SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Ne Darbesi?!"

0
Güncellendi - 2015-12-27 21:38:41
A- A+ PAYLAŞ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs kutlamalarına ilişkin, "Buranın anıları vardır, 34 kişi burada hayatını kaybetmiştir. Şimdi yeniden yasak gelmeye başladı, neden? Olay neden çıksın efendim? İnsanın kendi tarihine sahip çıkmasından daha doğal ne olabilir?" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Yalova'daki seçimlerin iptal olmasına ilişkin şunları söyledi: "Cumhuriyet tarihinin en şaibeli seçimlerinden birisi gerçekleşmiştir. Normal bir demokraside oy kullanan bir vatandaş 'benim oyum çalınacak mı çalınmayacak mı' diye bir kaygı içine girmez. Başbakanlık koltuğunda oturan bir zat bir açıklama yaptı. İnşallah önümüzdeki günlerde Yalova seçimleri de iptal edilecek' dedi. Hangi sandık güvenliğinden söz edeceğiz, hangi anlayıştan? Eğer siz bir seçime müdahale ediyor, arkadan YSK bunu onaylıyorsa bu seçimin güvenliği her yerde tartışılır. Kim ne yaparsa yapsın, bir kişiyi seçtiniz ve belediye başkanlığı koltuğuna oturdu, o kişiye sahip çıkın onun arkasında durun. Oylarınızı satın almak için dünyanın parasını dağıtacaklar ama ben Yalovalılara güveniyorum." 

Kılıçdaroğlu, Ergenekon davasına ilişkin şöyle konuştu: "Dinlenmeyen ve dillendirilmeyen deliller var. 235 asker Anayasa Mahkemesi'nin önünde. Dilekçelerini verdiler. 6 aydır adalet için bekliyorlar. Geç gelen adalet adalet değildir. Sessiz Çığlık eylemleri yapıyorlar, adalet aramak için. Sokaklara çıktılar, adalet aramak için. O zaman Anayasa Mahkemesi'nin yapması gereken birşey var, bu kararı hızlandırması gerekiyor. Bu yapıldığı zaman bir başka rahatlama toplumda ortaya çıkacaktır."

Önümüzdeki günlerde 1 Mayıs kutlamalarının olacağını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "1 Mayıs bütün dünyada çalışanların ortak bayramı olarak kutlanır. Meydanlara çıkılır, gösteriler yapılır, şiirler okunur. Herkes çıkar meydanlara. Bir bayram havası içinde meydanlar süslenir. Bildiğimiz 1 Mayıs kutlamaları yapılır. 1 Mayıs 1977'de 34 yurttaşımız Taksim'de hayatını kaybetti. Bir otelin üst katlarında yüzbinlerin üzerine kurşunlar atıldı. Ezilenler oldu. 1 Mayıs'ın bu açıdan özel bir önemi var. Taksim'de kutlamak istiyorlar, izin verilmedi. Askeri döneme gittiğimde Kenan Evren ve arkadaşları 1 Mayıs'ı yasakladı ama bu ülkenin insanları direndi. Biz Taksim'e gideceğiz ve 1 Mayıs'ı orada kutlayacağız' dedi." Olaylar çıktığını, faturanın işçilere çıkmaya başladığını anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ardından yasak üzerine işçiler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme kararını verdi, '1 Mayıs'ta Taksim'de kutlama yapabilirsiniz.' dedi. Buranın anıları vardır, 34 kişi burada hayatını kaybetmiştir. Şimdi yeniden yasak gelmeye başladı, neden? Olay neden çıksın efendim? İnsanın kendi tarihine sahip çıkmasından daha doğal ne olabilir? Bugüne kadar 34 kişinin katilleri yakalanmadı. Hep üstü örtülüyor. Bu anılmayacak da ne anılacak. Bizim çağrımız, bırakın insanlar nerede kutluyorsa kutlasın. Herkesin bu konuda dikkatli olmaya davet ediyoruz." 

"BU HAFTA SORUŞTURMAYLA İLGİLİ GÖRÜŞMELER BAŞLAYACAK"

17 Aralık 2013 tarihinde bir hükümetin bir devleti nasıl soyduğuna tanık olunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her kuruşun hesabını halkına veren yönetime bakın her kuruşu nasıl hortumlarım diyen bir yönetime bakın. Geldiğimiz nokta iç açıcı değil. O dönemde de yolsuzluklar olmuştur, asla kimse affetmemiştir. Yolsuzluğa bulaşanları Yüce Divan'a göndermiştir. Onlara bugün ne iftiralar atıldığını biliyoruz. Onlar mütevazı yaşadılar, kendilerini halka adadılar. 17 Aralık sürecinden sonra soyulan Türkiye gerçeğini gördük. Bir yabancının 4 bakanı nasıl satın aldığını, rüşvetin nasıl çalıştığını gördük." 17 Aralık'ta darbe yapıldı denildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Ne darbesi? Darbelerden büyük acı çekmiş bir siyasal parti olarak söylüyoruz, hangi darbe, ne oldu bu ülke? Bir tarihe bakmaları lazım bir de şimdiye bakmaları lazım. Onlar mı halktan yanaydı, bunlar mı? Onlar mı Türkiye için çalışıyordu, bunlar mı Türkiye için çalışıyordu. Madem ki 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir', o zaman milletimin düşünmesini isterim. Ben bütün yurttaşlarıma sesleniyor, önce bunu vicdanlarımızda, tarihimizde bir sorgulayacağız çünkü bu hafta soruşturmayla ilgili görüşmeler başlayacak. Şimdi soruşturma komisyonları kurulacak." 

"SAMİMİ SÖYLÜYORUM RIZA SARRAF'IN HEYKELİNİ DİKMEK LAZIM AMA BİR HEYKEL YETMEZ"

17 Aralık operasyonunda gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan Rıza Sarraf'ın bir televizyon kanalında yaptığı açıklamaları değerlendiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Samimi söylüyorum Rıza Sarraf'ın heykelini dikmek lazım ama bir heykel yetmez. İkinci heykelin İçişleri Bakanlığı önünde olması lazım. Böyle güzel bir heykeli olabilir. Tabi bir heykeli de Maliye Bakanlığı önünde dikmemiz lazım. Madem ki cari açığı yüzde 15 kapatıyor, böyle bir adamı nasıl bulacaksınız. Maliye Bakanlığı önüne heykelini dikeceksiniz. Üçüncü heykeli Başbakanlığın önüne dikeceksiniz. Sarraf'ın elinde bir çikolata kutusu. Şimdi parlatıyorlar, 'Rıza Sarraf şöyledir, böyledir, çok değerlidir'. Son balkon konuşmasında Rıza Sarraf eksikti. Bence bakanların cari açığını kapatmıştır. Zaten yeni rüşvetin adı 'cari açığı kapatmak'. Geldiğimiz tablo budur. Olayı bu noktaya çekiyorlar. Hayırsever işadamı, ihracat yapmış, cari açığımızı kapatmıştır. 700 milyar lira kol saati armağan etti de onun vergisini mi ödedi acaba? Çıkarıyorsunuz Rıza Sarraf'ı arkasında Türk bayrağı var. Bir sahtekarın arkasına Türk bayrağı fon olarak kullanarak onu meşhur göstermek asla mümkün olmamalı." 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız