SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Neden Katılmadınız?" Sorusu..

0
Güncellendi - 2015-12-27 14:17:37
A- A+ PAYLAŞ
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve Bağımsız Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana’nın görüşmesi ile ilgili olarak, “Biz, PKK elçileri resmi konutlarda barış gönüllüsü olarak ağırlansın diye bedel ödemedik. Acaba diyoruz; BDP, PKK, İmralı devre dışı bırakılarak Leyla Zana üzerinde yeni bir siyasal aktör ortaya koymak suretiyle bir başka çözüm yolunu mu düşünmektedirler” değerlendirmesini yaptı. 
 
Bahçeli, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Balkan seyahati ve son siyasi gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu. Dünde kalan olayların bugün ve yarın üzerindeki karanlık noktaları mutlaka aydınlatacağını belirten Bahçeli, bu itibarla Balkan coğrafyasında yaşananların ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve yorumlanması gerektiğini söyledi. Gelişmelerin, Türkiye’nin yeniden bir Balkan vakasıyla karşı karşıya olduğuna işaret ettiğini vurgulayan Bahçeli, bunun dayanakları ve gerekçeleri arasında bugünle dün arasındaki yoğun benzerliğin de oldukça dikkat çekici olduğunu söyledi. Bahçeli, şöyle devam etti:
 
“Şu düşündürücü tesadüfe bakınız ki; dün emperyalizmin telkin ve dayatması vardı, bugün de vardır. Dün özerlik talepleri vardı, bugün de vardır. Dün dil ve kimlik alanında yoğun ısrar vardı, bugün de vardır. Dün çeteciler, bölücüler, isyankarlar vardı, bugün de vardır. Dün imparatorluğun her tarafına yayılmış ikilikler ve cepheleşmeler vardı; bugün de vardır. Dün Balkan Dağlarında eşkıya vardı; bugün Anadolu’nun düzlüklerinde, yokuşlarında kanlı bölücü niyetler vardır. Malum güçler dün Balkanlar’ı istiyorlardı, bugün de Anadolu’ya gözü dikmiş durumdadır.”
 
BOP’un bu konuda ara bir istasyon olduğunu, Ortadoğu’nun da bunun ön hazırlığı ve idman sahası olduğunu belirten Bahçeli, “Etrafımıza çekilen ateş hattı, istikrarsızlık ve kaos sarmalı bunun ilk safhasıdır. Bunun için içimizi karıştırmaya, uşakları ve taşeronları eliyle kardeşliğimizi çatırdatmaya çalışmaktadırlar. Dün kısmen başardılar, ama Allah’ın izniyle bugün başaramayacaklardır” dedi.
 
“NE İSTANBUL NE HAKKARİ’Yİ ASLA BIRAKMAYACAĞIZ”
Geçmişte, Plevne, Kosova, Niğbolu, Varna, Silistre ve Üsküp’ün yitirildiğini, fakat tüm bu acı kayıplara rağmen Türklerin dayandığını ve sabır gösterdiğini belirten Bahçeli, şunları kaydetti:
 
“Emperyalizmin kanlı dişleri ne yaptıysa, Türk ve İslam varlığını şükürler olsun ki öğütememiştir. Biz bunu Balkan Türklüğü’nde, Evlad-ı Fatihan’ın destansı mücadelesinde bir kez daha iftiharla gördük. Geçmişte topraklarımıza, vatanımıza ve milletimizin muhterem varlığına musallat olanlar bilmelidirler ki;
Bundan sonra; ne İstanbul’u, ne Ankara’yı ne de Hakkari’yi asla bırakmayacağız. Ne Konya’yı, ne Trabzon’u, ne Diyarbakır’ı ve ne de İzmir’i katiyen terk etmeyeceğiz. Bundan yüz yıl sonra, gelecek neslin yeni kayıplardan bahsetmesine kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Çünkü bizim gidecek başka bir yerimiz ve yurdumuz yoktur. Bizim yeni Belene Kamplarına, yeni facialara ve yeni ayrılıklara tahammülümüz bulunmamaktadır. Yeni Türk düşmanlıklarına, İslam karşıtlıklarına müsamahamız dünya durdukça olmayacaktır. Hele hele yeni zorbalıkları, küslükleri, bölünmeleri ve acımasızlıkları hafife almamız doğal olarak mümkün görülemeyecektir.”
 
“PKK ELÇİLERİ RESMİ KONUTLARDA AĞIRLANSIN DİYE BEDEL ÖDEMEDİK”
Balkan Savaşları’nın 100. yılında geçmişin muhasebesinin iyi yapılması gerektiğini belirten Bahçeli, şunları kaydetti:
 
“Herkes ayağını denk almalı, ‘kap kapanın, vur vuranın’ ilkelliğinden sıyrılmalıdır. Sorun diye icat edilen açmazların pençesinde milletimizin lime lime olacağını herkes anlamalıdır.
 
Bu topraklara yüzyıllar içinde çekile çekile geldik ve sınırlarımızı şehitlerimizin kanlarıyla belirledik. Biz, PKK elçileri resmi konutlarda barış gönüllüsü olarak ağırlansın diye bedel ödemedik. Pusular meşrulaşsın, mayınlar doğal karşılansın, tuzaklar ve saldırılar sıradan görülsün diye biz bu aziz vatanı namus bilmedik. Bu topraklar üzerinde, birlikte yaşamanın bozulmasıyla nelerin yaşandığı artık iyi görülmelidir. Üst kimliğin etkisini kaybedince birleştirici ve kaynaştırıcı bağların nasıl zayıfladığı iyi idrak edilmelidir. Biz bunun için çabalıyoruz, bunun için uğraşıyoruz ve bin yıllık kardeşliğin sakatlanmaması için var gücümüzle çırpınıyoruz. Ve elbette sonuna kadar da bu uğurdaki mücadelemize devam edeceğiz.”
 
Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Bahçeli, Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan çıkarıldığı ve MİT misafirhanesinde kaldığı, yat gezisine çıkartıldığı iddialarının hükümet yetkililerince reddedildiğine ilişkin haberleri değerlendirdi. Bahçeli, “Bu konuda ayrıntılı bir bilgiye sahip değiliz. Hükümet reddediyorsa, İmralı’ya birkaç bakanını gönderir, İmralı canisiyle bir fotoğraf çektirir, onu da yandaş bütün televizyonlarda sabahtan akşama kadar neşreder” dedi.
 
Bir gazetecinin, ‘Terör sorununun çözümünde ağırlık bir siyasi parti dışında Leyla Zana, Abdullah Öcalan gibi isimlere kaymış görünüyor. Bu isimlerin inisiyatif alması bu sorunu çözer mi?’ şeklindeki sorusu üzerine şunları kaydetti:
 
“Sayın Başbakanın demokratik açılım süreciyle, Oslo’da başlayan görüşmeleriyle muhatap kıldıklarının arasına son günlerde Leyla Zana’yı katmıştır. Acaba diyoruz; BDP, PKK, İmralı devre dışı bırakılarak Leyla Zana üzerinde yeni bir siyasal aktör ortaya koymak suretiyle bir başka çözüm yolunu mu düşünmektedirler. Onu takip ettiğimizi ifadeye çalışıyoruz. Acaba, ayrıcalyıklı çözüm için bir Zana doktrini mi geliştirilmeye çalışılıyor, bunu da görmek istiyoruz.”
 
"NİYE KATILMADINIZ" SORUSU..
Suriye’nin düşürdüğü uçakta şehit olan iki pilotun Malatya’daki cenaze törenine katılmaması ile ilgili bir soru üzerine de Bahçeli, “Hiçbir özel nedeni yoktur. MHP’den Başkanlık Divanı üyesi arkadaşlarımız görevlendirilmiştir. Cenaze törenine katılmışlar ve böylelikle görevimizi yerine getirmiş oluyoruz” ifadelerini kullandı. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız