SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Malatya'dan Nice Değer Çıkar"

0
Güncellendi - 2015-12-27 18:23:26
A- A+ PAYLAŞ

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası'nın "Malatya Oda Dergisi"ne açıklamalarda bulundu. Bakan, "Rahmetli Turgut Özal’ın memleketinin mümbit topraklarından, Malatya’yı ve Türkiye’yi ileri götürecek daha nice değerin çıkacağından şüphem yok. " dedi.

Bakan Çağlayan'ın, Malatya Oda Dergisi'ndeki mülakatı şöyle:

“MALATYA ÜLKE EKONOMİSİNİN GELİŞMESİNE ÖNEMLİ BİR KATKI SUNUYOR”

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Malatya’nın en fazla ihracat yapan 30.ncu il olduğunu belirterek,” Malatya ilimizin gerçekleştirdiği ihracat ile ülkemiz ekonomisinin gelişimine önemli katkı yapmaya devam etmesini bekliyorum ”dedi.

Yıllar itibariyle, Malatya’nın hep dış ticaret fazlası verdiğini belirten Ekonomi Bakanı Çağlayan,” 2012 yılında gerçekleştirdiği 186 milyon dolarlık dış ticaret fazlasının ülkemiz ihracatındaki sıralamasından çok daha mühim olduğunu düşünüyorum ”ifadesini kullandı. 

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan  Malatya Oda Dergisi’ne özel açıklamalarda bulundu. 

“TÜRKİYE DÜNYA EKONOMİSİNE YÖN VERİYOR”

:Sayın Bakan Analistlere göre Türkiye önümüzdeki 5 yıl içerisinde Çin’den sonra en hızlı kalkınacak ülkelerin başında geliyor. Dünya’daki çalkalanmalar, ülkemizdeki demokratikleşme süreci  vs. vs. gibi etkenleri de göz önünde bulundurarak, Türkiye’yi nasıl bir yarın bekliyor?

Dünya ekonomisinde 4 yıldan fazladır ekonomik kriz süre gelmektedir. Gelişmiş ülkelerin birçoğu halen istikrarlı bir büyüme patikasına giremediler. Hemen yanı başımızdaki en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği’nde küçülme sürmekte, işsizlik oranı ve kamu borç stoku rekor seviyelerde seyretmektedir. Avro Bölgesi bizim tahminlerimize göre 2008’deki reel büyüklüğüne 2015’te ulaşabilecektir. 

Diğer taraftan geçmişinde yaşadığı krizlerin en büyük kaynaklarından olan mali ve finansal sistemindeki sorunlarını yaptığı reformlarla ortadan kaldıran, istikrarlı kalkınmasını sürdüren Türkiye’nin de aralarında bulunduğu yükselen piyasa ekonomileri gün geçtikçe yükselişlerini sürdürmektedir. Dünya ekonomisi ve ticareti artık gelişmiş ekonomilerden gelişmekte olan ekonomiler yönüne kaymaya başlamış durumdadır. Yakın bir gelecekte de Türkiye, Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya, Endonezya ve Meksika’dan oluşan “Yükselen 7 Ekonomi” nin GSYH’sinin ABD, Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve Kanada’dan oluşan “Gelişmiş 7 Ekonomi”nin GSYH’sini geçeceği ve dünya ekonomisinde bir dönüşüm öngörülüyor. Türkiye de bu dönüşüm sürecinin baş aktörlerinden biri, dünya ekonomisine ve siyasetine yön veren bir ülkedir. 

Türkiye, küresel düzendeki rolü gitgide güçlenirken uzun süredir ekonomisine ciddi şekilde zarar veren milyarlarca dolar kayba neden olan iç sorununu da demokratik yollardan çözmek için çözüm sürecini başlatmıştır. Çözüm sürecinin havası bile Doğu ve Güneydoğu’ya olan yatırımlarda önemli miktarlarda artışa neden olmuştur. Teşvik sistemimizin göz bebeği olan, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesindeki illeri kapsayan 6. Bölge’de 20 Haziran 2012 tarihinden bugüne kadar teşvik istatistiklerine bakıldığında teşviklerde bir önceki yılın aynı dönemine göre ciddi artışlar sağlanmıştır.  Belge adedi bazında %79, sabit yatırım bazında %269, istihdam bazında ise %183 artış sağlanmıştır. 6. Bölge’ye verilen teşvikler sayesinde bir işçinin işverene maliyeti sadece asgari ücretin net kısmıdır. Bu da bölgenin işçi maliyetleri bakımından Çin’le rekabet edebilir düzeyde olduğunu göstermektedir. Süreç tamamlandıktan sonra Türkiye’nin uzun zamandır güvenlik sorunu nedeniyle atıl kalan kaynaklarının da kullanılmasıyla hem Bölge hem de Türkiye kazançlı çıkacaktır. 

İçerisinde bulunduğu çalkantılı coğrafyadan son yıllarda pozitif ayrışmasını sürdüren, istikrarlı kalkınma patikasına giren, sorunlarının kaynağına inen ve bunları bilinçle çözen, ön alıcı ve yerinde politikalarla yönetilen,  son 11 yılda gerçekleştirdiği atılımlar sayesinde dünyaca hayranlıkla seyredilen Türkiye, yarınlarda hem bölgesel hem de küresel bazda dünya yönetiminde daha fazla söz sahibi olacak, 2023 hedeflerinden 500 milyar dolar mal ihracatı, 2 trilyon dolar GSHY büyüklüğü ve 25 bin dolar  olan kişi başına milli gelir hedeflerine ulaşacaktır. 

“MALATYA’DA İHRACATÇI SAYISI 62’DEN 160’A ÇIKTI”

Mayıs ayı verilerine göre ihracatı 100 milyon doların üzerinde olan il sayısı 17’ye çıktı. Bir önceki döneme oranla ihracatını artıran illerin sayısında her geçen gün artış söz konusu. Bu verilerden hareketle Malatya son 10 yılda ihracatını yüzde 4.6 oranında artırarak bölgesinde en fazla ihracat gerçekleştiren ikinci il konumunda bulunuyor. İllerin genel ihracat karnesine baktığınızda Malatya’nın ihracat performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?   Kentin iş adamlarına bu konudaki önerileriniz nelerdir?

Öncelikle Malatya’nın ihracat verilerine kısaca değinmek istiyorum. 2002 yılında 72 milyon dolar ihracat yapan Malatya ilimiz yıllar itibarıyla ihracatında önemli gelişmeler kaydederek 2012 yılında 283 milyon dolarlık ihracat yapan bir il haline gelmiştir.

Yine 2002 yılında Malatya’dan 63 ülke ve gümrük bölgesine ihracat yapılırken 2012 yılında 95 ülke ve gümrük bölgesine ihracat yapılmıştır. Malatya’nın 2002 yılında 62 olan ihracatçı sayısı da 160’a yükselmiştir.

Malatya ilimiz, 2012 yılında illerimiz arasında en fazla ihracat yapan 30. ilimiz olmuştur. İlimizin en fazla ihracat yapan iller arasında daha yüksek sıralarda yer alması gerektiğine inanıyorum. Bununla birlikte, Malatya, yıllar itibarıyla hep dış ticaret fazlası veren bir il olarak ayrı bir öneme sahiptir. 2012 yılında gerçekleştirdiği 186 milyon dolarlık dış ticaret fazlasının ülkemiz ihracatındaki sıralamasından çok daha mühim olduğunu düşünüyorum.

Malatya ilimizin gerçekleştirdiği ihracat ile ülkemiz ekonomisinin gelişimine önemli katkı yapmaya devam etmesini bekliyorum.

Kentimiz iş adamlarına, ihracat odaklı düşünmelerini, Bakanlığımızın yürüttüğü destek programlarını yoğun bir şekilde kullanmalarını, ülkelerin ithalatları, firmaları ve birçok detaylı bilgiyi içeren ve sayısı 196’ya ulaşan ülke raporlarının bulunduğu İhracat Bilgi Platformu web sitemiz başta olmak üzere Bakanlığımız web sayfalarını yakından takip etmelerini, hedef ve öncelikli ülkelere ve diğer ülkelere yönelik genel ve sektörel ticaret heyetlerine ve alım heyetlerine katılmalarını, sektörleri ile ilgili önemli fuarlara iştirak etmelerini, yönelmek istedikleri pazarlara bizzat giderek yerinde pazar araştırması yapmalarını ve bu ülkelerdeki Ticaret Müşaviri/Ataşelerimizi ziyaret ederek onların bilgi, tecrübe ve bağlantılarından istifade etmelerini, dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmelerini, bilgili, yabancı dil bilen ve deneyimli kişilerden oluşan bir ihracat bölümü kurmalarını ve şirketlerini dünyaya açacak ve ürünlerini elektronik ortamda tanıtmalarını sağlayacak, müşterileri üzerinde olumlu bir etki yaratacak bir web sayfası oluşturmalarını öneriyorum.

Buna ilaveten, ihracatlarında markalı ve kaliteli ürün ihracına önem vermelerini, kendi markalarını yaratmalarını, ihraç ülkelerinin kültürleri ile müşteri zevk ve tercihlerini tanımalarını ve ürünlerinde bu yönde gerekli değişiklikleri yapmalarını, satış sonrası hizmet kalitesini yükseltmelerini, yoğun olarak ihracat gerçekleştirdikleri pazarlarda depo, ofis ve mağaza açmalarını böylece ürün tedarikinde sürekliliği sağlamalarını tavsiye ediyorum.

2023 Vizyonu kapsamında “Kentlerin Markalaşması” süreci sizin için ne anlama geliyor?

Cumhuriyetimizin 100. yılı için ortaya koyduğumuz 500 milyar dolar düzeyindeki ihracat hedefine ulaşmak için, niceliksel büyüme fırsatlarını gerektiği gibi değerlendirmenin yanı sıra, bakış açımızı değiştirerek ürünlerimizi niteliksel yönden de geliştirmek durumundayız. Uzun vadede ürünlerimizin katma değerini artıracak adımlar atmamız gerekmektedir. Kalite odaklı, tasarım ve araştırma faaliyetlerine önem veren, üretkenliği artırmayı başarabilen ülkeler, önemli ve kalıcı markalarıyla uluslararası piyasalarda varlık gösterebileceklerdir.

Ekonomi Bakanlığı markalaşmanın, katma değerli mal üretmenin ekonomimiz için, sanayimizin dönüşümü için ne kadar kıymetli olduğunun farkındayız. Bakanlık olarak yatırım-üretim-ihracat-istihdam değer zincirini destekleyen bir yaklaşım ile kurguladığımız teşvik sistematiğimizin nihai hedefi ar-ge, inovasyon, tasarım ve markalaşmayı ön plana çıkararak katma değerli ürün ihraç etmektir. Yani hedef, ihracatımızı yükte hafif pahada ağır ürünlerle artırmaktır. 2009’da 83 milyon tonluk malı kilosu ortalama 1.16 $’dan; 2010’da 88 milyon tonluk malı kilosu ortalama 1.25 $’dan; 2011’de 87 milyon tonluk malı kilosu ortalama 1.47 $’dan; 2012’de 90 milyon tonluk malı kilosu ortalama 1.58 $’den ihraç ettik. Düzenli bir artış olduğu ortada ama daha da fazlasına ihtiyacımız var. 2012 yılında Almanya ihraç ürünlerinin kilosunu 3,76 dolardan, Japonya 3,96 dolardan, Güney Kore 2,91 dolardan satmış. Bizim 2023 yılı hedefimize ulaşabilmemiz için erişmemiz gereken birim ihraç fiyatları bunlar. Bu fiyatlara da ancak markalaşma yoluyla ulaşabiliriz.

Bakanlık olarak 2006 yılından beri başarıyla uyguladığımız TURQUALITY® Programı ile biz küresel rekabet koşullarında kendi markalarıyla ayakta durabilen Türk markalarını önce bölgesel, sonra dünya markası klasmanına taşımak istiyoruz. Bu amacın arkasında yatan mantığı açıklamak için, birim ihraç değerlerine göz atmak gerekiyor. TURQUALITY programında yer alan firmalarımızın 2012 yılında sadece destek kapsamındaki markalarıyla yaptıkları ihracatın birim fiyatının 3,28 dolar olduğu görülmektedir. İşte bu, marka olmanın, markalı mal satmış olmanın ortaya koyduğu katma değerdir.

Bu kapsamda, Türk markalarının uluslararası pazarlarda daha da güçlenmelerini sağlamak amacıyla, marka gücü belirli bir noktada olan ve markanın bu gücünü destekleyecek mahiyette, kurumsal altyapıya, insan kaynağına, tedarik ve üretim sürecine, pazarlama ve finansal güce sahip firmalarımızı seçerek TURQUALITY® havuzuna dahil ediyoruz.  Bugün itibariyle 90 şirketin 102 markası TURQUALITY programı, 42 şirketin 45 markası ise TURQUALITY programına hazırlık olarak değerlendirdiğimiz Marka programı kapsamında desteklenmektedir.

Biz markalaşmayı makro düzeyde algılayıp, ülkemizin bir bütün olarak markalaşabilmesi için gerekli adımları atıyoruz. Bildiğiniz gibi, rekabetin giderek keskinleştiği ekonomi dünyasında ülkeler artık markaları kadar güçlüler. Birçok ülkenin imajı ürettiği ürünlerle adeta iç içe geçmiş durumda. Bugün bir Alman arabası dediğimiz zaman sağlamlık ve güvenilirlik, Japon arabası dediğimiz zaman teknoloji, İtalyan arabası dediğimiz zaman estetik ve tasarım kavramları hemen aklımıza geliyor. Aynı soruyu üründen bağımsız sorduğumuz zaman da verilen cevapların üç aşağı beş yukarı değişmediğini görüyoruz. Bu nedenle, Ekonomi Bakanlığı olarak Türkiye markasını güçlendirmenin en önemli yolunun ihraç ettiğimiz ürünlerimizin marka imajını güçlendirmekten geçtiğinin bilinci içerisindeyiz. 

Ancak şunu da net bir şekilde ifade etmekte fayda var; bütünün gücü, parçaların gücü ile doğru orantılıdır. Türkiye’nin toplam potansiyeli, 81 ilimizin potansiyellerinin toplamı ile doğrudan ilişkilidir. Zaman zaman kullandığımız bir slogan var: “Güçlü Marka, Güçlü Ülke”. İl bazında düşündüğümüzde şöyle bir uyarlama yapabiliriz: “Güçlü Marka, Güçlü İl”. Malatya üretime ve ticarete yatkın bir il, lakin potansiyelini tümüyle yansıtabilmiş değil. Şu anda TURQUALITY Programı kapsamında yer alan bir Malatya firması yok. Malatya’nın bir şehir olarak markalaşmasını destekleyebilecek çok önemli bir unsur; şehirden güçlü markaların çıkması. 

Açık olan bir noktayı işaret etmeyi sevmem ama konunun anlaşılır hale gelmesi için bu örneği vermemiz şart. Malatya’nın en geleneksel ürünlerinden biri olan kayısının il ve ülke ekonomisine çok olumlu katkıları var. Onlarca yıldır bu meyve birçok insanın ekmek kapısı oldu. Lakin şunu biliyoruz ki, inovatif süreçler devreye girmez ise, geleneksel iş süreçleri muhakkak zayıflıyor. Orta vadede, kayısının birçok insan için kârlı olmaktan çıkacağını öngörmek çok da zor değil. Çözüm yine Malatyalıların elinde. Sevdiğim bir söz var: “Gerçek keşif yeni diyarlar bulmak değil, yeni gözlerle bakmaktır.” Malatya’nın daha da iyi noktalara gelmesinin yolu da bu çerçeveden geçiyor.

TURQUALITY Programı vasıtasıyla markalarımızı ve Türkiye markasını güçlendirmek için attığımız adımların bir benzeri yerel çapta Malatya için de atılabilir. Öncelikle ülkemizin güçlü ve gelişmeye açık yönlerini belirledik. Daha hızlı gelişebilmek için neler yapılması gerektiğini ortaya koymak üzere işinin ehli insanları, deyim yerindeyse “akil adamları” bir araya getirdik. Çıkan sonuçları uygulamak üzere de Bakanlık olarak var gücümüzle çalıştık.

Rahmetli Turgut Özal’ın memleketinin mümbit topraklarından, Malatya’yı ve Türkiye’yi ileri götürecek daha nice değerin çıkacağından şüphem yok. 

Malatya’nın da içinde bulunduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi açılım ile birlikte ciddi anlamda bir ekonomik hareketlilik bekliyor. Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde İş adamlarının bölgeyi toplu halde ziyareti ve uygulamaya sokulan teşvik paketi ile birlikte bölgede ciddi anlamda bir kalkınma süreci bekliyor musunuz?

İş dünyasından gelen ve bölgeyi çok iyi bilen bir bakansınız? Bölge mahreçli iş adamlarının kendi memleketlerine yatırımla dönmeleri noktasında öneri ve tavsiyeleriniz nelerdir?

Bilindiği üzere, ülkemizdeki yatırım teşvik uygulamalarına dayanak oluşturan Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar 19 Haziran 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Söz konusu kararnamenin en temel amaçlarından biri de bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılmasıdır. Bu çerçevede, özellikle ülkemizin Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yer alan illerin oluşturduğu, sosyo-ekonomik açıdan en az gelişmiş bölgemiz olan 6. Bölgeye oldukça cazip destekler sağlandı. 

Yeni sistem kapsamında, 6. Bölgenin yatırım yeri olarak cazibesini arttırmak için 3 temel yaklaşım benimsendi: 

-Desteklenecek sektörlerin kapsamının genişletilmesi, 

-İşgücü maliyetinin azaltılmasına yönelik desteklere ağırlık verilmesi, 

-Vergi indirimi ve faiz desteğinin en avantajlı koşullarda uygulanması.

Birinci yaklaşım kapsamında, ülke genelinde teşvik edilmeyecek yatırım konuları ile enerji ve kamu yatırımları hariç olmak üzere bölgede gerçekleştirilecek tüm diğer yatırımların, Bölgesel Teşvik Uygulamaları kapsamında desteklenmesi sağlandı. Böylece bu bölgede gerçekleştirilecek her türlü yatırımın en yüksek yardım yoğunluğu ile desteklenmesi öngörülüyor. 

İkinci yaklaşım kapsamında, 6. bölgede yer alan az gelişmiş illerdeki istihdam ve göç sorununun çözümüne katkı sağlamak üzere yalnızca bu bölgedeki yatırımlara uygulanmak üzere sigorta primi ve gelir vergisi stopajı desteği olmak üzere istihdama yönelik 2 farklı destek unsuru getirildi. Böylelikle söz konusu bölgede tarımsal sanayi, tekstil ve konfeksiyon gibi emek yoğun sektör yatırımlarının arttırılması amacıyla yatırımcıların istihdam maliyetlerinin önemli bir bölümünün devlet tarafından karşılanması sağlandı.

6. bölge destekleriyle ilgili olarak vurgulanması gereken bir başka husus, destek unsurlarının yüksek yoğunluklu uygulanması neticesinde yatırımcılara finansman açısından önemli avantajlar sağlanıyor olmasıdır. Bölge yatırımcılarına, yatırımlarında kullanacakları krediler için 900 bin TL’ye kadar faiz desteğinden yararlanma imkanı getirildi. Bu bölgede vergi indirimi, yatırımın %55’ine kadar uygulanıyor. Ayrıca bunun %80'inin yatırım döneminde firmanın tüm faaliyetlerden elde edilecek kazanca uygulanması imkanı da getirildi. 

Akabinde Ekim 2012’de, özellikle 6. Bölgede emek yoğun sektörlerde yatırım yapan yatırımcıların taleplerine kulak verilerek, bir değişiklik yayımlandı. Bu değişiklik ile Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteğine ilişkin azami destek sınırını 6. Bölge için kaldırıldı. Böylelikle, yatırımcılara, Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteğinden 10 yıl, yatırımın organize sanayi bölgesinde yapılması halinde ise 12 yıl süreyle destek sınırı olmaksızın yararlanabilme imkanı getirilmiş oldu.

Özetle, 6. Bölgede gerçekleştirilecek yatırımlara KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, yatırım yeri tahsisi, ayrıca diğer bölgelere kıyasla daha yüksek oran ve süreler ile vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, faiz desteği ve yalnızca bu bölgede uygulanmak üzere sigorta primi işçi hissesi ve gelir vergisi stopajı destekleri sağlanmaktadır. Bu vesile ile bölgede yatırımların, üretimin ve istihdamın artmasına katkı sağlaması beklenmektedir. 

Diğer taraftan, Malatya ilinin yer aldığı 4. Bölgede gerçekleştirilecek bölgesel yatırımlara, KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, yatırım yeri tahsisi, %30 yatırıma katkı oranı ile vergi indirimi, 6 yıl süreyle sigorta primi işveren hissesi desteği ve 600 bin TL’ye kadar faiz desteği sağlanıyor. Ayrıca, yatırımın OSB’de yapılması durumunda vergi indirimi ve sigorta primi işveren hissesi desteği açısından bir alt bölgede geçerli olan oran ve süreler uygulanıyor. Dolayısıyla, 4. Bölgede yer alan OSB’lerde yapılacak yatırımlar için yatırıma katkı oranı %40, sigorta primi işveren hissesi desteği 7 yıl süreyle uygulanıyor. Bununla birlikte, büyük ölçekli ve stratejik yatırımlara ilişkin şart ve karakteristikleri sağlayan yatırımlar ilgili teşvik uygulamasından faydalanabiliyor. Söz konusu teşvik uygulamalarından yararlanamayan yatırım projeleri ise asgari 500 bin TL tutarında olmaları kaydıyla genel teşvik uygulamamız aracılığıyla KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyetinden faydalanabiliyor. 

Bu çerçevede yeni sistemin yürürlüğe girdiği 2012 yılı Haziran ayından 2013 yılı Mayıs ayı sonuna kadar Malatya ilinde gerçekleştirilmek üzere 47 yatırım projesi için teşvik belgesi düzenledik. Bu yatırımlar kapsamında 1,97 milyar TL tutarında yatırım yapılması ve 2.860 kişilik ilave istihdam yaratılması öngörülüyor.

Yatırım teşvik sisteminin uygulamaya girmesini müteakip ben ve mesai arkadaşlarım yoğun bir tanıtım programını başlattık. Gerçekleştirdiğimiz organizasyonlar vesilesiyle yatırımcılarla bir araya gelerek kendilerine hem yeni sistemimizi ve bu sistemden nasıl faydalanabileceklerini anlattık hem de kendilerinin görüş ve değerlendirmelerini alıp, karşılıklı istişarelerde bulunduk. Bu kapsamda, çok kez 6. Bölgede yer alan illere ziyaretlerimiz oldu. En son 20 Haziran 2013 tarihinde yatırım teşvik sisteminin 1 yıllık uygulama sonuçlarını Diyarbakır’da gerçekleştirdiğimiz programda değerlendirdim.

Verilen destekler neticesinde, son bir yılda 6. bölgede gerçekleştirilmek üzere 8,2 milyar TL (%269 artış) tutarında 575 adet yatırım projesi (%79 artış) için teşvik belgesi düzenlenmiştir. Bu belgeler kapsamında yaratılacak istihdam 27 bin 465 kişidir. (%183 artış). Söz konusu göstergeler açısından geçen yılın aynı dönemine kıyasla en yüksek artışlar 6. bölgede yaşanmıştır.

Geçen yıl 6. bölgede gerçekleştirilmek üzere Bakanlığımıza teşvik belgesi düzenlenmesi için yapılan müracaatlarda; yatırım projesi başına 30 kişi ilave istihdam öngörülürken bugün bu rakam 48 kişiye çıkmış bulunmaktadır. Aynı şekilde; belge başına düşen yatırım tutarı 7 milyon TL’den 14.4 milyon TL’ye çıkmıştır.

Diğer taraftan, yeni teşvik sisteminin 1 yılının tamamlandığı 20 Haziran 2013 tarihi itibarıyla, 3.106 kişilik istihdam yaratacak olan 20 adet proje tamamlanarak işletmeye geçmiştir. Diğer 5 bölgenin toplamında 11 yatırım projesi tamamlanmışken yalnızca 6. bölgemizde 20 proje tamamlanarak işletmeye geçmiştir. Bu sonuç, 6. bölgeye getirilen dinamizmin en net göstergelerinden biridir.

Bir yılın sonunda özellikle 6. Bölgede çok sevindirici sonuçlarla karşılaştık. Tabi ki hedefimiz gelinen noktayı daha da ileriye taşımak ve çıtayı her seferinde biraz daha yükseltmektir. 

Bununla birlikte, malumunuz üzerinde hassas bir şekilde çalıştığımız bir barış sürecini de bugünlerde yaşıyoruz. Şüphesiz bölgeye yatırım çekmek adına yaptığımız bu düzenlemeler ile ortaya çıkan tablonun, barış sürecinde bugün geldiğimiz noktaya katkısı çok büyük olmuştur. Bölgede oluşan güven ve istikrar ortamı, bölge yatırımlarının artması açısından oldukça kritiktir. Buna paralel olarak, bölge yatırımcılarına sağladığımız destekler de biliyorum ki yatırımcılar nezdinde takdirle karşılandı. Umut ediyorum ki inşallah bölge insanı iş aş umuduyla yerinden yurdundan olmayacak, doğduğu yerde doyma şansına sahip olacak. Bu çerçevede, özellikle bu bölgeden koparak ülkemizin çeşitli illerine yerleşen ve buralarda yatırım yapmış olan işletme sahiplerine büyük iş düşüyor. Gün, bölgeye olan vefa borcunun ödenme günüdür. Bunun için gerekli tüm şartlar oluşmuş durumdadır. Bu vesileyle başta bölgenin kendi insanları olmak üzere tüm yatırımcıları bir kez daha bu cazip desteklerden yararlanarak 6. Bölgede yatırım yapmaya davet ediyorum. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız