Yeşilyurt'un Görgü Mahallesi (Cafana Köyü) yakınlarında kurulu olan taş ocağının kapasite artırımı talebini incelemek için oluşturulan 3 kişilik bilirkişi heyeti, mevcut durumun dahi uygun olmadığı, kapasite artırımının da tehlikeli sonuçlar doğuracağı görüşüyle, olumsuz rapor verdi.
Görgü'de mevcut haliyle bile çevre için tehdit oluşturduğu gerekçesiyle yöre insanından tepki gören taş ocağının kapasite artırımı talebi üzerine; Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Bayram Türkyılmaz, Çevre Mühendisi Bayram Karaahmetoğlu ve Ziraat Mühendisi Esbat Kurt'tan oluşturulan bilirkişi heyetice verilen raporda, mevcut durumda dahi çevreye verilen zararlara da değinildi.
Rapordaki bazı değerlendirmeler şöyle:
"A)Kırma- eleme tesisindeki işlemler sonucu oluşan ince taneli malzemenin (toz) DSİ Sulama Kanalından 10-15 metre kalınlığında birikintiler oluşturduğu, bu durumun hem suyun bulanmasına hem de kanalların tıkanmasına yol açtığı keşif esnasında gözlemlenmiştir.
B)Toz oluşumu ve dolayısıyla hava kirliliği açısından su fiskiyelerinin bu aşamada önemli fakat yetersiz bir önlem olduğu düşünülmektedir. Bu önleme ilave olarak mevcut konkasör tesisinin üzerinin örtülmesi,
Konkasör tesisinde uyulması gereken hususlar ve gözlemler;
a)Nakliye güzergahında gerekli yerlere uyarı levhaları, fiziki engeller konulmalı (uyulmamıştır)
b)Konveyor ve diğer taşıyıcıların üzeri branda ile kapatılmalı, savurma yapmadan doldurma ve boşaltma yapılmalı (uyulmamıştır)
c)Üretilen malzeme kamyonlara yüklenirken spreyleme yöntemi ile nemlendirilmeli (uyulmamıştır)
d)İşletme içi yollar sürekli spreylenerek nemli kalmalı, tozlanma en aza indirilmeli (uyulmaktadır)
e)Malzemenin kırılması ve bantlarda eleklere taşınması sırasında çıkan ses, toz ve dumanın önlenmesi için kapalı sistemler (ses ve toz indirgeme sistemi) kullanılmalı ve sprey sulama yapılmalıdır. Mevcut sistemler kapalı ortam içinde değildir. Su fıskırtan sprey, toz indirgeme sistemi mevcut fakat yetersizdir. (uyulmamaktadır)
f)Dere yatağına müdahale edilmemelidir (uyulmamaktadır)
Bu önlemlere uyulmaması sonrasında çevre arazilerde ve dere yataklarında deformasyonlar oluşacaktır. Mera ve zirai alanlarda ürün verimleri ciddi şekilde azalacak ve hatta kurumalar olacaktır. Konkasör tesisinin ve taş ocağı aynasının batısındaki dere yatağına müdahale edildiği, bu derenin depolama alanı olarak kullanılarak tahrip edildiği gözlemlenmiştir."
Raporun sonuç bölümünde ise şöyle denildi:
“Çalışmaların mevcut hali ile sürdürülmesi durumunda bile olumsuzluklar mevcut iken kapasitenin yaklaşık 10 kat daha artırılması sonrasında etkileşim alanı gittikçe genişleyecek, oluşan ve oluşacak tozlar tarım alanları ve mera alanlarındaki bitkilerin (dal, yaprak, gövde, çiçek, meyve vb. unsurların) toz tabakaları ile kaplanması ve yeterli fotosentez yapamama sonucunda, büyüyüp- gelişememe, tarım ürünlerinde verim/ürün/meyve verememe, mera alanlarında ot-otlatma kalitesi ve kapasitesinin düşmesine ve sonuçta bitkilerde kurumalara, arazilerde yüksek değer kaybına giden sonuçlara neden olacaktır. Dolayısı ile çalışmalardan olumsuz etkilenecek alanlardaki hayvancılık, bitkisel üretim ve arıcılıktan sağlanan gelir ve istihdam büyük zarar görerek durma noktasına gelecektir.
Sonuç; Uyuşmazlık konusu “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli olumlu” kararına esas teşkil eden “Kalker Ocağı ve Kırma Elem Tesisi Kapasite Artış projesi” insan, bitki, toprak, su ve orman kaynaklarını fiziksel, biyolojik ve sosyo ekonomik yönlerden olumsuz biçimde etkileyecek ve çevre kirliliğine neden olacaktır.
Halihazırdaki işletme faaliyetlerinde nihai ÇED raporunda belirtilen ve yukarıda değinilen yükümlülükler yerine getirilmediğinden dolayı 2872 sayılı Çevre Kanunu, 4342 sayılı Mera Kanunu ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun amaçlarına/ilkelerine aykırılık söz konusudur. Bu nedenden dolayı dava konusu ÇED Gerekli Olumlu kararının iptal edilmesi gerektiğine kanaatine varılmıştır."
HABER-FOTO: Yaşar KARAASLAN, Malatya Söz Gazetesi- malatyahaber.com
