SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Neler Oluyor? (82)

A- A+ PAYLAŞ

İmardan Ne Çıkacak?!..

Malatya Belediyesi’nin imarla ilgili faaliyetlerini mercek altına almak zorunda bırakan bir “kaza” yaşandı!

 

Buna kaza diyoruz, çünkü İmar Müdürlüğü arşivlerinin kapatılması ve doğru bir yerden ve yöntemle başlatılmamış olan soruşturma girişiminin, çok da istekle yapılmadığını düşünüyoruz.

 

Çünkü ciddi olmayan birçok şey gözlüyoruz.

 

Malatya Belediyesi’nin, imar ve bu işle alakalı birimleriyle ve de bazı görevlilerinin durumu, son 15-20 yıldır ciddi anlamda tartışılıyordu. Kendisi ya da yakınları zenginleşenler mi, yasak olmasına rağmen hiç kimseden çekinmeden müteahhitlik yapan mı? Ne derseniz vardı.

 

Çok önemli rantların elde edilebileceği kararlar ve uygulamalarla ilgili bu birimde, “kazaen” başlayan soruşturmayı bir ele alalım.

 

Bu soruşturmanın, hangi somut olayla ilgili olarak başlatıldığını bilen yok. Ama, İmar Komisyonu’nun kendi arasındaki bir anlaşmazlığının ardından basına sızan bir bilgi ve bir basın mensubunun bizzat gidip gözlediği şekilde, İmar Müdürlüğü arşivine el konulmuş ve kapısının da mühürlenmiş olduğu kamuoyuna sızdı. Bu basın mensubunun, kapısında bir zabıta memurunun da görevlendirilmiş olduğunu gözlediği ilk aşama ilginçti. Niye, bir yolsuzluk iddiası ya da şüphesi ortaya çıkınca, hemen devletin soruşturmada, araştırmada uzman birimleri devreye sokulmadı? Savcılık ve dolayısıyla polis niye konuya hemen el atmadı? Soruşturmanın, geçen dönemde de bu dönemde de, özellikle ek yoğunluk verilmesi kararlarıyla ilgili işlemleri yapan ve de savunan bazı imar komisyonu üyeleriyle yapılması ne kadar adil ve gerçekçi?

 

Anlaşıldığı kadarıyla, işin esasında haksız yoğunluk ve ek yoğunluk konusu var.İşin ilginç yanı soruşturmayı yaptığını söyleyenlerden biri de, bunu en çok savunanlardan bir üye!..

 

Bu soruşturmadan hiçbir sonuç çıkmayacağı, kamuoyunda ciddi ciddi konuşuluyor. Bu imar konusunda, gerek iddiaların hedefi olan bir mimar başta olmak üzere bazı mimarlar, gerek belediyenin siyasi ve idari kadrosundaki kimi isimler birer “kara kutu”. Çok şey bildiklerini, ancak bu aşamada hiçbir şey söylemeyeceklerini biliyoruz. Ancak, soruşturmada işin ucu somut olarak bu taraflardan birine uzanırsa, o tarafın karşı taraf için de çok ciddi iddialarda bulunacağını, bunların önemli bilgiler içerdiğini düşünüyoruz.

 

Nitekim, iç bünyede yapılmak istenen soruşturma ortaya çıkıp da, kamuoyuna “suya tirit” açıklamalar yapıldığı dönemde, muhtemel hedef olan bazı çevrelerin, belediyenin siyasi kadrosundaki bazı önemli isimleri hedef alan karşı suçlamalarla ortaya çıktıklarını, bazı bilgileri servis ettiklerini gözlüyoruz.

 

Bu belediyenin, iki dönemdir AKP’li başkanlar tarafından yönetildiği akıldan çıkarılmamalı. Geçmiş dönemin AKP’li başkanının uygulamalarına yönelik iddialar ortaya atılırken, mevcut belediye başkanının da, o dönemde, bu işlerle şöyle ya da böyle bir şekilde irtibatlandırılabileceği AKP’nin il başkanı olduğunu unutmamak lazım. Siyasi boyut varsa ve ciddi bir soruşturma yapılırsa, bu, sadece belediye ile sınırlı kalmaz, partili birçok ismi de kapsar, deniyor.

 

Tüm bunların ardından, kamuoyuna sızdığı kadarıyla, çok önemli usulsüzlükler ve yolsuzluklar yapıldığı, belgelerin tahrif edilerek çok önemli miktarlarda rant ve çıkar sağlandığı, bazı isimler ve yerler örnek gösterilerek, buna dair olayların saptandığı konuların örtbas edilme ihtimalinin daha yüksek olduğu konuşuluyor.

 

Bir küçük inşaatın ruhsatının bile 15-20 günde çıktığı belediye imar dairesinde, kentin çok tartışılan ve üzerinde spekülasyonlar yapılan projelerine 1-2 gün içerisinde “çok acele” ruhsatlar düzenlenmiş ise, orada çok şey var demektir de..

 

Bakalım, kim ne kadarını ortaya çıkaracak ya da çıkaramayacak, hep birlikte göreceğiz!..

 

 

TÖTM’de Durum Acil!..

Turgut Özal Tıp Merkezi, İnönü Üniversitesi’nin vitrinidir bize göre. Üniversitenin  vatandaşla direkt ilişki kurduğu, hizmetinin özelliği nedeniyle her zaman vatandaşın gözünün üzerinde olduğu bir kurum.

 

Üniversitenin rektörünün değişmesinden sonra, rektör seçimi sırasında yapılan ittifaklar doğrultusundaki “kontenjan” görevlendirmeler Tıp Merkezi’ni de kapsadı.

 

Geçmişte birilerinin, “Sağlık Ocağı gibi” diye aşağıladığı bu kurum; oluşturulan İnme Merkezi, Yanık Ünitesi vs. gibi birimlere rağmen, “işletme” açısından ciddi sorunlar yaşıyor. Başta “tıbbi malzeme tedarik” konusu olmak üzere temizlik, düzen, disiplin açısından göze çarpan ciddi bir gerileme var.

 

Üniversitenin veteriner kökenli rektörünün, üniversite bünyesindeki bu önemli birimde, bir önceki rektör gibi çok etkili ve otoriter olduğunu söylemek mümkün değil. Aynı şey, dekan için de geçerli. Tıp Merkezi’nin başhekimliği ve yönetim birimleri ile dekanlık arasında ciddi bir iletişim problemi, daha iyi işletme konusunda bir sorun olduğu ortada.

 

Tıp Fakültesi Dekanı, kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim. Yapmak istedikleri ve iyi nyeti biliniyor, ama özellikle hastanenin işletmesi konusunda çok da etkili olduğunu söylemek zor.

 

Bu merkezin işletilmesi ile ilgili olarak “istekli, arzulu, iddialı, idealist” bir hastane yönetimi eksikliği olduğu her geçen gün çok daha net bir şekilde ortaya çıkıyor.

 

Sayın rektör, kendisini ve performansını da ciddi anlamda tartışılır hale getiren bu merkezle ilgili sorunların bir an önce ortadan kaldırılması için çaba göstermeli.

 

Yoksa.. Tıp Merkezi, orada tek tek birçok hekimin önemli başarılar ortaya koymaları, iddialı çalışmalarına rağmen, sıradanlığa doğru hızla ilerliyor. Haberiniz olsun.

 

Bu arada, sorun paraysa.. Orada da iş AKP’nin 6 milletvekiline düşüyor. Hazır Başbakan da geliyor, programında üniversite özellikle de TÖTM ağırlıklı açılışlar var. Her şey, para istemek için çok uygun.. Bakalım, ne yapabilecekler?

 

 

Cemal Akın’ın Tunceli Arayışı

Siyaset kurdu Süleyman Demirel ‘Siyaset virüs gibidir. Sen bıraksan da o seni bırakmaz’ der. Demirel’i bu konuda haklı çıkaran çok sayıda siyasetçi var Türkiye’de. ‘Mezara kadar siyaset’ anlayışı ile hareket eden bu tip siyasetçiler, zaman, zemin ayrımı yapmadan her daim siyaset sahnesinde yer almak isterler. Siyaset onlar için ülkeye ve insanlara hizmet aracı olmaktan çıkmış, artık bir yaşam tarzı olmuştur. Onsuz yaşayamaz, varlıklarını siyaset sahnesindeki varlıkları ile ölçerler. Onlar için en büyük korku siyaseten emekli olmak, herhangi bir makamda oturamamaktır. Makamla var olur, makamsızlıkla yok olurlar. Bu yüzden hep siyaset sahnesinde olmak ve kuyruğu dik tutmak zorunda hissederler kendilerini. Bu tip siyasiler çoktur ve her daim karşımıza çıkarlar. Türkiye geneli ya da Malatya özeli. Hiç fark etmez.

 

Alın size güncel bir örnek: Eski belediye başkanlarından Cemal Akın. O kendisinin Malatya için vazgeçilmez bir siyasetçi olduğu varsayımından hareketle olsa gerek, partisinin 29 Mart 2009 seçimlerinde kendisini yeniden aday göstermemesinin acısını bir süre yaşadıktan sonra yeniden kolları sıvadı. Önce Ekim ayı içinde yapılan AKP Büyük Kongresi’nde MKYK üyeliğine seçilmek için aylarca kulis yaptı, başarısız oldu. Başbakan Erdoğan’ın bizzat hazırladığı ve kongrenin mecburen onayladığı 50 kişilik MKYK listesinin kıyısından köşesinden bile geçemedi.

 

MKYK mücadelesinin verdiği hüzünle Malatya’ya dönen Akın, geçtiğimiz günlerde ise Tunceli’deydi. Rivayet o ki, başbakandan göremediği şefkatin yerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün himayesini ikame etmek istiyordu. Tunceli’ye giderek Cumhurbaşkanı Gül’ün elini sıktığı yüzlerce kişi arasına girdi ve birkaç dakikalığına da olsa kendisini devletin tepesine gösterme şansı yakaladı. Hem ziyaret hem ticaret. Başbakan kongre sürecinde yüz vermiyor olabilirdi, ama belediye başkanlığı döneminde adını Sümerpark’a verdiği Abdullah Gül’ü vardı. Ne de olsa milletvekili genel seçimlerine şunun şurasında 1.5 yıl vardı ve Abdullah Gül Çankaya’da da olsa hala AKP’de bir hayli etkiliydi…

 

Niyazî-i Mısri Paneli’nde Şık Olmayan Tutum

Hazır Cemal Akın’a dair yazmışken yine onunla devam edelim. Bu defa Cemal Akın’a yapılan bir ayıptan bahsedeceğiz. Malatya Belediyesi 23 Ekim’de ‘Niyazî-i Mısri İle Buluşma’ başlıklı bir panel düzenledi. Panele Malatya Valisi Ulvi Saran, Belediye Başkanı Ahmet Çakır’ın yanı sıra eski başkan Cemal Akın da katıldı.

 

Malatya Belediyesi’nin konuyla ilgili basın bülteninde ise Cemal Akın’ın da paneli izlediğine dair tek kelime yer almadı. Ayrıca, fotoğraflarda Cemal Akın’ın görüntüsü olmasın diye de paneli takip eden protokol ve izleyici bölümünden fotoğraf servis edilmedi. Halbuki bugüne kadar, özellikle Malatya Belediyesi’nin faaliyetlerine katılan eski başkanlar hiçbir zaman yok sayılmadı ve basın bültenlerindeki bilginin yanı sıra fotoğrafları da servis edilerek kamuoyuna duyuruldu. Bu bir gelenek ve her ne kadar eleştiriliyor olsalar da bu kentin eski yöneticilerine gösterilmesi gereken asgari nezaketi içeren bir teamül.

 

Bu konuda elbette Belediye Başkanı Ahmet Çakır’ı suçlamak adil bir davranış olmaz, eminiz, onun böyle bir nezaketsizlikten haberi bile yoktur. Ancak, Çakır’ın, kendisinden kaynaklanmayan yanlışlar yüzünden zor ve hoş olmayan duruma düşürülmesinin hesabını da birilerinden sorması gerekiyor diye düşünüyoruz.

 

Çevreyolunda Alt Geçit Rezaleti

On yıllar önce, teknolojik olanaklar bugünün çok ama çok gerisinde, ekonomik durumlar bugünle kıyaslanamaz ölçüde fakirliği işaret ederken, hadi tam tarihini de söyleyelim 1930’da temeli atılan Kömürhan Köprüsü 2 yılda yapıldı ve 1932’de hizmete girdi. 1970’li yılların zor zamanlarında 20 Şubat 1970’de temeli atılan Boğaziçi Köprüsü 3 yılda tamamlandı ve 1973’de trafiğe açıldı.

 

Yıl: 2009. Yer: Malatya. Kömürhan Köprüsü’nden sonra 79 yıl, Boğaziçi Köprüsü’nden sonra 39 yıl yaşamışız. Teknolojinin gelişim hızı için kullanılan niteleme ‘başdöndürücü’. Ekonomik verilerde kullanılan rakamlar milyar dolarlarla ifade ediliyor. Ama, 79 yıl ve 39 yıl öncesinin iş ahlakına, disiplinine, kamu yönetimindeki ciddiyetine sahip değiliz. Çünkü, Ankara’da 40 bilemedin 70 günde yapılan bir alt geçit için Malatya’da 1 yıl çile çekmek zorunda bırakılıyor Malatya halkı.

 

Adliye kavşağından Emeksiz kavşağına uzanan alanda Nisan 2009’da başlayan çalışmalar Çevreyolunda tam bir keşmekeş ve trafik kaosu yarattı, trafik güvenliği alt üst oldu, çok sayıda trafik kazası yaşandı, hemen her gün onlarca sürücü kavganın eşiğine geldi. Kentin görüntüsü balçık tarlasına dönüştürüldü, çevreyolu altında yaşayan insanlar evlerine giderken çamura bulanmadan evlerine ulaşmayı bir şans saydı.

 

Bütün bunların tuzu-biberi olarak da yüklenici firmanın keyfi tutumu ile alt geçit inşaatına en az 5 ay mola verildi ve çevre yolunun durumu kaderine terk edildi. Yolun şehir merkezine paralel 2 km.lik bölümünde her biri 2’şer metre yükseklikte toprak tepeleri (hafriyat) uzayıp gidiyor yol boyunca. İnsanlar bu tepelerin üzerinden atlayarak bir şeride geçiyor, o şeritten ortadaki toprak tepesinin üzerinden atlıyor, oradan da karşı kaldırıma geçmek için 3. toprak tepeyi atlıyor.

 

Yani Adliye Kavşağı’nda karşıdan karşıya geçmek için üstün yetenekli bir atlet performansı göstermeniz, ayrıca vızır vızır geçen araçların altında kalmamak için de dikkat dağılmasını önleyecek psikolojiye sahip olmanız gerekiyor. Hele yağmur da yağmış ve o yol boyunca uzayıp giden o toprak tepeleri balçığa dönüşmüşse vay halinize… İşte, özellikle bölünmüş yol çalışmaları ile karayollarına yaptığı yatırımlarla övünen AKP Milletvekilleri, işte Malatya… Yorum okuyucunun.

 

 

361 Kişilik İhale Neyin Nesi

Malatya Belediyesi geçtiğimiz ay temizlik ve çöp toplama işi için bir ihale düzenlemiş, ihale, reddedilmeyen birçok iddiaya kaynaklık eden gelişmeler sonucunda sudan sebeplerle iptal edilmişti. 460 kişi kapasite ile yapılması öngörülen temizlik işi ihalesinin iptal edilmesinden kısa bir süre sonra bu defa 361 kişi kapasiteli, ancak çerçevesi tam belirlenmemiş, iş tanımı yapılmamış bir içerikle yeni bir ihale düzenledi Malatya Belediyesi. ‘Belediye Birimlerinde Çalıştırılmak Üzere Destek Personel Hizmeti Alımı İşi’ olarak tanımlanan işin adı, her tür yoruma imkan sağlayacak şekilde ucu açık tutulmuş. 361 yeni işçi alma anlamına gelen ihale, ilk defa muğlak bir ifade ve tanımlama ile düzenleniyor. Başta Fuarcılık A.Ş. olmak üzere zaten şişirilmiş kadrolara sahip olan belediye şirketleri üzerinden rahatlıkla yapılabilecek işler için yeni bir ihale açarak 361 kişilik yeni kadro oluşturmak beraberinde çeşitli soruları da getiriyor. 1- Şirketler partizanca tutum ve seçim kazanma kaygısı ile tıka basa doldurulmuş iken, ihalede işin adı olarak gösterilen ‘destek personel hizmeti’ mevcut personel ile neden gerçekleştirilmiyor. 2- Bu ihale ile seçim döneminde işe alınma sözü verilen kişilerin işe alınması mı sağlanmış olacaktır. 3- Bu ihale Malatya Belediyesi’nde vasıfsız personel stokunu artırmaktan başka hangi işe yarayacaktır? 4- Bu ihale ile alınan personel, temizlik işi ihalesindeki personel yerine mi ikame edilecektir? Başta 1. soru olmak üzere bu ve benzeri sorular cevap bekliyor.

 

 

Henüz Geç Değilken..

Mevcut Devlet ve eski SSK hastanelerinin “çok değerli” yerlerinin devri karşılığında TOKİ’ye yaptırılacak olan 640 yataklı hastanenin Şeker Fabrikası arazisi içerisinde inşa edilmesi projesine tepkiler, şehrin geleceğine dair “sorumluluk” hisseden herkesten geliyor. Ama, böylesine bir tesisin yer tespiti konusunda en az ehil denebilecek mesleklere mensup kimi siyasiler, hastanenin burada yapılması için ısrarda kararlılar.

 

Malatya’nın Valilik binası çevresine yoğunlaşmış kent merkezinin dağıtılması, yeni merkezler oluşturulması gerektiği yolundaki söylemler, “bilimsel” ya da “mesleki” nitelikli toplantılarda sık sık gündeme getirilmesine karşın, “hasbelkader” Malatya’yı planlama yetkisini üstlenmiş olanların  aynı duyarlılıkta olduğunu söylemek zor.

 

Geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan Malatya Park Alışveriş Merkezi’nin ve yeni belediye binasının yarattığı trafiğin şimdiden alt üst ettiği kentin batısındaki trafik keşmekeşi, Şeker Fabrikası arazisine bir de hastane inşasıyla iyice katlanacak, içinden çıkılamaz hale gelecek. Bu şimdiden çok net biçimde gözükmesine karşın, bir milletvekilinin çok açık ve net karşı tepkisine rağmen, sesini çıkarmayan ya da destek veren milletvekillerinin Malatya’daki tepkilerin, tartışmaların Ankara’ya yansımasını engelliyor olmasından kaynaklansa gerek, adım adım, o bölgeyi kilitleyecek proje yürütülüyor. Malatya Belediyesi’ni yönetenlerin de, o bölgede hastane inşasına karşı olduklarını işitiyoruz da, nedense çok net bir duruşları ve tepkileri yok.

 

İşte Malatya’nın geleceği böyle düğümleniyor.

 

Beylerderesi mevkiinde Şoför Er Eğitim Alayı’nın kapatılmasından sonra buraya taşınan diğer askeri birlik, aynı kapasitede olmadığından, o arazinin çok küçük bir bölümünü kullanabiliyor. Eğer doğru düzgün ve bilimsel kriterlerle bir planlama yapılabilecek olsa, en iyisi, en doğrusu, askeriyeden bu alanın alınması ve burada yeni bir kent planlaması yapılması. Hastane dahil birçok projeyi de kapsayacak bir planlama.

 

Ama bunun için emek lazım, çaba lazım, ter lazım, en önemlisi de iyi niyet ve Malatya'nın ortak çıkarlarını kollamayı kendine görev edinen bir anlayış lazım. Bu da bizim siyasilere göre değil galiba.

 

Muhtemelen görevleri bittikten sonra belki de Malatya’ya gelmeyecekler ama, Malatya’nın geleceğini karartacak kararları, günlük politikaları gereği almaktan kendilerini de alıkoyamıyorlar!.

 

Bu arada, 12 firmanın katıldığı, 130 milyon 998 bin lira maliyetli olduğu hesaplanan TOKİ hastane ihalesinde,  80 milyon 179 bin lira ile en düşük teklifi veren “Malatyalı” orijinli firmanın ihaleyi almış olduğunu da belirtelim.

 

 

Malatyaspor’da Vaziyet

Malatyaspor, sezon başında taraftarının “ne işimiz var, bizim burada?” diye kabullenemediği 2.ligden de (eski hesaba göre 3. lig!) gitmeye aday. Durumu hiç de iyi değil. 12 maçta, sadece 4 gol atabilmiş, ligin en alt sıralarına adeta demirlemiş.

 

Yaşadığı olaylar, denenen yönetimler, fiyaskolar, hayal kırıklıkları.. İşte son durum, mevcut durum.

 

Federasyona tahsilat için başvurup sıraya giren alacaklılarının borçları ödenemediği için takviye edilemeyen, ancak elinde kalanlarla yola devam etmek zorunda kalan, yine de bu kadrodaki “tecrübeli” denilen bazı isimlerine umut bağlayan, gerçekte 2. lig mücadelesini bile götürmekten aciz olduğu ortaya çıkan bir takım. 1. ligde iken kadroya giremedikleri için kaliteleri pek bilinmeyen, ancak iyi oldukları varsayılan “Malatyalı” gençlerinin de, 2. ligde bulabildikleri kadro şansını hiçbir şekilde değerlendiremedikleri, “hava-civaymışlar” ve “Bunlardan Malatyaspor futbolcusu olmaz” dedirten performanslarıyla da ayrı bir hayal kırıklığı yarattıkları bir takım..

 

Belediye katkısıyla işleri yürütmeye çalışan, her gün bir başka problemi çözmeye çalışan çaresiz bir yönetim.. Umut vermekten çok uzak, şartların ortaya çıkardığı bir yönetim..

 

“Benim için hepsi aynı. Ben aynı mesafede durmak zorunda bir kamu görevlisiyim” mesajı veren, dolayısıyla “Benden size umut yok” diyerek, Malatyaspor’la Çarmuzuspor’un kendi nezdinde bir farkı olmadığını söyleyen il yöneticileri. Halihazırda verdiği miktarda parayı en başta vermediği için, “umut” olabilecek yeni yönetimlerin oluşturulmasına engel olmuş ve şimdi de, “İşte verdik ya!..” diyerek, para desteğiyle her şeyi yaptıklarını düşünen bir belediye yönetimi..

 

Olay, biraz soğuduğunda, Malatyaspor’u hemen gündemlerinden çıkarıveren, “günlük görüntülü” siyasiler..

 

Ve bağıra çağıra gelmekte olan bir acı son..

 

İşte Malatyaspor’da vaziyet..

 

Bu kent, bir küme daha düşecek ki; gerçek klasmanımız da, yöneticisiyle, idarecisiyle, siyasisiyle, duyarsız kamuoyuyla  bu mu ne?

 

Sanki de, Malatya'nın göstergesi bu takım!

 

 

 Kısa… Kısa… Kısa…

 

*-Belediye Başkanı Ahmet Çakır ve yönetiminin, Cemal Akın ve Doğalgaz Şirketi kaynaklı ‘Doğalgaz Skandalı’nın ciddiyetini henüz kavrayamadığını, belediyenin geçmiş yıllarda milyonlarca TL olduğu ifade edilen kayıplarını çok düşük rakamlarla kapatma eğiliminde olduğunu…

 

*-Memur-Sen Malatya İl Temsilcisi Şahin Kayaduman’ın AKP Malatya İl Örgütü’nün geçtiğimiz ay yapılan Danışma Meclisi toplantısında yer almasının sendika-siyaset bütünleşmesi şeklindeki görüntülere neden olduğu ve sendikal duruşa zarar verdiği yönünde yorumlar yapıldığını…

 

*-AKP Malatya İl Örgütü’nün bugünlerde finansal sıkıntı içine girdiğinin konuşulduğunu, yaşanan parasal sıkıntı nedeniyle kimi kuruluşlardan yardım istenildiği, ancak olumsuz cevap alındığının kamuoyunda dile getirildiğini…

 

*-Malatya Belediyesi'nin Kent Bilgi Sistemi kurmak için düzenleyeceği ihale için AKP ve belediye yönetimine yakın bazı şirketlerin şimdiden kulis yapmaya başladığı, ihale şartnamesinin bazı şirketleri işaret edecek şekilde hazırlanmaya başlanıldığının konuşulduğunu…

 

*-Yaygın Beldesi sakinlerinin son yıllarda yaşanan sulama suyu sıkıntısının giderilmesi konusunda yardım talep etmek üzere Ankara’da AKP Genel Başkan Yardımcısı Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ile görüşmesinin ‘Köylülerin AKP Malatya milletvekillerinden umudu kesmesi’ şeklinde yorumlandığını…

 

*-Son günlerdeki yağışlarla birlikte, şehir içmesuyunun klorlandığını ve zaman zaman klor miktarının “demlenen bir çayı dahi içirtemeyecek” oranda olduğunu, bu durumun şebekede olası “pis su” karışımı tehdidinin sürdüğünü gösterdiğini, ayrıca Malatya’nın bu klorlama ve içmesuyu dağıtım sistemi ile şebekenin tamamen otomatik olarak işletilmesini sağlayacak “Skada” projesinin ne zaman gündeme getirileceğinin merak edildiğini…

 

*-MOBESE kameralarının, belirli saatlerde özellikle trafik sinyalizasyon sistemi ile kavşaklardaki trafik düzeninin sağlanması için denetim amacıyla kullanıldığını, Emniyet Müdürlüğü’nün bu yöntemle yapılan denetimler ve cezalandırmalarla ilgili haftalık bültenler yayınladığını, özellikle eski belediye binası yanındaki Fuzuli girişinde belediye otobüslerinin, hem sinyalizasyon sistemini ihlal eden hem de kavşak güvenliğine tehdit oluşturan eylemlerinin bu bültenlerde yeralıp almadığının merak konusu olduğunu..

 

*-Mimarına uluslar arası ödül kazandıran Malatya Belediye binasının İnönü Caddesi’ne olan cephesinde, hemen orta yerde, türlü çeşitli reklam afişlerinin asıldığı, zaman zaman “bu da ne?” dedirten reklam mesajları nedeniyle dikkat çeken reklam panosunun niye bulunduğunun merak edildiğini, belediye binasının dış görüntüsünün bütünlüğüne de yakışmayan bir detay oluşturan bu panonun belediye ön görünümüne ne katkı sağladığının anlaşılamadığını..

 

*-Malatya’da gerek şehir içi, gerekse şehirlerarası yollarda tahribat, onarım vs. gibi nedenlerle oluşan “elverişsiz” durumlara karşı sürücüleri uyaracak, yönlendirecek trafik levhalarıyla ilgili olarak hiçbir duyarlılık görülmediğini, Çöşnük kavşağından İnönü Üniversitesi’ne doğru olan yol yapımı nedeniyle trafiğin akıtıldığı yolun da bu eksiklik nedeniyle sık sık kazalara neden olduğunu, bunun sorumlusu olan kuruluşların duyarsızlığının eleştirilere yol açtığını,

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız