SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Bülent Korkmaz

Malatyaspor: Dün-Bugün-Yarın

Malatyaspor: Dün-Bugün-Yarın
A- A+ PAYLAŞ

Bülent KORKMAZ

deybayah@gmail.com

Malatyalı olup da Malatyaspor öyküsü olmayan pek azdır. Futbolu ve Malatyaspor’u seven bizlerin neşeli, hüzünlü, mutlu, mutsuz, bazen gülerek bazen üzülerek anımsadığımız yaşanmışlıkları vardır.

“Her şehre bir profesyonel kulüp furyasında”, 1966 yılında, 4 amatör kulübün birleşmesiyle kurulan Malatyaspor’la ilgili en eski hatıram, aklımda yanlış kalmadıysa, 1976 yılında Milliyet gazetesinde yayınlanan “üç satır habere” kadar gidiyor. Bu haberde, Malatyaspor’un maçlarını oynadığı ve yeni çimlendirilen İnönü Stadında Türkiye-Yugoslavya özel maçının oynatılacağı yazıyordu. Televizyonun “ten-tün” olduğu, radyonun ara sıra açıldığı, dünyayla bağlantıyı gazeteler üzerinden kurduğumuz ilkokul yıllarımda yayınlanan haber beni inanılmaz heyecanlandırmıştı. 

Türk futbolunun büyük isimlerini Malatyaspor’a karşı seyretmemiz mümkün değildi ama onların “daha büyüğü” Milli Takımı ve Galatasarayların Fenerlerin futbolcularını İnönü Stadında izleyecektik. 

Sonrasında öyle bir maç oynanmadı, hevesimiz kursağımızda kaldı, belki bu haber sadece söylentiden ibaretti ama ‘Malatyaspor’ sözcüğü büyülü bir kavram olarak aklımda yer etmişti. Her ne kadar o ve ondan sonraki birkaç yıl İnönü Stadını görmesem, bir tek Malatyaspor maçını izleyemesem bile…

***

Şimdiki çocuklara tuhaf gelebilir ama bizim zamanımızda insanlar şimdiki kadar ulaşım imkânına sahip değildi. Gerek de yoktu.

O sebeple çoğumuz, 80li yıllar ortaokulda iken bile, Çırmıhtı “gezegeninden” kalkıp Malatya “galaksisine” tek başımıza maça gelemezdik. Buna ne ekonomi ne sosyal yaşam izin verirdi. Ancak ailede biri topu seve de, seni kolundan tutup maça götüre. 

O dönem, başta güdümlü anne terliği olmak üzere tüm riskleri göze alıp her hafta sonu Malatya’ya gelerek, bugün yüzme havuzunun olduğu güney kale arkası duvarlarından ‘illegal’ yöntemlerle maça giren bir arkadaşımız (ki sonradan hukuk okumuşluğu vardır), Pazartesi sabahı okula geldiğinde, hafta sonu izlediği Malatyaspor maçını anlatırken gözümüzde destan kahramanları kadar yüce bir insan olur çıkardı. 

***

Takvimler 1982 olup İnönü Stadına komşu Sanat mektebine gelmemle – transfer de diyebiliriz - Malatyaspor’un yaşam öykümü belirleyen en büyük dış etken olacağını asla kestiremezdim. Malatyaspor yanı başımızda hem maçlarını oynuyor hem antrenmanını yapıyordu. 

Ve biz bunları kaçırmamak için elimizden geleni yapıyorduk.

İlk izlediğim maç, dersim olduğu için ancak son yarım saatine kavuşabildiğim Malatyaspor-Mardinspor kupa karşılaşmasıydı. 

O dönem Türkiye ligleri, 1, 2 ve 3. lig olarak oynanırdı. Malatyaspor 2. Lig (C) gruptaydı, kurulduğu tarihten beri – bir sezon hariç – hep orada oynamış, şampiyonluğun yanından bile geçememişti. 

Maçları yerinde izlemeye başladığım 82-83 sezonu Malatyaspor, önceki sezonlara göre, daha başarılı imiş. Bir sezon önce takımı alan başkan Nurettin Soykan’ın parası çokmuş, iyi bir kadro kurmuş, amaç bu takımı büyük takımların ligine çıkartmakmış. 

“Mış” diyorum çünkü bunları büyüklerimiz söylüyordu, aklımız ermiyordu o kadarına, sadece sahada maçları izliyor, yenersek seviniyor, yenilirsek üzülüyorduk. 

O sene Malatyaspor, belki hedeflemediği halde, kendini bir ara zirveye yakın buldu, “şampiyonluk” denen o erişilmez sözcük telaffuz edilmeye başlandı, bu olmadı olmasına ama takım Orduspor ve İskenderunspor’un ardından ligi 3.tamamladı ki fena sonuç sayılmazdı. 

Bu üçüncülüğün bir önemi yoktu ama gözümüz açılmıştı. Şampiyon olmak o kadar da imkânsız bir şey değildi herhalde! O sezon kadro iskeletini koruyan Malatyaspor,  tarihinin belki de en doğru transfer politikalarından birini izleyip, sadece eksik gördüğü üç mevkie üç futbolcu aldı: Savunmaya Fuat Akyüz, orta sahaya Muzaffer Atacan ve ileri uca Feridun Özütok. 

Sezon başlamadan 1. Lig takımları Beşiktaş ve Ankaragücü ile oynanan özel maçlarda oynanan futbol ve alınan beraberlikler Malatyalıları bir anda şampiyonluk havasına sokmuştu. Şehir, üzerine çoğunu halen hatırladığım dizelerin yazıldığı bayraklarla gelin gibi süslenmiş; Malatyalı sanki Ağustos ayından Mayıs’taki şampiyonluğunu kutlamaya başlamıştı. 

Sonrası bir düş gibiydi. “En kralına maden suyu” diyecekti 1983-84’ün Malatyaspor’u. Ne Antep dinledi, ne Kayseri, ne İskenderun ne Rize. Sezon bittiğinde Malatyaspor yenilgisiz şampiyon ve 1. Ligin (bugünün Süperi) yeni ekibiydi. 

***

Malatyaspor’u 1. Ligdeki ilk iki sezonu taraftar olarak açık tribünde izledim. Sonra gazetecilik hikâyem başladı ve 86-87 sezonuyla birlikte “sahaya indim”. Romen Popescu ile yaşanan 4 haftalık hayal kırıklığı sona erip Özkan Sümer’le devam kararı alınmış, takım iyi bir çıkış yakalamıştı. O gidecek, Yılmaz Vural gelecek, Oktay-Yaşar-Feyzullah-Levent-Feridun-Büyük Metin gibi kalite oyunculardan kurulu kadro rakiplerine sahayı dar edecek, ligi averajla 6. sırada tamamlayacaktı. 

Oktay Çevik o unutulmaz Beşiktaş maçında o unutulmaz voleyi çaktığında topa uçan Jurkoviç’in “canhıraş” feryadını duyacak kadar yakındım Malatyaspor’a... 

Aynı Oktay Galatasaray’ı 3-1’le geçilen maçta attığı gollerle Simoviç’i çaresiz bırakırken; Feyzullah ceza sahası dışından-içinden attığı sert şutlarla Fenerbahçe, Beşiktaş kalecilerini dize getirirken; sarı-kırmızı fırtına, Türk futbol tarihinde 4 büyükler diye tabir edilen ekipleri bir sezonda ilk kez yenme başarısını gösterirken; Carlos-Eder-Serginho transferleriyle Türk futbolunu sallamakla kalmayıp Avrupa basınına bile haber olurken; Balkan Kupası maçı oynarken; 1989-90’da küme düşerken de…

Anlayacağınız, Malatyaspor’un inişlerine-çıkışlarına futbol muhabiri/yorumcusu olarak yakından tanıklık etmiştim. 95 sezonu sonuna kadar mesleki ilişkimin devam ettiği Malatyaspor, yönetim krizi, parasızlık, sahipsizlik gibi bildik sıkıntılar yaşayınca, bir türlü Süper Lige dönecek istikrarlı performansı yaşayamamış, bense hayatıma farklı yön vermek zorunda kalıp çok sevdiğim çimlerin kokusundan uzak düşmüştüm. 

Bu tarihten sonra maçlara gidemesem de Malatyaspor’un kronik sıkıntıların devam ettiğini duyuyordum. Malatyaspor’u bırakmak mümkün değildi. Yönetici dostların ricası üzerine, eski bir gazeteci olarak, arada sırada kulübün basın bültenlerini yazmışlığım oldu. Sonra Internet çıktı ve yazmaya başladım (yazdıklarım futbol üzerine değildi). Kısa süre sonra belediyenin sahiplendiği takım Süper Lige çıktı, bu kez maç yorumları yazmaya/konuşmaya başladım. En nihayet kulübün yabancı oyuncu transferlerinde tercümanlık, medya sorumluluğu, UEFA organizasyonunda görev derken yine Malatyaspor’la haşır neşir olmuştuk.

2005-06 sonu küme düşen Malatyaspor’un düşüşü bununla sınırlı kalmadı. Bu tarihten 1-2 yıl önce Süper Ligde “bir gün” şampiyonluk hedefi koyan kulüp sert bir düşüşe geçip amatör kümeye kadar giderken, eskinin Belediyespor’u Malatya’nın “Yeni” Malatyaspor’u oldu. Gördüğüm kadarıyla, toplum bu takımı “Malatyaspor” olarak benimsedi ve öylece devam ediyor. 

Sonradan tekrar futboldan koptuğum için YMS’yi eskisini takip ettiğim kadar yakından takip etme imkânım olmadı. Şampiyonluktan önceki sezonun ilk yarısı maçlara gittim; takımın oynadığı futbolu çok da beğendim ama şanssızlık ve bilemediğim başka nedenlerden beklenen başarı gelmedi. 

Malum Yeni Malatyaspor 2014-15 sezonunu şampiyonlukta kapattı ve uzun süreden beri hedeflediği yer olan PTT 1.Lige dönmeyi başardı. Kuşkusuz Malatyaspor'la ilgilenen her Malatyalının gönlünde Süper Lig yatıyor. Umarım YMS bu başarıya da ulaşır ve bu kadim şehrin insanlarını daha da mutlu eder. 

Buraya kadar, kendi yaşadıklarımı katarak, birçoğunuzun bildiği şeyleri anımsatmaya çalıştım. Klasik söylemle, futbolun dünü yoktur. Hep yarını düşünürsünüz. Peki, bundan sonrası için ne yapmak gerekiyor ki, Malatyaspor 1966’dan beri dinlemeye usandığımız sıkıntıları, sorunları yaşamasın. 

Özetle şunları diyebilir miyiz?

* Futbol, günümüzde öncelikle “yönetim” demek. Bir kulüp başarılıysa da başarısız da bunda en büyük pay yönetimindir. 

* Futbolu yönetmek eskiden de zordu ama şimdi çok daha zor çünkü eskisinden çok daha fazla para ve karmaşık bir yapılanma ile organizasyon gerekiyor. Malatyaspor’un geçmişte iyi yönetildiği belirli dönemler oldu/olmuştur. Ancak bu iyi yönetilme hiçbir zaman kalıcı olmadı. 

* Malatyaspor, çuvalla paraların geldiği günler bile doğru yönetilemedi. Lig üçüncülüğü, sansasyonel transferler derken bir de baktık ki kulüp darmadağın olmuş. Anlayacağınız, haydan gelen huya gitmişti.

* Bu satırlar yazılırken YMS kongresi yapılmamıştı. İşbaşına kim gelirse gelsin yükünün öncekinden ağır olacağı kesin çünkü bir üst lige çıkıldı ve toplumun beklentisi orada da şampiyonluk. Ancak sağlam ve gerçekçi bir bütçe yapılmadan, bu bütçenin kaynağı bulunmadan/bulunamadan 2015-16’nın kadrosunu oluşturamazsınız. Yeni bir teknik kadro gelecek ve yeni futbolcular alınması gerekecek. Tüm bunlar para, hem de çok para demek. 

* Malatya’nın ekonomik gücü ve futboldaki bilgi birikimi üst düzey kulüp yaratmada yetersiz kalıyor. Bundan dolayı 90lı yıllarla birlikte belediyenin devreye girmesi gerekti ve anladığım kadarıyla halen belediyenin desteğini sürdürmesi gerekiyor. 

* Bu arada son şampiyon başkan Sayın Adil Gevrek’in hakkını ve emeğini teslim edelim. Sadece belediye desteği başarı için yetmiyor; işleri doğru-düzgün yürüten, çekip çeviren yönetim olmadan başarılı olamazsınız.

* Şu aşamada YMS’den “hamman” PTT 1. Lig şampiyonluğu beklemek doğru değil. İlk sezon için hedef, iyi yönetim esasları dâhilinde, bütçeyi tutturmak, kulübü ödenebilirliği olmayan borç yükünün altına sokmamak ve bir şekilde lige tutunmak olmalı. 

* Türkiye’de “sağ-sol” kavgasının yaşandığı yıllar karşıt görüşlüler birbirinin mahallesinden bile geçmez veya geçemezken toplumsal barışın sadece Malatyaspor maçlarında sağlandığı söylenir. Günümüzde öyle bir kavga ortamı yok ama futbolun Malatya ölçeğinde toplumu birleştirme işlevini halen sürdürdüğünü görüyoruz. Ayrıca Malatya halkı futbolu çok seviyor ve bu sebeple YMS, Süper Lig ekiplerini bile kıskandıracak nicelikte, taraftara sahip.

* Ancak neredeyse 50 yıllık profesyonel futbol geçmişi olan bu şehrin futbol izleyicisinin – oran olarak bilemem ama etkisi yüksek olan bir kitle - halen “profesyonel” olamadığını, böyle bir bilincin çok uzağında olduğunu üzülerek görüyoruz. YMS, geçen ve önceki sezonlarda ciddi para ve saha kapatma cezaları aldı. Bu sebeple son maçta seyircisi önünde şampiyonluk kutlaması dahi yapamadı. Avrupa futbolundaki yaptırımlarla karşılaştırdığımızda Türkiye’de cezaların halen “hoşgörülü” olduğunu söyleyebiliriz. Ancak kendi ülkemiz ölçeğinde bile, artık cezalar eskiye göre çok ağır; bundan her türlü kulüp payını alıyor. Artık sen de bunun bilincine varsan diyorum seyirci kardeşim!

* İnsanların hayata dair farklı beklentileri, kariyer-siyaset vs. hesabı olabilir. Ancak bir kulübe yönetici olanın, o kulübü hedefine ulaşmada sıçrama tahtası olarak görmemesi gerekir. Aynı şekilde yönetici olup samimiyetle hizmet eden kişi başarılı olup toplum nezdinde itibar kazanmışsa, “hasudu Malatya” şebekesi üyeleri “nasıl yapıp edelim de şu başkanın/yöneticinin ayağını kaydıralım da bize siyasette şurada burada rakip olmasın; varsın teze Malatyaspor uçurumdan yuvarlansın” dememeli, dedirtilmemeli. 

* 49 yıl önce kurulan Malatyaspor’un yakın tarihte yaşadığı felaketin özü aslında budur. Tarihten ders alındığı pek görülmüş şey değildir ama yine de aynı düşüşü YMS’nin yaşamamasını dileriz. 

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

6 yorum yapılmış

  • Hüseyin (7 yıl önce)
    1986-1987 yıllarını tekrar sabır ve metanete bekleyelim. birlikte el ele Malatya sporumuzu destekleyelim o günler tekrar gelecektir inşallah.
    0
    0
    Yanıtla
  • ahmet ugurlu (7 yıl önce)
    sn bülent beyin anlattıklarını o yıllarda aynı duyguları yaşadıgım için iyi anlıyorum malatya sporumuza sonuna kadar içden sevgimizle sahip çıkmalıyız
    0
    0
    Yanıtla
  • hamit (7 yıl önce)
    Benim efsanem gelsın her hafta maçına giderim.Belediye güdümlü birde efsanenin isim ve formasını taklit eden takımın niye gideyım maçına.İnanın gidenlerde eksiklik hisediyorlar ama futbol aşkında.Efsane bal ligine gelse tübünler dolar be.
    0
    0
    Yanıtla
  • Sercan Yıldız (7 yıl önce)
    İnşaallah Hikmet Tanrıverdi haberi doğruysa mutlu oluruz. İnanın Hikmet başkan o zamanda bize güzel günler yaşattı.Benim inanın ne akrabam ne yakınlığım var.Yiğidi öldür hakkını yeme.Şuan amatörden alıp Yeni malatyasporun yanına getirmezse birşey bilmiyorum.Ayrıca bakın EFSANE yi taraftar yanlız bırakacak mı? Rekorları ve ilkleri yine yaşayacağız.3.lig 2.lig 1.lig serüvenleri rekor taraftarlar ve namağlup ünvanları alacağınıda yürekten inanıyorum.Hikmet Başkan kesinmi bilmiyorum ama gelirse halkımız amatörde bile yanlız bırakmaz bakın görün. O günleri çok özledik.İnanın birçok malatyalı taraftar Yeni Malatyaspor maçına Malatyasporumuzun maçına gittiği günler deki şevk ve arzusuyla gitmiyor.Her ortamda yıllardır konuşuluyor. Seni bekliyoruz EFSANE MALATYASPOR…
    0
    0
    Yanıtla
  • harun (7 yıl önce)
    Hatıralarınıza Sağlık iyiki bunları paylaştınız o günlere gittik Sağ olun..
    0
    0
    Yanıtla
  • recep solmaz (7 yıl önce)
    hatıralardan ders çıkartabilirsek futbolun birleştirici paylaştırıcı sevindirici yönleriyle değerlendirmeyi öğrenirsek öğretirsek kendi alt yapına sahip çıkmayıda futbolun olmazsa olmazı kuralınıda bilirsek yeni malatyaspor da felaketleri yaşayan malatyasporun durumuna düşmez.
    0
    0
    Yanıtla

Bülent Korkmaz yazıları