SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Malatya'nın Valileri

A- A+ PAYLAŞ

İsmet YALVAÇ

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan kararname ile Amasya Valiliği’ne atanan Halil İbrahim Daşöz, Isparta ve Adıyaman Valiliği deneyimlerinden sonra Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri iken 2006 yılında Malatya Valiliği görevine getirilmişti.

Ocak 2006’da göreve başlayan Vali Daşöz’den önce Malatya; dünya kamuoyunda da konuşulan “Çocuk Yuvası Dayak Skandalı” ve Türkiye kamuoyunda tartışılan “İçmesuyu Kirliliği Kaynaklı Salgın Hastalık” gibi travmaları yaşamıştı.

Daşöz, kendisinden kısa bir süre önce önemli travmalar yaşamış Malatya gibi bir kentte; gelir gelmez, daha önce Isparta ve Adıyaman’da da yürüttüğü, önemli bir sosyal sorumluluk projesi olarak öğrencilerin lokomotifi olduğu kampanyalar için çalışmalara başladı. Malatya’daki adı “91 Bin Dev Öğrenci” olan kampanya, zaman zaman lokal bazda şikayet ve usanç konusu olsa da, Malatya imajının düzeltilmesine ilişkin ulusal kamuoyuna yansımalarıyla artı puandı.

Kendisinden kısa süre önce sıkıntılı ve imajı zedelenen bir ile vali olarak atanması, siyasi otoritenin kendisine olan güveninin yanı sıra, 2’nci Ordu’nun merkezi olan Malatya’nın bu özel konumuyla da alakalıydı belki. Çünkü, ordu merkezlerinin bulunduğu illerde, siyasi iktidarların ilişkilerde herhangi bir sorun yaşamayacak sosyal donanımdaki isimleri Vali olarak görevlendirdiği biliniyordu. Vali Daşöz de, AKP tarafından atanmış olmasına karşın, bu partinin “demokrasi” adı altında paketlediği siyaseti ile Cumhuriyetin değerleri arasındaki hassas dengeyi itinayla koruyan, kollayan bir isimdi. TRT’de katıldığı bir televizyon programında Malatya’nın yetiştirdiği isimler arasında merhum Ahmet Kaya’yı da sayarken, bir 10 Kasım Atatürk’ü Anma toplantısında, Aşık Mahsuni Şerif’in Ata’ya ithaf “Sarı Saçlım, Mavi Gözlüm, Nerdesin?” türküsünü korodan istiyordu.

Buna karşın, siyasilerin ricasını da olabildiğince yerine getirmeye çalıştığı, özellikle muhalefet partilerinin zaman zaman seslendirdikleri tepkilerden anlaşılıyordu. Eski belediye binasını yıktırma çabalarına ilk saatlerde engel olurken, dönemin belediye başkanı Cemal Akın’ın “Bizim Beşir” dediği İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ı araması, onun da Valiye dönüp, Akın’a yardımcı olunması isteği üzerine yıkıma izin vermesi, bizim unutmadıklarımızdandı. Oysa, o sırada elinde, Mimarlar Odası’nın, bu binanın bir gece ansızın yıktırılabileceği, Sivas Koruma Kurulu’nun incelemesinden önce bunun yapılmak istenmesi halinde, inceleme sonuna kadar engel olunması talebini içeren bir başvurusu vardı. Bakana, “peki” diyerek, “kızgın” eski belediye başkanının kaprisine bir yerde araç oldu.

Daşöz’ün görev süresinin büyük bölümünde Malatya Belediye Başkanı Cemal Akın’dı. Vali Daşöz-Akın ilişkisi görünürde sorunsuzdu, ancak arka planda zaman zaman gerilimli ilişkileri de barındırdı. Belediye binasının yıkılması konusunu hariç tutarsak, Daşöz’ün ‘Devlet Adamlığı’ kimliği Cemal Akın yönetimindeki belediyenin kimi yanlışlarının düzeltilmesine hizmet etti. Kimi zaman Malatya’yı temsil ettiği ileri sürülen Malatya Belediye Meclisi’nden daha Malatyalı bir tavır ve duruş sergiledi. Bunun en çarpıcı örneği, Malatya Belediye Meclisi’nin büyük bir aymazlıkla Nurettin Soykan adını taşıyan Nurettin Soykan Parkı’nın ismini değiştirmesiydi. Adı Malatya ile özdeşleşmiş olan merhum Nurettin Soykan’ı da derinden sarsan ve üzen bu meclis kararını Vali Daşöz Malatya Belediye Meclisi’ne iade etti. Dönemin başkanı Akın ve meclisine ‘’Ahde Vefa’’ ilkesini hatırlattı ve bu gerekçe ile meclis kararını iptal etti.

Vali Daşöz’ün Malatya’daki görevi sırasında AKP, 2007 Temmuz ayı erken genel seçimleri ile 2009 Mart yerel seçimlerini geçirmiş, bu seçimler AKP adına önemli başarılarla sonuçlanmıştı. Görevdeki Valinin, bu tabloya katkısının bulunmadığını söylemek doğru olmaz!

Şair yanı da olan Vali Daşöz, bu yönünün etkilediği kişiliği ile otoriter mülki amir çizgisi arasında çokça gidip geldi. Siyasi etkilerle çeşitli görevlere atanmış, yetenekleri sınırlı kimi daire müdürlerine, “otoriter mülki amir” olarak “fırçasını” atmaktan çekinmezken, şair yönü onların görevlerinden uzaklaştırılmasıyla sonuçlanacak süreçleri başlatmasına engel oldu. Bunun için bir süre sonra, kızdı mı, eksik gördü mü, “sadece fırça atan” Vali olarak bilinir oldu.

Görev süresi içinde 2 seçim geçiren Vali Daşöz, milletvekili ve milletvekili adaylarının ilçe ve belde gezilerinde kimi zaman daire müdürlerini beraberinde götürmesine seyirci kaldı. Bazı daire müdürlerinin asli görevlerinden çok yerel siyasetle ilgilenmesinden rahatsız oldu ve bu rahatsızlığını ‘’fırça’’ atarak iletti muhataplarına.

Gündeminin ağırlığı, genellikle kendisinin belirlediği ya da içerisinde bulunduğu konularla ilgili oldu. Haşim Karadağ’ın kulüp başkanlığı dönemlerinin kendi görev süresi içerisinde olması, Daşöz’ün ciddi şanssızlığıydı, bu nedenle Malatyaspor’la ilgili sıkça sorunlar yaşadı. Valinin çözüm girişimlerinde, “günü kurtarma” formüllerinin ağırlıklı olması, Malatyaspor’u Karadağ’a mecbur etti diyebiliriz. Malatyaspor’la ilgili konulara bu kadar müdahil olduktan sonra, her çözüm girişimi Karadağ’ın başkanlığıyla sonuçlanmamalıydı. Ama çoğunlukla öyle olunca, bu konu kendisini de yıprattı. Malatyaspor’dan kaynaklanan usancın içerde ve dışarıdaki Malatyalıya yansımasının, kendisine “Bu memlekette şef çok, kızılderili yok” dedirttiğini, desteksiz kaldığına dair yakınmalarına yol açtığını biliyoruz. Şanssızlığı, Karadağ ve benzerlerinin ön plana çıktığı bir Malatya lobisiyle muhatap olmak zorunda kalmasıydı.

Özellikle Malatyaspor’dan kaynaklanan sorunların, sıkıntıların “artık yeter” dedirttiği bir dönemde, Malatya Valiliği’nde artık kalmak istemediğine dair yakınmalarını duyuyorduk. Bu geçtiğimiz sonbahar aylarından itibaren başlamıştı. Geçtiğimiz aylarda, Malatya’dan Antakya’ya atanacağına dair iddiaların kendisinin kulağına da gittiğini, bu atamaya sıcak baktığını biliyorduk.

Kayısı ve Malatya'nın tanıtımı için birçok proje uygulayan, faaliyette bulunan Vali Halil İbrahim Daşöz’ü kamuoyunda tartışılır kılan önemli gelişmelerden biri Malatya’daki görevinin son dönemecinde yaşanan ‘’Apricobama’’ kampanyasını başlatmasıydı. ABD Başkanı Barack Obama’nın İstanbul’da bir genç grubu ile soru-cevap formatlı konuşması sırasında ‘’Türkiye neden kayısısını AB’ye ihraç etmesin’’ şeklinde bir cümle sarfetmesi ile başlayan ‘’Obama-Kayısı’’ ilişkisi, Malatya’da adeta kayısının yüz yıllık sorunlarına çözüm üretecekmiş havası yaratırken, Vali Daşöz’ün 91 Bin Dev Öğrenci konsepti üzerinden günkurusu kayısıya ‘’Apricobama’’ isminin verilmesini sağlaması ve bunu Obama fotoğrafları eşliğinde binlerce kartpostal, billboard ve gazete reklamları ile desteklenen bir kampanyaya dönüştürmesi Malatya’da ciddi eleştirilere yol açtı. Kampanyada kayısıdan daha baskın olarak Obama fotoğraflarının kullanılması, akıllara ‘’ Bu kampanya kime hizmet ediyor? Kayısıya mı, yoksa ABD’nin Türkiye’de yerlerde sürünen imajının düzeltilmesine mi?’’ sorusunu getirdi.

Amasya Valiliğine atanması Daşöz için tam anlamıyla bir sürpriz oldu. Hatta iki ili ve potansiyelini değerlendirdiğinizde, bir nevi “tenzil-i rütbe” edildiği kanısına da varabilirsiniz. Amasya’ya atanmasını öğrendikten sonraki kimi tavırlarını irdelediğimizde kendisinin de üzgün ve mahzun olduğu sonucuna varmamızı sağlayacak bir halet-i ruhiye içinde olduğunu ifade edersek sanırım yanılmış olmayız.

Ancak, bu atamalarda; “ehliyet- liyakat”ın göz önünde bulundurulduğuna, görevden alınanların, bir başka yere atananların “terfi” ya da “tenzil-i rütbe” edildiklerine dair kanaat edinmek çok zor. Çünkü, böyle bir sonuç, bu son atamalardan çıkarılamıyor.

Malatya’ya hizmet için iyi niyetle çaba gösteren, kentin huzuruna görevi döneminde katkı sağlayan, Malatya’nın değerlerine sahip çıkan bir isim olarak hatırlayacağımız Daşöz’e, yeni görev yerinde başarı diliyoruz.

VE YENİ VALİ..
Buradan, Malatya Valiliği’ne yeni atanan Mehmet Ulvi Saran’la ilgili değerlendirmelere geçmek istiyoruz.

Saran, daha gelmeden, Malatya’nın şahsında ilkleri gördüğü bir isim oldu. Malatya Türkiye’nin önemli illerinden birisi. Bizim hatırladığımız kadarıyla, Malatya Valiliği ilk valilik görevi olan bir başka isim şimdiye kadar hiç atanmamıştı. Yine, Temmuz 2007 seçimlerinde AKP’den aday adaylığı başvurusunda bulunduğunu, ancak aday yapılmayınca, istifa ettiği Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevi yerine, Mülkiye Başmüfettişliği görevine döndürülerek memuriyete devam ettiğini biyografisinden anlıyoruz.

Malatya’dan gittikten sonra siyasete giren Valiler oldu da, bir partiden aday olmuş bir ismin Malatya’ya atandığı olmamıştı. 7 milletvekilliğinden 6’sını elde ettiği Malatya’ya, AKP’den aday adayı bir ismi Vali olarak atamak, iktidar partisinin “devrimci” icraatlarından birisi olsa gerek! Milletvekilliği için uygun görülmemiş, ama Malatya Valiliği için uygun görülmüş!

Malatya Milletvekillerinin bazılarının Saran’ın adını, atandıktan sonra duyduğunu zannediyoruz. Bazıları da, tanıyorlarsa, muhtemelen kendilerinin de adaylık başvurusu yaptığı sırada AKP Genel Merkezi’nde görmüş olabilirler! 51 yaşındaki Saran’ın, ilk Valilik görevine atanmış olması, bunun için de Malatya’nın seçilmesi; Malatya’ya nasıl bakıldığını gösterir mi, göstermez mi? Onu Saran geldikten sonra göreceğiz. Ancak, iktidarda 7’nci yılını dolduran AKP’nin, ancak 7’nci yılında Saran’ı bir ile vali olarak atamak üzere hatırlaması da Malatya’ya, hizmet aşkıyla dolu bir ismi gönderme tercihi mi, yoksa başka bir şey mi? Onu da hep beraber göreceğiz.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız