SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Meme Kanserinin Aşısı Gibi.."

0
Güncellendi - 2017-06-06 20:43:30
A- A+ PAYLAŞ

İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Adil Başkıran, meme kanserinde 3 ayrı muayene tanı ve tarama yöntemi olduğunu belirterek, "Kendi kendine meme muayenesi bu kanserin aşısı gibidir. Erken dönemde teşhis, hastalığı tamamen ortadan kaldırabildiği ve ölümleri yüzde 30 oranında azalttığı tespit edilmiştir" dedi.

Meme kanserinin nedenlerine değinen Yrd. Doç. Dr. Başkıran, erken teşhisin önemi hakkında uyarılarda bulundu. Hastalık nedenlerini anlatan Başkıran, "Genetik yatkınlık, yaşlanma, 30 yaşından sonra ilk doğum yapmak, ilk adet yaşını erken görenler, ileri yaşta menopoza girme, doğum kontrol hapları kullanma, sigara içmek, menopoz sonrası kullanılan hormon tedavileri, alkol kullanımı, menopoz sonrası yağ oranı yüksek besinlerle beslenmek meme kanserine neden olabilmektedir” diye konuştu. Meme kanserinin belirtilerini aktaran Dr. Başkıran, "Memede, ağrısız, zamanla büyüyen bir kitlenin hissedilmesi ki bazen buna ağrı da eşlik edebilir. Memede çekintiler, şişlikler, deride tahriş ya da bozulmalar, meme ucunun içe dönmesi ve kanlı akıntı meme kanserinin belirtisi olabilir” şeklinde konuştu.

Meme kanserinde erken teşhisinin önemine de değinen Başkıran, “Erken teşhis, tedavinin başarıya ulaşması ve hayatta kalma şansının artırır. Kişi, meme kanserine yakalanmamış gibi hayatına devam edebilir. Dünya’da kadınlarda görülen ilk üç kanser türü; meme, kolon ve akciğerdir. Ülkemizde ise, sıralama meme, tiroit ve kolorektal kanseri şeklinde olmaktadır. Meme kanserinin dünyada ortalama insidansı yüz binde 38-40 iken, Avrupa’da bu oran yüz binde 66-67, ülkemizde ise ortalama yüz binde 40 civarındadır” dedi.

Meme kanserinde uygulanan tedavi yöntemleri hakkında da bilgiler veren Başkıran, "Tercih edilen cerrahi şekli meme dokusunun tamamen çıkarıldığı mastektomi ameliyatıdır. Ancak, erken evre küçük tümörlerde meme koruyucu cerrahi yapılması da uygundur. Cerrahi sonrası gerekiyorsa tamamlayıcı olarak kemoterapi veya hormonoterapiler, tıbbi onkologlar tarafından yapılır. Bazı durumlarda radyoterapi de uygulanması gerekebilir. Tedavi kararı verirken tümörün büyüklüğü, koltuk altı lenf bezlerine yayılım olup olmaması, tümörün hormon bağımlılık durumu, Her2 (c-erb-B2) adı verilen kanser geninin varlığı gibi faktörler göz önüne alınır. Tümörün büyük olduğu durumlarda tedaviye önce kemoterapi ile başlanıp tümörün küçültülüp cerrahiye uygun hale getirilmesi gerekebilir” ifadelerini kullandı.

Meme kanserinde 3 ayrı muayene, tanı ve tarama yöntemi olduğunu dile getiren Başkıran, “Kendi kendine meme muayanesi bu kanserin aşısı gibidir erken dönemde teşhis hastalığı tamamen ortadan kaldırabilir ve ölümleri yüzde 30 oranında azalma sağladığı tespit edilmiştir. 20 yaşından itibaren kadınlar ayda bir kez kendi kendini muayene etmelidir. Bu muayene adet sonrası duş alırken veya menopozdaki kadınlarda ayın bir gününde düzenli olarak yapılmalıdır. Kadın önce ayna karşısında her iki memesini inceler, daha sonra sağ eliyle sol, sol eliyle sağ memesini yukarıdan aşağı, daire çizdirerek ve dıştan meme başına doğru olmak üzere üç şekilde muayene eder. Memelerde görülen asimetri, renk değişikliği, meme başında ve deride çekilme, koltuk altında kitle gibi bulgularla hemen aile hekimi, genel cerrahi uzmanına muayeneye gitmelidir” şeklinde konuştu.

Son olarak meme kanserinden korunmak için tavsiyelerde bulunan Dr. Başkıran, “Genel sağlık durumunuzu koruma amaçlı dengeli beslenme, zayıflama veya kilonuzu koruma, sigara içmeme, alkolü sınırlandırma, düzenli egzersiz gibi faaliyetlerde bulunabilirsiniz” diye konuştu.

iha

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız