SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Neler Oluyor? (73)

A- A+ PAYLAŞ

DERLEYEN: İsmet YALVAÇ 

 

O Bakan Malatya’dan Özür Dilemeli!..

Geçtiğimiz günlerde, iki yaygın gazetenin parlamento kulisleri köşesinde yeralan bir yazıya Malatyalı olarak hayli kızdık.

 

Adıyaman’ın, Nemrut sözkonusu olduğunda ağzından çıkanı kulağı duymayan, tepki görmeyince de doğru söylediğini zanneden bir milletvekili, Ekim ayında Malatya üzerinden Nemrut’a gitmesi planlanan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın seyahat planının Malatya bölümünü nasıl iptal ettirdiğini anlatmış. Ne yaptığının, ne söylediğinin farkında olmadığı gibi, bunun duyulmamasından da rahatsız olduğu anlaşılan Adıyaman Milletvekili, 2 ay sonra bu büyük lafı (!) kayıtlara girsin, herkes duysun diye bir çabanın içerisine girmiş, belli ki.

 

Şunu demiş, bakana: “..Sayın Bakan, Nemrut Dağı Adıyaman’ındır. Nemrut’a Malatya’dan gitmeniz Mescidi Aksa’ya İsrail’in açtığı kapıdan girmeniz gibi bir şey olur..”

 

O bakan da, bu laflar üzerine Malatya programını iptal etmiş, Gaziantep üzerinden Adıyaman’a oradan da Nemrut’a gitmiş. Orada da zaten, Nemrut meselesini tam anlamıyla bilmediğine dair laflar etmişti.

 

AKP Adıyaman milletvekili Hüsrev Kutlu’nun sözlerine, CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu sert tepki gösterdi. Daha sonra AKP Malatya milletvekilleri de Kutlu’nun gazetelere yansıyan sözlerini görünce, odasına gidip tepkilerini iletmişler. Zaten Kutlu, daha sonra “çevir kazı yanmasın” türünden, sevimsiz benzetmesinden çok çok hafif beyanlarla işin içinden sıyrılmak istemişti.

 

Nemrut’la ilgili laflarıyla “beni çok da ciddiye almayın” mesajı verdiğine inandığımız milletvekilinin Malatya’yı İsrail’e, Nemrut’u da Mescid-i Aksa’ya benzettiği sevimsiz sözlerinden çok, bakanın bunu dinledikten sonra, hiçbir tepki vermeyip, bu lafları edenlerin istediği şekilde davranmış olması esas üzerinde durulması gereken mevzu.

 

Muhafazakar bir partinin en muhafazakar kanadında yeralan  ve “İlkokuldaydım, ilk kez Nemrut festivali düzenlenecekti. O zaman Hz. İbrahim’ i ateşe atan Nemrut için festival düzenlenmesini istemedik ve gösteri yaptık." dediğini de kulis yazılarından öğrendiğimiz bir milletvekilinin, çocukluktan yetişkin yaşa geldiğinde katettiği mesafeyi, geldiği noktayı  esasen kendi “dava” arkadaşlarının yorumlaması ve sorgulaması daha doğru.

 

Bizim takıldığımız nokta; bir ülkenin Kültür ve Turizm Bakanı olan zatın, kendisine “ölçüsüz” bir benzetmeyle gelen bir milletvekiline, “Ne diyorsun sen? Nasıl bir benzetme bu? Ne dediğinin farkında mısın?” diyecek yerde, onun istediği şekilde davranıp, gezisinin Malatya bölümünü iptal etmesi.

 

Meclisteki 549 milletvekilinden birinin “ölçüsüz” sözlerinden çok, hükümetin 25 bakanından birinin bu ölçüsüz sözlere göre hareket etmesi daha vahim olan..

 

Bu mevzuda Malatya’dan özür dilemesi gereken bir kişi varsa, o da Kültür ve Turizm Bakanıdır. Onun özrü zaten, milletvekiline de en büyük yanıt olacaktı.

 

Milletvekilini boşverin, ciddiye de almayın.

 

Çünkü, esas özür dilemesi gereken bakandır.

 

* * * *

 


İsmet Paşa ve Malatya..

2. Cumhurbaşkanımız, büyük asker ve devlet adamı hemşehrimiz İsmet İnönü’nün ölümünün 34. yıldönümü dolayısıyla, 25 Aralık Salı günü Malatya’da da tören yapılacak.

 

Adına Malatya’da bir üniversite bulunan, anıtı şehrin en merkezi meydanında yeralan İsmet Paşa, gerçek Malatyalı’nın siyaset üstü olarak baktığı, hemşehriliğiyle gurur duyduğu bir şahsiyet. Tıpkı, 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal gibi.. İsmet Paşa ve Turgut Özal, siyaset yelpazesinin farklı taraflarında yeralsalar da, bizim için ortak özellikleri, gurur duyduğumuz hemşehrilerimiz olmaları..

 

Ağzımızı açarken söyleriz, “İki Cumhurbaşkanı çıkarmış memleketteniz” diye, gelen konuğun ya da yeri geldiğinde bir yabancının “İki Cumhurbaşkanı çıkarmış bir memleketiniz var..” sözlerinden gurur duyarız, onur duyarız.

 

Ama artık, son dönem siyasetinin gereği mi, göçlerle yapısı çok değişen Malatya’nın bu konumu mu, her neyse, İsmet Paşa’nın hemşehriliği, Malatya’daki bazı kişi ve kuruluşların övündüğü bir durum değil galiba..

 

Malatya’nın, 1977’den itibaren sağ partili (12 Eylül’de bir dönem atananlar hariç) başkanlarca yönetilen belediyesinin meclis salonunda dahi, “Atatürk, İnönü, Özal” fotoğrafları vardır. Elazığ, Adıyaman, Bingöl, Muş vs. valisinin değil, Malatya Valisinin odasında “Atatürk, İnönü, Özal” fotoğrafı vardır. Malatya kent merkezi girişindeki kavşakta yeralan Dede Korkut Parkı’ndaki platformda, “Atatürk, İnönü, Özal” maskları vardır.

 

İsmet Paşa, kendi döneminde Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yatırımlarından biri olan Sümerbank Fabrikası’nı Malatya’ya kuran, Malatya’ya “sanayi” dediğimiz sektörü getiren devlet adamıdır. Ama bu memleketin Ticaret ve Sanayi Odası’nda İsmet Paşa’nın fotoğrafı yoktur. Sık sık basın toplantıları düzenlenen yerde, “Atatürk ve Özal” fotoğrafları yeterli görülmüş, Malatya’nın Ticaret ve Sanayi Odası, İsmet Paşa’nın hemşehriliğini sanki reddettiği mesajını vermektedir gibi.. Sanki "Malatya'da doyanlar", "Malatya'da doğanlara" üstünlük sağlamış gibi!..

 

Malatya, iki Cumhurbaşkanı çıkaran bir kenttir. Ve bu ikisini de, artık siyaset üstü görmekte, ikisiyle de gurur duymaktadır. Malatyalı olan, Malatya’nın her kuruluşu, böyle bir fotoğraf platformu yapmışlarsa, orada İsmet Paşa’nın da Özal'ın da fotoğrafı olmalıdır. Bu kişisel ve kurumsal olarak Malatyalı olmanın, değerlere sahip çıkmanın bir gereğidir.

 

Atatürk, İnönü ve Özal; Belediye Meclisi’nde, Valinin makam odasında olduğu gibi, İl Genel Meclisi Salonunda da, İl Özel İdare Genel Sekreterliğinde de, Ticaret ve Sanayi Odası’nda da, Borsada da, ESOB’ta da olmalıdır.

 

Malatya’da bu kurum ve kuruluşlara girenler, iki hemşehri Cumhurbaşkanının fotoğrafıyla, nerede olduklarını hatırlamalıdırlar.

 

* * * *


 

Üniforma, Otorite ve Kent Trafik!..

Malatya’nın trafik sorunu malum. Ancak daha ötesi bize göre, trafik yönetimi ile ilgili sorun daha önemli.

 

Şehiriçi trafiğinin denetimini Trafik Tescil ve Denetleme Şubesi, yani bir polis birimi yapıyor. Bir de trafiğin düzenlemesi konusu var. Bildiğimiz ve alışık olduğumuz bunun da polis birimi tarafından yapılması iken, belediyeler bünyesinde Kent Trafik Müdürlüğü’nün oluşturulmasıyla bu iş belediyenin üzerine kaldı. Mevzu Malatya trafiği olduğuna göre, Malatya örneğine bakarsak, işler böylece daha da içinden çıkılmaz hale geldi.

 

Bir sefer iki trafik kuruluşunun yetkisi, donanımı, eğitimi, ağırlığı, sorumluluğu aynı değil. Üniforma ile yaptırılan görevler, bir otoritenin vurgulanmasıyla ilgilidir.

 

Polisin trafik biriminde görevli elemanlar; lise sonrası, birçok eleme ve sınavdan sonra 2 yıllık Meslek Yüksek Okulu yani ön lisans eğitimiyle “memur” yetki ve sorumluluğunu almaktadırlar. Silah dahil, özel araç gereçlere sahiptir. Kullandıkları otolar, polis otosudur. Onlara karşı yapılacak bir işin cezai müeyyidesi, devlet otoritesine karşı yapılmış bir hareketle eş değerdir. Vs.vs..

 

Peki Kent Trafik öyle mi?

 

Kesinlikle değil. Bir yasanın kapsamında böyle bir birim kurulması öngörülmüş. Birileri kurmuş. Malatya için baktığınızda iyi niyetli ve bir şeyler yapmak isteyen bir de müdür getirilmiş başına. Ama o kadar. Elemanlar, rasgele seçiliyorlar. Seçimle ilgili hiçbir ölçü yok. Hatırlı dostlar, kimi muhtarlar rica ediyor, ertesi gün eleman göreve başlıyor. Özellikle geçtiğimiz yaz aylarındaki seçimler döneminde sayıca hayli de arttılar. Öyle çabuk ve acele işbaşı oldu ki, sivil gezinen bazılarını gören bir şoför arkadaşımız, “Bunların elbisesini diken terzi tembel herhalde. Bu gariplerin elbisesini yetiştiremiyor..” diyor, dalgasını geçiyordu. Kıyafetlere baktığınız zaman, birebir polis kıyafeti. Bir silah yok. Çok dikkat ederseniz, bir de amblem değişik. Biri şikayet etse bunları, “Polis süsü verme” suçlamasıyla, eminiz dikkate alır, adli merciler. Bu arkadaşların trafikle ilgili eğitimleri olmadığından, bir de “memur” yetkisi bulunmadığından, daha birkaç gün önce kentte iş aramakta iken bir anda ünformalılaştırıldıklarından, trafik düzenlemesi ile ilgili hiçbir ağırlıkları yok. Buraya eleman alacakların, aldıklarını hemen sahaya gönderme yerine, adamakıllı eğitmeleri vs. gerekmez mi? Trafik sorunu çok acil olduğundan, bunlar işe alındıklarının ertesi günü sahaya çıkıyorlar. Çıkıyorlar da ne oluyor? Devletin Emniyetinin trafik biriminin ağırlığını da yok ediyorlar. Eski başkan Çerçi dönemindeydi. Bu birimde bir komiser vardı. Akın geldi, sonra bu arkadaşı bir yerde gördük. Zabıta memuru olarak görev yapıyordu. Emniyette bir komiseri daha sonra polis memuru olarak gördünüz mü hiç?!

 

Yine belediyenin Kent Trafik birimi, kiralık araçlarla hizmet veriyor. Üniforma tamamen polis taklidiydi hani. “Otoriteyi” simgelemesi gereken ve ona göre donatılması gereken belediyenin bu birimi, piyasadan kiralanmış, “sivil” plakalı araçlar ve kiralandıkları müteahhidin elemanı “sivil şoförler”le hizmet etmeye çalışıyorlar. Üniformaya göre fark, bu araçların tepe lambaları dışında polis aracından farklı renklerde olması. Araçları polis aracına benzetmemişler!..

 

Son aylarda polise yönelik tüm karşı koymaların saldırıların büyük bölümü, trafik polislerine yönelik. Polis otoritesi sarsılmış durumda.

 

Bu bahsettiğimiz garipliklerin bunda etkisi nedir sizce?

 

Belediyenin, “sorgu sual edilmez” bir şirketi aracılığıyla işe alınan ve hemen ertesi gün işe başlatılan trafik birimi elemanlarının giderek çoğaldığı bir memlekette, siz trafiğin neyini düzenlersiniz? Tüm alt yapı normal olsa dahi, bunu sevk ve idare eden bir otoritenin ciddiyetinden söz edebilir misiniz?

 

* * * *

 

Ha Karahan Geçişi, Ha Malatya Geçişi!..

Malatya’yı çok yakından ilgilendiren ulaşım projelerinden gerçekten milletvekillerimiz haberdar mı? Daha doğrusu bu köprü, viyadük vs. gibi projeler, “Karayolları Genel Planlaması”nın birer bölümü mü, yoksa o il için özellikle planlanmış yatırımlar mı?

 

Bize göre, o ilin yatırımları değil, genel planlamanın birer gereği..

 

Önemli bir yatırım olan Beylerderesi Viyadüğü’nün ihalesi vs. neredeyse her şey bittikten sonra Malatya’ya duyurulmuştu. Muhtemelen bir milletvekilinin tesadüfen haberi olmuş, o bildirmişti de, Beylerderesi’ne viyadük yapılacağını öğrenmiştik. Müteahhidi kim, ne yaptı, ne oldu, ne durumda? Pek bilgi sahibi değiliz. Yerel siyasiler de pek bilgi sahibi değildiler ki, Başbakan’ın son Malatya gezisinde, 4 ayaktan 3’ünü bitirmişler, birine de başlamışlar gibi bilgi vermişlerdi, kendisine. Daha sonra bir muhalefet partisinin il başkanı, inşaat yerine gitmiş, aramış, taramış ancak bir ayağı bulmuş, ötekine de yeni başlandığını görmüştü.

 

Bu Turgut Temelli ve Sanayi kavşakları da öyle projeler galiba.. Malatya yatırımı değil bunlar. Karayolları kendince bir proje yapmış, onu ihalesine birkaç gün kala, bir zahmet belediyeye bildirmişti, bildiğimiz kadarıyla. Karayollarına göre ha Karahan geçişi, ha Malatya geçişi!.. Biri dağ, biri şehir ama, öyle işte.. Algılamanın böyle olduğu projeden anlaşılıyor.. Belediye mevcut projeyi beğenmemesine rağmen, siyasi nedenlerle direnmemiş, işin teknik elemanlarının tüm uyarılarına rağmen, esasen şehrin ana bulvarı konumunda olan Çevreyolu’nun 1 kilometrelik bölümünün sağındaki ve solundaki yapılara ciddi zarar verecek bu projeyi destekler havaya girmişti. Belediye başkanının Ağustos ayı başlarında arada bir yerde söylediği sözlerle bu şehir içi geçiş, araç üst geçidi ya da viyadük de denilen projenin Ağustos’un son haftasında ihale edileceği öğrenilmiş, o arada yerel tepkiler üzerine konuya milletvekilleri de el atmış, hatta mimar ve mühendis odası yetkilileriyle de görüşmeler yapmışlardı. Mimar ve mühendisler, projenin mevcut durumuyla şehrin bir bölümünde imarı katledeceğini, çirkin bir görüntü oluşturacağını, başka alternatif projeler de olduğunu söylemişlerdi. Aradan haftalar geçti. Vekiller Ankara’ya gittiler, ihale yapıldı, sonuç değerlendirme sonunda belli olacak dendi. Sonra her şey unutuldu. Biz de, “acaba alternatif bir proje için mi kafa yoruluyor?” diye düşünürken, ihalenin çoktan bitirilmiş olduğu, müteahhide yer teslimi yapıldığı, o çok tartışılan proje doğrultusunda uygulamanın yapılacağı bir milletvekilinin açıklamasıyla ortaya çıktı. Sivil inisiyatif yine başaramamıştı.

 

Şehiriçi yolların durumu ve yetersizliği malum. Çevreyolu dediğimiz bulvar, yaklaşık 3 yıl sürecek bir proje nedeniyle önemli ölçüde devre dışı kalacak. Peki alternatif ulaşım planları yapıldı mı? Trafik düzenlemeleri için, müteahhidin “yılbaşından sonra kazma vuracağı” trafik birimlerine bildirildi mi? Zannetmiyoruz, duymadık zaten.

 

30 yıl sonra çocuklarımızın, “Bu nasıl şehir geçişi?” diye soracakları bir proje bu şartlarda başlıyor.

 

* * * *

 

TÜPRAŞ’ın 45 Dönüm Arsası ve Belediye

Malatya Belediyesi, hali hazırda işlemekte olan Şeker Fabrikası, Meyvecilik Araştırma Enstitüsü gibi müesseselerin arazilerine talip. Buralarla ilgili türlü çeşitli projeler açıklıyor. İki müessesenin arazisi, arsası da paylaşılıyor.

 

Diğer yandan, geçtiğimiz ay ilan edilen sürpriz bir satışla, yapılaşma yoğunluğunun en fazla olduğu Karakavak Bölgesi’nde, özelleştirilen TÜPRAŞ’a ait 45 bin 677 metrekare arsanın müzayede yoluyla satışa çıkacağı ilan ediliyor. TÜPRAŞ’ı satın alan holding Malatya’daki arsayı, üzerindeki tesislerle birlikte elden çıkaracak. 6.3 trilyon asgari bedel konuyor. Açık artırmayla satış çok kısa süre kala Malatya’da duyuluyor. Malatya Belediyesi de bu işe “alıcı” olarak duhul eder gibi oluyor, ancak sonra girmediği bu satış talipli çıkmaması yüzünden erteleniyor.

 

Aradan geçen sürede, Malatya Belediyesi’nin bu arsa ile ilgili bir değerlendirme projesi duyulmuyor. Oysa; eğitim, spor alanı veya sosyal tesis yapımı gerekçesiyle, bu arsanın imar durumu değiştirilip, Belediye Meclis kararıyla Malatya’ya mal edilebilir. Belediye Meclisi de, Ocak ayının ilk haftasında toplanacak. Buraya başkasının talip olmaması için dahi özel bir imar düzenlemesi yapılabilir. Belediyenin bu konuda ne yaptığı şimdilik bilgimizde değil.

 

Ama bu konuda bir karar alabilir. Böyle bir kararın meclis ve belediye yönetimi açısından hukuki durumu da, geçenlerde netleşmişti. Eski belediye başkanı Mehmet Yaşar Çerçi ve meclisi, Sümerbank arazisi ile ilgili imar düzenlemesi konusunda mahkemelik olmuştu. Yapmaları gerekeni yaptıkları için beraat ettiler.

 

Akın başkanlığındaki belediye meclisi de, özelleştirme adı altındaki kamu gayrimenkullerinin elden çıkarılmasında, “imar durumu düzenleme” yetkisi ve gücünü kullanarak, “en etkili”konumuna gelmelidir.

 

* * * *

 

Malatyaspor’un Menfaati İçin Gereken..

Malatyaspor, malum sebeplerle Süper Ligden düşürüldükten sonra, 5 yıl kulübü ve dolayısıyla Malatya’yı en iyi şekilde temsil eden, vitrinde çok olumlu bir Malatya imajı çizen Hikmet Tanrıverdi başkanlığındaki yönetim yine malum sebeplerle görevi bırakmak durumunda kalmıştı.

 

Sonra büyük iddia ve sözlerle görevi devralan Haşim Karadağ başkanlığındaki yönetimler, hem kulübü hem takımı olabilecek en kötü, en dip noktaya getirip bırakmak zorunda kaldılar. Şu anda görevi devralan İlhan Kavuk başkanlığındaki yönetim, neredeyse birçok şeye sıfırdan başlamak durumunda. Kulübün 1.5 senede büyük erozyona uğrayan itibarı başta olmak üzere..

 

Yeni yönetim bunları yaparken, 1.5 senede kulübü nereden nereye düşürdükleri bilinen eski yönetim, hiçbir eleştiriye tahammül edemiyor.

 

Kulübün geleceğini de ipotek altına sokan birçok işi yapmalarına rağmen, bu konuda getirilen eleştirilere hemen malum enformasyon kanalları (bu mevzularda ahkam kesen, kestirilen ve Malatyalı da olmayan bir elemanın Malatya’daki geçmişi 2 sene!) aracılığıyla laf yetiştirmeye çalışıyorlar. Güya yalanlarken teyit ettikleri sözde açıklamalarla!..

 

Anlaşılıyor ki, Malatya kamuoyunun Malatyaspor’un “nerelerden geçtiği” konusunda çok daha ayrıntılı bilgiler edinme gereği var. Yönetim çıtasının yükseldiği yerden, nasıl zemin altına düştüğüne dair örnekler anlatılmalı, hatırlatılmalı demek ki!..

 

Geçmişte Malatyaspor’un yüksek menfaatleri gereği, duyup da duymazlıktan gelinen, görüp de görmezlikten gelinen birçok konunun, “dozunda” duyurulması gerekiyor, anlaşılan..

 

Bu ihtiyacı görüyoruz ve “Peki” diyoruz..

 

Bundan böyle, “Malatyaspor” ana konulu, “kulis yazıları”nı daha çok okuyacaksınız..

 

Malatyaspor’da neler olmuş, neler yapılmış, kim hala neden konuşuyor, nasıl konuşabiliyor?..

 

“Malatyaspor’da Olanlar” ana başlığının altında okuyacaksınız tüm bunları..

 

Pek yakında!..

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız