kalbi iftiharlarla dolduran heyecanlı dakikalar geçirmişlerdir. Merâsime, Malatya ve havalisi Türk Ocakları mümessili Doktor Kâşif Ömer beyin kısa bir nutkuyla ibtidâr edilmişdir:

Muhterem beyefendiler!..

Teşrifleri gününden beri, Malatya’da rahatlarını düşünmeden, uğraşdıkları milli ve vatani meşgaleler arasında, ocağımıza da bir vakit ayırarak, bugün huzurlarıyla bize şeref verdiklerinden nâşi, muhterem meb’ûslarımıza ve çok kıymetli müzâhâretlerini her zaman ibzâl buyuran Vali beyefendiye, Türk Ocakları mümessilliği nâmına, derin şükrânlarımı takdim eylerim.

Bugün ocağımızda; âdeta bir aile sohbeti yapmak istedik. Bu musahâbede meb’ûslarımızdan ve valimizden kıymetli irşâdlar bekleriz. Bize milli hâlâsı vermekde en mühim hatta başlı başına âmil olan Türk Ocakları; son kurultaydan sonra, şark vilâyetlerinde ocak mesâisinin çok şâyân-ı dikkat bir hususiyetle yürümesini, devam etmesini kabul etmişdir. İşte son kurultayın vâsıl olduğu bu pek şâyân-ı dikkat ve ehemmiyet neticedir ki şark vilâyetlerinde, garb vilâyetlerimizde bulunmayan bir teşkilatı, yani mümessilliği ihdâsa bâis olmuşdur. Bu senelik, üç dört yerde teessüs eden mümessilliklerden birisinin tahsisen Malatya’da ihdâsı; necib paşamızın, temel atma merâsimi münâsebetiyle, lütfen yazdıkları civabî telfgrafdaki “Malatya’nın, vatanın vâsi bir mıntıkasına ilîm ve hârs merkezi olmasını temenni ederim”den ibaret bu büyük sözden sonra, takib edilen milli maksadın yüksekliğini ve ehemmiyetini tamamiyle tavzih ve tenvir etmişdir.

Samimiyetle itiraf edelim ki, Malatya’da ocağımız henüz bu yüksek gayelere tevafuk-u faâliyet edebilecek bir halde değildir. Şübhesiz ki yüksek idrâki ve fıtrî zekâsıyla mümtaz bulunan âziz Malatya gençliği, sevgili hemşehrilerimiz mâli vesair engelleri bertaraf ederek, pek yakında diğer vilâyetlerden daha yüksek milli faâliyetler, ocak mesâisi göstereceklerdir.

Pek vatanperver meb’ûslarımız da, merkezden kıymetli maddi ve mânevi muâvenetlerle bu mesâide teşvikkâr lütuflarını ibzâl buyuracaklardır. Ve bu kıymetli muâvenetlere her zaman muhtacız.

İşte şu kısa mârûzâtımdan, bugünki müsâhâbemizin mevzu’u taâyyün etmiş bulunuyor. Bugün kendilerinden alacağımız yüksek fikirlerle hedefimize doğru daha metin adımlarla yürümemize bâdi olacaklarından dolayı âziz meb’ûslarımıza ve kıymetli valimize tekrar tekrar ârz-ı teşekkürât eylerim.

Mümessil beyin bu nutkuna, muhterem meb’ûsumuz doktor Hilmi beyefendi, cidden çok kıymetli olan şu nutuklarıyla mukabele buyurmuşlardır.

Kardaşlar!..

Ocak ve milliyet duygularınızla bizi dâvetinizden, bu vesile ile de milli hasbıhâle sebebiyet verdiğinizden dolayı sizlere çok çok teşekkürler ederiz.

Kardaşlarım!..

Ocağımız; milli mâbedimizdir. Milli fikirlerimiz, samimi emellerimiz; burada tekâsüf eder. Burası, mukaddes bir mekşufedir, Türk ruhlarının inkişaf ve irtibat mahallidir. Burada toplanan Türkler, Türk ictimâiyâtının, Türk varlığının, Türk kuvvetinin, Türk birliğinin, Türk medeniyetinin, Türk terâkki ve teâlisinin, Türk teceddüd ve bekasının takviyesine, inkişâfına çalışır.

Bu mâbede; yalnız Türk muhabbeti, Türk fazileti, Türk şefkati, Türk evsaf-ı hasenesi girer.

Buraya; kin, yalan, garaz, ivâz, iftira, tezvir, hased, fesâd giremez.

Bu mabede yalnız Türklüğe ait, Türk’ün mâzisine, hâline, istikbâline dair ictimâi, iktisadi, ahlâki, asri, fenni, milli ihtiyaçlar görüşülür ve milli, ictimâi derdler teşrih, tasnif ve tedavi edilir.

Burada toplananlar; şahsi benliklerinden, zâhiri rütbe ve mevkilerinden, ârızi şöhret ve zenginliklerinden tecerrüd ederler. Herkes; hakiki ve samimi çehresiyle burada ârz-ı endâm eder.

Kibir ve gurur, âzâmet, ceberüt, tehakküm, rüchâniyyet; bu kapudan giremez.

Burada her ferd; milli duygu ile birbirini sever, birbirine bağlanır, birbirinden kuvvet alır, milli ve ictimâi cesaret ve benlik buradan alınır.

Burası; milli mefkûre kâbesidir. Milli vicdan camii’dir. Türk tarihi ve menakıb ve hasâil-i maziyyesinin türbesidir.

Her Türk, maddi ve mânevi feyzini buradan alır. Bu mâbedin içine girerken ve dışından geçerken, her Türk, kalbinin hürmetle çarpdığını ve gayri ihtiyari tâzimkâr bir vaziyet aldığını hissetmelidir.

Her Türk’e, bu hissi verecek ve verdirecek olan da ocak binasının ihtişamı, mobilyasının güzelliği değil, ancak ve ancak bu ocak mensubin ve müdavimlerinin maddi ve mânevi kıymet ve hasletleridir.

Arabların “Şeref-ül mekân, bi-limekân” tabiri güzel bir tabirdir. (Mekânın şerefi, metin (oturan) iledir)

Türkçemizde de, “Bir kitabın müzehheb cildine aldanma, münderecât ve muhteviyâtına bak!..” diye güzel darb-ı mesel vardır.

Binâen-âleyh bu mâbede intisâb edenlerin, bu ocağı idare edenlerin, maddi ve mânevi kıymetleri ne kadar yüksek olursa, ocağın kıymeti de o derece artar, o derece hürmet celbeder.

Kardaşlarım!..

Pekâlâ hepimiz biliyoruz ve görüyoruz ki, insanlar ne kadar cahil olursa olsunlar, fâzilete, âhlâka hürmetkârdırlar. Dünya kurulalı beri insanlar; fâzilet ve ahlâkın arkasından koşmuşlardır.

İnsanların bu ruhuna vakıf olan sahtekârlar, şakiler, melûnlar bile fâzilet kisvesine bürünerek halkı aldatmışlar ve arkalarından koşdurmuşlardır.

Tekyeler, türbeler, bu hallerin en canlı şahididirler. Bir zamanlar âlâmet-i ilm ve fâzilet âddedilen sarıkları, destarları, cübbeleri, kavukları kimlerin giydiği; pis, murdar kara cahillerin, dilencilerin bu kisvelerle, bu sahte evzâ ve etvar ile bu zavallı milleti ne derekelere, ne vartalara sürükledikleri hepimizin mâlûmudur.

Bütün bu hallerin şahidi olan bizler; bu sahte vâz’ ve etvarı, gayri âhlaki ve yalancı müesseseleri yıkdık. Bunların yerine, bizi selâmete isâl edecek ahlâki, hakiki müesseseler koymak fikriyle bu mâbedi inşâ etdik. Bizler; hakiki vaz’ ve etvarımızla meydana çıkmalıyız. Maddi marifetlerimizi, mânevi fâziletlerimizi herkese göstermeliyiz.

(Uzunkulaklı baba!) türbeleriyle, hurafe ve masallarla değil; ahlâki ve milli faziletlerimizle, ilim ve fen sahasında âmeli işlerimizle, umuma şâmil faidelerimizle kendimizi göstermeliyiz. Ancak bu suretle milletimizin itimadına mâzhâr olacağız, onları kuvvet haline getireceğiz ve onlara kuvvet olacağız. İşte bence, ocağımızın gayesi budur.

Halk; cumhuriyet neslinin fabrikalar, elektrikler, şümendüferler, vapurlar, maden ocakları, müesseseler, vâsi topraklar işletdiklerini ve bunların maddi refah ve menâfisini görmeli ve yine bu neslin feregat-ı nevsini, şefkat ve himâyesini, yekdiğerinin siyânet-i hukuk ve tedavisini, her türlü metânet-i ahlâkiyesini hissetmelidirler.

İşte o zaman bize bağlanacaklar, kuvvet  alacaklar ve biz de o kuvveti, ictimâiyyatımızın terâkki ve teâlisi için istimâl edeceğiz, cümlemiz de refah ve saâdete mazhâr olacağız.

Binâen-aleyh, bazılarının zânnetdiği gibi Türk Ocakları; birer kahve ocağı, raks, kumar, fuhuş, dedikodu salonları değildir, bu hallere meydan verecek insanlar dahi Türk değildir; onlar kundakcılar ve suikasdcılardır.

Türk Ocakları; Türk’ün maddiyât ve mâneviyatını yükseltecek, Türk’e milli ve ictimâi benliğini öğretecek birer mekteb ve birer mâbeddir. Bu mukaddes mâbedi selâmlar ve tâkdis ederken, müessislerini de terkim ve tebrik ederim.

Hilmi beyden sonra kıymetdar meb’ûsumuz Mahmud Nedim beyefendi; irticâlen, milli ceryanları, milli mücahededeki ruhu, pek necib ve büyük kurtarıcımız âziz gazimizin tek başına milli mücadeleye başladığı zaman bütün mevâni ile hilâfet, saltanat vesaire gibi çürük ve mütefessih, düşman sürülerine istinâd eden müesseselerle çarpışmak suretiyle bugünki, tarihleri hayretde bırakan milli zafere nâil olmuş ise, milli intibâha da bütün müdrîk gençlerin bu netice-i mübecceleyi daima göz önünde tutmalarıyla her şey için muvaffakiyetin kati olduğunu, pek veciz, pek kudretli, pek müessir bir tarz-ı ifâde ile beyân eyledikten sonra; “Binâen-âleyh bugün karşımızda ocaklı olarak pek az bir kitle görmekden müteessir olmak şöyle dursun, milli büyüklerimizin eserlerine iktifa etmek suretiyle bütün mevâni’in bertaraf edilmesini mümkün görmeliyiz. Ocaklar, ocak ruhunu taşıyan yüksek duygulu Türklerden ibaret olmak üzere pek az bir kemiyet de kâfidir. Önümüzdeki baharda bir daha geldiğimizde, karşımızda ocaklık evsafını tamamiyle hâiz, salonları dolduran âziz hemşerilerimizi göreceğime katiyen eminim ve bugünki tehâhürâtınızdan bu kuvvetli ümidle ve büyük bir iftihâr ve teşekkürle ayrılıyorum.” buyurmuşlardır. Mahmud Nedim beyefendinin bu pek şâyân-ı dikkat nutukları, samî’in üzerinde derin tesirler, hâzlar bırakmışdır.

Mahmud Nedim beyefendiden sonra, doktor Hilmi beyefendi de içimizde kürdlüğüyle iftihar edenlere işaret ederek, Osmanlılık devrinde Arnavudlukdaki vekayie temasla, buradaki bir tarz-ı muhavereden, bu pek intibahaver sözlerden bahis buyurduktan sonra “Malatyamızda Türklere, Türklüğünü bildirmek, hissettirmek ve kendini henüz (Kürdüm) zânneden zavallı Türklere, bir mâna-i milliyet ifade etmeyen kürdlüğü değil, Türk olduklarını öğretmek için siz ocaklıların âdeta misyonerler gibi, büyük bir feragatle çalışması lâzımdır” buyurdular.

Aziz misafirlerimiz çaylarla, sigaralarla izâz olunarak iki saat kadar devam eden bu ocaklı hasbihâlından bu aile sohbetinden ayrılırken, herkesin kalbi iftiharla çarpıyor ve her ocaklının yüzünde, bugünkü hasbihâlin derin isleri, tesirleri okunuyordu.

MALATYA Numro:163

2 Kânûn-ı evvel 1926-Shf.1

OCAK BİNASI Yapılırken

Geçen gün iki köylü konuşarak gidiyorlardı. Orta mekteb binasının karşısında, yeni yapılmakda olan Türk Ocağımızın yanından geçerlerken biri sordu:

-Burada ne yapıyorlar?

-Türk Ocağı…

-(Türkü) ocağı mı? (Türkü) mü, (şarkı) söyleyecekler?

-Vallahi bilemiyorum. İşte bir bina yapıyorlar. İçinde ne yapacaklarından haberim yok!..

Başka bir şey konuşmadılar. Yalnız, toprak dururken, binanın büyük taşlardan yapılmasına biraz müteheyyir-âne bakarak, çekilib gitdiler.

Gayet basit görünen bu köylü muhaveresinin ne kadar acı olduğunu uzun uzadıya bu sütunda izâh ve tahlil etmek fazladır. Türk ocaklarımıza ve onun ismine, maksad ve âmaline karşı bigâne kalan, maalesef yalnız köylülerimiz değildir. Yüzlerce, binlerce ve hatta bazı münevver sayılan kimselerin de Türk Ocağı’na gösterdikleri âlaka, doğru söylemek lâzım gelirse, çok noksandır.

Ocağın; Türk aile-i ictimâiyesini en feyz, en güzel ve en doğru bir yoldan medeniyete i’sâl edecek olan yüksek programı etrafında genç, ihtiyar bütün bir memleket halkının toplanabilmesi için faâliyet çerçevesinin biraz genişletilmesi lâzımdır. Şimdiye kadar gayri müsait bir binada ve gayri müsait şerâit tahtında tam mânasıyla bir varlık göstermek imkânı bulamıyan ocak; bu noktaları düşünerek, iki aydan beri cidden şâyan-ı takdir bir faâliyetle yükseltmeğe çalışdığı yeni binasıyla büyük bir âzim ve fâaliyetle adımlarını ileriye doğru attığını bize isbat etdi. Müteşebbislerinin ciddi ârzu ve sa’yları halkımızın kıymetli âlaka ve yardımları, ümid ederiz ki, Malatya’da ilk def’a yapılmakda olan bu zarif ve güzel binanın yakında ikmâlini temin edecekdir.

Bina yapıldıkdan sonra, onun büyük ve muntazâm salonunu, kıymetli kütüphânesini, temiz ve şık odalarını gezenler, oradaki yüksek, ictimâi hayatla karşılaşanlar, muâyyen zamanlarda her hususda verilecek serbest konferanslara iştirâk ederek tezyini fikr eyleyenler, şübhesiz, bu milli mâbede derhal ısınacak ve onu hiçbir gün ihmâl etmeyeceklerdir.

Mükemmel bir gazinodan, kütüphâneden mahrum olan bu memleketde bütün gecelerini kağıt oynamakla geçiren bedbaht Malatya gençliği de kahve köşelerindeki sefâlet-i ictimâiyeden bu suretle kurtulmuş olacaklardır.

Senelerce evden vazife veya işbaşına; vazife ve işbaşından evine giden muhterem halkımızın, ara sıra olsun, hem biraz temiz hava almış ve idman yapmış olmak için kışlalara doğru bir yürüyüş yapmalarını hem de ocağın temellerini ziyâret ederek ocak binasına doğru şimdiden ayaklarını alıştırmalarını rica ederiz.

MALATYA Numro:172

3 Şubat 1927-Sh.2-Stn.4

TÜRK OCAĞINDAN

Muhterem Ocaklı kardeşler!..

Mart’ın ilk Cumâ’sında sünnet düğünü vardır.

925, 926 senelerine aid taahhüdlerin ifâsı rica olunur.

MALATYANumro:176-46

3 Mart 1927- Shf.2-Stn.1,2,3

“DERNEK”E GİRERKEN

Âziz Malatya ocaklıları!.. Yarın derneğe giriyoruz. Eminim ki bütün ocaklı kardeşlerim yasaya tevfik-i hareket eylemişler ve hep derneğe iştirâk hakkını almışlar, cum3a günü de; Türklük ve ocaklılığın sünnet bayramını, mefkûre kardeşleriyle kucaklaşmak suretiyle, tesid ve şeref saâdetini kazanmışlardır. Dernek; ocaklılar için ne âziz bir bayramdır? Ocaklılar; kardeşlerini ocakların yeni çalışma senesine girerken de sıhhatda ve âfiyetde görmekle ne mertebe mesrûr olacaklarsa, geçen sene idare heyetinin Türklüğe aid hizmetlerle dolu raporunu dinlemek ve yeni sene için geçen seneden daha velûd, daha faâl ve âzimkâr bir tarzda mefkûreye doğru yürüyecek kardeşlerini seçmek, onlara çizeceği çalışma proğramını, büdceyi tanzim etmek…ilâh… gibi Malatya Türklüğü hesabına –ve bi-t-tâb suret-i mâhsusada Türklük hesabına çok faydalı esâslar hazırlamakla da o rütbe münşerih ve müftehir olacaklardır.

Yarın, dernek günü; bayram ziyâretlerinde ekseriyetle rast gelindiği gibi, eski ve yeni seneler mukayese edilir. Hiç şübhesiz, geçen bayramdaki mânevi inşirâh ve geçirilen maddi zevklerin yâdı, nasıl mucib-i münakaşa telâkki edilmez ve tatlı tatlı dinlenirse, âynen o gibi, geçen senenin hizmeti de zikredilir. Bundan gâye, birkaç dakika için mâziyi yaşamak, yaşatmak ve ondan dersler alarak yeni seneye daha esâslı hazırlanmakdır. Ocaklılar dernek mübâhaselerini münakaşaya kadar (bile) çıkarmazlar ve bunu bir zevk diye yaparlar. Ocaklılar; dernek günü nezih, milli, mefküreyi, birmusahâce, bir mibâhâse dahi görmekle iftihar edeceklerdir.

Âziz ocaklılar!.. Sizlere yarınki tatlı..mizin bir kaçını kısaca ârzedeyim:

1-Mümessil sıfatıyla heyet-i idaredeki kardeşlerimin güçleri yetdiği kadar çalışdıklarına kani oldum. Tabiî bundan takdirle bahseyleyeceğim. Bu arkadaşlar; hemen de (hâyali)bir büdce almışlar, fakat bu büdcenin üç misli eser meydana çıkarmışlardır. Ocak binası ve bugün dörtbin liraya yakın malzemenin ihzâr edilmiş bulunması, bu söz için kâfi bir beyinedir. Bu vadide ocaklı kardeşlerimizden ibaret, belediye reisi Hasan beyefendinin riyâsetlerindeki, inşât heyet-i azâ-i muhteremesi (faâl)..(heyet) olarak…. Ve menfaâtlarını feda eden Cumhuriyet Halk Fırkası vilâyet mutemedi Haşimbeyzâde Said, Ocak reisi İbrahim, muhasib-i mes’ûl Hasan Hulki bey efendilerin…. Ferâgat-ı nefs ve azm-i tam…… etmek…… bütün bu işlerde kıymetli valimiz ve âziz ocaklı kardeşimiz Nevzad beyefendinin müzâheret, teşvik ve rehberliklerini her şeyden evvel yâdetmek bir borçdur.

İnşaât heyeti âza-i muhteremesinin bu suretle ayrı ayrı gösterdikleri yüksek hidemât eseri, ocaklıların ocağa karşı âlakasının çok yüce, çok feyzli bir nümunesidir. Bu sene seçeceğimiz idare heyetinin yine öyle âzimkâr ocaklılardan ibaret olacağı şübhesiz olduğuna göre, bu âlakanın yalnız oniki zâtdan ibaret inşât heyeti vasıtasıyla değil, ikiyüzelliye yakın Malatya ocaklılarından ayrı ayrı ve daha meşkür bir tarzda ve hususiyle ocaklılar için “Mefkûre Mâbedi” olan, ocak binasının hitâmından sonra görüleceğine çok emin bununuyoruz.

2-Bugün Malatya Türk Ocağı; Emlâk-ı Milliye’den “23” parçanın ocağa tefyiz kararını heyet-i celile-î vekileden almak muvaffakiyetiyle mes’ûd, muvaffak bir vâziyete girmiş bulunuyoruz. Malatya ocağının ileride ve pek yakındaki inkişâfı senelerinde; 1927 senesi Şubat…. Daima yâd ve ..te…. (bayramı) âddedilse becadır ve bu; böyle olacakdır da… Çünki o gün artık binamız hitam bulacak, Malatya ocağı çaresizlik ve yoklukdan nâsibi mecburiye çok defa girdiği sükût devresinden kurtulacak, Malatyada hars, sıhhat, köycülük vadilerinde maddi kuvvetlere istinâd ederek yürüyecekdir.

Bu mesele; bir küll olan ocaklara bütün ocaklıların yardım edeceği düsturunu bariz bir tarzda gösteren mes’ud bir hadisedir. Bu muâmelenin muvaffakıyâtla hitâmı şerefi evvel emirde yine kıymetli valimiz ve ocaklı kardeşimiz Nevzad beyefendiye aiddir. Bu hayırlı işde, Malatya birçok ocaklıların şâyan-ı teşekkür himmet ve mesâileri görülmekle beraber, Ankara’da da Hakimiyet-i Milliye Gazetesi tahrir müdiri Naşid Hakkı beyin ve her şeyde memleketi için çarpan ve….. muhterem meb’ûsumuz Mahmud Nedim beyefendinin himmet ve lütuflarını da şükrânla yâdetmek bir borçdur. Mahmut Nedim beyefendiye ve Malatya’nın öz evlâdlarından bulunan Naşid Hakkı beyefendiye Malatya ocaklılarının taima ifâ edilecek borçları vardır; şükrân ve minnet…  Demek oluyor ki Malatya ocağı için Malatya’dan ve Ankara’dan ocaklı kardeşler, meb’ûslar çalışmışlar ve âti için ocağa mesned muvaffakiyet olmak üzere bugünkü vaziyeti verebilmişlerdir. Ocaklı âlakasının bundan daha yüksek numünesi olabilir mi?

Âziz kardeşler!.. bu misâllerin tâdadı çok…. Fakat tasdii etmek istemedim. Esâsen yarın için görüşülecek bu iki mevzu, dernek bayramımızı tatlı geçirmek için de kafi gelir. Şu halde yarın yapılacak iş; Türk âzminin ve teker teker bu âzimle münceli Türk gençliğinin hiçbir şey yapmıyor göründüğü zamanlarda bile istikbâl için, yarınını temin için çok velüd, çok âzimkâr adımlar atmakdan hâlî kalmadığını- Malatya ocağının zikredilen bir iki muvaffakıyyâtı vesilesiyle- iftihar ederek zikretmek, bununla sevinmek, mensub olduğumuz büyük milletin felâh ve saâdetine duâlar etdikten sonra….. (senenin) daha çok faâliyete, gayrete arz…. Göz önünde bulundurmakdır. Bir vazifemiz de Ankara’daki kurultayımıza murahhas seçmekdir. Bu burahhas; mefküre nâmına yüksek dileklerimiz ne ise onu müdafaa edecek, bütün Türkiye ocaklarına işitdireceklerdir. Bütün bu vezâifi ifâ için hazırlanan bu derneğe iştirak ederek yeni sene için Malatya Türklüğüne aid verilecek faideli kararlarda reyi bulunanlara ne mutlu? İşte “Dernek”e girerken bunları düşünmek ve bu düşündüğümüzü ocaklı kardeşlerimize hatırlatmayı, ârzetmeyi de muvafık bulduk.

Malatya ve Havalisi Türk Ocakları Mümessili

Doktor Kâşif Ömer

MALATYA  176-46

Shf.2

TÜRK OCAĞINDAN

Muhterem ocaklı kardeşler!..

Yarın derneğimiz vardır. Ocaklıların saat onda, ocakda birleşmeleri rica olunur.

MALATYA  -180

31 Mart 1927

Malatya Böyle Heyecanlı Bir Gece Yaşamamışdı

Saz; ictimâi bir ihtiyaçdır.

Yasası mucibince 25 Mart tarihi, Türk Ocakları bayramıdır. Türk’ün ma’şeri vicdânını tekvin eden bu ilâhi yuva, o günün gecesinde, ocaklıları gayelerine yaklaştıran ictimâlardan birisini âkdederek, dilek birliğine, biraz daha olsun takrib etmiş oldu.

Malatya Ocağı; şimdiye kadar, bu seneki gibi, bayramını bu derece heyecanlı yaşamışdı. Göz hekimi İhsan, Belediye hekimi Kâşif Ömer, Avukat Hafız Nuri, ilk mektebler musiki muâllimi Kemanist Fethiye Ziver, Muâllimlerden Sami bey ve hanımlardan mürekkeb musiki heyetinin muhtelif fasıllardan müntehib parçaları terennüm ederlerken ocaklıların zevk-ü neşelerine pâyan yokdu.

Mümessil Kâşif Ömer beyefendi tarafından heyet-i umûmiyenin bayramı tebrik edildi ve radyumların ziyâ şelâleleri arasında çaylar, cigaralar içildi.

Musiki heyetinin kaimen istimâ edilen, İstiklâl marşından sonra, saz ve sözün tufan-ı nağamatı arasında herkes samedan bir vecd ile gaşy oluyordu. Sazın nısf-ıl leyle kadar devam eden feryad ve enini.. içinde, fasılalar esnasında da cigaranın mavimtrak esmen dumanlarının helezonlarını yaran, yırtan kahkahalı musahâbelerin sebil şetâreti arasında geçen zaman bilâ tereddüd diyebiliriz ki, nik-bin ocaklıların gönüllerine, ruhlarına bir kat daha inbisât ve inkişâf bahşsetmişdir.

Musikinin bu kudret-i âliyyesinin ictimâi bir ihtiyaç olduğunu, elyevm, kabul edemiyen dar ve karanlık fikirlilere bundan sonra zavallılıklarından dolayı acırız.

Bu ziyâfet-i musikiyenin lâhûti nağmelerini, ocaklılara taddıran heyet-i idareyi, inkilâbkâr adımlarından dolayı tebrik ederken, sevimli musiki heyetimize de ayni kuvvet ve hararetle teşekkürü bir borç telâkki ederiz.

İstitrâd: Ocakda musahâbelerle, konferanslarla ilmimizin, bilgimizin tezyidini ne kadar elzem görürsek, ruhen inbisât ve inkişâf için, arasıra olsun, musikinin neşeli billûr nağmeleri içinde mest olmağı da elzem telâkki eder ve muhterem heyet-i idarenin bu ciheti dikkat nâzarından uzak tutmayacağını ümid eyleriz.

MALATYANumro:182

14 Nisan 1927- Shf.2

İSMET PAŞA HAZRETLERİ

23 Nisan 1927 tarihinde, Ankara’da inikâd edecek Türk Ocakları kurultayında, Malatya’yı temsil etmek üzere çok sevgili ve muhterem meb’usumuz başvekil İsmet Paşa hazretleri, murâhhâs olarak intihâb edilmişdir.

MALATYANumro:186-52

12 Mayıs 1927-Shf.3

TÜRK OCAĞI

VE

NÂ-TAMAM TAŞ MEKTEB BİNASI

Muhite ilmi, hârsi, iktisâdi kuvvet menbâ-ı olacak olan Türk Ocağı ile (nâ-tamam) mekteb binalarının taşdan lâ-yemüt (okunamadı) üzere, inşâlarına başlanmışdır.

MALATYA187/53

19 Mayıs 1927-Shf.4

TÜRK OCAĞI RİYÂSETİNDEN:

Türk’lüğün ezeli ve ebedi şerefiyle mütenâsib olarak Ankara’da inşâsına başlanılan ocak merkezi umumi binasının yapılmasına yardım olmak üzere tertib edilen eşya piyanko biletlerinin şirket hanında, ocak veznedarı, tüccarandan Arabkir-li Turan beyin mağazasında birer liraya satılmakda olduğu ilân olunur.

*

Malatya Türk Ocağı’na ait (2000) lira kıymet-i mikdareli bir bâb taş mağaza ile (2500) lira kıymet-i mikdareli bir bâb dükkânın tamamı, (1500) lira kıymet-i mikdareli bir bâb dükkânın dörtde biri satılacağından, talib olanların ve daha fazla mâlümât almak isteyenlerin ocağa müracaâtları ilân olunur.

MALATYANumro:188-54

26 Mayıs 1927-Shf.3

“TÜRK HALKINA”

Anadolu yaylasının bir tepesinde Türk istikbâlinin ufuklarına bakan bir binaya başlıyoruz. Cedlerin şerefli ve fakat ıssız ve harab bir şekilde bize devretdikleri atalar ocağını dünyanın en hür, en mes’ûd ve en şuurlu bir diyarı haline koymak için onaltı sene evvel başladığımız mücadele ve mücâhadeye, bundan sonra da daha büyük nisbetlerde devam edeceğiz. Hükümet gayretini, millet gayreti ile tamamlamak lâzımdır. Hükümetin arkasında senin fâzilet kuvvetlerini şerefle temsil eden cemiyetlerin var. Bizden evvel doğan Hilâl-i Ahmer vebizden sonra doğan muâllim birlikleri, Himaye-i Etfal, Tayyare cemiyetleri Türk Ocaklarıyla beraber, senin kalbinde yaşayan ilim, hayırperverlik, vatan ve millet aşkını yeni bir cihâda sevkeden mübârek müesseselerindir. Türk Ocağı Türk isminin, Türk hakkı ve şerefinin red ve inkâr edildiği günlerde, senin nâmına sebk-i tarihlere geçen bir dava deruhde etdi. Her imân; mescidden mâbede geçmiş ve her imân mâbedini kendi kudsiyed ve ehemmiyetine lâyık bir şekilde büyültmüş ve süslemişdir. Türk’ün dini, aşkı, Türk dünyasının her köşesinde sanat ve medeniyet tarihinin fahr ve gurur mevzûları olan o emsalsiz âbidelerini meydana çıkardı.

Süleymaniye’ler, Sultan Ahmed’ler, Selimiye’ler ve İstanbul’un, Edirne’nin, Bursa’nın, Konya’nın, Tebriz’in, Semerkand’ın, Lahor’un (okunamadı) etrafında sanat ve medeniyet haccı yapılan bütün bu türbeler, medreseler, câmiler, senin duyduğun aşkın neye muktedir olduğunu herkese göstermişdir.

İstanbul’un bir sokağında çıplak, fakir ve her şeyden mahrum iki oda içerisinde doğan Türk Ocağına milli aşkın büyüdükce mütemadi büyümekde ve her tarafda tekeşşüf etmekdedir. Asya ve Avrupa’nın belli başlı bütün milletlerinin tarihine karışan büyük tarihinin ilham ve imanından doğmuş olan ocağın; dünyanın dikkatini kendi üzerine celbetmiş bir müessesendir. Uzun senelerdir, senin emrinle onun hizmetine girenler; ocağını, taşıdığı ismin âzâmet ve âsâletine lâyık bir şekil ve nisbete sokmak istediler. İstiklâl ve inkilâb mücadelesinin merkezi olan Ankara’da milli imânın derin ve kudsi aşkına lâyık bir mâbed yapmayı düşündük ve sana güvenerek işe başladık. Birçok memleketlere, talihin ve tarihin dağıtdığı Türk zümrelerini en gür sesiyle mânevi vahdete ve yeni hayatı çağıracak olan bu mâbedin için, senden de yardım istiyoruz. Din mâbedlerinin yanında yükselecek milliyet mâbedlerinin, senin aşkına lâyık olmak için sen de bizimle beraber gayret edeceksin.

Milliyet şehidlerinin yüzbin kere mübârek kemikleri üzerine dayanan Türk Ocağı binasına Türk’ü ve Türk’lüğü seven âziz kardeş, sen de elini uzat, sen de yardım et!..

Türk Ocakları Merkez Heyeti

MALATYA 188/54

Shf.3

Ankara, 24 Mayıs 1927 (A.A.) Türkcülüğün pişvalarından ve ediblerimizden Müftioğlu Ahmet Hikmet bey, İstanbul’da vefat etmişdir.

MALATYANumro:226/92

10 Mayıs 1928, Shf.4

MALATYA TÜRK OCAĞI RİYÂSETİNDEN

Türk Ocağının etrafına yapdırılacak taş duvar, yirmibir gün müddetle münakasaya konulmuştur. Taliblerin, şerâitini anlamak üzere ocağa müracaâtları ilân olunur.

MALATYANumro:240-105

30 Ağustos 928, Shf.2

TÜRK OCAĞIMIZ YARIN AÇILIYOR

Güzel Malatya’mızda Türk âzîm ve mesâisiyle yüksek bir abide-i milliye halinde vücuda getirilen Türk Ocağı binasının 31 Ağustos 928 Cumâ günü açılma merâsimi icrâ ve evvelce ocak nâmına tertib edilen piyanko keşide edilecekdir.

MALATYANumro:241/103

6 Eylül 928

TÜRK OCAĞIMIZIN AÇILMA MERÂSİMİ

İki sene evvel, güzel Malatya’mızın nurlu koynunda derin bir şevk ve vecd ile inşâsına başlanılan Türk Ocağı binasının inşaâtı bu kere ikmâl edilerek 31 Ağustos 928 Cumâ günü saat onbirde, muhterem valimiz Nazmi beyefendi ile bu sevinçli günümüze iştirâk etmek üzere şehrimizi teşrif buyuran Elâziz Vali-i muhteremi Cemal beyefendinin ve yüksek imanlarının (şevkiyle) gelen hanım ve beylerin ve yüce mâbedin etrafını saran binlerce halkın huzurunda açılma merâsimine, ocakdan Hulki beyin âtideki nutkuyla başlanmışdır.

NUTUK

Pek muhterem hanım ve beyefendiler!..

Bundan yirmi sene evvele nâzârlarınızı gönderiniz: Göreceksiniz ki millet çekdiği ızdırâbların sükûn bulacağından nâ-ümid, memleket şuursuz bir ruhun verdiği mâlûl bir zihniyetle kozmopolit bir halde idi. En yüksek mütefekkirlerimizin buna çare diye buldukları nokta, bizleri hâlâsa değil, felâket ve izmihlâle sürüklüyordu.

İşte efendiler böyle bir hengâme-i fıtratda en doğru kuvvet bulundu. Bu öyle bir kuvvet idi ki, tarih onun gulüvvetini asla kaydetmemiş idi. Bu kuvvet, milli duygu idi. Milliyetini idrâk eden aziz ölülerimiz bize bu duygularımızın menbâ-ı ilhâmı olarak bundan onsekiz sene evvel Türk ocaklarını kurdular. Bu günki gördüğümüz ocak nisbeten çok mütevâzi kalan o samimi yuvada Türklüğün inkişâfını temin etdiler. O gün onu, o milli duyguyu söndürmeye, o muâzzez mâbedi kapatmaya çalışanlar pek çok idi. Bununla beraber, zaferin kati ve muhakkak olduğunu duyan mübeşşirlerimiz o bütün mâniaları atlayarak dikenli ve çetin yollarda, uzun boylu mücâdelelerden sonra birçok ocaklar açmaya muvaffak oldular. Fakat zaman zaman faâliyeti sönen ocaklarımız, büyük Gazimizin bütün bir cihan husumetine karşı kazandıkları büyük muzafferiyet üzerine artık ebedi olarak her tarafda açıldığı gibi, bundan dört sene evvel de âziz yurdumuzda bu mâbedin ilk tesisi yapılmış ve bugün şu gördüğünüz zarif ve kıymetli ocağın birçok faâliyet ve fekakârlıklar neticesi olarak açılma merâsimini idrâk etmekle mübâhi bulunuyoruz.

Ey Türk evlâdı; buraya koş, burası senin mâbedindir. Onu zaima ziyâret et! Sana hiçbir kuvvetin veremeyeceği saâdeti burada bulacaksın! Ocakda elem yerine sönmez emeller; ıztırâb ve âtâlet yerine derin âzîm ve iradeler vardır. Ve-l-hâsıl ocak senindir. Sen onu yaşatacaksın, o seninle yaşayacakdır.

Muhterem efendilerim. Yeşil ve pek güzel Malatyamızda iki sene evvel başlanarak bugün vücuda getirilen şu muhteşem mâbedin inşâ ve ikmâlinde pek çok maddi ve mânevi yardımlarını esirgemeyen, memleketimizin necîb, nezih evlâdı, pek muhterem hem-şehrimiz İsmet Paşa hazretleriyle kıymetli meb’usumuz Nedim beyefendiye şükrân ve tâ-zimât ederken, büyük Gazi ve müncinin göstermiş oldukları milli rehâ ve selâmet yollarında yürümeyi daima teşvik ve irşâd eden, muhterem reisimiz Hamdullah Subhi beyefendiye derin hürmetlerimizi sunar ve muvaffakiyetler temenni ederken bâ-tesadüf misafirimiz olarak burada bulunan, Elâziz’in kıymetli valisi Cemal beyefendinin böyle mes’ûd bir günümüze iştirâki bizler için ayrıca bir bahtiyarlık teşkil etdiğini ârzeder.

Şimdiye kadar her suretle müzâhâretlerine nâil olduğumuz muhterem valimiz Nazmi beyefendiden ocağımızın küşâdını rica eyleriz.

Hulki beyi takiben, orta mekteb talebesinden Sadedin bey, âtideki nutku irâd etmişdir:

Muhterem hanım ve beyefendiler!..

Genç cumhuriyetimizin, genç Türklüğümüzün samimi millet aşkını öğreten bir yuvası olan Türk Ocağı’nın yeni binası işte; güzel Malatya’mızın bu köşesinde doğdu!.. Bu bina Türkiya Cumhuriyet evlâdının yuvası, yeni medeniyetimizin rehberi ve bir ilhâm menbâıdır. Bu bina inkilâbcı, cumhuriyetci Türk hükümetini yükseltmeye ahdetmiş ocaklıların mukaddes bir yeridir!..

Türk’ün bedbaht günlerinde, sevgili büyük Gazimiz istiklâl, inkîlâb ve zafer bayrağımızın altında Türk’ün bu ocağını te’sis etmişdir.

İşte Türk Ocağı, sevgili Gazimizin kalbi ve Türk Ocağı Türk’ün kalbidir. Bu büyük kalblerin toplandığı Türk Ocağı’nın en büyük emeli, Cumhuriyetimizi koruyacak, milliyet hakimiyetini müdafaâ  edecek, fikirleri, harsı ve hisleri araşdıracak!.. İhtirasa, ihtilâle mâni olacakdır.

Bu suretle Türk Ocakları yurdumuzun emsâlsiz bir bekcisidir.

İşte bu ocağı elbirliğiyle muhafaza etmek, âmâlına hizmet etmek ihtiyacını temin en mukaddes ve birinci vazifemizdir.

Hülâsâ: Yeni Türk Ocağı’mız, bütün Türk evlâdının genç ve şuurlu efkârını toplayan ve Türkiya Cumhuriyet evlâdını temsil eden yüksek bir milliyet yuvası olduğunu daîma ve daima unutmamalıyız!..

Bu nutkun hitâmında muhterem valimiz Nazmi beyefendi milli rüşdümüzün, milli idrâk ve şuurumuzun canlı bir âbidesi, Türklüğün mâbed-i muâllası olan bu binanın vücud bulmasında necib, faziletkâr halkımızın umumiyetle gösterdikleri yüksek âlâka ve fedakârlıkdan, bilhassa ocak reisi Said beyefendinin inşaâtı idare hususunda gösterdikleri âzim ve sebatdan dolayı tebrik ve teşekkürâtda bulunmuşlar, müteakiben kapudaki kırmızı kurdelayı keserek milli mâbedin nurlu kapularını açmışlardır.

Merâsimi müteâkib medûvin Türk harsının nur, irfân konağında sigara ve şurublarla izâz edilmişlerdir.

Bu münasebetle valimiz beyefendi tarafından, Türk’e yaşatıcı hedefler veren büyük Gazi hazretlerine, sevgili hem-şehrimiz başvekil İsmet Paşa hazretleriyle, dahiliye vekil-i muhteremi Şükrü Kaya beyefendi hazretlerine, dahiliye vekâlet-i celilesine ve Ankara’da Türk Ocağı merkezi umûmisine, zirde münderic telgraflar keşide edilmiştir.

Reis-icumhûr Mübeccel Büyük Gazi Mustafa Kemal hazretlerine

Türk’ün ve Türklüğün mâbed-i muâllâsı olan ocak binasının inşaâtı hitam bulmakla, bugün tezâhürât-ı muâzzâma içinde resmi küşâdı icra edilmişdir.

Sıkı bir merbutiyet ve derin bir tâzîm ile meşbû olan halk, zât-ı celil-i hâlâskarilerinin ömr ve afiyet ve muvaffakiyetleri temennisiyle mütehassis olarak mesrûr ve şâdândır, arzederim, efendim hazretleri.

Başvekil İsmet Paşa hazretlerine

Türk’ün ve Türklüğün mâbed-i muâllası olan ocak binasının doğrudan doğruya müzâhâret-i Celileleriyle inşâtı hitam bulmakla, bugün tezâhürât-ı muâzzâma ile resmi küşâdı izhâr ile mesrûr ve şâdândır. Arzederim, efendim hazretleri.

İstanbul’da Dahiliye Vekili Şükrü Kaya beyefendiye

Türk’ün ve Türk’lüğün mâbed-i mukaddesi olan muâzzâm ocak binasının inşaâtı hitâm bulmakla, bugün tezâhürât içinde resmi küşâdı icrâ edilmişdir.

Halk; büyük münci ve hâlâskârı Gazi hazretlerinin ömr ve afiyet ve muvaffakiyetleri temenniyât-ı samimanesiyle meşbûdur efendim hazretleri.

Ankara’da Dahiliye Vekâlet-i Celilesine

Türk’ün ve Türk’lüğün mâbed-i mukaddesi olan muâzzam ocak binasının inşaâtı hitâm bulmakla bugün tezâhürât içinde resmi küşâdı icrâ edilmişdir.

Halk; büyük münci ve halaskârı Gazi hazretlerinin ömr ve âfiyet ve muvaffakiyetleri temenniyât-ı samimânesiyle meşbudur, efendim hazretleri.

Ankara’da Türk Ocakları Merkez-i Umumisine

Türk’ün ve Türklüğün mâbed-i mukaddesi olan muâzzam ocak binasının inşaâtı hitâm bulmakla bugün tezâhürât içinde resmi küşâdı icrâ edilmiştir.

Halk; büyük münci ve halaskârı Gazi hazretlerinin ömr ve afiyet ve muvaffakiyetleri temenniyat-ı samimânesiyle meşbûdur, efendim hazretleri.

* * *

TÜRK OCAĞI PİYANKOSU KEŞİDE EDİLDİ

Türk Ocağı piyankosu, müntehib bir heyet taht-ı idaresinde ve heyet-i umûmiye muvacehesinde merâsim günü ocakda çekilmiş, kazanan numrolar ocağın salonuna talîk edilmişdir.

MALATYANumro:250-109

8 Teşrin-i sani 928-Shf.4

MALATYA TÜRK OCAĞI’NIN HAYIRLI TEŞEBBÜSÜ

Şimdiye kadar, kendi sahası dahilinde pek metin adımlarla mütevaziâne kendi gayelerine doğru yürümekden hiçbir an geri kalmayan ve geceli gündüzlü mesâileri neticesi Türk ocağı mefhumuna lâyık bir binayı vücuda getirmekde muvaffak olan ocak, bu güzel binasıyla mütenâsib, mesâisine devam etmekdedir.

Bu def’a da, şimdiye kadar âsırların ihmâl etdiği köylüleri düşünmüş ve bunun için ocak dahilinde bir muâyenehâne açarak, hergün saat onüçden ondörde kadar fakir köylülerin hastalarını ücretsiz muâyene etdirmeye ve mektebsizlik yüzünden nimet-i maârifden mahrum kalmış, ücret vermeye kudreti olmayan köylülerimizin istida ve mektublarını ücretsiz olarak yazmaya karar vermişdir. 

Muhterem ocak heyetinin bu mesâisini tebrik eder ve fakir köylülerimize hastalarını muâyene etdirmek için hergün öğle vakti saat önüçden ondörde ve mektub, yahud istida yazdırmak için saat ondan onikiye ve ikiden dörde kadar Türk Ocağı’na müracaât etmelerini tavsiye ederiz. 

Muhterem Türk ocağı’mızın, bu nevi daha yapmak istedikleri hayırlı teşebbüslerini peyder pey yazacağız.

MALATYASayı:120-261

Perşembe 21 Mart 1929

Shf.1

25 Mart Pazartesi, Türk ocaklarının yıl dönümü bayramıdır. Bütün ocaklılarımızı kutlularız.

MALATYASayı:156-297-38

9 Teşrin-ievvel 1930

Shf.4

TÜRK OCAĞINDAN:

Malatya Türk ocağına ait (Venk)’in 3,5 senelik icarı müzâyedeye konulmuş olduğundan taliplerin ocağa müracaatları ilân olunur.

YENİ MALATYASayı:172-313-64

Perşembe 16 Nisan 931

TÜRK OCAKLARI

C.H. FIRKASINA İNKİLÂB ETTİ.

10.4.31 tarihinde Ankara’da ictimâ eden Türk ocakları Kurultayı, ocakların bütün hukukile C.H.fırkasına inkilâbını kabul etmiştir.

Bu karara tevfikan Malatya Ocağı da, menkul ve gayrimenkul, bütün emvâl ve eşyasile fırkaya devredilmiştir.

Bu muâmele, evvelki gün, tekemmül ettiğinden, fırka merkezi şimdiki yerinden çıkacak ve yakında, eski Türk Ocağı binasına nâkledilecekdir.

(BİTTİ)

_________

* Birinci yazıya http://www.malatyahaber.com/makale/malatyada-turk-ocagi-tarihi-i uzantısından ulaşabilirsiniz.