SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Muhalefete Hodri Meydan

0
Güncellendi - 2015-12-27 19:07:55
Muhalefete Hodri Meydan
A- A+ PAYLAŞ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaptıkları toplu açılışlarla Türkiye'de adeta "hizmet hasadı" yaptıklarını belirterek, "Türkiye'yi güçlü bir ekonomi, güçlü bir demokrasi üzerinden geleceğe taşıyoruz" dedi. 

Başbakan Erdoğan, 2 gün sürecek olan Adana temaslarının ilk gününde valiliği ziyaretinin ardından İstasyon Meydanı’na geldi. Burada Adanalıların sevgi gösterileri ile karşılanan Erdoğan, miting alanında onbinlere seslendi. Başbakan Erdoğan, Adanalılara yöresel tabirle “Gadasını aldıklarım” diye seslenerek başladığı konuşmasında, yakın zamanda birçok ilde yaptıkları toplu açılışlara ve toplam maliyetlerine dikkat çekerek, “Türkiye’de adeta hizmet hasadı yapıyoruz” dedi. Erdoğan şunları söyledi: 

“Gadasını aldıklarım. Sizleri en kalbi duygularla selamlıyorum. Adana’mıza, tüm ilçelerimize hayırlı olmasını niyaz ediyorum. 14 Eylül’de Adıyaman’daydık, 810 milyonluk açılış gerçekleştirdik. Önceki hafta sonu Malatya’daydık, tam 776 trilyon liralık 93 ayrı eserin açılışını yaptık. Geçen hafta Denizli’de 876 trilyonluk 84 eserin açılışını yaptık. Bugün Adana’dayız. Sizinleyiz Adana ve ilçelerinde 2 gün boyunca büyük bir açılış coşkusunu sizlerle birlikte yaşıyoruz. Burada bir tek açılış töreniyle Adana ve ilçelerinde 837 trilyonluk 80 farklı eseri resmen Adana’mıza kazandırıyoruz. Yarın Kozan’a gideceğiz. Orada da yine 13 ayrı eseri açacağız. Oradan Ceyhan’a geçeceğiz ve Ceyhan’da da 9 ayrı eserin açılışını yapacağız. Kozan ve Ceyhan’ı da ilave ettiğimizde 2 gün boyunca 102 kalem hizmetin toplam tutarı 860 trilyon lira. Son bir ay içerisinde sadece 4 şehrimizin Adıyaman, Malatya, Denizli ve Adana’ya kazandırdığımız toplam yatırımların tutarı 3 katrilyon 326 trilyon lira. Adeta bir hizmet hasadı gerçekleştiriyoruz. Toprağa attığımız tohumlar filiz oldu, fidan oldu, ağaç oldu, meyve vermeye başladı. Şimdi hamdolsun o meyveleri topluyoruz. Hep beraber topluyoruz. Adana’da topluyoruz, Denizli’de topluyoruz, Malatya’da ve Adıyaman’da topladık. Ülkemizin 81 vilayetinde topluyoruz. Şurada var, burada yok. Asla bizim kitabımızda bu yok. İşte Adana bugün yaptığımız açılışla Yüreğir, Karaisalı, Seyhan, Sarıçam, İmamoğlu, Yumurtalık, Çukurova, Saimbeyli, Aladağ, Pozantı ilçelerimizde 38 farklı eğitim tesisini bugün hizmete alıyoruz. Bu 38 kalem eğitim hizmetinin içinde anaokulları var, ilkokul ve ortaokullar var. İmam hatip liseleri var, Anadolu imam hatip liseleri var, meslek liseleri, pansiyonlar var. Özellikle hayırseverlerimize bu derslikleri, bu eğitim hizmetlerini Adana’mıza kazandırdıkları için teşekkür ediyorum. Ulaştırma, Denizcilik Bakanlığımız eliyle Havalimanı Kavşağı’nı tamamladık. Buraya 18 trilyon yatırım yaptık. Bugün açılışını yapıyoruz. Kültür ve Turizm, Enerji ve Tabii, Orman ve Su İşleri, Gıda ve Tarım, İçişleri bakanlıklarının Adana’da tamamladıkları yatırımları da bugün burada hizmete alıyoruz. TOKİ’nin Sarıçam ve Yüreğir’de başlattığı projeler tamamlandı. İki ilçemizde toplam 2 bin 304 konutu bugün hak sahiplerine teslim ediyoruz. Özel sektörümüz Adana ve ilçelerinde 596 trilyon liralık yatırım gerçekleştirdi. Burada özellikle Mehmet Başpınar kardeşimizi yürekten tebrik ediyorum. Bu kardeşimiz 525 trilyonluk bir yatırımla Adana’ya 350 işyeri kapasiteli bir sanayi sitesi kazandırdı. Mehmet Başpınar orta ölçekli sanayi sitemizin de Adana’mıza hayırlı olmasını diliyorum. Yine özel sektörümüz tarafından yapımı tamamlanan iş adamlarımızı, girişimcilerimizi tebrik ediyorum. Adana merkez ve ilçelerimize bu yatırımları kazandıran bakan ve bakan arkadaşlarımıza, herkese teşekkür ediyorum. Özel sektör ve girişimcilerimize şükranlarımı sunuyorum.”

Adana Ticaret Odası’nın Kısacıkzade Konağı’nı restore ettirerek Adana’ya çok önemli bir kültür merkezi kazandırdığını da belirten Başbakan Erdoğan, “Öncelikle Adana Ticaret Odamıza, sayın başkan ve yönetim kuruluna bu güzel hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bu konağın hem Adana hem de Türkiye tarihi açısından bir anlamı var. Bu konak Kurtuluş Savaşımıza kadar Düyun-u Umumiye binası olarak kullanılıyordu. Düyun-u Umumiye, Osmanlı’nın dış borçlarıydı. 1854’te Osmanlı devleti hem dışarıdan hem de içerde başta Galata bankerleri olmak üzere benim de söylediğim bir şey var ya faiz lobisi, o gün de vardı, sermaye sahiplerinden borç aldı. Devlet bu borçları ödeyemez hale geldi. Borç verenler tahsil için bu kurumu oluşturdular. Osmanlı’nın içişlerine, bütçesine, tüm gelirlerine müdahale ederek tahsil etmeye başladılar. Adana ve İstanbul gibi büyük şehirlerde böyle merkezler oluşturuldu. Çoğu yabancı olan temsilciler halkımıza çok zulüm ettiler. Vergi topladılar, vergi vermeyenin malına el koydular, tarlalarını yaktılar. Adeta milletin alın terini yağmaladılar. 1923’te cumhuriyet kurulduğunda bu borçlar cumhuriyete devredildi. 1954’e kadar bu borçları ödemek zorunda kaldık. 54 yılında merhum Menderes döneminde son taksitler ödendi ve bu defter kapandı. Ama bu sefer de cumhuriyet tarihinde dış borçlanma başladı. Türkiye başı sıkıştıkça Uluslararası Para Fonu’ndan borçlanmaya başladı. Bugünün Düyun-u Umumiye’si IMF. İşte biz göreve geldiğimizde oraya olan borç neydi, 23,5 milyar dolardı. Kim borçlanmıştı, bizden öncekiler. Yani MHP, yani DSP, yani ANAP üçlüsü borçlanmışlardı. Öyle borçlandılar ki ödeyemez hale geldiler. Bizi delikli paralara muhtaç ettiler. Şimdi bakın dış borçlarla ilgili yanıltıcı bilgiler veriliyor. Buraya da Adana’ya da geliyor, yalan yanlış rakamlarla Türkiye’nin dış borçlarını çarpıtmaya çalışıyorlar. Burada manzarayı net bir şekilde anlatmak istiyorum. Halep ordaysa arşın Adana’da. Biz 2002’nin sonunda görevi devraldığımızda kamu net borç stokunun milli gelire oranı yüzde 61,5’tu. Yani bu ne demek. Türkiye’nin her yüz lirasının 61,5 lirası borçtu. Şimdi ne oldu. Biz bu oranı yüzde 17’ye kadar düşürdük. Yani yüz liranın 17 lirası borç. 61,5 liradan 17 liraya. 2002 sonu itibariyle milli gelire oran yüzde 74’tü. Yani yüz liranın 74 lirası borçtu. Bunu nereye çektik, 36 lirası borç. 2002 yılında dünya piyasalarından iç piyasadan borçlanırken yüzde 63 ile borçlanıyordu. Yani bizden önceki iktidar döneminde. Yani MHP, DSP, ANAP iktidarı döneminde 63 lirası faizdi. Bu şimdi nereye düştü. Yüzde 7’ye düştü. Yani aradaki fark 56 puan. Şimdi bu 56 kimin cebinde kalıyor. Benim Adanalı çiftçimin, memurumun, işçimin, vatandaşımın cebinde kalıyor. İşte farkımız bu. Yalan yanlış konuşanların yüzüne bunu çarpmak lazım” diye konuştu. 

"Milletimin 900 ktarliyonunu tasarruf ettik. Millete kazandırdık, adana ya kazandırdık, 81 vilayete kazandırdık. Eğitime, Adalete, emniyete kazandırdık. Okulları böyle yaptık, hastaneleri, yolları, köprüleri, hızlı trenleri, hava limanlarını böyle yaptık. Bunlar olmasa bunlar yapılabilir miydi. Bitmedi biz görevi devraldığımızda maalesef lmerkez bankamızın kasasındaki rakam 27,5 milyar dolardı. Ama şimdi, onu 6’ya 7’ye katladık. Nereden nerelere geldik. Bu yıl mayıs ayında biz IMF’ye olan borcu sıfırladık. Biliyorsunuz 14 mayıs ta son borcu ödedik ve borç bsitti. Şimdi buraya gelip te milliyetçilikten bahsedenlere sesleniyorum Adana'ya gelip ulusalcılık nutukları atanlara sesleniyorum. Ülkesini milletini sevmek hakaret, öfke, nefret dolu nutuklar atmakla olmaz. Bunların ülke ve millet için yaptıkları ortada. Kıyas bile kabul etmez. Onlar ülkeyi borçlandırdı, biz borçları ödedik. Çiftçi kardeşim sen Ziraat Bankası'ndan bir avuç krediyi yüzde 59 faizle alıyordun. Şimdi 0,7 aralığında alıyorsun. Esnaf kardeşim sen halk bankasından yüzde 5, ila yedi arasında alıyorsun. O zaman ki krediye göre 5-10 kat farkla alıyorsun. Bu ülkenin bizim aziz bayrağımızın bizim pasaportumuzun itibarını yerlerde süründürdüler. Biz geldik ülkemizin bayrağımızın tl mizin pazaportumuzun itibarını iaede ettik. Kardeşlerim; bizim için milliyetçilik millet için hizmet üretmek, milletin ihtiyaçlarına cevap vermektir. Her sasah, çocukları sıraya dizip yağmurun sıcağın karın altında 33’lü ıllardan kalma soğuk savaş döneminin demir perde ülkelerini hatırlatan sloganlar attırmak milliyetçilik değildir. Milliyetçilik o çocuklara okuyacakları okul inşa etmektir. O çocuktlara insanca eğitim görecekleri sınıf, en modern eğitim imkanlarını sunmaktır. En önemlisi de çocuklara slogan attırmak değil, onlara vizyon, ufuk sunmaktır. Onlara güçlü bir Türkiye bırakmaktır. Şimdi okullara, akıllı tahtalar, tablet bilgisayarlar gelmeye başladı. milliyetçilik bu. Öyle kafatası milliyetcçiliğiyle ülkeler kalkınmaz. Bunlar tarihleri boyunca ne yaptılar. Türküm dediler, ama Türkiye'nin itibarını yerlerde süründürdüler. Doğruyum dediler, çalışkanım dediler yan gelip yattılar. Kardeşler bal bal demekle ağız tatlanmaz. Balı yersen ağız tatlanır. Lafla peynir gemisi yürümez. Mesele slogan atmak değil, iş yapmak. Biz iş yapıyoruz, eser üretiyoruz, ülkenin ve milletin gücüne güç katıyoruz. Biz bunlara laf yetiştirmeye uğraşıp hizmetten geri durmayacağız. Artık ana muhalefetin de yavru muhalefetin de liderlerinin ismini ağzıma almayacağım dedim o işleri tamamen genel başkan yardımcılarıma bıraktım. Yormaya gerek yok kendimizi. Karacaoğlanın çok anlamlı bir nasihatı var. Diyor ki Karacaoğlan, mecliste arif ol, kelamı dinle. El iki söylerse sen birin söyle. Elinden geldikçe sen iyilik eyle. Hatıra dokunup, yıkıcı olma. Biz Adanalı Karacaoğlan'a kulak verecek, iş üretüecek, yıkıcı değil, yapıcı olmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin tershanelerinde yerli imkanlarla inşa edilen ikinci savaş gemimizi deniz kuvvetlerine teslim ettik. 2004 yılında milgem adı verilen projeyi başlattık. Önceki hafta da 2. gemimizi yaptık. Şu anda 2 geminin daha inşasına başladık. Tüürkiye dünyada kendi savaş gemisini üreten 10 ülkeden biri konumuna yükseldi. 2003 yılından önce ordumuzun ihtiyaçlarının yüzde 75’i ithalatla sağlanıyordu. Şu anda bir çok ihtiyacı içerde üretiyoruz. Yüzde 50’den fazlasını yerli imkanlarla artık kendimiz üretiyoruz. Hayalleri hedefe, hedefleri gerçeğe dönüştürüyoruz. Türkiye yi güçlü bir ekonomi, güçlü bir demokrasi üzerine geleceğe taşıyoruz.

Bizim bir kulağımızda Rabia’dadır. Orada olanları da unutmayız. Nerede zulüm varsa biz onların karşısındayız. Çünkü zuilme rıza zulümdür. Asla biz zalimlerle bir arada olmamayız. Demokratikleşme paketi inşallah Türkiye de hem demokrasiye, hem ekonomiye hem de kardeşliğimize güç katacak. Ne denildiğine değil sizin ne dediğinize bakarız. Milletim ne diyor, adana ne diyor biz buna bakarız. Milletimiz bize yetki verdi, görev verdi. Bir amenet yükledi. O emanetin hakkını veriyor, görevimizi yapıyoruz. Sizin istemediğinizi biz de istemeyiz. Sizin onaylamadığınızı biz onaylamayız. Hakkını hukukunu temel hak ve özgürlüklerini pazarlık konusu yapmayız. Parti programımızda, hükümet programlarımızda, seçim programlarımız da ne dediysek bu gün de sadece onu yapıyoruz. 11 yıl boyunca her reforma karşı çıkanlar, korku senaryosu üretenler bugünde aynısını yapıyor. Onlar kaybedecek. Şunu da bilin ki Türkiye kazanacak. Hiç endişeniz olmasın. Değişime direnenler, statükoyu savunanlar, türkiyeyi haklarından mahrum edenler, kardeşlyiğin önünü tüıkayanlar kaybedecek. Ama Türkiye kazanacakt. Ekonomi kazanacak, demokrasi ve kardeşlik kazanacak. Bu paketin de ülkeme ve milletime hayırdlı olmasını diliyorum."

 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçim barajı konusunda 3 teklif sunduklarını hatırlatarak, muhalefete “Hodri Meydan” dedi.

Başbakan Erdoğan, Adana Valiliği tarafından onuruna verilen yemekte konuştu. Muhalefet partilerine çağrıda bulunan Erdoğan, "Çıkıyor birisi ‘barajlar indirilsin’ diyor. Ne olacak nereye inecek? Bu konuda söyledikleri bir şey var mı, yok. Pekiyi biz ne diyoruz: Buyurun size üç tane teklif. Bir mevcut durumu koruyabiliriz. Yani baraj yüzde 10 olarak kalır. İki gelin barajı yüzde 5'e indirelim. Ama daraltılmış bölge yapalım. Üçüncü bir teklif daha getiriyoruz. Diyoruz ki barajları tamamen kaldıralım, sıfırlayalım, dar bölge sistemi yapalım. Hodri meydan, hodri meydan. Daha ne istiyorsun. Ona hayır, öbürüne hayır, hayır” diye konuştu.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız