SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Midenizdeki 10 Delik !

A- A+ PAYLAŞ

İki saat önce tıka basa yemiştiniz ama o da ne? Yine mi acıktınız? Mideniz zil çalıyor! Peki neden hiç doymuyorsunuz? Bunun arkasında kötü alışkanlıklar, yanlış beslenme ve bazı hastalıklar yatıyor olabilir. İşte sürekli acıkmanızın nedenleri ve çözüm önerileri...

SAFRA AZLIĞI

Lifli besinlerden yoksun olarak besleniyorsanız, midenizde kocaman bir boşluk oluşur. Bu da açlığı tetikler. Çünkü safra bütün sıvıyı sünger gibi emer. Bu da bağırsağın dolmasına yol açar, sindirimi tetikler ve uzun süre tok kalmayı sağlar. Ayrıca lifli besinler vücudun ihtiyacı olan birçok hayati maddeyi içerirler. Kronik vitamin eksikliği de insanın kendisini aç hissetmesine neden olabilir.Bu özellikle tek yönlü beslenmede veya çok sıkı diyet yapanlarda görülür.

ÖNERİ: Günde 5 kez bir avuç dolusu meyve veya sebze tüketmek gerekli safrayı sağlar. Ne kadar renkli sebze ve besin tüketirseniz o kadar çok vitamin alırsınız.

ÇOK FAZLA ÇEŞNİLİ YEMEK

Yemekleri daha da lezzetli kılmak için kullanılan çeşniler veya konserve besinler açlığa neden olurlar. Bunlar beyindeki açlığı idare eden bölgeyi uyarır ve açlık hissi böylece ortaya çıkar. Çok aç olan insanların başının ağrıması da bu sebepten olabilir.

ÖNERİ: Restoranda yiyorsanız garsona yemeğin içeriğini sormaktan çekinmeyin. Çok çeşnilendirilmiş, soslarla veya baharatlarla marine edilmiş yiyecekler size iyi gelmeyebilir. Ayrıca market alışverişi yaparken de paketlere dikkatli bakın. "E" sayısı ne kadar çoksa, sizin için o kadar zararlı demektir. iyisi mi evde kendiniz, taze sebzelerden pişirin. Aynı öğünde tatlı, tuzlu, acı ve ekşi gibi tatları bir arada almaya çalışın.

PORSİYONLARINIZ ÇOK BÜYÜKSE...

Restoran dünyasının son yıllarda pompaladığı "süper size" mönüler maalesef açlığı körüklüyor. Bundan 50 yıl önce bir porsiyon patates kızartması sadece 200 kalori ederken, şimdilerde 610 kalori edebiliyor! Günde sadece 3 öğün yiyip bu öğünlerde de bir oturuşta büyük porsiyonlar yiyorsanız, bir müddet sonra yine acıkmanız çok doğal. Çünkü "sık sık az az yemek" felsefesinin tersini uygulamış oluyorsunuz.

ÖNERİ: Dışarıda yiyecekseniz bir porsiyonu her zaman iki kişi paylaşmaya özen gösterin. Çok büyük porsiyonlu restoranlarda, porsiyonun en az üçte birini tabakta bırakmaya çalışın. Evde de yemek pişirecekseniz, küçük bir mutfak tartısı edinin. Örneğin makarna pişirecekseniz kişi başı na 80 - 100 gramı geçmeyin.

HORMON AZLIĞI

Bilinçli olarak az ve sağlıklı beslendiğinize inanıyor ama buna rağmen kilo alıyorsanız, tiroit bezinizde bir problem olabilir. Bu organın az çalışması durumunda metabolizma bundan olumsuz etkilenir. Hipotiroidi denen bu rahatsızlık açlık hissetmenize neden olabilir.

ÖNERİ: Basit bir kan testi probleminizi ortaya çıkarır.

ÇOK AZ SIVI ALMAK

Pek çok kişinin hala bilmediği bir gerçek de yeterince sıvı almamanın açlık hissine sebep olduğu. Çok az su içen veya içmeyi unutan kişilerin midelerinin kazınması veya ağızlarının kuruması son derece normal.

ÖNERİ: Elinizin altında her zaman bir şişe su olsun. Her saat başı bir bardak su içmeye dikkat ederseniz, bu sorununuzu halledebilirsiniz.

ÇOK AZ IŞIK ALMAK:

Çok az gün ışığı almak insanın modunu olumsuz etkiliyor. Bundan metabolizma da nasibini alıyor ve kendine göre bis SOS stratejisi geliştiriyor. Tatlı ve yağlı yiyeceklere yükleniyor. Çünkü şeker, yağ gibi maddeler endorfin salgılatıyor. Bunlar da mutlu olmamızı sağlıyor!

ÖNERİ:Öğle yemekleri tatillerinde yarım saat de olsa gün ışığından yararlanmak için dışarı çıkın. Açık ama renkli kıyafetler seçmek de insana iyi hissettirir. Spor yapmak mutluluk hormonu salgılatır ve böylelikle açlığınızı unutursunuz.

ÇOK ATIŞTIRMAK:

Yediklerimiz, duygu dünyamızı da etkiliyor. Evet, çikolata kalp ağrımıza iyi geliyor, makarna stresimizi alıyor ama... Bunlar kısa süreli oluyor. Çünkü bunların hiçbiri bizi uzun süre tok tutmuyor. Açlığımızı kalori yüklenerek gidermek yerine, bu açlığın nedenlerini araştırmalıyız.

ÖNERİ:Kendimize soracağımız anahtar soru şu olmalı: Bu neyin açlığı? İyisi mi her şeyi içinize atmayın, açıkça ifade edin karşınızdakine. Sizi rahatsız eden şeyleri saygı çerçevesinde anlatabilirsiniz. Ayrıca her zaman "güçlü"yü oynamayın. Unutmayın herkesin zayıf anları olabilir. Yardım isterken çeknmeyin.

ÇOK GÜÇLÜ İLAÇLAR KULLANMAK

Bazı ilaçlar, örneğin alerjiye karşı kullanılan ilaçlar histamin reseptörlerini bloke ettiklerinden açlığa neden olabilir. Migren ilaçları veya bazı sakinleştiriciler de beyinde açlık hissinin uyarılmasına neden olabilirler. Romatizma veya astım için kullanılan ilaçlardaki kortizon veya yüksek hormon içeren ilaçların yan etkilerinden biri de açlık olabilir.

ÖNERİ:Bu tarz ilaçlar kullanıyorsanız, doktorunuzdan alternatifleri öğrenin.

ÇOK FAZLA ŞEKER TÜKETMEK

Anne sütü emen bebeklerde bile "tatlı"nın insanı mutlu ettiği kanıtlanmış. Ama tatlı aynı zamanda açlığa sebep oluyor maalesef. Beyaz ekmek, reçeller, soft içecekler veya tatlılar, kan şekeri düzeyini arttırıyor. Bu da insülin hormonu salgılatıyor. Şeker seviyesi hızla düşüyor. Kan şekeri seviyesinin birden normalin altına düşmesi de açlık hissine neden oluyor.

ÖNERİ: Faydalı karbonhidratlara yönelmelisiniz. Yani ekmek makarna gibi ürünlerin beyaz undan değil tam buğday unundan olanlarını tercih etmelisiniz. Tatlılar veya çikolatalı gofretler yerine meyve yemelisiniz.

ÇOK FAZLA STRES

Stres hormonları vücutta çok sık salgılanırsa açlık da hiç durmaz! İkide bir acıkmaz kaçınılmaz olur. Çünkü "kortizol" gibi horman bileşenleri bile gerçek anlamda açlık kaynağıdır. Yani hormon düzeyleri açlık hissiyle doğrudan ilintilidir. Ancak stres faktörü ortadan kalkınca açlık da yatışır.

ÖNERİ: Sürekli stres altında olan birinin bu konuda dikkatli olması gerekir. Bunun için kendinize günlük çalışma planı yapabilirsiniz. İyi organize olmak çok işe yarar. Ayrıca gevşeme egzersizleri veya sık egzersiz yapmak stresle daha iyi başa çıkmanızı sağlar.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız