SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Neler Oluyor? (80)

A- A+ PAYLAŞ

Derleyen: İsmet YALVAÇ

 

Bir Kardeş Şehir Hikayesi ve Vekilimiz!

AKP Milletvekili Mehmet Şahin’in olmayan şeyleri varmış gibi göstermesinin öyküsünü hatırlarsınız. Bugün burada o malum öyküyü, daha doğrusu o masalı anımsatarak Şahin’in bir kez daha mahcup olmasına neden olmayacağız.

 

Ancak, geçen yıl bir açıklaması ile olmayan şeyleri varmış gibi göstermeye kalkışan Mehmet Şahin, bu defa olan şeyleri yokmuş gibi gösterme yanlışını yaptı.

 

Konuya geçelim isterseniz. Mehmet Şahin’in sekreteryasında geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapıldı. Mevzu, Malatya ile Belediye Başkanlığını King David Baptist Kilisesi üyesi de olan Melvin L. Holden’in yaptığı Baton Rouge (Kızıl Baston) şehirleri arasında tesis edilecek kardeş şehir ilişkisi üzerineydi.  

 

Açıklamada dikkat çekici bir cümle vardı: ‘’Ülkemizde İstanbul, Antalya ve Bursa Büyükşehirlerinin dışında ABD’de kardeş şehri olan il bulunmayıp büyükşehir statüsünün dışında bu ünvana kavuşan ilk şehir ise Malatya olacak’’ deniliyordu o cümlede.

 

Kardeş şehir bulmanın abartısı bir yana, önemli yalan / yanlış bilgiler içeriyordu bu cümle.

 

1- Ülkemizde İstanbul, Antalya ve Bursa dışında ABD’de kardeş şehri olan büyükşehir belediyesi bulunmadığı doğru değil. Çünkü, İzmir Büyükşehir Belediyesi California Eyaleti’nin en büyük şehirlerinden biri olan  Long Beach ile kardeş şehir.

 

2- Cümlenin ‘’Büyükşehir statsünün dışında bu ünvana kavuşan ilk şehir ise Malatya olacak’’ bölümü de doğru değil. Çünkü, Manisa Belediyesi eski başkan Bülent Kar döneminde ABD’nin 22. en büyük şehri olan Milwaukee ile kardeş şehir ilişkisi tesis etmiş. Mehmet Şahin’e hatırlatalım, partisinin 2. büyüğü Bülent Arınç’ın memleketi Manisa, büyükşehir statüsüne sahip değil.

 

3- İlleri bırakın, Türkiye’de çok sayıda ilçe ve belediye ABD’nin irili ufaklı şehirleri ile kardeş şehir ilişkisi kurmuş durumda. Çeşme, Pamukkale, Kepez, Beşiktaş, Merzifon bunlardan sadece birkaçı.

 

Ha, unutmadan, sözkonusu açıklamada bir başka yanlışı da düzeltmek gerekiyor. Açıklamanın bir bölümünde ‘’Şahin, katıldığı her platformda Malatya için fırsatlar oluşturmaya çalışıyordu. Geçtiğimiz yıl itibari ile ABD’de Federal Tarım Bakanlığı yetkilileri ile görüşmüş ardından da Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Asya ve Türkiye’den sorumlu Tarım Müsteşarını Malatya’ya getirmişti.’’ deniliyor.

                                                                                                                      

Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Asya ve Türkiye’den sorumlu Tarım Müsteşarı Malatya’ya gelmedi. Malatya’ya gelen  ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Tarım Müsteşarı Ralph Gifford’du, yani büyükelçiliğin 7-8 belki 10. sıradaki bir diplomatı. Gifford da Apricobama saçmalağına rastlayan ziyareti sırasında ‘‘Siz otobüs panoları ve billboardları Başkan Obama'nın resimleriyle süslemeye devam ederseniz, gün olur da kendisi buraya gelirse, kendisini Malatya Belediye Başkanlığı'na aday olmuş gibi hissedecektir’’ sözleri ile dalgasını geçmişti…

 

Ya olmayanı varmış gibi gösteriyor, ya da olanı yokmuş gibi gösteriyor: Mehmet Şahin bunu hep yapıyor.

 

Birkaç söz de Kardeş Şehir muhabbetine dair: Kardeş Şehir projesi ilk olarak 1956 yılında dönemin ABD Başkanı Dwight Eisenhower’ın talimatı ile hayata geçirilmeye başlandı. Uluslararası Kardeş Şehir Programı adını taşıyan proje başlangıçta ABD ile diğer ülkeler arasında uygulamaya kondu. Ancak ilerleyen yıllarda ABD dışındaki ülkeler de kendi aralarında kardeş şehir ilişkisi tesis etmeye başladı. Proje o kadar yaygınlaştı ki, bugün hemen her şehrin en az 4-5 kardeş şehri bulunuyor.

 

Günümüzde ise, Kardeş Şehir projeleri artık yeni bir sektör yaratmış durumda. Kardeş Şehircilik sektörü olarak adlandırılabilecek bu yeni alanda çok sayıda ticari organizasyon ve lobi firması faaliyet gösteriyor.

 

Kardeş Şehircilik sektörünün Türkiye yansımasına baktığımızda, AKP iktidarı ile birlikte kardeşleştirme çalışmalarının Gülen Cemaati’nin kontrolü altında yürütülmeye başlandığını görüyoruz. Amerika ve diğer ülkelerdeki cemaat faaliyetlerinin daha rahat ve sorunsuz yürütülmesi için konuşlanılan şehrin yerel yöneticileri (Belediye Başkanı- Vali – Kilise Yetkilileri) ile sıcak ilişki kurulması yolunda etkili bir enstrüman olarak kullanılan Kardeş Şehir projeleri bu anlamda önemli bir işlev üstlenmiş olmaktadır.

 

Kardeş Şehir projesi için cemaatin Türkiye’ye davet ettiği kardeş şehir belediye başkanı ve diğer yetkililere bu vesile ile cemaatin Türkiye bürokrasisi ve siyasetindeki gücü gösterilmekte, böylelikle o ülkelerde cemaatin hareket alanının genişletilmesi için birebir markaj uygulanmakta ve sıkı ilişkiler tesis edilmektedir.

 

Cemaatin Amerika’da daha sağlam tutunma ve cemaat lobisi oluşturma politikasında bir enstrüman olarak kullanmaya başladığı Kardeş Şehir projesi, ABD tarafından da Türkiye’de imaj düzeltme ve kültürel yayılma amacıyla destekleniyor. Yani, karşılıklı faydacılık tutumu.

 

İşte böyle bir zeminde Mehmet Şahin Baton Rouge ile Malatya’yı, Onursal Başkanlığını Fethullah Gülen’in yaptığı Niagara Vakfı’ndan Hakan Berberoğlu da Kuşadası ile yine Amerika’dan Aurora şehrini kardeşleştirme çalışmalarını yürütüyor.

 

Peki gerçekte kardeşleşenler kimler ? Şehirler mi, yoksa…

 

…

 

Bu arada..

 

Geçtiğimiz haftalarda Ankara’da Malatyaspor’la ilgili bir toplantı yapılmıştı. Eski başkanların bazılarının ve bazı milletvekillerinin katılımıyla TBMM’de olmuştu, bu toplantı. İşte bu toplantı için Malatya’dan giden bazı yöneticiler, kendilerini görmezlikten gelen ve yanlarına bile yaklaşmayan, toplantıya da katılmayan bir Malatya Milletvekilinden bahsetmişlerdi. İşte o milletvekili de Mehmet Şahin.. Bu milletvekilinin yabancı, özellikle de Amerikalı severliğini öğrenen bu Malatyasporlu grup, bir dahaki seyahatlerinde, yanlarına Malatyaspor’un “Morris” lakaplı Murat İpekten adlı sempatik taraftarını alarak gidecekler, vekilin yanına. ‘Morris’ ya, belki ilgi gösterir diye!.. Bir de işi daha sağlama bağlamak için, esmer ama Anadolu esmeri olan Morris’i ara ara güneşe çıkarmaya başlamışlar, günkurusu rengine dönüşsün diye! Hem Morris, hem de “Apricobama” renkli biri.. Bunu atlamaz herhalde sayın vekil!

 

--

 

Fuar Lobisi ve Fuarın Faturası

Belediye Başkanı Ahmet Çakır bir basın toplantısı düzenledi. Fuar ve Kayısı Festivali’nin programına dair bu toplantıda, Başkan Çakır ‘’Ekonomik kriz nedeniyle bazı tasarruf tedbirleri aldıklarını’’nı vurguladı.

 

Hemen her yıl fuar ve festival programında sanatçılara ödenen paralar tartışma ve çeşitli iddiaların konusu olur. Sanatçı paraları üzerinde yapılan yolsuzluklar zaman zaman ayyuka çıkar ama hiç bir belediye başkanı da bunları soruşturma zahmetine katlanmaz. Çünkü, fuarcılık şirketi çoğunlukla belediye yönetimlerinin kayıtdışı işlerine para aktarmak için kullanılan bir kaynaktır adeta. Bu nedenle, örneği Cemal Akın’da somutlaşan bir tutumla bu şirkete en mutemet adamlar genel müdür olarak atanır.

 

Bu nedenle, Fuarcılık şirketine atanacak müdür konusunda her zaman bir tartışma vardır ve bu tartışma bazen belediye başkanının boyunu da aşar: Ahmet Çakır yönetiminin 3 aydan bu yana Fuarcılık şirketine genel müdür atayamamasını buna güncel bir örnek olarak verebiliriz. Çünkü, AKP milletvekilleri ile Ahmet Çakır arasında henüz bir uzlaşmaya varılamamıştır Fuarcılık Şirketi için. Özellikle bir milletvekili eksenli olduğu ileri sürülen bir tartışma / güç mücadelesi henüz sonuçlanamadığı için Fuarcılık Şirketi’ne henüz müdür atayabilme iradesini gösterememiştir Ahmet Çakır.

 

Kimileri şirket müdürünü belediye başkanının değil, genel kurul sonrasında oluşturulan yönetim kurulunun belirlediğini söyleyebilir. Bu sadece kağıt üzerinde olan bir kuraldır ve asla uygulanmaz.

 

17. Fuar ve festival programına dönelim: Ahmet Çakır’ın  bu yılki programda tasarruf yapılacağını söylemesi de hikayedir. Çünkü, belediyede ve belediye dışındaki fuar lobisi her yıl harcanacak parayı belediye başkanından bağımsız olarak belirler ve bu rakama ulaşmak için adım adım ilerler. Çoğu zaman da başarı sağlar. Bu nedenle bu yıl yapılacak harcamaların da geçen yılın harcamalarından geri kalmayacağını ifade edelim.

 

Geçen yıl sanatçılara ödenen para  407 bin liradır, Ahmet Çakır yönetimini ilk festivalinde yani bu yıl da harcanacak para stopaj ve KDV ile  (artı eksi 20 bin olmak üzere) 500 bin liradır.

 

Başkan Çakır bu rakamı açıklamayarak tasarruf tedbiri uyguladığını ileri sürüyor. Halbuki bu durum gerçeklerle ve rakamlarla örtüşmüyor, tam tersine çelişiyor.

 

Öyle ise, Sayın Çakır şu rakamları açıklayın da nasıl bir tasarruf uyguladığınızı görelim. Şeffaflık lütfen…

 

 

 

Yazıişleri Müdürlüğü’ne İhale Yetkisi

 Belediye Başkanı Ahmet Çakır göreve geldikten 1 ay sonra bir İmza Yönergesi yayınladı.

 

Kurum içinde imza yetkisini düzenleyen imza yönergeleri hemen her kurumda düzenlenir ve bir bakıma kurum hiyerarşisini imza ekseninde tanzim eder.

 

Belediye Başkanı Çakır’ın imza yönergesini incelediğimizde en dikkat çekici unsurun Çakır’ın Yazı İşleri Müdürlüğü’ne ihale yapma yetkisi vermesi.

 

Yönergenin ilgili maddesi şöyle: ‘’ 4734 sayılı kamu ihale kanunu kapsamı dışındaki ihaleler ile ilgili olarak ihale sürecinde yapılan yazışmalar, (ilan davet yazıları vs.) üzerinde ihale kalmayan isteklilere ait geçici teminat iade yazıları, birimlere gönderilen ve mahkemelerce istenen ihale ve encümen karar suretlerinin tasdiki ve ilgili birimlere havalesi yazı işleri müdürlüğünce uygulanacaktır’’

 

Belediyelerde yazı işleri müdürlüklerinin görev ve çalışma yönetmelikleri genel olarak meclis sekretaryasını yürütmek, encümen işlemlerini yürütmek, belediyenin işçi ve memurlarının özlük işlemlerini hazırlamak, evrak ve posta hizmetlerini yürütmek ve benzeri işlemleri yürütmek olarak tanımlanır. Büyükşehir belediyelerinde Yazıişleri ve Kararlar Daire Başkanlığı gibi yapılanmalar içinde alt şube müdürlüğü olarak ihale işleri müdürlüğü bulunabiliyor. Ancak, il belediyelerinde yazı işleri müdürlüklerine ihale sürecini yönetme yetkisi verilmesi Malatya’da bir ilk ve bu ilkin anlamını çözümlemek gerekiyor.

 

Başkan Çakır’ın ihale süreci yönetme yetkisi verdiği Malatya Belediyesi Yazıişleri Müdürü 29 Mart seçimlerinde SP’den Kuluncak’ta belediye başkanı olmuş, seçimi kaybettikten sonra Malatya Belediyesi’ndeki kadrosuna dönmüştü.

 

 

Sümerpark mı, Yandaşpark mı ?

Sümerpark isimlendirme sorunu nedeniyle uzun süre gündemde kaldı. Şimdilerde ise parkın içindeki ticari alanların yandaşlara peşkeş çekildiği yönündeki iddialarla gündemde.

 

Örneğin park içindeki restoranın ihale mevzuatına aykırı biçimde eski MÜSİAD Şube Başkanına verildiği ve bu restoranda parkın orijinal projelerine aykırı biçimde tadilat yapıldığı iddiaları konuşuluyor günlerdir.

 

Restoran örneğine benzer şekilde parkın içindeki diğer bazı tesislerin de AKP ve Belediye Başkanı Ahmet Çakır’a yakın şahıslara verildiği ve peşkeş niteliğinde işlemlere imza atıldığı ileri sürülüyor.

 

Sümerpark içindeki sosyal ve ticari alanların Esenlik Ltd. Şirketi tarafından işletilmesi gerekirken, bu tesislerin yasadışı yollarla 3. şahıslara verilmesi Belediye Başkanı Ahmet Çakır tarafından yandaşlara çıkar sağlama araçlarından biri olarak kullanıldığı ifade ediliyor.

 

Bu arada Esenlik'le yapılan sözleşmenin 3. şahıslara devir için yeniden düzenlendiği iddia ediliyor.

 

Bir de, belediye şirketlerinin yönetim ve denetim kurullarındaki isimlere ödenen "huzur hakkı" diye bilinen paranın da bir memur aylığına denk gelecek şekilde arttırıldığını öğrendik. Yani şirket yöneticiliği de "kıyak iş" olmuş!

 

 

Valinin Önceliği!

Malatya’nın yeni valisi Mehmet Ulvi Saran’la ilgili “biyografisine dayalı” bir değerlendirmeyi, daha önce “Malatya’nın Valileri” başlıklı bir yazıda yapmıştık.

 

Malatya sorunlu bir il. Uzun vadede, orta vadede, kısa vadede çözülmesi gereken birçok sorunu var. En kısa vadede çözülmesi gereken bir sorun olarak; trafik başta olmak üzere birçok konuyu sayabiliriz. Bir de en acil çözümü gereken işler var. Bunların başında da Malatyaspor konusu geliyor.

 

Ancak, geçtiğimiz hafta iha’nın servis ettiği bir haberden öğreniyoruz ki; Malatya’nın yeni Valisi göreve başladıktan sonraki ilk iş olarak, Malatya’nın 25 yıla yakın süredir kullandığı, benimsediği, yine bir yarışma sonucu belirlenmiş amblemini ele almış. Yeni bir amblem belirlemek için toplantılara başlanmış. Aciliyeti nedir, nedendir? Nerden çıktı bu iş? Bir haftalık Valinin gördüğü en önemli sorun bu mu, daha doğrusu bu sorun mu?

 

En çok da, Ankara’da yaşandığı için gereksiz bir süre polemiğe yol açacak amblem konusunu bir yana bıraksa da sayın yeni vali, ilin kentin gerçek gündemine dönse. Mevzu mu arıyor? İşte Malatyaspor sorunu, dağ gibi ortada duruyor. Daha valinin ne yaptığını, ne düşündüğünü öğrenen yok!

 

Bir haftalık valinin gündemine, bu amblem konusunu başkalarının soktuğu daha ağırlıklı bir ihtimal. Eğer öyleyse, listesinin çok uzun olduğu tahminini de yapabiliriz!

 

İnşallah, sayın yeni vali 2 yıl önceki genel seçimlerdeki “AKP milletvekili aday adaylığı”nı, 2 yıl sonrası için “adaylığa dönüştürme” gayreti göstermez de, Malatya’nın huzuru bozulmaz!

 

Ama bu amblem işi, öyle bir işin ilk adımı gibi geliyor bize..

 

 

Kefili Belediye Başkanı!..

Ahmet Çakır’ın AKP’den belediye başkan adayı gösterilmesi sürecinde, bunun milletvekillerinin çabasıyla olduğu konuşuluyordu. Özellikle de Öznur Çalık, Ömer Faruk Öz ve İhsan Koca’nın tam, Mücahit Fındıklı ve Mehmet Şahin'in "kısmi" , Fuat Ölmeztoprak’ın da “birazcık” destekleriyle bu olmuştu, iddialara göre. Seçim sürecinde, “mağdur” konumuna düştüğü için eski belediye başkanı Cemal Akın bile çok rahat bir dönem geçirdi. Çakır’ın bütün icraatlarından adaylığını sağlayan milletvekillerinin sorumlu olacağı, bu nedenle milletvekillerinin de kadro başta olmak üzere tüm işlerinde Çakır’a müdahale edecekleri konuşuluyordu.

 

Tabi seçimden bu yana çok fazla bir zaman geçmediği için işler, projeler açısından bir değerlendirme yapmak mümkün değil.

 

İlk etapta yeni başkanın nasıl bir yol izleyeceği, tercihlerinin hangi yönde olacağına dair en belirgin gösterge, yaptığı atamalar olacaktı. Ve Ahmet Çakır, bize göre de bir-iki atama dışında “çok radikal” diye nitelendirilebilecek atamalar yaptı. Cemal Akın döneminde belediyeye getirilen ve görev yaptığı kısa süre içerisinde müdahale ettiği her konu tartışılan biri, Çakır tarafından birkaç makam birden terfi ettirilerek önemli bir konuma getirildi. Bizim de geçmişteki bazı haberlerimize ve yorumlarımıza konu olan bu şahıs ve diğer bazı atamalarla ilgili eleştirilerden nasibini alan milletvekillerinden biriyle konuşurken, “Kesinlikle bu atamalarla bizim ilgimiz yok. Hepsi Ahmet Beyin kendi tasarrufu” sözlerini duyduk. Özellikle bizim  bazı icraatlarının detayını bildiğimiz o ismi sorduğumuzda, “Ahmet bey her şeyine kefilim dedi.” yanıtını aldık.

 

Bahsettiğimiz “jet terfi”li belediye memurunun, Çakır döneminde yaptığı ilk icraatın, yönettiği, küçücük meblağlı olan ve de çok tartışılan bir ihalenin yerel gazetelere manşet olduğunu ve nedense kimseyi de şaşırtmadığını belirtelim. Bu atama ve icraatlarıyla ilgili muhatap anlaşıldığı kadarıyla sadece ve sadece Ahmet Çakır. Kefil de olduğuna göre o zatın “yaptığı ve yapamadığı” her şeyden o sorumlu. Bunu şimdiden belirtelim de, Çakır daha sonra fatura zamanı geldiğinde serzenişte bulunmasın!

 

Yine, belediye ve şirketlerindeki bazı görevlendirmelerin de usul açısından çok konuşulduğunu belirtelim. Örneğin, belediyenin ihale verdiği bir şirketinin yönetiminin başına, belediyenin ihale işleriyle alakalı, “tecrübeli (!)” o zat getirilmiş. Şirketin genel müdür vekili de, belediyenin yine alış-verişlerinden sorumlu birime atanan bir daire müdürü. Enteresan bir eşleşme olduğu, tek müşterisi belediye olan bu şirketin belediyeyle ilişkilerinin nasıl bir yasal kalıba sığacağı konuşuluyor!

 

Belediye ve kadrolaşmadan bahsetmişken.. Cemal Akın’ın, düz memur iken birini son günlerinde süratle ve “kanuna karşı hile” yaparak terfi ettirdiği, müdür yaptığı iki ismin, Belediye Başkanı Ahmet Çakır’la katıldıkları bir toplantıda, eskiden (Akın döneminden) yakınıp, Çakır’a sevgilerini ve muhabbetlerini dile getirme gayretlerini öğrendik.. Yeteneklerinizle değil de, sadece birilerinin kollamasıyla hak etmediğiniz bir yere gelirseniz, orada kalabilmek için yine birilerine ihtiyaç duyarsınız. O da yeni güç sahibidir. Anlaşılan Malatya belediyesinde yaşanan da o!

 

 

Malatyaspor Sona Doğru!..

Malatyaspor, 2.5 sezonu Haşim Karadağ’ın başkanlıklarındaki yönetimlerde geçen 3 sezon sonunda Bank Asya 1. Liginden de düştü. İlhan Kavuk’un başkanlığındaki yönetimin görev yaptığı yarım sezonda yapılanlar da, Malatyaspor’u bir sezon daha 1. ligde tutabilmişti. Karadağ, Malatyaspor tarihinin gördüğü en kötü yönetim davranışlarıyla, tercihleriyle, harcamalarıyla, kararlarıyla takımı 2. lige düşürdü. Bir daha Malatyaspor kulübünün kapısının önünden dahi geçirilmemesi gereken Karadağ, bunca yaptıklarından sonra hala “alacaklı olduğu iddiası” nedeniyle kulübün zorunlu gündem maddelerinden biri olduğu için, muhatap alınmak durumunda ve bu nedenle bizce “hiçbir kıymeti” olmayan laflarıyla bazı yayınlarda yer bulabiliyor.

 

Ancak şu anda önemli olan Malatyaspor’un içerisinde olduğu durum. Takımın ligden düşmesinin ardından oluşturulan “ara yönetim”, birkaç hafta sonra yaptığı kongrede, Hikmet Tanrıverdi başkanlığındaki bir yönetim kadrosunu, listedekilerin tamamının gıyabında işbaşına getirdi.  Takım döneminde süper ligden düştüğü için, daha sonra ağır saldırılara ve hakaretlere uğrayan, bu sırada Malatya kamuoyunun pek de sahip çıkmadığı Tanrıverdi, yeniden umut olarak görülüp, gıyabında işbaşına getirilince, Malatya’ya gelip bize göre “Malatya ile hesaplaştı”, kendisine saldırılar olduğu dönemde söyleyip de duyuramadıklarını, bu vesileyle bir kez daha söyledi ve görevi kabul etmeyeceğini belirterek, ayrıldı. Ancak, giderken Malatyaspor’da görev almasa da görev alacaklara tam destek vereceğini, yönetim dışında bir icra kurulu oluşturulması halinde onun başında bulunabileceğini, ancak “şimdilik” yönetimde görev almasının söz konusu olamayacağını söyledi. Kendisine işi yıkmak isteyen milletvekillerini de işaret eden Tanrıverdi, bu milletvekillerinden birinin kulüp başkanlığını üstlenmesi halinde, yine her türlü desteği vereceği vaadinde bulundu. Milletvekillerinden henüz bir ses çıkmadı.

 

Ayrıca Tanrıverdi’nin yanı sıra, o yönetim listesinin asıl ve yedek kadrosundaki tüm isimlerin, bilgileri ve onayları dışında yönetime seçildiklerini, bu nedenle görevi istemediklerini belirten dilekçelerle kulübe başvurduğunu öğrendik. Bu dilekçeler İl Dernekler Müdürlüğü’ne bu hafta içerisinde ulaştırılacak ve muhtemelen yeni bir kayyum dönemi başlayacak.

 

Malatyaspor’la birlikte 2. ligde mücadele edecek takımların şimdiden transferlerini tamamladıklarını ya da tamamlamak üzere olduklarını, bazılarının lig hazırlıklarına başladıklarını öğreniyoruz. Malatyaspor’un ise daha ne olacağı belli değil!

 

Bu bölümdeki bir başka yazıda bahsettiğimiz gibi Valinin gündeminin ilk sırasında Malatyaspor yok. Belediye Başkanı ise sanki hiç bulaşmama taraftarı. Sadece klasik destek sözleri söylüyor, başka bir sorumluluk üstlenmiyor. Ve Malatyaspor, sonu karanlık bir döneme doğru hızla ilerliyor.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız