SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Millet Evet Diyorsa Bitmiştir"

0
Güncellendi - 2015-12-28 01:49:37
A- A+ PAYLAŞ

Malatya Valiliğini ziyaret ederek, burada il yatırımları ve sorunları ile ilgili olarak brifing alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  Yeni Cami önündeki Soykan Meydanı’nda halka hitabetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önceki Malatya ziyaretlerinde adını hiç anmadığı, başka yerlerdeki konuşmalarında çeşitli vesilelerle  sert bir şekilde eleştirdiği, hemşehrimiz merhum Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün adını Malatya’daki  meydanda “olumlu” bir anlamda seslendirerek, bir ilke imza attı ve “Evet, ben şimdi sizlere merhum İnönü’nün ağzı ile hitap ediyorum; O’nun dili ile hitap ediyorum; ne demişti; ‘Namuslular, namussuzlar kadar cesur olmazsa başarıya ulaşamazsınız.’” diye konuştu.

"2 YILDA 6 KEZ GELDİM.."

Erdoğan, Valilik ziyaretinden sonra, miting alanına yürüyerek geldi ve kalabalık tarafından coşkuyla karşılandı.

Erdoğan, konuşmasında şöyle dedi:

"Sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Açılışını yaptığımız 240 trilyon lira tutarındaki eser ve hizmetlerin Malatya’ya hayırlar getirmesini Allah’tan niyaz ediyorum. Açılışını yaptığımız eserler arasında 96 derslik, 3 aile sağlık merkezi, Doğanyol hükümet Konağı, devlet-vatandaş işbirliği ile tarım ve hayvancılık tesisleri var. Hepsinin de buradan, bugün resmi açılışlarını yapıyoruz. TOKİ tarafından yapılan 2 bin 529 konutun, 3 ticaret merkezin, sosyal tesisi de bugün hizmete alıyoruz. Büyükşehir Belediyemizin yaptığı yeni yolların, Bakırcılar Çarşısı ve Şire Pazarı düzenlemeleri açılışını da bugün yapıyoruz. Kardeşlerim, özel sektörümüz şehrimize 2 otel yatırımı yaptı. Bunlarında bu vesileyle resmi açılışını gerçekleştiriyoruz. Tüm bu eserlerin, hizmetlerin Malatya’mıza, ülkemize kazandırılmasında emeği geçen herkesi, tüm kurumlarımızı, özel sektörümüzü huzurlarınızda tebrik ediyorum. Tabi bunlar sadece bugün açılışını yaptığımız eserler. Bunlarla kalmayacağız. Büyüyen, gelişen, modern bir Malatya için son 12 yılda gerçekten çok önemli yatırımlar yaptık. Kardeşlerim, bakınız; eğitimde 3 bin 609 dersliği Malatya’ya kazandırdık, sağlıkta pek çok hastane, sağlık merkezi yaptık. Ama hepsinden öte, biliyorsunuz başbakanlığım döneminde başlamış olan 800 yataklı Devlet Hastanesi şuanda Malatya’mız için bir onur kaynağı. 300 Yataklı Kadın Doğum ve Çocuk ile 150 yataklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanemiz ile büyüyoruz, güçleniyoruz.  Bölünmüş yol uzunluğunu 36 kilometreden 326 kilometreye çıkardık. Bugün, gerçekten gündüz güzüyle özellikle de havalimanından şehir merkezine şu bölünmüş yolları görürken iftihar ettim. Özellikle gerek karayollarımızın, gerek belediye başkanımızın, (“Malatya seninle gurur duyuyor” sloganları üzerine) Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Son 2 yılda Malatya’ya 6 kez geldim. Bu bir şeyi gösteriyor. Sizin Allahınıza gurban, size olan sevdamız evvel Allah artarak devam ediyor ve sizler bizi bu yolculukta hiçbir zaman yalnız koymadınız. Her zaman yanımızda oldunuz ve sizinle bu yolları beraber yürüdük. Aşık Veysel gibi ‘Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece’ dedik ve hakikaten gittik gündüz, gece. Ve 2014 yılında sadece; kardeşlerim Malatya’ya çevre illerle beraber yapılan yatırım tutarı ne biliyor musunuz? 451 trilyon, sadece 2014. Bu da bir şey gösteriyor. Nedir o? Kardeşlerim Malatya’da yapılacak daha çok şey var. Ve sağ olsunlar, sadece ulaştırmada değil, az önce brifing aldım sayın valimizden, hamdolsun Türkiye’de eğitimde şuanda Malatya örnek illerimizden bir tanesi. Dersliklerimizdeki öğrenci sayısı Malatya’da 30’un altında. Ah, ah. Bizim öğrencilik yıllarıma gidiyorum; bizim sınıfımızda öğrenci sayısı neydi, biliyor musunuz; 75. Bize öyle okuduk. O dönemlerde öyle okullarımız vardı ki, dersliklerinde 100-110 öyle öğrenci sayısı vardı. O günlerden şimdi bugünlere geldik. 

UNUTAMIYORUM, O MUHTEŞEM BİR BULUŞMAYDI

Kardeşlerim, tabi ki, ulaşım alt yapı noktasında çok çok önemli, hem  Malatya için, hem de ülkemizin Kuzey-Güney ulaşım hattı için çok önemli olan Ermenek (Erkenek) Tüneli İnşallah bu yıl tamamlanıyor. Kardeşlerim 25 bin kapasiteli stadın inşaatı devam ediyor. Barajları, göletleri, sulama tesislerini teker teker saymayacağım. Zaten Malatya barajlar noktasında hamdolsun, gayet iyi. Bunlar önemli yatırımlar. Ama yeter mi, yetmez. Malatya’nın potansiyeli çok büyük. Sevgili kardeşlerim, bu potansiyele uygun yatırımların başbakanlığım döneminde olduğu gibi, şimdide cumhurbaşkanlığım döneminde takipçisi olacağım. Bundan hiç endişeniz olmasın ve bu benim sorumluluğumdur, mesuliyetimdir. Zira cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında hakikaten 100 bini aşkın insanın, Malatyalının, evet o desteğini ifade ettiği günü unutamıyorum. O muhteşem bir buluşmaydı ve sizin o gün verdiğiniz heyecan evet sandıkta da kendisini gösterdi. Kardeşlerim, şimdi biz bu yolculuğumuzu kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Malatya yüzde 70 gibi bir oy oranıyla, bizi, evet o makama gönderdi. O makamın sahibi kim? Sizsiniz, siz. 

KALE’YE ÖZEL BİR SELAM GÖNDERİYORUM

Ben milletin vekiliyim, milletin yetkilendirdiği bir cumhurbaşkanı olarak oradayım. Şimdi sizlerle bu buluşmayı yapıyoruz ya, birileri rahatsız oluyor. Yüksek Seçim Kurulu’na müracaat etmişler. Ne diyorlar? Cumhurbaşkanına seçime kadar, 7 Haziran’a kadar meydanları yasaklayın. Kardeşlerim, bunlar halen cumhurbaşkanının ne anlama geldiğini öğrenememişler. İşte başkanlık sistemine de bundan karşı çıkıyorlar. Niye? Çünkü onların başkanlık sistemini tahayyül etmeleri mümkün değil. Zira bunların genlerinde bu yok. Ama bizim tarihimizde, bizim genlerimizde, bizim geleneğimizde başkanlık sistemi var, bizim genlerimizde liderlik sistemi var.  Kardeşlerim, ben bugün buradan Kale’ye özel bir selam göndereceğim; yüzde 92’lik bir oyla bu kardeşinize teveccüh gösteren Kale’ye selam olsun. Ayrıca yüzde 87’lik bir oyla bizlere desteğini veren Pütürge’ye buradan selam olsun. Her halde diğer ilçeler böyle bir selamla yaptım diye bana darılmaz. Darılmaz değimli? Hepsine ben zaten yüzde 70 ile selamlarımı, sevgilerimi, saygılarımı özellikle gönderiyorum. 

ÖZAL’A DEDİKLERİNİ BANA DA DİYORLAR

Şimdi tabi önümüzde bir süreç var. Seçimden hemen önce 7 Ağustos’ta bizi bağrınıza bastınız. Tüm Türkiye’ye, tüm dünyaya bu mücadelede saflarınızın ne olduğunuzu gösterdiniz. O çok anlamlı bir gündü. Demokrasiden yana, özgürlükten yana, haktan, adaletten Yeni Türkiye’den yana yeni anayasadan yana olduğunuzu söylediniz. Kardeşlerim, o muhteşem miting için sizlere ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Ve şunu özellikle vurgulamamam lazım. Seçimden sonra 9. İl ziyaretimi Malatya’ya yapıyorum. Malatya’ya her gelişimde bana güç verdiniz. Bana moral verdiniz. Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Bende sizlerden aldığım moralle ülkeme ve milletime hizmet etmek için var gücümle çalıştım, çalışmaya devam ediyorum. Malatya bu kardeşini bilir. Ama ben de Malatya’yı bilirim. Bilirim ki, Malatya’dan vasat insan çıkmaz. Çünkü Malatyalı özgündür, kendine mahsus kabiliyetleri, özellikleri, enerjisi vardır. Bunun için de Malatyalılar bulundukları her yerde çalışkanlıkları ile, üretkenlikleri ile girişimcilikleri ile, başarıları ile kendilerini fark ettirirler, gösterirler. Kardeşlerim, Battalgazi’nin torunlarına da böylesi yakışır. Sadreddin Konevi’nin doğduğu topraklara böylesi yakışır. O Konevi ki bu topraklarda tasavvuf kültürünün yayılmasında, kök salmasında büyük hizmetleri olmuş bir büyüğümüzdür. Hamido’nun evlatlarına böylesi yaraşır, O Hamido ki, Türkiye’nin en karanlık dönemlerinden  birinde, cesaretiyle, dirayetiyle tüm ülkeye örnek olmuş, bedelini de ailesi ile birlikte ödemiş bir kahramandır. Turgut Özal’ın hemşerilerine de böylesi yakışır. O Özal ki, 12 Eylül döneminin ardından bir Kardelen çiçeği gibi, milletimizin umudu olarak ortaya çıkmış, Türkiye’ye yepyeni bir döneme taşımıştır.  Özal ne diyordu? ‘Büyük Türkiye’ diyordu. ‘Büyük Türkiye için başkanlık sistemine geçmemiz gerekir’ diyordu.  Bizde bugün aynı şeyleri söylüyoruz, yeni Türkiye diyoruz, yeni anayasa diyoruz, başkanlık sistemi çözüm süreci diyoruz. Malatya’nın demokrasimize, siyasetimize armağan ettiği tüm kazanımlara sahip çıkıyoruz. Dün Özal’a ‘diktatör’ diyerek, Özal’a ‘Tek adam heveslisi’ diyerek iftira atanlar, bugün aynısını bana söylüyorlar. İnanın değişen tek bir şey yok. O zamanın gazetelerini arşivlerden getirttirdim, baktım aynı şeyleri söylemişler. ‘Diktatör’ demişler, ‘Tek adam’ demişler, aynı şeyler. Özal’ı cumhurbaşkanı seçtirmek için kullandıkları tüm kirli yöntemleri 2007 yılında bizim adayımız Abdullah beye aynen uyguladılar. Biz milletimizin desteği ile bu engeli aştık. Hatta bununla kalmadık, bir daha bu yola tevessül edemesinler diye cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesinin yolunu açtık. Bu seçimde gittiğimiz, ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde Malatyalı bu evladını, bu kardeşine yüzde 70’lik desteği her halde Ankara’da oturup yan gelip yatsın diye vermedi. Sadece masa başında imza atsın diye de vermedi. Biz de koşturan, çalışan, terleyen, farklı bir cumhurbaşkanı olacağımızı zaten peşinen söylemiştik. Ve bu taliple de oy istemiştik. Türkiye’nin hızla gerçekleştirmek istediği hedefleri vardır. Diğer 80 vilayetimizle birlikte Malatya’nın beklentileri vardı. İhtiyaçları vardı, mevcut sistemin Türkiye’yi getirdiği yer burası. Daha fazla ileri gidemiyoruz, arzu ettiğimiz şekilde ihtiyacımız olduğu şekilde ilerleyemiyoruz, patinaj yapıyoruz, patinaj. Sürekli patinaj yapan bir arabayı yürütmeye çalışmak için harcanan güç israftır. Çünkü hemen yanında aynı güçle, aynı imkanla çok daha hızlı, çok daha verimli şekilde ilerleyebileceğimiz bir yol var. İşte bu yol yeni anayasadır, başkanlık sistemidir. Bu sistem bizim kadim devlet geleneğimizin gereğidir. 

HADİ BAŞKANLIK SİSTEMİNİ MİLLETE SORALIM…

Değerli kardeşlerim biliyorsunuz, artık çalışmalarımızı Beştepe’deki, yeni cumhurbaşkanlığı sarayında, milletin evinde yürütüyoruz. Resmi kabullerimizi resmi törenlerimizi de orada yapıyoruz. Kardeşlerim, bakınız hedef bir daha ki cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar 50 bin muhtarla milletin evinde bir araya gelmek. Şuanda 2 muhtar toplantısı yaptık ve 800 muhtarımız ile bir araya geldik. Önümüzdeki haftada bir 400’lu grup geliyor. Değişik vilayetlerden, tüm hangi partiden olursa olsun fark etmez, çünkü Cumhurbaşkanlığı Sarayı, milletin evi tüm muhtarlarımızın. Halkımızı temsil edenleri oraya alıyoruz almaya devam ediyoruz. Bu törenlerde cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan tarihteki 16 Türk devletini, o dönemin kıyafetleri ile temsil eden birer askerlerimizde yer alıyor. Birileri kendi aklınca bunu alaya alıyor, dalga geçiyor. Tabi ben görevimiz gereği dünyanın dört bir yanına gittim, oralardaki resmi törenleri gördüm. Pek çoğunda kendi tarihlerini, kendi kültürlerini ifade eden sembolik unsurlarla karşılaştım. İngiltere’ye git bunu görürsün, Fransa’ya git bunu görürsün, değişik ülkelerde bunlar hep var. Bunları da gayet memnuniyetle, ilgiyle takip ettik. Biz kendi tarihimizi, kendi kültürümüzü, kendi mirasımızı bu şekilde sembolik olarak törenlere dahil ettiğimizde bundan niye rahatsız oluyorlar? Niye rahatsız oluyorlar? Çünkü bunlar köksüz, çünkü bunlar kendi tarihlerinden, kendi geçmişlerinden, kendi medeniyetlerinden habersiz. Hatta bir kısmı bundan utanıyor. Niye? Milletimizle irtibatları tümden kopmuş da ondan. Kendilerine başka bir dünya inşa etmişler, orada yaşıyorlar. Biz milletimizle iftihar ediyoruz, biz milletimizle yaşıyoruz. Milletimizin kültürü ile, medeniyeti ile gurur duyuyoruz. Bunu da her yerde, her vesile ile göstermekten asla imtina etmiyoruz, etmeyeceğiz. Tabi kafa bu olunca biz başkanlık sistemi dediğimiz de, onlar buna  ‘diktatörlük’ diyerek, ‘padişahlı’ diyerek mukabele ediyor. Türkiye’yi millete rağmen, milletin taleplerine rağmen kendi kurdukları vesayet düzeni ile yönetmeye alışmışlar. Biz ‘Milli irade’ deyince. ‘Egemenlik milletindir’ deyince, tek istikamet belirleyicinin millet olacağını, olduğunu söyleyince, rahatsız oluyorlar.  Kardeşlerim, egemenlik, kayıtsız şartsız milletin değil mi? Değil mi? Sadece meclisin duvarına yazılsın diye ‘Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir’ denmedi.  İşte egemenlik burada,bu meydan ne derse o olacak. Şimdi ben buradan sesleniyorum, ey parlamentonun içinde olanlar, niye korkuyorsunuz? Hadi başkanlık sistemini millete soralım, millet ne diyor, evet mi diyor, hayır mı diyor. Buna bakalım. Millet evet diyorsa mesele bitmiştir, hayır diyorsa yine bitmiştir. O kadar. Yıllardır keyiflerince diledikleri şekilde kullandıkları vesayet düzeninin tüm kaleleri birer birer ellerinde gidince telaşlandılar. Kardeşlerim, başkanlık sistemi, vesayet düzeninin küllerinin havaya savrulduğu, bir daha esamesinin okunamayacağı bir dönemi başlatacak. Şuanda demokrasi diyorlar, demi? Dünyada en ileri demokrasi nerede? Amerika’da. Ekonomi, Amerika’da. Hangi sistem var? Başkanlık sistemi: Biliyorsunuz şuanda G20 ülkeleri var. G20’de ülkeler var, uluslararası kuruluşlar var ve bunlar gelişmiş ülkelerdir, 10 tanesi başkanlık sistemi ile idare edilmektedir. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek var mı? En iyi, en ileri hangi ülke varsa, bakıyorsunuz orada başkanlık sistemi var. O zaman niçin halen burada direniyoruz. İstiyoruz ki, sıçrayalım, bu yarışa daha güçlü bir şekil de devam edelim. Birileri bileklerimize pranga varmasın. Gücünü doğrudan doğruya milletten alan bir başkan ve gücünü yine milletten alan bir meclis karşısında borularının ötmeyeceğini biliyorlar.

MALATYA KENDİ BAŞKANINI SEÇMEK İSTİYOR MU, MALATYA ÇÖZÜM SÜRECİNİ İSTİYOR MU?

Buyrun, bak şurada parlamento da İç Güvenlik Meselesi ile alakalı maalesef iktidar partisinin getirdiği yasa teklifini geçirmemek için ellerinden geleni yapıyorlar ellerinden geleni yapıyorlar, kim var burada, muhalefet partileri, 3 parti. Yanlarında bir de kim var,  Pensilvanya, paralel yapı. Bir araya geldiler, geçmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Kardeşlerim, biz Gezi Olaylarında, tüm Türkiye’de kan gövdeyi götürdü mü, belediyelerin araçları yakıldı mı, esnafların dükkanları yakıldı mı, vatandaşların otomobilleri yakıldı mı, insanlar öldü, öldürüldü mü, değerli kardeşlerim, peki bütün bunları savunanlar buna karşı güvenlik güçlerimizin güçlenmesini niye istemiyor? Evet, aynı şekilde 6-7-8 Ekim olaylarında, değerli kardeşlerim birisi çıktı siyasetçi güya, ne dedi, ‘sokağa dökülün.’ Döküldüler mi sokağa, terör örgütleri ile beraber ellerinde molotof kokteylleri ile havai fişekleri ile her tarafı yakıp yaktılar mı ve bunlar benim Kürt vatandaşlarımın da istismarını yaptılar. Bunlar Kürt  vatandaşlarımın temsilcisi olamaz. Sadece istismarını yapıyorlar. Araçları yaktılar mı, kendi belediyelerinde, onlara yönetimlerin ait olduğu belediyelerde sokakları kazdılar, oraları kazmak suretiyle oraları işlemez hale getirdiler. Çok büyük yolsuzluklar oldu. Suratlarında maskeler, niye suratını maske ile örtüyorsun? Eğer terörist değilsen suratını aç, özgürlük diyorsan işte özgürlük meydanı burası. Bunu böyle yap. Bak buradakiler maske ile dolaşmıyorlar, alnı ak, yüzü ak, bu şekilde buradalar.  Sevgili Malatyalılar bakıyorsunuz bir kısmı etek giymiş, niye etek giyiyorsun ya, bunlar hanımlara da hakaret ediyorlar ha. Bunların durumu bu. Kardeşlerim; ülkenin refahını, huzurunu istemeyenler bunlar. İç Güvenlik Yasası’nın çıkmasını da bunun için istemiyorlar. Çünkü İç Güvenlik yasası çıkarsa, bunlar o kadar rahat at oynatamayacaklar, Molotof kokteyllerini kullanamayacaklar, havai fişeklerini kullanamayacaklar, demir bilyelerle kalkıp vatandaşıma, polisime sapan atamayacaklar. Bunlar benzer bir çok şeyler. İşte bunların önüne geçebilmek için şuanda iktidar partisinin İç Güvenlik Yasası teklifi öyle ya da böyle, ne kadar engellerseler engellesinler, inanıyorumki parlamentodan geçecek. Buna benim inancım var. Bir hafta önce olacaktı da, bir hafta sonra oldu. İki hafta sonra olur. Ama bu olacak. Bunlar kaostan, istikrarsızlıktan, çekişmeden, kavgadan, darbeden besleniyorlar. Onun içinde başkanlık sistemini istiyorlar. Çünkü başkanlık sisteminde istikrar var, başkanlık sisteminden güven var, başkanlık sisteminde kabus ortamını yakalayamayacaklar ve yıllarca milletin ağlaması bahasına bunların yüzü güldü. Şimdi millet gülerken, bunlar ağlıyorsa inanın, yapılan iş, milletin menfaatine demektir. Ben buna bakarım, demek ki doğru yoldayız. Milletin yararına bir adım atılıyor. Esasen bizim kimseyi ağlatma gibi bir derdimiz yok, biz ülkemiz için, milletimiz için, Türkiye’nin 2023, 2053, 2071 vizyonu için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Değerli kardeşlerim bütün bu adımlarla beraber dün yapılmayanların, eksik bırakılanların, yanlış yapılanların faturasını son 12 yıldır hep birlikte ödüyoruz. Bugün bunları yapmaya, çocuklarımızın, torunlarımızın, gelecek nesillerin bekası için mecburuz.  Geçmişte Özal başta olmak üzere pek çok kişi bu gerçeği görmüştü. Onların gücü buna yetmemiş veya ömürleri kafi gelmemişti. Biz milletimizden aldığımız güçle, destekle bunu başarabileceğimize inanıyoruz. 7 Haziran seçimleri İnşallah Türkiye için bir milat olacaktır. 10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanını doğrudan kendisi seçen Türkiye’nin 7 Haziran’dan sonra yeni anayasasını yapabileceği, kendi başkanı seçeceği bir iklime kavuşacağına da inanıyorum. Şimdi soruyorum sizlere Malatya yeni Türkiye’yi istiyor mu, Malatya yeni anayasayı istiyor mu, Malatya kendi başkanını seçmek istiyor mu, Malatya çözüm sürecini istiyor mu? Maşallah, mübarek Allah, Allah birliğimizi, beraberliğimizi eksiltmesin.  

MALATYA’NIN ORTAYA KOYDUĞU KARDEŞLİK GÖRÜNTÜSÜ HERKESE ÖRNEK OLMALI…

Değerli kardeşlerim, Malatya ülkemizin tüm renklerini, tüm zenginliklerini bünyesinde barındıran bir şehrimiz. Türküyle, Kürdüyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle ve diğer tüm zenginlikleri ile Malatya’nın ortaya kodluğu kardeşlik görüntüsü herkese örnek olmalı. Biz işte bu iklimin Doğu ve Güneydoğumuz başta olmak üzere tüm Türkiye’ye hakim olması için çözüm sürecini başlattık. Bu süreç hiç kimsenin bize dayatması ile zorlaması ile planlaması ile başlatılmış değildir. Çözüm sürecinin sadece ve sadece ülkemizin ve milletimizin buna ihtiyacı olduğunu gördüğümüz için projelendirdik ve başlattık. Sürecin asıl muhatabı şu veya bu kesim, şu veya bu bölge değil, milletimizin tamamıdır ülkemizin tamamıdır. Onun için de bu süreçte milletimizi üzecek, milletimizin hakkına, hukukuna helal getirecek hiçbir işin içinde olmadık, olmayız. Şehitlerimizin hatıralarını, gazilerimizin, onların ailelerini yaralayacak hiçbir adım atmadık, atmayız. Amacımız 30 yıl boyunca bu millete maddi ve manevi çok büyük maliyeti olmuş bir sancıyı dindirmek, bu yarayı iyileştirmektir. Bu meseleyi akli selime dayalı şekilde çözmek istiyoruz. Hem alt yapıdaki ihmalleri, hem kültürel ve insanı haklardaki ihlalleri telafi ederek, herkesin yararına olacak bir çözümü hedefliyoruz. Biz bugüne kadar çözüm sürecinde üzerimize düşenleri bir hakkın yerine getirdik, yaptık, yapıyoruz. Ama herkesin aynı sorumlukta hareket ettiğini söyleyebilmem mümkün değil. Buna rağmen soğukkanlılıkla, sabırla meseleyi bugüne kadar getirdik. Gerçekten sınırların zorlandığı, sabırların zorlandığı pek çok durumla karşılaştık. Sokakları terörizme ettiler, kendi akıllarınca devlete karşı gövde gösterileri yaptılar. Baskı ile tehdit ile insanların iradelerine ipotek altına almaya çalıştılar. En son 6-7- Akim olaylarını hatırlıyorsunuz, tekrar o konuya girmeyeceğim. Kardeşlerim;  Silah kullanarak, silah taşıyarak terör estirdiler. Ama bütün bunlara sabrettik. İnternet ortamında nefret suçu işlersen, terör çağrısı yaparsan suç işlemiş olursun. Polisin, adam öldürme, yaralama, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu suçu gibi durumlarda 24 saat toplumsal huzuru bozan suçlarda, 48 saat gözaltı süresi olsun diyoruz. Soruyorum size, burada karşı çıkacak ne var? Molotof kokteyli atsınlar mı, havai fişeklerle insanları yaralasınlar mı, demir bilyelerle yaralasınlar mı? Burada işi Meclise savaş alanına çevirecek kadar ne var? Aslında bunları muhalefetin talep etmesi gerekir. Onlar her zaman olduğu gibi yattıkları, başka işlerle uğraştıkları için, hükümet bunları bir paket haline dönüştürüp, Meclis’e getirmiş. Ne güzel yapmış. Eksiği varsa onu teklif et, fazlası varsa onu müzakere et. Bunları toptan reddetmek niye? Paketi meclis’te geçirmemek için bu canhıraş gayret niye? Türkiye’de bugüne kadar ne olduysa bunlara rağmen oldu. İç Güvenlik Paketinin de bunlara rağmen ben Meclis’ten geçeceğine değerli kardeşlerim, inanıyorum. Bu paketin yasalaşmasının ardından artık 6-8 Ekim olaylarında olduğu gibi kamuoyunu vicdanını yaralayan görüntülere  İnşallah müsaade edilmeyecek. Tabi bununla birlikte çözüm sürecini de kendi takvimine, kendi programımıza uygun şekilde sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Türkiye’yi bu büyük sıkıntılardan kurtarmak, ortak bir gelecek doğrultusunda kardeşliğimizi güçlendirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Muhalefet partileri başta olmak üzere sürece katkı vermesi gereken herkesten samimiyet ve ciddiyet beklediğimi ifade etmek istiyorum. 

ŞİMDİ SİZLERE MERHUM İNÖNÜ’NÜN AĞZI İLE HİTAP EDİYORUM; O’NUN DİLİ İLE HİTAP EDİYORUM….

Buradan medyaya seslenmek istiyorum; yazılı ve görsel medya sesleniyorum, siz kimin yanındasınız? Ey yazılı ve görsel medya siz havai fişek atanların yanında mısınız? Siz, soruyorum; ellerinde molotof kokteyli ile Serap kızlarımızı yakanların yanında mısınız? Siz, toplu katliamların peşinde koşanların yanında mısınız? Siz, paralel devlet yapılanması ile birlikte bu ülkede cumhurbaşkanını dinleyen, başbakanı dinleyen, anayasa mahkemesini dinleyen, Türk Silahlı Kuvvetlerini dinleyenlerin yanında mısınız? Sermaye çevrelerinin alışverişlerini, bütün bunları şantajla, montajla tehdit ederek soymaya çalışanların mı yanındasınız? Bunlar bir cemaat değildir. Bunlar bir örgüttür. Bunun adı Paralel Devlet Yapılanmasıdır. İşte, dün, bugün gazetelerde görüyorsunuz, bur haftadır. Kardeşlerim, Bursa’da söyledim; şahsımı, ailemi, tehdit ediyorlar. Ne dedim, biz bu yola çıkarken beyaz kefenimizi giyerek çıktık. Allah’ın verdiği ömrü, bir lahsa öne, bir lahsa geriye götürmeye kimsenin gücü yetmez. İşte şimdide kızımı tehdit ediyorlar, beni tehdit ediyorlar, kiminle bunu beraber yapıyorlar, ana muhalefet partisi ile beraber yapıyorlar. Şimdi onlarda farklı farklı şeylerle bazı durumları söylüyorlar. Her şey hukuk içinde yürüyor, merak etmeyin. Bunların belgesi, bilgisi, her şeyi, varsa hukukta her halde gereğini yapacaktır. Fakat biz bunların farkındayız, biliyoruz başka çıkış yolunuz yok. PKK terör örgütü bir siyasi partiye Güneydoğu’da ne yapıyor? Silahla tehdit etmek suretiyle oy topluyor, öylemi?  Ve muhtarlarımızın birçoğu bunlardan bize hep dert yanmışlardır. Fakat dik durduğumuz sürece, bilesiniz ki bu ülkede her daim hak hakim olacaktır.

Evet, ben şimdi sizlere merhum İnönü’nün ağzı ile hitap ediyorum; O’nun dili ile hitap ediyorum; ne demişti; ‘Namuslular, namussuzlar kadar cesur olmazsa başarıya ulaşamazsınız.’ Evet, şimdi namussuzlar kadar en az namuslular cesur olmak durumdadır. Çekilmeyeceğiz, yılmayacağız, adam gibi duracağız, dik duracağız ve yolculuğa da böyle devam edeceğiz, böyle yürüyeceğiz. Ben bölgemizde yaşayan kardeşlerim olmak üzere milletimizin tamamının iradesi, desteği ile bu çözüm sürecini başarıya ulaştıracağımıza inanıyorum. Malatya, her konuda olduğu gibi bu konuda da öncü tavrını, yapıcı, üretken, özgün tavrını ortaya koymuştur. 

NE DİYOR O GÜZEL MALATYA TÜRKÜSÜNDE…

Önümüzdeki dönemde bu konuda Malatya’dan daha güçlü bir ses bekliyoruz. Bu mesele bize rahmetli Özal’ın bir diğer mirasıdır. Bu konunun çözümü için samimi gayret göstermiş, elini taşın altına koymuştu, ama netice alamamıştı. Özal’ın vefatının arkasından Türkiye’nin ekonomide, siyasette ve bu meselede nasıl bir karanlık döneme girdiğini gayet iyi biliyoruz, gayet iyi hatırlıyoruz. Bu defa aynı hataların tekrarlanmaması için elimizden gelen gayreti ortaya koyacağız ve bu oyunlarında sergilenmesine müsaade etmeyeceğiz. Milletimizin onuruna, itibarına helal gelmesine müsaade etmeden İnşallah bu meselenin çözümünü sağlamak mecburiyetindeyiz. Çoğu gitti, azı kaldı. İnşallah güzel günler, aydınlık günler yakın. Ne diyor o güzel Malatya Türküsünde; ‘Allahın verdiği dert gün olur geçer, Aşka düşen yürekler yanar kül olur geçer.’ Bizim yüreğimiz milletin aşkı ile dolu., millete hizmet aşkı ile dolu. Diğer her şey gelir geçer, yeter ki bu aşk bitmesin. Yeterki, bu sevda, bu umut bitmesin. Bu düşüncelerle bir kez daha açılışını yaptığımız eserlerin, hizmetlerin, ülkemize, Malatya’mıza hayırlı olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Bizi her zamanki gibi bağrınıza bastığınız için, kucağınızı, yüreğinizi açtığınız için, her birinize şahsım, tüm bakan arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım adına şükranlarımı sunuyorum. Sizlerin vasıtasıyla Malatya’daki tüm kardeşlerimi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun."

ANAHTAR TESLİMİ..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının ardından protokolde bulunan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, eski bakanlardan Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Binali Yıldırım, eski bakanlardan Güldal Akşit, Vali Süleyman Kamçı, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık, AKP Malatya Milletvekilleri Mücahit Fındıklı, Mustafa Şahin, Cemal Akın ve Ömer Faruk Öz, TOKİ Başkanı Mehmet Ergün Turan, Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik, AKP İl Başkanı Hakan Kahtalı, TSO Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, MESOB Başkanı Şevket Keskin, AKP eski il başkanı ve milletvekili aday adayı Bülent Tüfenkçi ile ilçe belediye başkanları platforma çıktılar. Platformda TOKİ’den ev alan gazilere sembolik olarak anahtarları teslim edildi. Anahtar tesliminin ardından açılış kurdelesi kesildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandan ayrılmadan önce vatandaşlara satranç takımı hediye etti. 

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına ait otobüsle alandan ayrılarak,  Kışla caddesi ve güzergahtaki üzerindeki vatandaşları selamlayarak 2. Ordu Komutanlı Karargahına geçti. Erdoğan miting alanından ayrılırken, Kışla Caddesi'ndeki MHP binası arasında bir gruple polis arasında gerginlik yaşandı.

Erdoğan ise 2. Ordu ziyaretinin ardından Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret etti ve saat 18.20’de Malatya Havalimanı’ndan uçakla İstanbul’a geçti. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız