SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Malatyaspor Yazıları!..

A- A+ PAYLAŞ

Derleyen: İsmet YALVAÇ
 

Bir Giriş..

Malatyaspor, parlak dönemlerin ardından periyodik bir durum oluşturan “dibe vurma” dönemlerinden birini, ama en ağırını yaşıyor.

 

Kulübün hukuki varlığının devam edip etmeyeceğine ilişkin, yasal sürelerin de sonunda bulunuluyor.

 

Haşim Karadağ başkanlıklarındaki yönetim dönemlerinin ardından, yine bir Haşim Karadağ yönetimi denebilecek 4 günlük Şevket Küçükaslan yönetiminin ardından, “son tarihi” belli ve bu da 18 Kasım olan bir süreç başladı.

 

Kendilerine herhangi bir taahhütte bulunulmadığı bizzat Vali tarafından ifade edilen Küçükaslan’ın, 4 gün sonra “söz verilenlerin yerine getirilmediği” iddiasıyla istifasındaki ince hesaplar neydi? Bunlar, Malatyaspor için kritik bir süreç başladığı için pek sorgulanmadı.

 

Malatyaspor’da, çoğu kez  birçok şey sorgulanmıyor. Daha sonra sıkıntılar ortaya çıktığında,  o sürece gelinirken yaşanan sorunlar gündeme getirildiğinde, “daha önce neredeydiniz?” soruları Malatyaspor konusunda sık sık sorulur. Bunun yanıtı, söz konusu sorunların gündeme getirilmemesinin, getirilmesinden daha yararlı olacağı düşüncesinin taşınmasıdır.

 

Malatyaspor, öylesine enteresan bir yerdedir ki, sıkıntıyı görürsünüz, dile getirmek istersiniz, kıyısından köşesinden sorunu duyurmaya başlarsınız, bir anda pasif savunma başlar: “Şunun adamı, bunun adamı, şu nedenle bunu yapıyor? vb.” gibi..

 

Arızayı niye kıyısından köşesinden ortaya getiriyorsunuz sorusu,  Malatyaspor söz konusu olduğunda, herşeyin çok açık yazılmama gereğinden kaynaklanır. Birçok şeyin açık yazılması da doğru değildir. Türkiye’deki futbolun üzerine bina edildiği koşulların gereğidir de bu. Türkiye’de profesyonel futbolun kendine has dinamikleri vardır, bunlar sık sık futbol programlarında konuşulur, anlatılır. Ve de değişmez.

 

Bu koşulları bilen, tahmin eden, Malatyaspor’un Süper Lig’den neden düştüğünün, düşürüldüğünün yanıtını da bilir. Bilmeyen ya da bildiklerini bir süre sonra unutanlar ise, aslında bu kötü sonuçta suçu “sair nedenlerden” daha fazla olmayan yönetimi topun ağzına koyar, onu konuşur durur. Daha sonra yönetime gelenler bir de çok başarısızsa, bir önceki yönetim kamuoyunun önüne suçlu olarak atılır.

 

Kamuoyu da hafızasını zorlama zahmetine katlanmayan veya çabuk unutanların çoğunlukta olduğu bir yapıdaysa, her türlü başarısızlığa rağmen, 4 kongre sonra bile eski yönetime “başarısızlık” faturası kesenler, 5’inci, 6’ncı kongrede de “uyutacakları” bir topluluk bulurlar. Malatyaspor’da son 1.5 yılda olanlar da budur.

 

Diğer başlıklarda, Malatyaspor’un bu duruma gelmesinin kaçınılmazlığına ilişkin kimi olayları anlatmaya  çalışacağız..

 

 

 

**

 

Federasyon ve...

Malatyaspor’un süper ligdeki son döneminde, Hikmet Tanrıverdi başkanlığındaki yönetim, tercihini, çok az oy farkıyla seçilen Haluk Ulusoy başkanlığındaki oluşumdan yana değil, dönemin siyasal iktidarına da yakın bir duruşu olan diğer gruptan yana kullanır.

 

Malatyaspor’un süper ligden yolcu edilmesinin ve süper ligdeki ilk sezonda yaşanan mucizenin tekrarlanamamasının kaynağıdır, o tercih. Özellikle ikinci yarıda, en az “4-5 infaz maçıyla” Malatyaspor, kıyıma uğrar. Kendi sahasında ve dışarıda, göz göre katledilir. Akşam televizyon programlarında Malatyaspor’un iptal edilen golleri, Malatyaspor’un haksız yere atılan oyuncuları, rakibin atılması gerekip de atılmayan oyuncuları konu edilir. Ama sonuç değişmez, Malatyaspor bir alt kümeye yolcu edilir.

 

Bir de “siyasi” hesaplı Malatyalı dengeleri vardır. İstanbul merkezli olup, Malatya’daki siyasetle yakından ilgilenen, iktidarın vitrininde yeralmak isteyenler (İstanbul’daki 3 önemli Malatyalı kuruluşundan 2’sinin başkanı, birinin de başkanının oğlu iktidar partisinden aday adaylığını denediler, son seçimde), en azından “çekirdek yönetim ( başkan, vekilleri ve birkaç yönetici daha) tarafından iyi temsil edildiği için “Malatya Lobisi”nin en önünde yer bulan Malatyaspor’la ilgilenmek zorundadırlar. Kaliteli bir çekirdek yönetim işlerine gelmez. Orada kendileri ya da çok kolay etkileyecekleri isimler olmalıdır.

 

İşte böyle bir süreçte, Malatyaspor’un Süper Lig’deki yönetiminin değiştirilmesi için düğmeye basılır. 1 yıl önce Malatyaspor’un olaylı kongresinde, mevcut belediye başkanı ile o dönemin kulüp başkanı arasında yaşananların hesaplaşması da İstanbul’daki bir toplantıda gündeme getirilip, belediye başkanı da ikna edilince, iş tasfiyeye kalır.

 

İş başında, karşı durulan bir federasyon yönetimi vardır. Bir alt kümeye düşmüş olan kulübün gelirleri düşecektir. “Ligden düşme” sonucunu doğuran federasyonla ters düşmüşlüğe rağmen, parasal desteğin söz konusu edildiği bir görüşmede, belediye başkanı 500-600 milyardan daha fazla para veremeyeceklerini söyler. Süper ligden düşülmesinin de sorumluluğunu taşıyan ve “yiğidi düştüğü yerden kaldırmak isteyenler” İstanbul’da yoğunlaşan, Malatya’dan desteklenen kulislerle “gönderilir”..

 

Yerine getirilen yönetim, Malatyaspor’un 1.5 sene her türlü sıkıntıyı ve her türlü garipliği yaşamasına neden olan yönetimdir. Eski yönetime 500-600 milyardan fazlasını veremeyeceğini söyleyen belediye bile, desteğini 3 trilyonlara ulaştırmasına rağmen, “daha ver..” taleplerinden bir türlü kurtulamaz.

 

Bir önceki yönetime hiç de sıcak bakmayan federasyonun, “Lig A”daki Malatyaspor’a bakışını, Süper Lig dönemindeki başkan “Bize düştüğümüz sezon federasyon böyle baksaydı, bırakın düşmeyi, ilk 5 takım arasında olurduk..” diye değerlendirir. Federasyonun, 1 sezon arayla, iki ayrı Malatyaspor yönetimine yaklaşımı bu kadar farklıdır.

 

Ama Malatyaspor, tüm bunlara ve birçok kez  “altın tepside” sunulmasına rağmen, hedefe bir türlü ulaşamaz. Ligin kritik önemdeki son maçına çıkan Malatyaspor futbolcularının, 20’nin üzerinde “maç başı” alacağı durmaktadır. Geciktirilen bu ödemenin bir kısmı ödendiğinde, kamuoyuna “ekstra para harcandığı” görüntüleri verilmek istenir vsvs.

 

Çok kötü yönetilen, hatta yönetilmeyip idare edilen, idare edenleri de tahammül anlamında bir Malatya camiası tarafından idare edilen bir yapı, kulübü kapanma noktasına getirir.

 

**

Başkanlar..

Malatyaspor’un Süper Lige çıktığı dönemde başkanı olan eski belediye başkanı Mehmet Yaşar Çerçi’nin yapılan yasal düzenleme gereği, belediye başkanlarının profesyonel futbol kulüplerinde görev alamayacak olmasıyla, “destek” vaat edilen başkan yardımcısı Hikmet Tanrıverdi’ye kulüp başkanlığı görevi teklif edilir. Tanrıverdi’nin talebi yoktur, kendisinden istek vardır. Öyle gelir.. Sonraki kongrelerde de, “alternatif” olmadığı için aday olur.. Her kongre öncesinde de “aday çıkarsa memnuniyetle bırakırım..” der. Ama çıkmaz..

 

Haşim Karadağ ise, kendi talip olur. İstanbul’da bazı siyasilerin de desteklediği bir yapının adayı olarak ortaya çıkarılır. Başkan olmaya çok isteklidir. Ve en büyük arzularından birinin bir gün Malatyaspor’a başkan olmak olduğunu sık sık dile getirir, bu göreve getirildiği için de çok mutlu olduğunu söyler.

 

İkisi arasında çok ciddi farklar, çok kısa sürede ortaya çıkmaya başlar.

 

Temsil yeteneği ve vitrin görüntüsü, dolayısıyla Malatya’ya kattıkları ya da götürdükleri ile ilgili olarak iki isimle ilgili birer örnek yeter sanırız..

 

…

Malatyaspor’un Süper Ligdeki son sezonu.. Malatyaspor, deplasman maçı için Kayseri’dedir. Bu ilin de en lüks otelinde konaklamaktadır. Malatyaspor’un başkanı ve birçok yöneticisi de oteldedir. Şimdiki Cumhurbaşkanı, dönemin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, memleketi olan Kayseri’deki söz konusu otele bir düğün için gelmiştir. Bir süre sonra otelden çıkarken, Malatyaspor Başkanı ve yöneticiler de lobidedir. Otelden çıkmak üzereyken, yanındakilerle bir şeyler konuşan Gül, aniden geri döner ve Malatyaspor yöneticilerinin yanına gider. Malatyaspor’un o dönemki başkanı Tanrıverdi’ye yaklaşır; “Başkan seni bir öpeceğim..” der, sarılır öpüşürler. Sonra devam eder Gül: “Benim oğlum sizinle ilgili çok olumlu şeyler söylüyor. ‘Baba, Türkiye’de böyle de kulüp yöneticisi var. Ne olursa olsun kızmıyor, centilmenliğini bozmuyor, hep pozitif şeyler söylüyor’.. O nedenle oğlumun Galatasaray’dan sonra sempati duyduğu takım sizin takım..Ben de size teşekkür ediyorum” diyor. Ve sonra otelden ayrılıyor..

 

…

Malatyaspor’un yönetimi değişmiştir. Haşim Karadağ işbaşındadır. Geçen sezonun başı.. Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’dan randevu alınır.. Federasyonun Malatyalı üyesi Metehan Berktaş, Malatyaspor’lu bazı yöneticiler de hazır bulunurlar bu ziyarette. Odaya alınırlar.. Bir önceki sezonla ilgili Malatya sitemini tahmin eden Ulusoy, “Biz Malatya’yı, Malatyaspor’u çok seviyoruz..” diye bir giriş yapar.. Malatyaspor’un başkanı Karadağ o sırada öyle bir laf eder ki, bugün bile konuştuğumuz tanıklar, “Aklımıza geldiğinde ter basıyor.” diyorlar, Karadağ’ın söyledikleriyle ilgili. Tabi Ulusoy ve herkes “buz” gibi oluyor.. Sonra bu epeyce süre yaptığını düzeltmeye çalışıyor ama ne mümkün!..

 

Malatyaspor’un Tanrıverdi’den sonraki başkanı, daha sonraki sezonda “protokol tribünlerindeki” heyecanlı ve kontrol edilemez yapısıyla da, gidilen her stada ve İnönü Stadı’na damgasını vuruyor. Grupta Malatyaspor’un haricindeki 17 takımın, en az 15’iyle husumet peyda eden bir dönem geçiriliyor.

 

…

Karadağ birkaç ayda bir yaptığı kongrede artık hiçbir şekilde tutulamıyor.. Kendisinin, rakip çıkacağını düşündüğü bir kongrede hazırladığı konuşmasını, rakip çıkmayınca “laf salatasına gerek olmadığını” belirterek yapmıyor ve kürsüden iniyor. İşte bu “laf salataları” önceki ve sonraki kongrelerde bol miktarda yapılıyor ve neredeyse kendisi dışında nasibini almayan kimse kalmıyor.  “Niye ve nasıl şampiyon olunmadığı” sorusuna cevap yerine, hala başka şeyler söylüyor, birilerini hedef tahtasına oturtuyor. “Normal” insanların çok hassas değerlerine saldırmak sıradan bir iş haline geliyor, onun için. Kimilerinin “şantaj” dediği suçlamalarının, gözdağı vermesinin sonu gelmiyor.

 

Geçen sezon bittiğinde, bir Oftaş hikayesi ortaya atıyor.. Sonrasını ne kendi, ne de Malatya biliyor? Oftaş, süper ligde topunu oynamaya devam ederken, bu “Oftaş’ın yerine Malatyaspor’un çıkması lazım” iddiasını bir daha konuşmuyor. Tıpkı Malatyaspor’un süper ligden düştüğü sezonda kadrosundaki bazı futbolcularla ilgili şike iddialarını takip etmediği ve takip etmek isteyen eski başkana da “sen karışma” dediği gibi.. Ortaya atıp, arkasından karşı karşıya gelince sesini çıkarmadığı iddialarla suçladığı eski başkanın yanından ayrılınca, tekrar taarruza geçiyor. Sonra iddiaların tamamen dışındaki bir “mali tehdit” oluşturacak yola, ısrarlı uyarılara rağmen giriyor ve kulübü çok ciddi bir vergi borcu yüküyle karşı karşıya bırakabilecek bir iş yapıyor. Giderayak yaptığı bu iş de, Malatyaspor Kulübü’nü Vergi Dairesi’ne ihbar etmek..

 

Kulüp için çok yüksek maliyetler oluşturan özellikle de “transfer harcamaları” yaptıktan sonra, halen Malatyaspor’dan 3 trilyonun üzerinde alacaklı gözüküyor. Eski başkana “o silsin, ben de sileceğim..” şeklindeki seslenmelerine karşın, eski başkan alacağını silmesine rağmen, bu henüz ortada yok. Silmemek için de 40 tane bahane ürettiği duyuluyor: “Şu televizyonda bana bunu demişler.. O yayında şunu yazmışlar..” vs. gibi.

 

İstifa atraksiyonları ve ilk lig maçının hemen öncesinde “dayattığı” koşullar yüzünden, “çok yüksek bedellerle” anlaşılmış futbolcularla, bu rakamlar üzerinden sözleşme yapılmak zorunda kalınması, Malatyaspor’un hali hazırda en büyük sorunlarından biri.. Maç başı cüzi bir ödeme karşılığında gelebilecek futbolcuyu, 700 milyarlık rakamla Malatyaspor’a transfer etme başarısı (!) ve benzer anlaşmayı daha birçok futbolcuyla yapması da ayrı bir konu. Şu anda Malatyaspor’un kadrosundaki ve terk etmişler dahil futbolculara 1 sezonda ödeme taahhüdünde bulunduğu paranın toplamı 10 trilyon civarında.. Bu rakam, kulübün 14.5 trilyon lira diye sık sık duyurulan borcuna dahil değil!..

 

**

 

Belediye Başkanı..

Belediye Başkanı Cemal Akın, kendisinden önceki başkan Mehmet Yaşar Çerçi’nin yine zor durumdaki bir Malatyaspor’u alıp, süper lige çıkarmış başkan olması ve bu nedenle de ona karşı oluşan sempatiyi şiddetle hissettiği ve gözlediği bir dönemin ardından göreve geldi.

 

Malatyaspor’a destek ve kaynak yaratma çabaları nedeniyle mahkemelik dahi olan Çerçi’den sonra gelmesi nedeniyle Malatyaspor’a aynı mesafede destek olma gereğini bir yandan hissederken, diğer yandan o sıralarda Tanrıverdi’nin başkanlığını yaptığı Malatyaspor yapısının Çerçi’nin bir eseri olduğu yolundaki bazı çevrelerin etkilemesiyle de yönetime mesafeli duruyordu. Akın’ın belediye başkanlığı döneminde hep bu ikilem, Malatyaspor’la arasındaki mesafeyi hep etkiledi. Kimi zaman yaklaştı, kimi zaman uzaklaştı. O olaylı kongre öncesinde daha önce yazdığımız nedenlerle Tanrıverdi’ye mesafe koymak isterken, bir anda her şey “berbat” olunca, toparlama çabasıyla daha fazlasını yapma gereğini duydu. İlişkiler düzeldi gibi gözükse de, belediye başkanının yakın çevresi ve İstanbul’daki birileri yaklaşan mesafeyi hep tekrar açma gayretinde oldular. Bu mesafe bir uzandı, bir kısaldı.. Kendisinin de ifade ettiği gibi, 3.5 yılda 7 trilyonun üzerinde para verdi. Ama bu konuda net bir duruşunun olmaması, Haşim Karadağ yönetiminin sebeplerinden birinin de kendisinin görülmesinin sıkıntısını yaşadı, yaşıyor.

 

Önemli ölçüde destek vermesine karşın, halen topun ağzındaki isimlerden biri de Belediye Başkanı Cemal Akın..

 

Malatyaspor konusunda 7 trilyonun üzerindeki desteğe rağmen, “antipatik” olabilme başarısını (!) gösteren Akın’ın kentin bu futbol markasına yaklaşımında bir sorun olduğu ortada.

 

Malatyaspor, hep kriz olarak ortada dururken, Belediye Başkanı bu krizi hiçbir şekilde yönetemiyor. Kulübün kapanma süreci ve eğer “fesih” gibi bir sonuç ortaya çıkarsa, nasıl bir “antipati” faturasıyla karşılaşacağını hesap etmiyor. Başka nedenlerin yanına bir de bu “antipati” faturası eklenirse, ne olur? Bunu kendisi de yakınında kendisini etkileyenler de hesap etmiyor.

 

İlin Valisi, “memuriyet görevi” nedeniyle bu ilde bulunan bir kişi olmasının çok ötesinde, Belediye Başkanının “boşalttığı ya da bir türlü gelmek istemediği” sempati koltuğuna, konuyla yakından ve samimiyetle ilgilenmesi nedeniyle oturuyor. Belediye Başkanını yanına çağırıyor ama, gitmiyor, göndermiyorlar başkanı!..

 

Şimdilerde Malatyaspor’un “çok borçlu” yapısı nedeniyle garip bir akıl geliştirenler seslerini yükseltiyorlar. Malatyaspor’dan el çekilip Belediyespor desteklenirse ve daha sonra Belediyespor iyi bir yere sağlam bir yapıyla gelirse, Malatyaspor adını alması ve öylece devam etmesi gibi bir senaryoyu başkana empoze ettikleri sanılıyor  Malatyalılık duyguları üzerine bina edilmiş Malatyaspor’un yerini bu sun’i yapının ne kadar alacağının hesabını yapamayanların gündeme taşıdığı bu alternatifler gerçekçi değil.

 

Hikmet Tanrıverdi yönetimine karşı duruşu, kongredeki tavrı ve İstanbul etkisiyle Haşim Karadağ’a yakın durma şeklinde gelişen süreci, Karadağ çok iyi kullanarak, belediye başkanını birçok kez “zor durumda” bırakacak destekler aldı. Eski yönetime tavrı nedeniyle Karadağ yönetimine destek olmak zorunda bırakıldı. Ve aktaracağı tüm kaynakları, Karadağ döneminde tüketti.

 

Kriz başladıktan sonra, teknik direktör Metin Yıldız’ın girişimleriyle, bayram öncesi harçlık niyetine dağıtılması için verilecek 100 milyar lira paranın, o sırada kayyum heyeti oluşturulması çalışmaları nedeniyle, hocaya değil de kayyumda yeralacak bir isim aracılığıyla dağıtılması için belediye başkanının talimat verdiğinin duyulması, “güvensizliğe kızan” teknik direktörün istifasıyla sonuçlandı. Malatyaspor’a maliyeti 150 milyar olan Yıldız’ın gidişinin sarı-kırmızılı camiaya maliyeti belki de trilyonları bulacak. Hocanın istifasıyla elde tutulamayan futbolcular, kaybedilen maçlar, isyan eden kadro vs..

 

Başka hiçbir konuda net tepkinin duyulmadığı Malatya’da, Malatyaspor’la ilgili tepki fiili, fiziki olarak çok çabuk ortaya çıkan tek örnek. Bunu da gördüğü için, en son Sakarya maçında “Belediye Başkanımız Malatyaspor’a 1.5 trilyon lira verecek” anonsunu yaptırdı ve stada geldiğinde bu nedenle ayakta alkışlandı. Sonrasında, o parayı vermemek için çok ciddi direnişler göstermeye başladı. Burada verilen en büyük zarar da, Ramazan Bayramı boyunca Malatyaspor’daki krizi çözmeye çalışan Vali Halil İbrahim Daşöz’ün ciddi bir şekilde Malatya kamuoyuna sorunu anlattıktan sonra başlattığı yardım kampanyasına oldu. Valinin durumun önemini çok net bir şekilde açıklayan konuşmasının ertesinde kampanyaya ilginin yüksek olacağına dair işaretler görülürken, Belediye Başkanının “stada rahat gelişi” için anons ettirdiği 1.5 trilyonluk rakam, Valinin kampanyasının da belini kırdı..

 

Şimdi stadda anons edilen para verilemiyor ve hatta daha önce verilmiş olan kimi ödemeler de, bu fasıldan düşülüyor bilgisini alıyoruz.

 

Yönetimi üstlenen kayyum bu nedenle çok zor günler geçiriyor.

Belediye Başkanının etkileneceği bir kayyum yapısı da yok zaten. Kayyum Heyeti’nin başına getirilen Atilla Kantarcı, belediye meclis üyesi olmasına karşın, belediyedeki konumu nedeniyle bu işin başında değil. Her ne kadar Akın, “Atilla beyi kayyuma vermemiz, bu işe verdiğimiz önemin göstergesi” gibi laflar etse de, durum öyle değil. Malatya’da, Akın’ın banko destek verdiği ya da vereceği işe; kendisine çok yakın iki isim, ikisi de belediye meclis üyesi olan Muharrem Çamurlu ve Alaattin Acun’u göndermesi halinde desteğinin net ve kesin olacağı şeklinde bir yorum var ki, biz de doğru görüyoruz. Çamurlu ve Acun’un olduğu her işte, belediye başkanı Akın da bizzat “var” sayılıyor. Onun dışında öyle denecek isim yok. Atilla Kantarcı böyle bir isim değil.

 

Kantarcı, Belediye Başkanı Akın’ın kamuoyuna duyurduğu, gerisini getirmediği desteği nedeniyle çok zor günler yaşarken, bir yandan bu taahhüdün Valiliğin kampanyasını da nasıl olumsuz etkilediğini bizzat gözlüyor. Sitem dolu sözlerinin önemli bir bölümünün, hatta neredeyse tamamına yakınının adresi bizzat Belediye Başkanı..

 

 

**

 

Kayyum..

Malatyaspor’da, Haşim Karadağ’ın elinden “yazılı belge” alınması ve aday olmadığı kongrede başkan vekili Şevket Karaaslan’ın kulüp başkanlığına seçilmesi, 4 gün sonra istifasıyla başlayan kayyum süreci sancılı devam ediyor.

 

İstifanın ardından; kayyum başvurusunun yetkisi olmayan bir mahkemeye yapılması, bu mahkemenin işlemleri bir noktaya kadar sürdürmesi, Aralık ayı sonlarında yapılmak üzere verilen duruşma gününe kadar kayyum için isim önerilmesi konusunda Valiliğe yazı yazılması, ardından mahkemenin görevsizlik kararıyla, yetkili mahkemeye dosyanın gönderilmesi, oradaki yazışmalar ve sonunda 3 kişilik kayyumun oluşturulması, 1 aya yakın bir süre geçirdi.

 

Oluşan kayyum da, Malatyaspor’da daha önce yaşanan kayyum dönemlerinde olduğunun dışında “rahat hareket edebilecek” yetkilerde değil, çok kısıtlanmış yetkilerle görev yapacak bir heyet oldu. Görev süresi 1 ayla sınırlandırıldığı gibi, günlük harcamalar dışında herhangi bir konuda yetkisi olmayan bir kayyum. İşi sadece kulübü olağanüstü kongreye götürmek. Herhangi bir transfer konusunu çözecek, örneğin lisans sorunu çıkan oyuncuların lisans sorununu çözmek için para vermek üzere “yetki” soranlara gösterilecek yetkiyi alamayan, dolayısıyla sorunu çözemeyen bir kayyum bu.

 

Kulübün her gün için ayrı bir faaliyeti, ayrı bir ödemesi ve her gün için onlarca sorunu çıkmasına rağmen, kısıtlı yetkiler nedeniyle kıvranan bir kayyum var, işbaşında. Haftalardır teknik direktör yokluğu nedeniyle, trilyonlarca liralık takımı maçlarına alt yapıdan bir antrenör çıkarmaya çalışıyor. Kayyum teknik direktör getiremiyor çünkü. Daha benzer birçok yetkisizlik içerisinde kıvranıyor.

 

Kayyum döneminde, belediyenin “bir miktar” desteğiyle çözülebilecek birçok sorun çözülemediği gibi, katlanarak büyüdüğü için, en son tarihi 18 Kasım’daki kongrede yönetimini bulması, aksi takdirde fesihle karşı karşıya kalacağı ifade edilen Malatyaspor’a talipli çıkmasını da engelliyor. Çünkü göz korkutan bir sorun yumağı ortada duruyor.

 

**

 

Belirsizlik ve Malatya..

Malatyaspor için “tamam mı, devam mı” belli olacak son tarih 18 Kasım.. Kayyum’un aldığı kongre kararının, ilkinde çoğunluk sağlanamadığı için ertelendiği tarih bu. Yasal olarak daha sonra bir süre söz konusu değil. Fesih süreci başlayacak deniliyor.

 

Malatyaspor’un sorunlarının çözümü için 3 Kasım’da Reyyan Düğün Salonu’nda yapılan toplantı cesaret kırıcıydı. 700 civarında kişinin davet edilmesine karşın, bunlardan yarısından fazlası da devlet memuru olan 120’ye yakınının katıldığı görüldü.

 

17 Kasım Cumartesi günü için İstanbul’da bir toplantı var. Green Park Otel’de düzenlenen kahvaltılı toplantıya 109 kişi davet edilmiş. Gündem belli, talepler belli. Buraya gelen olur mu? Olur tabi.. Gerçek Malatyalı olanlar gelecek, bu konuda “arızası” bulunanlar 40 türlü bahaneyle gözükmeyecek.. Bakalım, İstanbul’daki gerçek Malatyalı sayısı kaçmış? Bu 109 kişi arasında onu göreceğiz.

 

Malatyaspor’un içerisinde bulunduğu koşullar, getirildiği ortam, en azından bu dönem, bu sezon başı Malatya’da olan bir yönetim tarafından işin üstlenilmesini gerektiriyor.

 

Artık “varlıklı ve güçlü” denebilecek Malatyalı’nın pek fazla kalmadığı Malatya’da, bu işi üstlenebilecek az sayıda kişinin adları zaten telaffuz ediliyor. Ama onların da ortaya koyacağı parasal güç, Malatyaspor’un sorunlarını çözecek rakamlar değil. O nedenle net ve kesin Malatya dışındaki Malatyalıların, özellikle de İstanbul’dakilerin destek olması gerekiyor.

 

Koşulları, son 15 yıldır çok daha belirgin bir şekilde değişen, Malatyalılık duygusunu, Malatyaspor mensubiyetini “manevi” varlıklarının dışında “maddi” varlıklarıyla da destekleyeceklerin çok azaldığı bir Malatya var. Öyle bir Malatya ki, “Aman kapıma gelmesinler?!” diye düşündükleri için olsa gerek, geçen yılkı Gelir Vergisi rekortmenlerinde ilk 3 kimliklerini açıklatmadılar!.. Bunu Malatya’da ilk kez gördüğümüzü belirtelim. İşte Malatya’da durum bu. Ama yine de Malatyaspor koşulları, Malatya’dan bir ismin etrafında birleşilip, ciddi İstanbul desteği sağlanmasını gerektiriyor.

 

Bu arada ortaya çıkan isimler var. Bazıları Malatya’ya da geldiler. Bizim kısa bir araştırmamız hiç de ciddiye alınacak bir yapıda olmadıklarını ortaya koydu. Bunlardan bahsetmeyi bile gereksiz bulduğumuzu belirtelim.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız