SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Neler Oluyor? (77)

A- A+ PAYLAŞ

Güvenlik Nedeniyle!..

Ligin alt sıralarına demir atan ve her geçen hafta daha korkulu rüya gören Malatyaspor’un, küme düşmeme mücadelesinde her maçın önemi büyük.

 

Bu önemli maçlardan biri de 28 Mart Cumartesi günü oynanacak, Malatyaspor Kasımpaşa ile İnönü Stadı’nda karşı karşıya gelecekti. Seyirci desteğinin büyük önem taşıdığı, tatil gününde oynanacak maçta bu desteğin de tribünlerde olacağı düşünülürken, hiç hesapta olmayan bir erteleme geldi.

 

Malatya Valiliği’nin, aynı gün Saadet Partisi’nin genel başkanı Numan Kurtulmuş’un da katılımıyla Malatya’da yapacağı mitingi göz önünde tutup, “güvenlik” gerekçesiyle bu maçın seçim sonrasına ertelenmesi talebinde bulunduğu, Futbol Federasyonu’nun maçı 30 Mart Pazartesi gününe ertelemesiyle ortaya çıktı.

 

Oysa aynı maç, İl Spor Güvenlik Kurulu’nda daha önce görüşülmüş, emniyet temsilcisi başta olmak üzere güvenlikle ilgili yetkililer, Saadet Partisi mitinginin de konuşulduğu bu toplantıda, maç günü için herhangi bir güvenlik zaafiyeti olmayacağı görüşüyle, o gün alınan kararlara imzalar atmışlardı.

 

Ancak bu ertelemenin siyasilerin baskısından kaynaklandığı öne sürülüyor. Malatya seçimlerinde iddialı olan Saadet Partisi’nin, genel başkanının da maçı seyredip sonra miting alanına gelme planının, maçın ertelenmesinin esas nedeni olduğu öne sürülüyor.

 

Oysa, Malatya’da Malatyaspor odaklı konuların hiçbir şekilde siyasi rant sağlamadığı ya da fatura ödetmediği yakın geçmişteki iki örnekle ortada. Malatyaspor’un tarihindeki en iyi başkanlardan biri olan Hikmet Tanrıverdi, Malatyaspor Başkanı iken katıldığı milletvekili seçiminde kaç oy almıştı? İkinci ligden aldığı Malatyaspor’u süper lige çıkaran dönemin belediye başkanı Mehmet Yaşar Çerçi de, 2004’teki seçimlerde Malatyaspor’u taşıdığı bu konumun oya dönüştüğünü göremedi ve kaybettiydi.

 

Her ne kadar Malatyaspor’un ertelenen maçındaki rakibi, ironik bir şekilde Başbakanın muhitinin takımı Kasımpaşa da olsa, Malatyaspor’un içinde bulunduğu durumla ilgili olarak siyasilere bir fatura çıkacağını söylemek çok zor. Çünkü Malatyalı; her zaman Malatya’nın, Malatyaspor’un ve Malatya’ya dair tüm gerçeklerin üstünde tuttuğu “bir siyaset” anlayışıyla oy sandığına gidiyor!

 

İki dönemdir seçilen, ancak genel başkan ziyaretleri ve “önemli” bazı etkinlikler dışında pek ortalarda görünmeyen, mecliste de adı sanı duyulmayan bir milletvekili, Başbakanın katıldığı mitingde, bize göre Malatya Belediyesi’nde başarısız olan Cemal Akın’ın yeniden aday gösterilmemesine etki eden diğer 5 arkadaşının yanında yeralmadığı için meydanda en çok alkışı alan milletvekiliydi. Malatyalı bunu alkışlayabilmişti. İşte siyaseten değerlendirme için ölçü arayanlara bir ölçü!..

 

 

Teşvik Belgesi Meselesi..

Seçim kampanyasının son günlerinin en ateşli enstrümanlarından biri Yatırım Teşvik Belgeleri. AKP Malatya Belediye Başkan Adayı Ahmet Çakır ve AKP Malatya Milletvekili Öznur Çalık'ın ablası Fethiye Ersan'a ait şirketler için Hazine Müsteşarlığı'ndan çıkarılan Yatırım Teşvik Belgeleri, muhalefet partileri tarafından iktidar partisine karşı ciddi bir eleştiri kozu olarak kullanılıyor ve seçmene ''Bakın, bu şehri ve sizi düşünen yok. İktidar partisi mensupları sadece kendileri için çalışıyor ve iktidar gücüyle kendilerine ve akrabalarına milyonlarca liralık teşvikler alıyor'' şeklinde mesajlar veriliyor.

 

Yatırım Teşvik Belgeleri'nin seçimlere kısa süre kala politik arenada dolaşıma girmiş olması AKP'yi ciddi anlamda rahatsız etmiş durumda. Yatırım Teşvik Belgesi'nin çıkarılmış olmasının doğrudan şirket kasalarına giren sıcak para anlamına gelmediğini savunan AKP'li muhataplar, her yıl yüzlerce şirketin yatırım teşvik belgesi aldığını da ilave ediyor sözlerine. Yatırım teşvik belgesi almanın iktidar partisi mensubu olmanın yarattığı bir ayrıcalığın sonucu olmadığını belirten AKP'li muhataplar, yasa ve yönetmeliklerin öngördüğü şartları yerine getiren her şirketin yatım teşvik belgesi alabileceğini vurguluyor.

 

AKP'li muhataplar savunmayı böyle yapıyor ama, sokaktaki  “muhalif” vatandaş olayı böyle mi anlıyor ? Hayır. Öznur Çalık'ın ablasının 09.01.2009 tarihli, Ahmet Çakır'ın 21.01.2009 tarihli (yani Çakır'ın AKP adaylığı resmileştikten sonra) yatırım teşvik belgesi, halkın dilinde ''Bal tutan parmağını yalar. Garibanı düşünecek değiller ya, elbette ilk önce kendilerini düşünecekler'' şeklindeki sözlerle karşılık buluyor.

 

Öznur Çalık'ın ablası Dr. Fethiye Ersan'dan çok Ahmet Çakır'a ait Öz Çakıroğlu Helva ve Gıda San. Tic. Ltd. Şirketi'nin almış olduğu 580.000 TL'lik ( eski deyimle 580 milyar)  yatırım teşvik belgesi kimi seçmenin kafasını bulandırmış durumda. Teşvik belgesinin hem belediye başkan adaylığının resmiyet kazanmış olmasından tam bir hafta sonra çıkmış olması, hem de belgede Yatırmın Sektörü hanesinde ''Gıda ve İçki'' yazmış olması, Çakır'a yönelik negatif propaganda için bereketli bir zemin yaratmış pozisyonda.

 

Ahmet Çakır ve Dr. Fethiye Ersan, bu yatırım teşvik belgelerini almak için muhakkak ki politik güçlerini hiç kullanmadılar. Ki böyle de bir savunma var. Muhtemelen  rutin bir başvurunun sonucu olarak  çıktı o belgeler. Ancak, Ahmet Çakır'ın doğrudan Dr. Fethiye Ersan'ın dolaylı politik pozisyonları sahip oldukları politik gücü kendi kişisel çıkarları için kullandıkları izlenimi yaratıyor, kimilerinde. Dolayısiyla siz ne kadar savunma yaparsanız yapın bunun altında kalıyorsunuz.

 

İlginç bir başka durumda şu: Ahmet Çakır ve Dr. Fethiye Ersan'ın teşvik belgelerinin yayınlandığı listede iki Malatya firması daha var: Akçin Akaryakıt Tarım Sağlık Tic. ve San. Ltd. Şti. 4.172.000 TL'lik, Aysultan Şekerleme Tic. San Ltd. Şti. 1.650.600 TL'lik yatırım teşvik belgesi almış Hazine Müsteşarlığı'ndan...İkisinin toplamı Ahmet Çakır ve Dr. Fethiye Ersan'ın belgelerinin  toplamının iki katından çok daha fazlası olmasına karşın herhangi bir tartışmanın öznesi haline gelmiyor. Bunun nedeni biraz önce de söylediğimiz gibi politik gücü elinde tutanların devlet olanaklarını kendi kişisel çıkarları için kullandıkları yönündeki yaygın kamuoyu kanaatidir. Ki, bu kanaat da durduk yere ve temelsiz bir biçimde oluşmuş değildir. Birçok politikacı bu kanaatin oluşmasını sağlayacak sayısız yanlışın ve skandalın içinde yer almış, kamu yararı yerine kişisel çıkarı kutsal sayarak devletin soyulmasında başrol oynamıştır.

 

Politik figürler, sıradan insanlar değildir. Sıradan insanların Hazine Müsteşarlığı'ndan çıkardığı 5 milyon TL'lik yatırım teşvik belgesinin esamesi okunmaz, ama siz 580 bin liralık belge alırsanız bu davul zurnayla ahaliye ilan edilir.  Siz o politik arenaya girdiğinizde bazı fedakarlıklarda bulunmak zorundasınız. Sosyal ilişkilerinizden tutun kişisel yaşamınıza, ekonomik ilişkilerinizden tutun düşünsel dünyanıza kadar her şey ama herşey yakın plan projektörler altındadır. Zaten o sahneye girme kararını verdiğiniz anda bunun böyle olduğunu zaten biliyorsunuz. Yasal olarak hakkınızdır, herkes gibi siz de alırsınız ama işte Malatya'da olduğu gibi bunlar konuşulur..

 

 

Valiliğin İki Kitabı

Malatya Valiliği, geçtiğimiz aylarda “Malatyalı Şehitler Albümü”  adıyla cüsseli, lüks baskılı bir kitap çıkartmıştı. Güzel bir düşüncenin ürünü, bir vefa duygusunun gereğinin yerine getirilmesiydi bu çalışma. Ancak, kitabı incelediğimizde çok ciddi hatalar gördük. Malatya ile ilgisi alakası olmayan kimi isimlere kitapta yer verildiği gibi, bazılarıyla ilgili bilgiler de yanlıştı. Eşi Malatyalı olduğu için Malatya’da toprağa verilen şehit pilot yarbay Miktat Şamdancı’nın şehit olduğu tarih aynı sayfada fotoğraf altında 11 Ekim 2008, altındaki metinde ise 11 Ağustos 2008 olarak yeralmıştı. Bir başka şehit Jandarma Yüzbaşı Remzi Gölpınar, kitaptaki bilgiye göre 14 yaşında şehit olmuştu! Yüzbaşının 1962 doğumlu olduğu ve 1976’da şehit düştüğü belirtiliyordu.

 

Uzunca sürdüğü anlaşılan hazırlama döneminde 3 Vali Yardımcısının katkısının olduğu yine 7 öğretmenin de derlenmesine katkı sağladığı belirtilen bu kitapta, Malatya’nın en bilinen şehitlerinden olan Kıbrıs Şehidi öğretmen hemşerimiz Kemal Özalper ise unutulmuştu.

 

Bunları malatyahaber.com’da haber olarak yazdığımızda, gösterilen özensizlik nedeniyle ilgililerin dikkatlerinin çekilmesi ve daha sonra yapılacak çalışmaların daha ciddiyetle yapılmasının sağlanması gibi bir beklentimiz vardı. Ancak, bunun yerine sayın Valinin sitemiyle karşılaştık. Hazırlayıcılar, daha böylesine bir eserin sevincini yaşayamadan, eleştiriye muhatap olunca, bundan dolayı üzülmüştü sayın Vali.

 

Şimdi elimizde bir kitap daha var. Malatya Valiliği 91 Bin Dev Öğrenci Projesi Kültür Yayınları adı altında basılmış “Her şey seninle başlar” başlıklı bir kitap bu. Kitabın sloganı da “kişisel kurtuluş savaşınızı başlatın!”.. Yazarı Mümin Sekman olan bu kitap, muhtemelen mahalli bir komisyonun denetim ve onayıyla basılmış. Ama yine bir arıza var. Valilik katkılı bu kitapta verilen bir örnekte, CHP’yle dalga geçiliyor. Şöyle deniyor, bir paragrafta: “Sosyal demokratızdır. ‘Solda birlik’ kurmak için, 567. denemeyi yaparız. Bu da yeni bir bölünmeye neden olur. Eksisi artısını götürür, CHP’nin imajı Çaresiziz Hepimiz Partisi olup çıkar.” diye yazıyor. Bir iddiaya göre de, bu bölüm asıl metinde yokken, nasılsa sonradan girmiş! Valilik, 60 bin adet bastırıldığı öne sürülen kitaptaki bu paragraf için bir açıklama yapacaktır, muhtemelen. Ancak, biz başta “Malatyalı Şehitler Albümü” için yazdığımız eleştirel haberin gereği yapılsa, özensiz ve dikkatsizliklere karşı ilgililerden hesap sorulsa, sonra çıkan bu kitapta söz konusu “sıkıntı” olmazdı, diye düşünüyoruz.

 

Sahte Belgeden Başsavcılık Soruşturması

Malatya Belediyesi'nde Cemal Akın dönemi ciddi bir soruşturmaya tabi tutulursa Akın yönetiminin tel tel döküldüğü ortaya çıkacaktır. Bunun ipuçlarından birini verelim isterseniz. Başkan Akın'ın öve öve bitiremediği, bütün icraatı da bankalardan çekilen kredilerle otobüs almak ve artık demode olan Akbil sistemi için milyarlar harcamak olan MOTAŞ Genel Müdürü Gökhan Tuncel sahte belge düzenlemek iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturuluyor. Bir resmi kurumun akaryakıt ihalesine giren bir firmanın (gerçekte olmadığı halde) iş deneyim belgesi ihtiyacını karşıladığı iddiasıyla soruşturma konusu olan Gökhan Tuncel'i zor günlerin beklediği ifade ediliyor. Malatya Valiliği, geçtiğimiz günlerde Malatya Belediyesi'ne bir yazı yazarak, Gökhan Tuncel'in belediyedeki görev ve ünvanına ilişkin bilgi talep etti.

 

Esenlik Yönetiminden Akın’a..

Osman Furkan, Esenlik Ltd. Şti. Müdürü. Yani, Belediye Başkanı Cemal Akın onun amiri. Aralarında atayan-atanan, emreden-emredilen ilişkisi var. Gelin görün ki, geçtiğimiz 5 yılda Osman Furkan’ın bu emredilen pozisyonunda olmayı hiç kabullenemediği, doğru görmediği işlerde direndiği şeklinde bir yaygın kanaat var. Bunun son yansımasını Esenlik 2 olarak anılan eski belediye binası arkasındaki market binasının yıkılmasına ilişkin Başkan Akın'ın meclis dayanaklı talimatının neden gerçekleşemeyeceğine yönelik Başkan Akın'a hitaben yazdığı 2 sayfalık yazıda fazlasıyla görmek mümkün. Furkan, sözkonusu cevabi yazıda satır aralarına gizleme ihtiyacı hissetmeden Başkan Akın'a mevzuat dersi de veriyor. Finalde ise ağır bir ithamla, '' Henüz belediye binası ve Market 2'nin yıkılması hiç gündemde yok iken bir başka grubun Market 2 yakınına büyük masraflarla bir market açması manidardır'' cümlesi ile Başkan Akın'ın Esenlik'e karşı diğer market gruplarının “ekmeğine bal-yağ sürdüğüne”  yönelik yenilir-yutulur cinsten olmayan bir imada bulunuyor. Bu arada, Esenlik Şirketi yöneticilerinin de, halk arasında dolaşan “kamyon kamyon helva alımı” iddiası konusunda kamuoyunu bilgilendirmesinde yarar var.

 

Malatyalı Garip Gureba, Malatya Girişim Grubuna Karşı

Saadet Partisi Malatya Belediye Başkan Adayı Mehmet Yaşar Çerçi, fabrika ruhsatı ile iş merkezi yapan Malatya Girişim Grubu'nun (MGG) bu yatırımının yasal çerçeveye çekilmesi konusunda en net tavrı koyan belediye başkan adayı olarak tanınıyor. SP Adayı Çerçi, bu konuda MGG'ye taviz verilmeyeceğini ve Başkan Akın döneminin keyfi tutumlarının sona ereceğini vurguluyor konuşmalarında. Çerçi, bu tavrının sembolik yansıması olarak da, projelerini tanıttığı Malatya Express 44 adlı gazetenin logosunun altına '' Malatyalı Garip Gureba'' Platformu Yayını şeklinde bir kayıt düştü. Çerçi, bu kayıt ile, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bayraklaştırdığı ''Garip Gureba'' söylemine göndermede bulunurken, AKP'li Malatya Belediyesi'nin garip gureba yerine MGG Projesi'nde olduğu gibi zenginlerin çıkarlarını gözettiğine vurgu yapıyor.

 

İşini Bilen Memurun Sendikası!

Memur Sen AKP ile yaklaşık dünya görüşünü ve benzer siyasi hassasiyetleri paylaşan bir sendikal örgütlenme. Malatya'da da AKP'li belediyenin bir hayli destek verdiği bu sendika, iktidara yakın olmanın nimetlerinden yararlanmayı konusunda bir hayli becerikli. Üyelerine verdiği iftar yemeğinin faturasını Malatya Belediyesi'ne kestiren sendika, üyeleri için hazine arazisi üzerinde 882 konutluk bir yapı projesini de TOKİ eliyle başlattı. Geçenlerde kendileri açıkladılar, İnönü Üniversitesi ile şehir merkezi arasında 472 dönüm hazine yerini, kendi üyelerine konut yapımı için almayı başardılar. Cemal Akın Belediyesi yönetiminin imar da verdiği bu arazinin, “işini bilir, demokrat” sendikaya 60 bin lirası tapu masrafı olmak üzere toplam 170 bin liraya (eski parayla 170 milyar liraya) maledildiği konuşuluyor. Seçim kulislerinde ise, görevlendirilecek memurların çoğunun bu sendikanın mensupları olacağı bir başka konuşulan iddia. AKP’nin hakkını, AKP’nin sandık görevlilerinden daha çok savunacaklar iddiası, bir başkası. Seçimlerin şu gerçeğini ilgili ilgisiz herkes bilir: Seçim sandık hakimiyetiyle kazanılır. Birileri de oyunu kuralına göre oynuyor anlaşılan...

 

 

“Çekilen Ordu Misali”

Belediye Başkanı Cemal Akın, 29 Mart seçimleri için yeniden aday gösterilmeyince, kendisinden sonra gelecek başkana “içi sorunlarla doldurulmuş” bir belediye bırakma çabasına bir örnek de, son haftalarda belediye bünyesindeki şirketlerden, “emir erleri” yönetimindeki ikisi; Fuarcılık ve MOTAŞ aracılığıyla, çok sayıda eleman alması. Belediyeye, bu şirketler aracılığıyla yüzlerce eleman alındığı söyleniyor. (Rakam sorduk, yanıt alamadık) Ve bu işten dolayı olumsuz ses çıkarılmaması için ses çıkaracak unsurlara da (örneğin kimi de patron olan basın mensuplarına) kontenjan verildiği, bunların yakınlarının da aynı yöntemlerle işe alındıkları duyuluyor. Alınan bu kişiler, belediyeye tam anlamıyla yük olacaklar. Ya da şirketleri iflas ettirecekler. Çünkü, belediye çalıştıracağı elemanlarla ilgili “işgücü” ihalesini daha önce yapıyor ve belediyenin birimlerinde ihtiyaç duyulan elemanlar bu ihalelerde karşılığı belediyeden ödenmek üzere alınıp, istihdam ediliyor. Bu ihaleler yapıldığı ve bu kapsamda ihtiyaç duyulan elemanlar daha önce alınmış olduğu için, yeni elemanlara belediye bütçesinden verilecek bir para yok. Yeni elemanların aylık maliyetinin yarım milyon (eski parayla 500 milyar) liranın üzerinde olduğu, her ay bu parayı ihale dışı olarak şirketlerin elemanlarına ödemesi gerektiği öne sürülüyor. Belediye, bu yenileri ihaleyle almadığı için şirketlere para aktarması mümkün değil. Paraları nasıl mı ödenecek? O Cemal Akın yönetimine hiç de dert değil. Gelen belediye başkanı ne yaparsa yapsın! İsterse, “deneme süresi” denilerek “tazminatsız” çıkarılabilecekleri 1 aylık sürede çıkarsın ya da deneme süresini dolduranı  “küçük bir tazminat” ödeyerek kapı önüne koysun! Bunların hiç biri Cemal Akın’ın derdi değil! Bu kendisinden sonra gelecek başkana dert olarak bıraktığı işlerden sadece biri. Ve Akın’ın bu tavrı, çekilirken terk ettiği yerleri harabeye çeviren ordular örneğinden hareketle “Çekilen ordu misali” diye yorumlanıyor.

 

Eski belediye binasını “kanunsuz” yapılan bir işin tüm görüntüleriyle bir gece yarısı “inadına” yıktıran, eski hal binasının satışı karşılığında elde ettiği 51.5 milyon (eski parayla 51.5 trilyon) lirayı tamamen harcadığı ve hatta belediye bütçesinin önemli bir bölümünü de tükettiği öne sürülen, belediye şirketlerini üstte de belirttiğimiz gibi aniden aşırı eleman alımıyla ya da en çok para kazandıran birimini yıkma girişimiyle batırmayı tercih ettiği iddia edilen, yükselebilmek için gereken sınava girmeye cesaret edemeyen ya da yükselme sınavını başaramayacakları “hile” yoluyla terfi ettirip, gelecek başkanlara böylelerini müdür olarak bırakmaktan çekinmeyen Akın’ın teslim ettiği belediyenin durumunu öğrenmenize pek fazla bir zaman kalmadı. Hele yeni başkan seçilip, makamına bir gelsin. Sonra siz seyreyleyin gümbürtüyü!

 

Ha bir de işçilerin sendikalılaştırılarak, belediyeye maliyetlerinin artırılması  var. O da ayrı bir hikaye!

 

 

10 Motaş Şoförü Sendikalı Olunca Kıyameti Koparan Cemal Akın Şimdi İse...

Malatya Belediyesi'ne bağlı şirketlerde sendika yapılanması oldukça zayıftır. Hiç bir belediye başkanı sendikacılarla uğraşmayı sevmez. Cemal Akın da öyleydi. Öyleydi diyoruz, çünkü göreve başladığı ilk 2 yılda MOTAŞ'ta birkaç otobüs şöförü sendikaya üye olmaya kalkışmış, Başkan Akın kıyameti koparmış, şirket müdürü Gökhan Tuncel'e bu şöförlerin sendikadan ayrılmaması halinde işten atılmaları talimatı vermişti. Akın, “kankası ve her şeyi, resmi vekili” Alaattin Acun'u da şoförleri yıldırma elemanı olarak şirkete göndermişti...Şimdilerde ise, roller alt üst olmuş durumda. Başkan Akın, kulis bilgilerine göre Fuarcılık Şirketi Müdürü ve eski katibi Ahmet Özbildirici'ye Fuarcılık Şirketi çalışanlarının hepsinin sendika üyesi yapılması yolunda talimat vermiş. Akın'ın bu talimattan sonraki planı ise Ahmet Özbildirici'nin Hizmet İş Sendikası Bölge Temsilcisi yapılması imiş. Hatta, Özbildirici'nin temsilci yapıldığı bile ileri sürülüyor. Hizmet İş Malatya Şube Başkanı Selahattin Yahşi bu duruma ne der bilmiyoruz ama, 1 hafta sonra göreve başlayacak yeni belediye başkanına full sendikalı bir şirket bırakmak isteyen Cemal Akın'ın bu son dakika sendika aşkının anlamını çözmek zor olmasa gerek.

 

 

Kadro ve Üniversite..

İnönü Üniversitesi’nde, Fatih Hilmioğlu’ndan sonra yönetimi devralabilmek için “muhafazakar” diye isimlendirilecek gruplar bir araya gelmişler, rektör seçimi ve atama sürecinde istenilen sonuca ulaşılmıştı! Grupların ittifakıyla rektör olan Prof.Dr. Cemil Çelik’in, seçim dönemindeki bu birlikteliğin sonucunu bekleyip de alamayan gruplarla sıkıntı yaşayacağı, bunun da emarelerinin görülmeye başlandığı öne sürülüyor. İnönü Üniversitesi’nin geçtiğimiz yıl Aralık ayında çıkarılan, bin 201 akademik ve idari kadroyu içeren kadro kanunu doğrultusunda alınacak personelle ilgili, 3 ayrı muhafazakar grubun beklentilerinin yüksek olduğu iddiaları konuşuluyor. İnönü Üniversitesi’ne rektör olarak atandıktan sonra, işbirliği yaptığı bir önceki dönemin rektör aday adaylarından ikisini yardımcılığına getiren, ancak bunların dışındaki bir üçüncü ismi de göreve getirip, önemli işleri bu isim aracılığıyla yaptığı öne sürülen rektörün, yeni kadroların kullanımıyla birlikte sıkıntılarının çok daha artacağını tahmin etmek zor değil.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız