SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Neler Oluyor? (71)

A- A+ PAYLAŞ

Malatyaspor Yönetimi!..

Malatyaspor, “çok kötü yönetildiği” geçtiğimiz sezonu birçok kez yakaladığı fırsatlara rağmen, hayal kırıklığıyla kapattı.

 

“Çok kötü yönetim” iddiamızı, onlarca örnekle sıralayabiliriz..

 

Her türlü avansı tüketen bir yönetim, yeni sezona şimdilik sadece kendisinin “inandığı” bir hedefle hazırlanıyor.

 

Sezon boyunca yaşanan türlü-çeşitli atraksiyonlar, her sıkıntının ardından dikkatleri başka yöne çekme çabası, “paralı yönetim” iddiasına rağmen, kısa sürede ilköğretim okulu öğrencisinin harçlığına muhtaç perişan bir mali görüntü, “büyük hedefi” olan bir kulübün yönetimiyle uzaktan yakından ilgisi olamayacak zamanlama yanlışlıkları, hiç uygun olmayan dönemlerde, takıma yarardan çok zarar getiren çıkışlar, sonuçta “inanç” kaybını da beraberinde getirdi. Son iki maçta, tüm Türkiye’ye “canlı” yayınlanan “sahada dayak” kahramanlıkları (!), bunların yanı sıra içerde ve dışarıda rakip kulüplere yönelik olumsuz tavırlar ve bunların yarattığı “unutulmayacak” gerginlikler, Malatyaspor’a yalnız kalmışlığını daha da hissettirecek bir süre sonra. Pek dostumuz da kalmadı, ligde!..

 

Vali ve belediye başkanı, sezon bitiminde “el atacak” görüntüsü vermedikleri için, mevcut yönetim devam edecek, anlaşıldığı kadarıyla. Belediyenin geçen sezonki maddi desteği verip vermeyeceği meçhul. Meydanlarda para toplanması organizasyonları bıktırdı.. “Hava” ve “inanç” kalmadığı, yardım edebilecekler de yönetim tarafından “soğutulduğu” için, tüm parasal yük yönetimin omuzunda gibi.. Her mikrofon uzatıldığında, “eski yönetime sallama” da artık prim yapacak gibi gözükmüyor.

 

Her ne kadar, sezon boyunca “türlü sataşmalara” karşın sesini çıkarmayan eski başkan Hikmet Tanrıverdi’nin cevap vermeye geldiği basın toplantısına katılıp sulandırma çabalarına ve sert bir cevap verilmesini engelleme şeklindeki “günlük” taktik başarısına rağmen, mevcut yönetimin başkanı ile ilgili akılda kalan, 3 gün önce esip gürlerken, 3 gün sonra “canımız ciğerimiz eski başkanımız” noktasına gelmiş olmasıydı. Zaten, sezon boyunca “gıyaben” söylediği birçok lafın muhatabı “Ne diyorsun sen?” diye sorduğunda, “Ben sana demedim ki?” ya da “Ben öyle demedim ki?” veya “Ben seni kastetmedim ki..” dediği biliniyor, mevcut başkanın.. Buna rağmen eski başkan birçok şey söyledi. Sezon boyunca sustuktan sonra, Malatya’ya gelip cevap verme gereğini duyması, bundan sonra söylenen her sözün cevabının ‘anında’ verileceği mesajıydı.

 

Başkanın etrafında bazıları var ki, bunu bilen biliyor, türlü çeşitli dedikodunun merkezi bunlar.. Eski başkan Tanrıverdi, basın toplantısında “Gizli kamera ile teyple kaydedin o şerefsizleri..” diyerek, lafı, suçlamayı, iddiayı ortaya atıp, kaynatan ama hiç ortada gözükmeyen, söylediklerini sahiplenmeyen, ama herkes tarafından çok iyi bilinen bu odakların herkese duyurulmasını istemişti. O da biliyordu, o salonda bulunanların en azından 4’te 3’ü de, kimlerin kastedildiğini..

 

Malatyaspor’un başında şu anda, tüm avanslarını kullanmış bir yönetim var.. Görevi de sürdüreceğini ifade ediyor.. Kulüp kurumsal yapı olarak küçülürken, yönetim büyük hedeflerini tekrarlıyor.. Daha önce yaptıkları iki kongre öncesinde sarfedilen “Geçmişteki hatalarımızdan ders aldık..” lafları da yine tekrarda.. Bir inandırıcılık sorunu yarattıkları çok kesin.. Bunların hepsi dezavantaj.. İşleri zor, çok zor.. Denendiler, başaramadılar.. “Bir fırsat daha..” durumundalar ama en son mevcut başkanın söylediği, kulüp iddia gelirine alacağına karşılık koydurduğu temlikle ilgili “Temliği yarın kaldıracağım, kulüp sitesinde ilan edeceğim.” sözü, 1 haftayı aşkın bir zaman geçmesine rağmen tutulmuş bir söz değil!.. İnanmak isteyenlerin de kafasını bir kez daha karıştırıyorlar..

Bakalım neler olacak?

 

* * *

Malatya’nın İmajı!..

Geçtiğimiz günlerde, Malatya’nın yayınevi cinayetleri nedeniyle “hasar gören” imajını da düzeltmeye yönelik çabalardan biri olarak yansıtılan “Sevgi Şöleni” diye de adlandırılan bir etkinlik düzenlendi. Güzel görüntüler, o olayın Alman kurbanının çocuklarının yeraldığı fotoğraflar, verilen mesajlar ve akşamları düzenlenen etkinlikler.. Şehrin orta yerinde, İnönü Kapalı Çarşısı’nın üzerinde gün boyu müzikli eğlenceler, gece havai fişek gösterileri vs.. Vali Halil İbrahim Daşöz de orada.. İlgilisi memnun mutlu, çocuklar şen…

 

Aynı akşam..

 

Şehrin bir başka yerinde, bir ilköğretim okulunun ilk kademesini, yani 5’inci sınıfı bitiren 11-12 yaşındaki öğrenciler, aynı zamanda meslekte 40 yıla yakın bir hizmet süresinden sonra emeklilik dilekçesi veren saygın ve değerli bir eğitimciyle, onun ailesiyle, velileriyle birlikteler.. Veda geceleri onların.. Orduevi’nin karşısındaki, Vali Konağı’nın yanındaki parkta bulunan bir mekanda yapılıyor bu gece..

 

Veda konuşmaları, çocukların da katıldıkları müzik, eğlence.. Sonra öğretmenlerine hitaben duygu yüklü konuşmalar.. Gözyaşlarını tutamayan bir öğretmen.. 52 kişilik bir topluluk bu organizasyonun içerisinde.. Sonra birden müzik kesiliyor.. Anlaşılamıyor.. Bir süre sonra işletmeci tarafından özellikle kestirildiği ortaya çıkıyor. Çocukların, 40 yıla yakın hizmeti olan eğitimcinin bu duygu dolu gecesinde olmayacak, olmaması gerekenler yaşanmaya başlıyor. Merak edenlere, önce hemen yan tarafta Vali Konağı olduğu için, Valinin sesten rahatsız olduğu, bu nedenle müziğin kesildiği bilgisi veriliyor. Bunun doğru olmadığını söylüyor bazı veliler, Valinin o sırada Hükümet Meydanı’ndaki eğlencede olduğunu biliyorlar çünkü.. Sonra “Valinin korumalarının rahatsız” olduğu iddiası ortaya atılıyor.. Sonra, o duygu dolu geceyi adeta kabusa çeviren işletmeci görünüyor ortalarda. Müziği, müzisyeni beğenmediğini, müşterilerin gürültüden rahatsız olup gittiklerini öne sürüyor. Kendisinin haberi olmadan müzik yapıldığını iddia ediyor. Hiçbiri doğru değil. Velilerin daha önce yaptığı anlaşmaya göre, müzik işini ayarlayan da işletme oysa. Hatta, müzik parası da kesiyorlar. Anlaşmazlığı çözmeye çalışanlara, kendisine bir şeyler anlatmak isteyenlere karşı son derece ilgisiz ve duyarsız.. Saygı sınırlarını da zorluyor sık sık..

 

Yani özetle çocukların, velilerin ve 40 yıllık eğitim emekçisinin o özel gecesinin canına okuyor!..

 

Bu tür işletmeler, prestij müesseseleri. “Malatya İmajı” konusunda ağırladıkları, özellikle dışarıdan gelen konukların kent hakkında izlenim sahibi oldukları yerler..

 

İmaj düzeltmek için organize edilen “çocuk eksenli”  Sevgi Şöleni ile aynı gün, mülkiyeti kamuya ait ve bir şahıs tarafından işletilen yerde yaşanan bir  olay.. Çoğunluğu çocuk olan grup, darmadağın duygularla ayrılıyorlar, Vali Konağı’na komşu bu parktaki işletmeden..

 

Evlerine dönüyorlar.. Yerel televizyonlar, o sırada Hükümet Meydanı’nda yapılmakta olan “Sevgi Şöleni” etkinliklerini naklen yayınlamaktalar.. Orada, çok mutlu ve mütebessim görünen Vali Daşöz konuşuyor, “İşte mutluluğun resmi bu" diyor.. Bir başka yerdeki çocukların mutsuzluğundan elbetteki habersiz, ama yanındaki çocukların mutluluğundan bahisle..

 

 

* * *

 

Müfettiş Gelmiş Gelmesine de..

Beydağı Devlet Hastanesi (eski SSK)’nin halef-selef başhekimlerinin göreve gelmeleri, alınmaları vs. konusu malum..

 

Mahkeme kararıyla gelip, çok kısa bir süre görevde kalan eski başhekim Dr. Nail Dereli, daha sonra tekrar atanan Dr. İlhan Geçit hakkında 50 küsür iddia içeren bir rapor hazırlamıştı. Bu tartışılırken, yine görevden alınmış, hakkında ciddi suçlamalar bulunan başhekim “siyasi destekli” olarak bir süre sonra göreve gelmişti.. Halen de görevi sürdürüyor..

 

Görevdeki başhekimle ilgili, eskisinin raporlaştırdığı iddiaların soruşturulması bir ara tartışma konusu olmuştu. Milletvekili Ali Osman Başkurt, bu iddiaların bir bakanlık müfettişi tarafından soruşturulduğunu, herhangi bir şey çıkmadığını iddia ederken, şimdinin adayı eski il başkanı İhsan Koca ise müfettiş gelmediğini bir basın toplantısında söylemişlerdi.

 

Müfettişin gelip gelmediği o zaman ortada kalmıştı..

 

Müfettiş hem gelmemiş, hem gelmiş!..

 

Nasıl mı?

 

Eski başhekimin, mevcut başhekim hakkındaki iddiaları üzerine Valilik tarafından Sağlık Bakanlığı’ndan müfettiş istenmiş. Ancak, bakanlık o sıradaki iş yükü nedeniyle (!) müfettiş olmadığı, bu nedenle gönderilemeyeceği gibi bir gerekçeyle müfettiş göndermemiş.. Yani eski başhekimin iddialarını soruşturmak için müfettiş bulunamamış!..

 

Sonra bir bakanlık müfettişi gelmiş.. Eski başhekimin iddialarını soruşturacak müfettiş bulamayan bakanlık, eski başhekimin görevden alınma kararını tebellüğ etmeden aldığı 2-3 günlük raporu veren doktor hakkında soruşturma yapmak üzere bir müfettiş bulmuş, göndermiş.. O müfettiş sadece bu konuyu soruşturmuş..

 

Bu arada eski başhekimin, mevcut başhekim hakkındaki iddialarını soruşturmak ise Valiliğin üstüne kalmış. O da bazı konuları Defterdarlığa aktarmış. Hala o iddialar soruşturuluyormuş!.. İhaleler, inşaatlar, alımlar vb.. Halen soruşturmada..

 

Diğer yandan, eski başhekime verilen raporla ilgisi gözüken, “onayla” başhekim yardımcılığı görevini sürdüren bir isim de, bu arada görevden alınıvermiş.. Daha doğrusu, görevi sürdürmesi için onay makamına teklif götürülmemiş..

 

Milletvekilinin karıştırdığı müfettiş meselesinin hikayesi böyle..

 

Hastanede son durum mu?.. Geçenlerde bir basın mensubu arkadaşımız anlatıyordu, kırık-çıkık saracak alçı yokmuş, 1 haftadır!..

 

* * *

 

Açılamayan Park..

Dede Korkut Parkı.. İstasyon Virajı’nda ve Malatya’nın nefes alınacak mekanlarından biri..

 

Haziran ayı ortaları geldi..Belediyenin Esenlik Şirketi sorumluluğundaki bu park hala açılamadı.. Bu konuda şikayetler alıyoruz..

 

Bu hafta sonunda açılabilirmiş!..

 

Gecikmenin gerekçesi, personeli olmayışı.. Gerekli sayıda personel bulunması işlemleri sürdüğü için açılamıyormuş..

 

Arıza, İşkur’dan kaynaklanmış.. İşkur, istihdam garantili bir kursuyla buranın personelinin temini önerisini getirmiş. Bu projeye göre, çalıştırılan eleman İşkur’un kurs elemanı olacak, maaşının yüzde 70’ini İşkur, yüzde 30’unu belediye şirketi karşılayacak.. “Ölü dönemde” buna “okey” denilmiş.. Sonra, “tam teyit etmediğimiz için yazmadığımız” bir nedenle, "belediye şirketine bu proje kapsamında destek olunamayacağı" gerekçesiyle İşkur projeden vazgeçmiş. Gerekçesinden tatmin olmayan belediye şirketi İşkur-Ankara’ya sormuş. Oradan aslında destek olunabileceği, ancak “ödenek olmadığı” cevabı gelince, şirket kendi çabasıyla personel kadrosu oluşturmaya başlamış. 20’ye yakın eleman gerekirken, geçen yıl çalışanlardan ancak 4’ü bulunabilmiş. Eleman “bulma-seçme” çalışması sürdüğünden, park bu yüzden açılamıyormuş..

 

* * *

 

Belediyenin Tutmayan Ölüm Hesabı!..

Geçenlerde, Malatya Belediyesi bünyesindeki birimlerin denetimini yapan heyetin hazırladığı raporu incelerken bir şey dikkatimizi çekti.

 

2006 yılı Belediye Gelir Bütçesi’nde yer alan bir kalemdi bu.

 

Belediye; 2006 Gelir Bütçesi’ne Mezarlıklar Müdürlüğü gelirini “tahmini” kaydıyla 655 bin YTL olarak koymuş. Yıl sonunda gerçekleşen gelir ise 501 bin 075 YTL olmuş.

 

Yani, rapordan anlaşıldığına göre, Malatya Belediyesi’nin “tahminince” ölememişiz!..

 

Mezarlıklar Müdürlüğü’nün geliri, bilindiği gibi cenaze yıkama, mezar yeri vs.’den.. Bir önceki yıl ölüm rakamlarına göre, 2006’ya belli bir artışla tahmini gelir koymuşlar. Ama, neredeyse yüzde 20 civarında eksik kazanç olmuş!. Belediyenin tahmininden yüzde 20 daha az ölmüşüz yani!..

 

* * *

 

Devletin 'yarı açık' Kapısı ve 85 Adımda Hizmet!..

Valilikte, vatandaşın işlemlerinin daha kısa sürede ve bir yerde yapılması amacıyla “Tek Adımda Hizmet Merkezi” diye bir birim oluşturulmuştu. Bu birim, Valilik binasının Belediye tarafındaki giriş kapısının hemen yanındaydı. Neredeyse, binaya girdikten sonra tek adımlık yerde!..

 

“Malatya huzur kenti..” diye nutuk veren sayın yöneticilerimiz, huzur kentinin (!) Valilik binasının da “huzurlu” olabilmesi için, “fevkalade” güvenlik önlemleri aldılar. Eldeki bütçe, güvenlik “otomasyonu” için sadece Mücelli tarafındaki kapının “güvenli vatandaş girişi” sağlamak üzere teknik donanımına yettiği için olsa gerek, Belediye tarafındaki kapı kapatıldı.

 

Şimdi, “Tek Adımda Hizmet” için Mücelli Caddesi tarafındaki kapıdan giren vatandaş, 85 adımda bu merkeze ulaşıyor!.. Elbette, açılan bu merkez hemen bir adımlık yerde olması gerektiğinden öyle adlandırılmamış. Ama, hemen yanı başındaki kapı inandırıcı ve geçerli bir gerekçe olmadan, sadece birilerinin  kolayına öylesi geldiğinden kapatıldığı için, bir adım- 85 adım farkını anlatmak amacıyla, mecazi bir örnek..

 

Ayrıca..

 

“Malatya huzur kenti..” nutuklarının atılmasından kısa bir süre sonra, biri Alman uyruklu 3 kişinin hem de gündüz vakti, yayınevi bürosunda katledilmeleriyle Malatya’nın, daha önce Cezmi Kartay Caddesi’nde gündüz “silahlı çatışma” boyutuyla kent ölçeğinde öne çıkan asayiş sorununu, bu kez dünyaya yansıtmıştı..

 

Kentteki asayiş durumu, sık sık yayınladığımız “Vukuat Raporu”nda en merkezi yerlerde meydana gelen olaylarla kendisini yansıtırken, Valilik binamız fevkalade güvenli!..

 

Tuvaletinde bir ses bombasının patlatılmasının ardından güvenlik önlemleri daha da “sıkılaştırılan”, kameralar döşenen ve “vatandaş kapısına” X-ray cihazı konulan Valilik binasında, bir karakol mevcudundan daha fazla polis de görev yapıyor.

 

Nüfusu 900 bine yaklaşan Malatya’da, Valilik binasının tek bir kapısı vatandaş için açık.. Ana kapı, uzunca bir süredir protokol kapısı.. Vatandaş arasında, buraya “kravatlı girişi” deniyor.. Vali, yardımcılar, müdürler, makam arabalı konuklar, son dönemde verilen izinle Valilik memurları ve bir de basın mensupları bu kapıyı kullanıyorlar. Vatandaş, buradan giremiyor. Orada bir görevli, yanlışlıkla geleni Mücelli Kapısı’na göndermekle meşgul oluyor..

 

Vatandaşın daha rahat girip çıkması için, Belediye tarafındaki kapının da tekrar açılması gerekli ama.. Kapı hala kapalı..

 

Malatya huzur kenti nutuklarını dinleyen vatandaşlar, kentin huzur ve güvenliğini sadece Valilik binasındaki “özel koruma önlemleriyle” orada hissediyorlar.

 

Cezmi Kartay Caddesi’nde gündüz silahların patladığı, yüzlerce vatandaşın büyük korku ve panik yaşadığı olaydan sonra “Mıh Osman” nam Osman Çağlı büyüğümüzle Valilik binasına gitmekte olan gazeteci arkadaşımız, polislerin aşırı önlem ve kimlik sorgulamaları üzerine, Çağlı’nın “Maşallah burası gayet muhkem.. Cezmi Kartay’da da kıyamet kopuyor!..” diye söylendiğini aktarmıştı.

 

* * *

 

Orduzu Pınarbaşı’ndaki eser(!)

“Milli Park” konumundaki Orduzu Pınarbaşı’nın eski Valilerden Saffet Arıkan Bedük’ün önayak olmasıyla düzenlenen ve “Mişmiş Park” diye adlandırılan bölümünde, Kayısı Festivali dönemlerinde açılan bir “fuar çadırı” vardı. Göle nazır, doğal seyir tepesinin hemen yanında açılıyor, fuar bittiğinde çadırın da işi bitiyordu.

 

Şimdilerde, bu çadırın yerine “sabit” bir fuar yeri inşa ediliyor. Ne göl, ne seyir tepesi ve buranın doğal yapısı göz önünde bulundurulmuş.. Seyir tepesinin bir bölümünü “çirkin bir ‘hangar’ manzarasıyla” sürekli kapatacak bir yer yapılıyor. Koca alanda, göle, seyir tepesine daha uzak alan yokmuş gibi, çadırın yerine yapılıyor.

 

Buraya binayı yapan kiminle müşavere etmiş, kimden görüş almış, hangi mimar, mühendis “olur” demiş, bunlar bilmediğimiz taraf.

 

Bildiğimiz, Malatya’nın nefes aldığı bir yerde “hangar” konumunda sabit bir yapının, doğal yapı düşünülmeden inşa ediliyor oluşu.

 

Yazık ediyorlar..

 

* * *

 

Kokulu Caddeler!..

Merkez durakları, hemen şehrin orta yerinde bulunan belediye otobüsleri epeyce bir süredir “biodizel” denilen, artık kızartma yağlarından üretilen yakıtla çalışıyor.

 

Hemen Hükümet Konağı’nın çevresinde iki merkez durakta her an birkaç otobüs duruyor. Caddelerde neredeyde birkaç dakikada bir otobüs geçiyor.. Çoğu, kesif bir egzos dumanı yayarak.

 

Kızartma yağı olduğu için, egzosdan da kızartılan madde neyse onun kokusu çıkıyor. Kış mevsiminde “patates kızartması” ağırlıklı Malatya caddeleri, şimdilerde “patlıcan, biber kızartması” kokusuyla da haşır neşir!..

 

Bir de, “poşetli çöp” sistemine geçildiği ve akşam belli bir saatten sonra ev ve işyerleri çöpleri binaların hemen önüne konulan Malatya’da, yaz ve sıcaklarla birlikte bir başka “yemek kokusu” sıkıntısı daha yaşanıyor. Özellikle lokantaların, “sızdıran” poşetlerdeki yemek artığı dolu çöpleri, kaldırımlara ağaç kenarlarına konuluyor. Çöpler alınmasına rağmen, geride kalan sızıntılarıyla kaldırımları, yolları kirlettikleri gibi, “kokan Malatya”ya da katkı sunuyorlar!..

 

 

DERLEYEN: İsmet YALVAÇ

 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız