SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Menderes de Gitti Geldi Devrildi"

0
Güncellendi - 2015-12-27 18:22:38
A- A+ PAYLAŞ

Partisinin Malatya İl Başkanlığı tarafından önceki gün düzenlenen geleneksel iftar programına katılmak üzere Malatya’ya gelen Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, AKP hükümetine ve Mısır’daki darbeye karşı çıkmayan ABD ve AB ülkelerine sert suçlamalar yöneltti. 

Kürecik’e konuşlandırılan Füze Kalkanı Radar Üssü’nün AKP’nın dış politikasının gereği olarak İsrail’i korumak için kurulduğunu söyleyen Kamalak, AKP hükümetinin zalimler ve küresel emperyalistlerle iş tuttuğunu belirterek, “ABD Irak’da 2 Milyon Müslüman’ı öldürdü. AK Parti kimin yanında saf tuttu? ABD’nin yanında. Libya’da 80 bin Müslüman şehit edildi, AK Parti nerede yer aldı? Amerika’nın, Haçlı Ordusu’nun yanında yer aldı” dedi. 

Altıntaç Düğün Salonu’nda düzenlenen iftar programına SP Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, SP Genel Başkan Yardımcısı, Malatya Eski Milletvekili Yaşar Canbay, SP Malatya İl Başkanı Mehmet Asiltürk, SP Elazığ İl Başkanı Haluk Arslan ve bazı ilçe ve belde belediye başkanları ile yaklaşık 1500 davetli katıldı. 

SP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Canbay ve SP Malatya İl Başkanı Mehmet Asiltürk’ün selamlama konuşmalarından sonra kürsüye gelen SP Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, iftar davetine katılanlar tarafından, özellikle AKP hükümetinin politikalarının sert biçimde eleştirdiği bölümlerinin coşkuyla alkışlandığı bir konuşma yaptı. 

İSLAM ÜLKELERİNİN YÖNETİCİLERİ ORTAÇAĞIN ŞEF KÖLELERİ GİBİ BATIYA HİZMET EDİYOR

Konuşmasında İslam dünyası içinde yer alan ülkelerin liderlerinin büyük çoğunluğunun Orta Çağ’da Batılı Senyörler adına köleleri yöneten ‘Şef Köleler’ olarak tanımlayan SP Genel Başkanı Kamalak, “Bakmayın sıfatlarının kral, başbakan, cumhurbaşkanı oluşuna. İslam âlemini yönetenlerin hemen hepsi batının emrinde köle şefleridir. Eğer köle şeflerinden biri çıkar da  ‘Biz de milletiz, biz de yaşamak istiyoruz diyecek olurlarsa’  işte o zaman efendi devreye giriyor. Mursi’yi devirdikleri gibi devirip yeni köle şefleri getiriyorlar” dedi. 

AKP KÜRECİK RADAR ÜSSÜ’NÜ İSRAİL’İN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK İÇİN KURDU 

AKP Hükümeti’nin dış politikasını yerden yere vuran SP Genel Başkanı Kamalak, hükümetin ABD Büyükelçiliği ile yaptığı anlaşma kapsamında Kürecik’e konuşlandırılan Erken Radar Üssü’nün İsrail’in güvenliğini sağlamak için kurulduğunu söyledi. 

Kamalak, AKP ile CHP arasında hiçbir fark olmadığına dikkat çekerek, “İkisi de faizci mi faizci, ikisi de batıcı mı batıcı… AK Parti küresel emperyalizmle, ırkçı siyonizmle kol kola mı? Evet. CHP de aynı. Ne fark var aranızda o zaman? Haa ben diyorum ki aranızda tek fark var. Renk farkı. CHP pirincin içerisindeki siyah taş ise Ak Parti sen de beyaz taşsın ama sonuçta ikiniz de taşsınız” diye konuştu. 

İslam ve tüm insanlık âleminin barışa ve huzura kavuşmasının formülünü Milli Görüş’ün sunduğunu belirten SP Genel Başkanı Kamalak, “Milli Görüş savaşa karşıdır. Savaş değil, barış diyoruz. Çatışma, kavga değil, diyalog diyoruz. Çifte standart değil, adalet, üstünlük değil eşitlik, sömürü değil hakça paylaşımı savunuyoruz. Baskı değil insan hakları ve demokrasiyi savunuyoruz” dedi. 

AKP İLE SP ARASINDA NE FARK VAR DİYE SORUYORLAR, SAYISIZ FARK VAR ARAMIZDA…

AKP ile Saadet Partisi arasında zaman zaman kıyaslamalar yapıldığını ve “ Efendim iktidardaki AK Parti de sizin kardeşinizdir, hocanın öğrencileridir. Aranızda ne fark var?” şeklinde sorularla muhatap olduklarını belirten Kamalak, “ Değerli dostlarım aramızda sayılamayacak kadar fark var. Ama hatırda kalsın diye ben 3 tanesini söyleyeceğim. Her şeyden önce Saadet Partisi ile AK parti arasında amaç farkı vardır. Amacımız farklı.  Biz İslam Birliği diyoruz, AK Parti ise Avrupa Birliği, Hıristiyan Birliği diyor. Biz İslam Birliği diyoruz, bu maksatla D 8’leri kurduk. AK Parti Hıristiyan Birliği diyor, bu amaçla Avrupa Birliği Bakanlığı kurdu. İkinci olarak ölçülerimiz farklı. Nedir ölçü?  AK Partili kardeşlerimizi özellikle yöneticileri kastediyorum, batı ne diyorsa kabulümüzdür diyorlar Misalen, batıda zina, faiz, domuz etinin kasaplık hayvan olması, nasıl serbest ise Türkiye’de de aynı. Kısaca AK Parti yöneticileri AB’nin koyduğu kurallara göre ülkeyi yönetiyor. Biz ise SP olarak milletimizin örf ve âdetine, inanç yapısına aykırı hiçbir kural bizim için bağlayıcı olamaz diyoruz” şeklinde konuştu. 

Saadet Partili yüzlerce davetlinin zaman zaman coşkuyla alkışladığı SP Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak’ın konuşmasının satırbaşları şöyle: 

İNSANLAR TEVHİD AKİDESİ İÇİNDE YAŞAMAK İSTİYORSA MİLLİ GÖRÜŞ’E DÖNMELİDİR

Biz burada sıradan bir parti toplantısı yahut sıradan bir iftar programı icra etmek üzere bir araya gelmiş değiliz.  Biz burada İslam dininin ana hatlarını gözden geçirebilmek, İslam Dininin konumunu ve durumunu belirleyebilmek ve hatırlatabilmek için bir araya gelelim diye düşündük. Bu münasebetle milli görüşün ne olduğunu hatırlatalım diye bir a raya geldik

Nedir Milli görüş? Eğer insanlar Milli Görüşün ana hatlarını anlamış olsalar emin olun başka tarafa yönlenmezler. Tevhid temeline dayanan, adaleti ve kardeşliği esas alan sisteme biz Milli Görüş diyoruz. İnsanlık eğer, adalet arıyorsa Milli Görüşe gelmelidir. Eğer insanlık bir bütün olarak kardeşçe yaşamak istiyorsa Milli Görüşe dönmelidir. Eğer insanlar Tevdih akidesi  içerisinde yürümek istiyorsa yine Milli Görüş çevresinde bir araya gelmelidir. Bu münasebetle , tekrar ediyorum. Tevhid temeline dayanan, adaleti ve kardeşliği esas alan sisteme biz Milli Görüş diyoruz.  Biz bu sistemi hayata geçirmek için, tüm insanlığa bir muştu gibi sunmak için, gecesini gündüzüne katan yiğit erlere de Milli Görüş erleri diyoruz.  Milli Görüşün yapmak istediği, hayata geçirmek istediği temel ilkelerin başında barış gelir. Savaş değil. Çatışma kavga değil, diyalog, çifte standart değil, adalet, üstünlük değil eşitlik, sömürü değil hakça paylaşım. Baskı değil insan hakları ve demokrasi. 

MISIR’DA MURSİ’YE KARŞI DÜZENLENEN DARBE BATI’NIN DEMOKRASİ DİYE BİR DERDİNİN OLMADIĞINI BİR KEZ DAHA GÖSTERDİ 

Değerli kardeşlerim, olaylara bu açıdan baktığımızda, batı için eğer İslam ülkelerinde, gelişmekte olan ülkelerde kendilerine kulluk kölelik edecek birilerini iş başına getirmenin aracı olarak değerlendirilebiliyorsa bir anlamı vardır. Aksi halde batı için demokrasinin hiç ama hiçbir önemi  yoktur. Buna son örnek Mısır örneğidir.  Eğer batı için demokrasi, sandık, milli irade bir anlam ifade ediyor idiyse, halkın yüzde 51’in oyuyla iş başına gelen Mursi’nin batı tarafından desteklenmesi icap etmez miydi? Ama onlar için demokrasinin bir önemi yok. Onlar için önemli olan kendilerine kulluk, kölelik uşaklık edecek birilerinin iş başına getirilmesidir. Bu anlamda İslam coğrafyasına baktığınızda yazık ki adeta bir mezarlık gibi mezar taşları ile bölünmüş durumdadır. Sınır taşları olur ya köylerde şu an İslam âleminin durumu da farksızdır.

Bugün hiçbir İslam ülkesi kendi sınırlarını kendisi belirlemiş değildir. Kim belirlemiştir? İslam ülkelerini işgal edenler, işgal etmek isteyenler belirlemiştir. Şu anda fırsat buldukça işgal edip yağmalıyorlar, talan ediyorlar. İslam ülkelerinin servetlerine, tabii kaynaklarına el koyuyorlar. İşte biz bu nedenle Milli Görüş olarak ‘Eyy İslam ülkeleri birleşin, bir araya gelin’  diyoruz. Öbür taraftan bütün desek belki birileri alınır, ama İslam ülkelerinin hiç birinin lideri de kendi başlarına karar verecek güçte değildir. 

İSLAM ÜLKELERİNİN BÜGÜNKÜ YÖNETİCİLERİNİN KÖLE ŞEFLERİNDEN FARKI YOKTUR…

Daha net olarak ifade edebilmek için belirtmeliyim ki, Ortaçağ’da sanayi henüz yoktu, hizmet sektörü gelişmemişti, Ekonomi toprağa dayalıydı. Batılı senyörler, büyük toprak ağaları daha fazla kazanabilmek için ucuz emeğe ihtiyaç duyuyorlardı. Hiç şüphesiz ki ucuz emek de kölelerin emeğiydi. Yarı aç, yarı tok vaziyette çalıştırdıkları kölelerin emeği onlar için en verimli en ucuz emekti. Geniş arazileri işleyebilmek için binlerce yüzlerce köleye ihtiyaç duyuluyordu. Bu kadar kalabalık köleyi bir arad6a tutmak kendileri efendileri patronları yanı senyörler için tehlikeli olabilirdi. Çünkü yüzlerce köle başkaldırabilirdi. Bunu önleyebilmek için o köleleri gruplara ayırırlardı. 8-10 kişilik gruplara. Başlarına da kölelerden bir şef tayin ederlerdi. Böylece grupları birbirlerinden ayırırlar kendilerine bağımlı kuklalar oluştururlardı. Eğer köle şeflerinden birileri hizmette kusur edecek olursa, senyöre bağımlılıkta ihmalkâr davranacak olursa, diğer köle şeflerine örnek olacak şekilde en ağır biçimde cezalandırılırdı. Yazık ki şu anda İslam âleminin yöneticileri, dünün köle şeflerinden farksızdır. İşin gerçeği budur. Bakmayın adlarına, kral denildiğine, sultan denildiğine, emir denildiğine. Hatta cumhurbaşkanı başbakan denildiğine.  Birileri alınmasın, genel olarak söylüyorum. Dünün şef köleleri neyse bugün İslam âleminin yöneticileri onlardan farksızdır. İşin gerçeği budur ve bunu benden duyunuz. Eğer köle şeflerinden biri çıkar da  ‘Biz de milletiz, biz de yaşamak istiyoruz diyecek olurlarsa’  işte o zaman efendi devreye giriyor. Mursi’yi devirdikleri gibi devirip yeni köle şefleri getiriyorlar. Mursi niye devrildi? Çünkü o da biliyordu ki, İslam âlemine yönelmekten başka çaresi yoktu.   

MENDERES DE BUGÜNKÜ BAŞBAKANIMIZ GİBİ ABD’YE GİTMİŞ, BUGÜNKÜ BAŞBAKANIMIZ GİBİ ELİ BOŞ DÖNMÜŞ VE SONRASINDA DEVRİLMİŞTİ 

Mısır’da Muhammed Mursi’ye yapılan darbeyi 27 Mayıs 1960 darbesinden ayrı düşünmeyin. Menderes niye devrildi ve sonra idam edildi?

Bugünkü başbakanımız gibi ABD’yi ziyaret edip bugünkü başbakanımız gibi eli boş dönmüştü.  Basın mensuplarının sorusu üzerine dedi ki ‘Demek ki Türkiye kendisine yeni dostlar edinmeli.’  Rusya’yı işaret ediyordu. 1960 yılının Temmuz ayında Rusya’yı ziyaret etmeyi düşünüyordu. Ne oldu sonra?  Hayır diyorlar. Gidemezsin. Bunu açıkça deklare etmiyorlar tabi. Türk’ün askerini devreye sorup Türk’ün başbakanını deviriyorlar. Merhum Erbakan sandıktan çıkmamış mıydı? Refahyol hükümeti meclisten güvenoyu alarak iş başına gelmemiş miydi? Niçin devrildi?

Batılılara ‘ey batılılar, sizlerle biz dostuz ama benim asıl yerim kardeşlerimin yanı dediği için D-8’leri kurduğu için. Ey İslam âlemi, İslam âleminin yöneticileri ve aydınları, köle şefler olmaktan çıkıp gerçekten özgür olmak istiyorsanız, bir araya geliniz ve İslam Birliği’ni kurunuz. Bugün 60 İslam ülkesi var. Her birinin kendine has orduları var. Soruyorum sizlere. Bugün en güçlü durumda olan TC ordusu dışarıdan gelecek bir tehlikeyi önleyecek güçte mi? Rusya’dan, Avrupa’dan, NATO’dan gelecek bir saldırıyı önleyecek güçte mi?

Eğer öyleyse bu güzel ilimizin Malatya’mızınr Kürecik beldesine füze kalkanları niçin yerleştirildi. Eğer İslam âlemi, Türkiye’miz, dışarıdan gelecek bir saldırıyı önleyecek kapasitedeyse Sütçü İmamların, Kahramanmaraşlının kazma kürekle kovduğu Fransızların, İngilizlerin patriotları niçin Maraş’a dikildi?

Öbür taraftan Gaziantepli’nin, Şehit Kamil’lerin, Şahinbeyler’in kovmuş olduğu İngilizlerin, Fransızların torunları niçin kırmızı halılarla karşılanarak niçin patriot füzeleri yerleştirildi. Niçin yine Adana’mıza patriot füzeleri yerleştirildi?  

ÇEKİÇ GÜÇ’Ü TÜRKİYE’DEN MİLLİ GÖRÜŞ KOVDU 

Değerli dostlarım sözü uzatmaya lüzum yok. 1991 yılında hatırlayacaksınız, bir kısım gafiller Amerika’nın Çekiç Gücü’nü Türkiye’ye davet ettiler ve neticede Çekiç Güç sayesinde Türkiye’nin başına bela olan Kuzey Irak hadisesi meydana geldi.   Ancak Milli Görüş koalisyon halinde iş başına gelir gelmez ‘Çekiç Güç’ gitmelidir dedi. Ve kovduk Çekiç Gücü.  Çekiç Gücü’n görevini Türikye’yi bölmek için şu an öz vatanımızın bağrına dikilmiş olan füze kalkanları, patriot füzeleri işgal etmektedir. Bunlar Türkiye’yi savunmak için değil, Büyük İsrail devletini kurmak için getirilmiştir.  İslam coğrafyasını paramparça etmek içtin getirilmiştir. 

Değerli dostlarım, vakit geçirmeden el birliği ile İslam Birliği’ni kurmak zorundayız. Zordur demeyin. İnanıyorsanız güçlüsünüz, inanıyorsanız haklısınız, inanıyorsanız bilin ki İslam Birliği en kısa zamanda Allah’ın lütfu inayeti ile kurulacaktır. Misalen 622 yılına hep birlikte zihnen gidelim.  622 biliyorsunuz hicretin gerçekleştiği yıldır. Biri, ‘Yolda karşılaştığınız o iki garip yolcu, iki güzel insan, üzerinde çakı bile bulunmayan o iki güzel insan, iki sene sonra Kureyş’in ordusunu dize getirecek’ deseydi inanır mıydınız? Yine size deselerdi ki ‘Şu iki garip yolcu var ya, fazla değil 8 sene sonra kendilerine dar edilen Mekke’yi feth edecekler’ deselerdi inanır mıydınız? İşte bu örnekten hareketle, belki şu an İslam Birliği kurulacak dediğimizde ihtimal vermiyorsunuz ama İslam Birliği Kurulacaktır Allah’ın izniyle. 

AK PARTİ ZİNAYI SERBEST BIRAKTI, HIRİSTİYAN BİRLİĞİ İÇİN AVRUPA BAKANLIĞI’NI KURDU, BİZ İSE İSLAM BİRLİĞİ İÇİN D-8’İ KURDUK 

Şu söyleniyor. Efendim, baştakiler de sizin kardeşinizdir, hocanın öğrencileridir. Aranızda ne fark var deniyor? Değerli dostlarım aramızda sayılamayacak kadar fark var. Ama hatırda kalsın diye ben 3 tanesini söyleyeceğim. Her şeyden önce saadet partisi ile AK parti arasında amaç farkı vardır. Amacımız farklı.  Biz İslam Birliği diyoruz, AK Parti Avrupa Birliği diyor. Bu maksatla D-8’leri kurduk. AK Parti ise Avrupa Birliği, Hıristiyan Birliği diyor ve bu  amaçla Avrupa Birliği Bakanlığı kurdu. İkinci olarak ölçülerimiz farklı. Nedir ölçü?  AK Partili kardeşlerimizi özellikle yöneticileri kastediyorum, batı ne diyorsa kabulümüzdür diyor. Misalen, batıda zina, faiz, domuz etinin kasaplık hayvan olması, nasıl serbest ise Türkiye’de de aynı. Kısaca AK Parti yöneticileri AB’nin koyduğu kurallara göre ülkeyi yönetiyor. Biz ise SP olarak milletimizin örf ve adetine, inanç yapısına aykırı hiçbir kural bizim için bağlaycı olamaz diyoruz. 

AK PARTİ ZALİMLERLE, KÜRESEL EMPERYALİSTLERLE İŞBİRLİĞİ HALİNDEDİR 

Üçüncü olarak bu kardeşlerimiz, zalimlerle, küresel emperyalistlerle iş birliği içindedir, kol koladır. Irak’ta bir buçuk iki milyon Müslüman şehit edildi katledildi. AK parti nerde yer aldı? ABD’nin yanında. Libya’da 80 bin Müslüman şehit edildi AK Parti nerede yer aldı? Amerika’nın haçlıların yanında yer aldı.  Biz de diyoruz ki zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem.  Gelenin keyfi için kalkıp geçmişe sövemem. Efendim deniyor, sakın bölünmeyin. Hatırlayacaksınız bu sözü. 1970’li yıllarda Sayın Demirel diyordu. Bölünmeyin. Yani Milli Selamete oy vermeyin diyordu. Şimdi de diyorlar ki sakın bölünmeyin. Ne olur bölünürsek? CHP gelir ha. Değerli arkadaşlar, ben diyorum ki ey AK Parti Allah aşkına senin CHP’den farkın ne? Nedir farkın? Beraberce düşünelim.  Ak Parti faizci mi? Faizci. CHP’de faizci. AK Parti batıcı mı? Batıcı. CHP’de batıcı. AK Parti’ye göre domuz kasaplık hayvan grubunda mı? Evet. CHP’ye göre de domuz kasaplık hayvan grubunda.  AK parti küresel emperyalizmle ırkçı siyonizmle kol kola mı? Evet. CHP de aynı. Ne fark var aranızda o zaman? Haa ben diyorum ki aranızda tek fark var. Renk farkı. CHP pirincin içerisindeki siyah taş ise Ak Parti sen de beyaz taşsın ama sonuçta ikiniz de taşsınız. Adalet Partisi 1970’lerde bölündü ne oldu? CHP mi geldi? Hayır. Direksiyona Milli Görüş’ün o zamanki partisi Milli Selamet Partisi geldi. Kötü mü oldu? Kıbrıs Barış Harekatını yaptı. Anaların gözyaşı dindi. Oluk oluk akan kanı durdurdu. 1996’da ANAP bölündü CHP mi geldi? Refah geldi.  İşçinin, memurun, emeklinin yüzü güldü. Şimdi de inşallah Saadet gelecek milletin İslam âleminin tüm mazlumların yüzü gülecektir".

REFÜJDE AKŞAM NAMAZI

Bu arada SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak'ın katılımı ile gerçekleşen Saadet Partisi Malatya İl Başkanlığı'nın geleneksel iftar yemeğine katılan bazı davetliler, akşam namazını, iftar programının düzenlendiği düğün salonunun önündeki çevreyolu refüjünde, çimler üzerinde kıldı. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız