SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Miniklere Çiçekli Karşılama

0
Güncellendi - 2015-12-27 15:00:08
Miniklere Çiçekli Karşılama
A- A+ PAYLAŞ

Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut, “Nitelikli bir eğitim milleti geri kalmışlıktan kurtarır; modern, ileri, aydın bir toplum haline getirir. Bu nedenledir ki, ülkeler, eğitim sistemlerini yenileme ve gözden geçirme ihtiyacı duymaktadır” dedi. 

İlköğretim Haftası ve yeni eğitim yılının başlaması nedeniyle Polis Amca İlköğretim Okulunda düzenlenen programa Vali Yardımcısı Abdullah Abit Öztoprak, Belediye Başkan Yardımcısı Ertan Mumcu, İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut, öğretmenler, öğrenciler ve veliler katıldı. Törende eski öğrenciler, okula bu yıl başlayan küçük öğrencilere karanfil verdi.

İlköğretim öğrencilerinin şiir dinletisi ile başlayan programda konuşan İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut, “Günümüzde ekonomik ve sosyal kalkınmanın en önemli bileşeni olan eğitim, tüm dünyada hızlı ve sürekli bir değişim içindedir. Eğitim, artık sadece anayasal bir hak ve sosyal bir hukuk devletinin görevi olarak görülmemekte, aynı zamanda ekonomik açıdan eğitilmiş insan gücü en verimli üretim alanlarından birisi olarak kabul edilmekte, ayrıca eğitim, siyasi, toplumsal ve kültürel bütünleşmenin ve değişimlerin yönetilmesindeki en etkin araç olarak bilinmektedir" dedi.

Kalkınmış ve bilgi toplumu olmuş milletlerin bu seviyeye gelmelerinde en etkili faktörün şüphesiz eğitim olduğunu anlatan Bulut, şöyle konuştu: "Nitelikli bir eğitim milleti geri kalmışlıktan kurtarır; modern, ileri, aydın bir toplum haline getirir. Bu nedenledir ki ülkeler eğitim sistemlerini yenileme ve gözden geçirme ihtiyacı duymaktadır. Çağımızdaki gelişmeler sonucunda amacımız bilgiyi aktarmak değil, bilgiye ulaşmanın yollarını araştıran, bulabilen, bilgiyi paylaşabilen, teknolojiyi kullanabilen, dinamik, öz güvenli, milli ve manevi değerlerine bağlı, farklılıklara, insan haklarına saygılı, sağlıklı bir nesil yetiştirmektir. 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim; bireyleri özgürleştirmeyen, tercih ve hedef değiştirmeye fırsat vermeyen, seçme hakkı tanımayan, farklılıklara imkan vermeyen ve farklı seçenekler sunmayan yapısı ile çağdaş dünya eğitim sistemlerinden ayrışıyordu. Ayrıca zorunlu eğitimin 8 yılda tamamlanması, gelişmiş ülkeler ile aramızda ciddi bir eğitim açığı oluşturuyordu."

Bilgi çağı olarak nitelendirilen 21. yüzyılda eğitimin, değişim ve dönüşümün en temel aktörü haline geldiğini anlatan Bulut, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün uluslararası toplumda, ilköğretim eğitiminin yetersiz kaldığı ve tüm nüfusun en azından lise düzeyinde eğitim alması gerektiği yaygın olarak kabul edilmiştir. Dünya genelindeki uygulamalara bakıldığında, ortalama eğitim süresi 11-12 yıl veya daha üzerindedir. Türkiye’de ise yetişkin nüfusun ortalama eğitim süresi 6- 6,1 yıl civarındadır. Başka bir ifade ile gelişmiş dünya ülkeleri ile Türkiye’nin eğitim süresi arasında tam yarı yarıya bir fark söz konusudur."

Dünya genelinde uygulamalara bakıldığında temel eğitim sürecini tek bir aşamada düzenlemek yerine öğrencilerin yaş grupları ve fiziksel özellikleri temelinde bir kademelendirmenin tercih edildiğinin gözlendiğini anlatan Bulut, şunları söyledi: "Bu kapsamda öğrencilerin yaş grupları ve bireysel farklılıklarını dikkate almayan 8 yıllık kesintisiz eğitim ile ülkemizin en önemli zenginliği olan genç nüfusu bilgi toplumunun gerektirdiği bilgi ve beceriler ile donatmanın mümkün olmadığından hareketle eğitim sistemimizde yeni bir yapılanmaya gidilmiştir. Yeni Kanun teklifi ile 8 yıllık zorunlu eğitim yerine 12 yıllık zorunlu kademeli eğitim getirilmiş ve bu eğitim 3 kademeye ayrılmıştır. 1.Kademe: 4 Yıl Süreli İlkokul, 2.Kademe: 4 Yıl Süreli Ortaokul, 3.Kademe: 4 Yıl Süreli Lise. Böylelikle ortaokullar üst öğrenim programlarının bütününe yönelik olarak fazla sayıda seçeneği barındırıp, lise öğrenim sürecinde yer alan programların tercih edilmesine fırsat verecek esneklikte tasarlanmıştır.”

Bulut, dünyada da temel dersler dışında bireylerin ilgi, istek ve yeteneklerine uygun seçmeli derslerden oluşan, seçmeli ders programları uygulandığını söyledi. Birçok kültür, sanat, spor dersinin yanı sıra ilk defa Kur'an-ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı, Temel Dini Bilgiler dersinin seçmeli ders olarak okutulacağını anlatan Bulut, sözlerini şöyle sürdürdü: "İkinci 4 yıllık kademede Türkçe, Matematik, Fen ilimleri, Sosyal Bilgiler ve yabancı dil gibi temel dersler dışında seçimlik dersler ile lise eğitimi için alt yapı oluşturulmaktadır. Değişen ve gelişen dünya ülkelerindeki okula başlama yaşları dikkate alınarak yapılan değişiklik ile ilköğretim çağı 6-13 yaş olarak değiştirilmiş ve Eylül ayı sonu itibari ile 5 yaşını doldurmuş 6 yaşına girmiş çocuklarımızın ilkokula başlamasına fırsat verilmiştir. Dünyadaki 197 ülkeden 126‘sında ilkokula başlama yaşının 6 olduğu dikkate alındığında bu düzenleme ile bir yandan dünya ülkelerinin birçoğu ile paralellik sağlanırken öte yandan teknolojinin çok hızlı gelişmesine bağlı olarak gerileyen fiziksel güç ve enerji yerine, erken eğitilerek bilgi ile donatılmış, sosyal gelişimini tamamlamış, farkındalık oluşturmuş, daha enerjik ve daha genç dimağları ülkemizin sosyo-ekonomik gelişmesinde bir an önce devreye sokarak, ülkemizi ve insanımızı layık olduğu düzeye taşımak amaçlanmıştır. Böylelikle Atatürk'ün özlediği çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkabilme hedefine yaklaşılmıştır.” 

Konuşmanın ardından protokol üyeleri sınıflara giderek öğrencilere kitaplarını dağıttı.

Bu arada, bu yıl okula başlayan küçük öğrencileri, büyük öğrenciler çiçekle karşıladılar.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız