SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Mezuniyet Coşkusu..

A- A+ PAYLAŞ

İnönü Üniversitesi’ne bağlı fakülte, enstitü, yüksek okul ve meslek yüksek okullarını bitiren toplam 3 bin 450 öğrenci için kampüsteki stadyumda toplu mezuniyet töreni düzenlendi. Törende konuşan İnönü Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu, ülkenin bugün çok ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunduğunu belirtti.

Stadyumda Cumartesi günü saat 18.00’de başlayan ve 2.5 saat süren mezuniyet törenine; Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz, CHP Milletvekili Muharrem Kılıç, Garnizon Komutan Vekili ve 7. Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Mehmet Çetin, 2. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı Kurmay Albay Lami Yılmaz, Belediye Başkan Yardımcısı Ziya Kesriklioğlu, bazı sivil ve askeri yetkililer, İnönü Üniversitesi dekanları, öğretim üyeleri, Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mustafa Gündüz, Hilmioğlu’nun “tedviren” rektörlük görevini üstlendiği Batman ve Mardin Artuklu Üniversitelerinden öğretim üyeleri, veliler ve öğrenciler katıldılar.

Tören, mezunların öğretim üyeleriyle birlikte yaptığı yürüyüşle başladı. Öğrenci temsilcisi Fen Edebiyat Fakültesi öğrencisi Burcu Kırımtan’ın mezunlar adına yaptığı konuşmayle süren törende daha sonra rektör Hilmioğlu sözaldı.

REKTÖR "BOMBALADI"!..
Rektör Prof.Dr. Hilmioğlu, konuşmasında 1975 yılında kurulan üniversitenin halen 8 fakülte, 3 enstitü, 1 yüksek okul ve 9 meslek yüksek okulu ile eğitim yaptığını, bu birimlerde 400’ü öğretim üyesi olmak üzere 1000’i aşkın akademik personelle yaklaşık 17 bin 500 öğrenciye eğitim ve öğretim hizmeti verildiğini söyledi.

Hilmioğlu, ilk mezunlarını 1980’de veren üniversiteden bugüne kadar 42 bin öğrencinin mezun olduğunu, bu öğretim yılında da lisans düzeyinde 1815, ön lisans düzeyinde ise 1635 olmak üzere toplam 3 bin 450 mezun verdiklerini bildirdi.

Üniversitelerin Cumhuriyetin en büyük, en anlamlı ve en başarılı projeleri olduğunu, bugün 2 milyona yakın öğrencinin üniversitelerde öğrenim gördüğünü belirten Hilmioğlu, İnönü Üniversitesi’nin öğretim üyesi başına düşen makale sayısı açısından 53 devlet üniversitesi arasında ODTܒden sonra 2. sıraya yükseldiğini, Eğitim Fakültesi’nin mezunlarının KPSS’deki tüm programlarda üst sıralarda başarı elde ettiğini, 40’ın üzerinde karaciğer naklinin başarıyla gerçekleştirildiği Turgut Özal Tıp Merkezi’nin organ nakli ve diğer ileri teşhis ve tedavi uygulamalarında ulusal düzeyde bir referans merkezi olduğunu söyledi.

Öğrencilere seslenen rektör, “Artık hayata atılıyorsunuz. Bugünden sonra ülkemizin geleceğinin sorumluluğunu doğrudan üstleniyorsunuz. Bundan sonra ülkemizde yaşanan her iyiye ve güzele olan gelişmenin paydaşısınız.” dedi ve özetle şöyle devam etti:

“Sömürgeci güçlerin ülkelerin sınırlarını ve rejimlerini yeniden tasarlamaya yönelik düşünceleri ve eylemleri bitmemiştir. Bu güçler, bugün de Büyük Ortadoğu Projesi adı altında, içinde ülkemizin de bulunduğu 22 ülkenin sınırlarını ve rejimlerini yeniden oluşturmaya çalışmaktadırlar. Yüzyıllardır dünya güvenliğini sarsan, yüz milyonlarca insanın açlık ve savaşlar nedeniyle ölmesine yolaçan sömürgeci anlayış; bugün küreselleşme, demokratikleşme, insane hakları, liberal ekonomi ya da dinlerarası diyalog gibi maskeler arkasına gizlenerek bütün şiddetiyle günümüzde de etkisini devam ettirmektedir…

Bu benzeri tehlikeler bizim için de on yıllardır devam etmektedir. Özellikle son yıllarda, ülkemiz sömürgeci emperyalist güçlerin tüm oyunlarını bütün şiddetiyle sergiledikleri bir yer olmuştur. Bu oyunların sonucu ülkemizde etnik ayrımcılık ve irtica körüklenerek ulus birliğimiz zenelenmiştir.

Etnik ayrılıkçı terör örgütüne sözde uygar ülkeler tarafından on yıllardır her tür yardım ve yataklık yapılmaktadır. Her gün birkaç erimizin veya subayımızın şehit olduğu bugünlerde teröre karşı etkin hiçbir siyasal karar alınmadığını tarih kaydetmektedir. Bu siyasal ihanetin hesabı elbet birgün tarih önünde verilecektir.

Nüfusunun yüzde 99’unun müslüman olduğu ülkemizde; hakkın, eşitliğin ve adaletin en yüce değer olarak kabul edildiği İslam dini, cumhuriyetimiz kurulduğundan bu yana Atatürk devrimlerini bir türlü içlerine sindiremeyen bazı din bezirganlarının elinde bir siyaset aracı olarak kullanılmış ve son yıllarda her türlü hırsızlığın ve yolsuzluğun maskelendiği bir unsur olmuştur. Sömürgeci güçlerin doğrudan desteklediği bu karanlık zihniyet ile eğitimde dünya görüşleri birbirinden tamamen farklı kuşaklar yetiştirilmiş, bu durum toplumda milli birlik ve beraberliğimizi bölen yapay bir laik- müslüman çatışmasına yolaçmıştır. Emperyalizmin yüz yıllardır başka ülkelerde uyguladığı etnik ve dinsel farklılıkları öne çıkararak ulus birliğini yoketmeye yönelik ‘böl ve yönet’ politikaları bugün ülkemizde de bütün şiddetiyle uygulanmaktadır. Dış güçler, bu planlarını ülkemiz içerisindeki bazı siyasal ve ekonomik ihanet odaklarıyla işbirliği içerisinde uygulamaktadırlar. Bazı medya kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve sözde aydınlar da bu ihanetin bir parçası olmaktadırlar..

Sömürgeci dış güçlerin ve onların ülkemiz içerisindeki siyasi ve ekonomik iş birlikçilerinin, ülkemizi parçalamaya yönelik olarak on yıllardır uygulamakta olduğu bu planlar; artık ulusal birliğimizi, bağımsızlığımızı ve sınırlarımızı ciddi olarak tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Bu tehditlere karşı artık ulus olarak bir savaşın verilmesi zorunlu hale gelmiştir.

..Bu savaş sömürgeci güçlerin taşeronu bölücülük ve irticaya karşı ulus birliğini ve laikliği savunan Cumhuriyetçilerin savaşıdır. Bu savaş ‘Ne mutlu Türküm’ diyebilenler ile bunu diyemeyenlerin savaşıdır. Bu savaş, ‘Türküm’ demekten onur duyanlarla, bunu diyemeyip ‘Türkiyeliyim’ diyenlerin savaşıdır. Bu savaş şehitleri bağrına basanlarla, bunlara utanmazca iğreç sıfatları yakıştıranların savaşıdır. Bu savaş vatan toprağını kutsal bilenlerle, vatan toprağını satanların savaşıdır. Bu savaş Türk milletinin iradesini kutsal bilenlerle, başka ülkelerden emir alanların savaşıdır..Bu savaş yaşadığımız coğrafyada bağımsız, çağdaş ve onurlu bir ulus olarak yaşamak isteyen Atatürkçü düşünce ile kendi çıkarlarını her türlü ulusal çıkarın üstünde tutan Damat Ferit zihniyetinin savaşıdır. Bu savaş Lozan ile Sevr’in savaşıdır. Özetle bu savaş, ulus olarak var olma ya da yok olma savaşıdır..

Sevgili gençler.. Ülkemizin içinde bulunduğu bu durumu doğru bir şekilde görmek, anlamak, algılamak ve gereğinde ülkemiz uğruna yaşamınız pahasına da olsa her tür mücadeleyi vermek zorundasınız. Ülkemizin içinde bulunduğu bu durum geleceğinize yönelik bütün bireysel kaygılarınızı artık önemsiz kılmaktadır. Yüce Atatürk’ün dediği gibi ‘Söz konusu vatansa gerisi teferruattır’. Ve bugün de söz konusu olan sadece vatandır.

Yaşadığımız dönem Osmanlı İmparatorluğu’nun varlığının resmi olarak bittiği 1918 öncesi süreçten hiç de farklı değildir. Çözüm yine tarihimizde saklıdır. Çözüm, 1919’da yüce Atatürk’ün Samsun’da başlattığı milli mücadele ruhundadır, 1923’de Cumhuriyetin ilanıyla başlayan devrimlerin oluşturduğu cumhuriyetimizin kuruluş felsefesindedir..”

VALİNİN KONUŞMASI VE YEMİN TÖRENLERİ..
Vali Daşöz de, Malatya için gurur verici bir günü yaşadıklarını, 3 bin 500 gencin daha yeni hayatlarına atıldığını belirterek, “Sevgili gençler, sorumluluğunuz artıyor. Ülkenin başarılarına katkınız muhakkak ki fazlasıyla olacaktır. Ama başarısızlığında sizlerin de sorumluluğu olacaktır. Çağımızda eğitim ordusu en güçlü ordudur. Hele de acımasız bir küreselleşme döneminde sorumluluğunuz daha da artıyor.”dedi.

Valinin konuşmasından sonra Tıp Fakültesi’nin 13. dönemde 60 son sınıf öğrencisinden direkt mezun olan 36’sı ile Eczacılık Fakültesi’nin 2. dönemde 26 son sınıf öğrencisinden direkt mezun olan 18’i and içtiler.

Fakülte ve bölümlerinde ilk üç dereceyi alan öğrencilere plaket verilmesinin ardından, saha ortasında toplu olarak keplerini havaya fırlatan öğrenciler mezuniyetin sevincini yaşadılar.

HABER-FOTO: Yaşar KARAASLAN

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız