SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Neler Oluyor? (84)

A- A+ PAYLAŞ

Bir Yanlış, Bir Yanlış Daha!..

Zaman zaman öyle şeyler yaşıyoruz ki, bu olayların bağlandığı makam ve mevkiler açısından, endişeye düşmemek mümkün değil!.

 

Konu hiç de gündemde değilken, geçtiğimiz günlerde malatyahaber.com’un elektronik posta adresine Çevre ve Orman Bakanlığı Basın Müşavirliği’nden bir bülten gönderilerek, Malatya’daki ağaçlandırma çalışmaları hakkında bilgi veriliyordu. Bakan Veysel Eroğlu’nun da mesajına yer verildiği için, bakanın bilgisinin de bulunduğu anlaşılan bültenin bir yerinde, Beydağı’nda sürdürülen ağaçlandırma çalışmalarıyla Valiliğin ilgisinin bulunmadığına ilişkin cümle yeraldı.

 

Başbakanın, tüm bakanların, yürütmenin, kısaca merkezi yönetimin ildeki en üst düzey temsilcisi, projelerinin uygulama koordinatörü olan Valinin bakanlığın bir projesiyle ilgisinin olmadığının özellikle vurgulanması, bunun Malatya Valisi Ulvi Saran’la sorunu olan siyasilerden kaynaklandığını akla getirdi. O siyasiler ki, bakanı bu garip açıklamaya zorlayabilecek güçtelerdi, demek!. Tabi milletvekilleri akla geldi. Özellikle de Validen pek hazzetmediğini bildiğimiz bir AKP Milletvekili. CHP Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu bu garip durumu, ilgili bakana sorup yanıt istedi ama, yanıt alabileceğini sanmıyoruz.

 

Ancak, bakanlığın, aslında Valinin en çok emek verdiği projelerden biri olan Beydağı Ağaçlandırması projesi ile ilişkisinin  olmadığına dair ilginç açıklamasından iki gün sonra, bir başka gariplik karşı girişim olarak geldi.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Malatya’daki erozyon kontrolü, yani ağaçlandırma çalışmaları nedeniyle Malatya Valisi Ulvi Saran’a teşekkürünü ifade ettiği başarı belgesi ortaya çıktı ve Valilik makamında düzenlenen bir törenle, maiyetindeki Çevre ve Orman Müdürü tarafından, Valiye verildi. Görüntü, Valinin herhangi bir açıklamaya gerek duymadan, bakanlığın açıklamasına bu belge ve veriliş töreniyle yanıt vermeyi hedeflediği şeklindeydi. Tabi, bu da en az Çevre ve Orman Bakanlığı’nın Vali’yi dışlayan açıklaması kadar garip bir durumdu.

 

2007 genel seçimleri öncesinde AKP’den Trabzon aday adayı olduğu bilinen, ancak sıralamada yer almayınca yeniden memuriyete dönüp, iki yıl sonra da Malatya Valiliği görevine atanan Ulvi Saran’ın, aday adayı olduğu partiyle organik bağını sürdürme çabasını ortaya koyan bazı hassasiyetleri gözlemleniyor. Valinin Malatya’daki görevi süresince, bazı konularda AKP milletvekillerini devre dışında tutan tavrı, 2011 seçimlerinde de aday olup olmayacağı yolundaki bir soruya “6 ay sonra görürsünüz!” şeklinde muğlak bir yanıt vermesi, siyasete girip girmeyeceği konusunda net bir yanıtının olmaması, Malatya’yı bir başkasının siyasi yükselme alanı yapma endişesi taşıyanları sinirlendirdi galiba.

 

Ve sanki, sırada Vali’den sonra, özellikle bir milletvekiline çok yakın olup, diğerlerine mesafeli olduğu gözlenen rektör var gibi!..

 

 

Malatyalı Meselesi..

Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, geçtiğimiz günlerde yapılan “Göçün Suç Üzerindeki Etkileri” konulu çalıştayda, ziyaret ettikleri “Malatya’da Malatyalılar Derneği”nde, ilde yaşayanların yüzde 48’inin Malatyalı olduğunun, yüzde 52’sinin ise göçle dışarıdan geldiğinin söylendiğini, oysa kendilerinin yaptığı araştırmada nüfusun yüzde 84.6’sının Malatyalı olduğunun, yüzde 14.4’ünün dışarıdan geldiğinin ortaya çıktığını iddia etmişti.

 

Malatya, özellikle 1985 yılından itibaren 25 yıldır önemli ölçüde göç alıyor. Kentteki Malatyalı sayısı konusunda emniyetin kriterleri doğruyu yansıtmıyor. Emniyet kayıtları, vatandaşın doğum yerine göre memleketini belirtiyor. Ailesi göçle gelip Malatya’da doğan çocuklar, Malatya nüfusuna kayıtlı olmadıklarına bakılmaksızın, Malatyalı sayılıyor. Bu durumu, hergün yayınlanan “Emniyet Vukuat Raporu”nda görüyoruz. Bu durumu da, eğer suça “mağdur” olarak karışan kişinin yaşı 18’den küçükse, “müşteki” diye annesi ya da babasının kimliği verildiği için, onların doğum yerine göre öğrenebiliyoruz. O nedenle, polisin elindeki “demografik” veriler, “düzeltilmeye” muhtaç görünüyor.

 

MHP’de Belediyeyi Rahatlatacak Atama

Milliyetçi Hareket Partisi Malatya İl Başkanı Ömer Ekici 12 Haziran seçimlerinde milletvekili adayı olmak amacıyla geçtiğimiz hafta görevinden istifa etti. Ömer Ekici’nin yerine atanacak isim konusunda parti içinde kısa süreli bir tartışma yaşandıktan sonra bu göreve avukat Arif Yıldız atandı. Özellikle imar usulsüzlükleri konusunda Malatya Belediyesi’ne karşı zaman zaman sert muhalefet yapan, Malatya Park AVM örneğinde olduğu gibi Malatya Belediyesi’ni bir hayli sıkıntıya düşüren yargı süreçleri başlatan eski MHP İl Başkanı Ömer Ekici’nin yerine Arif Yıldız’ın atanmış olması kamuoyunda ‘Malatya Belediyesi’ni rahatlatan atama’ şeklinde yorumlanıyor. Bu yoruma neden olan arka plan ise, Arif Yıldız’ın Karakavak’da ‘Ranta yürütülen arsa’ olayındaki arsa sahibi şirketin ortakları arasında yer alıyor olmasından kaynaklanıyor. Karakavak bölgesinde belediye adına aynı zamanda AKP’nin 2. başkanlarından olan Harita Mühendisi Eyüp Sağlam tarafından yapılan şuyu işleminde, Or- Yapı adlı bir şirketin, kısa bir süre önce 240 bin TL (240 milyar lira) karşılığında aldığı, tarla konumundaki arazide bulunan hisse, yaklaşık 1600 metre öteye, Ankara yolu Fahri Kayahan ve Askeri Lojmanlar kavşağında, en az 10-15 kat daha fazla rantı bulunan bir bölgeye taşınmıştı. Şuyu işlemindeki usulsüzlük ve şirket sahiplerine yüksek rant sağlandığı yolundaki iddiaların malatyahaber.com’da yayınlanmasından sonra Malatya Belediyesi şuyu işlemini iptal etmek zorunda kalmış ve Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Ceyhan bu işlemden dolayı ciddi suçlamalara muhatap olmuştu. İşte, şuyu skandalının merkezindeki bu şirketin büyük ortaklarından biri Avukat Arif Yıldız’dı. Arif Yıldız’ın ortağı olduğu şirketin Malatya Belediyesi yönetimi ile böyle bir ilişki içinde olması eski MHP il Başkanı Ömer Ekici’nin özellikle imar konularındaki sert muhalefetinden sonra ‘Malatya Belediyesi’ni rahatlatacak’ atama olarak değerlendiriliyor.  

 

Fıkra Gibi!..

Karadenizli vatandaşlarımızın, olaylara yaklaşımı, sorun çözümüne ilişkin pratik uygulamaları fıkralara konu olduğu gibi, fotoğraflarla ya da görüntülerle haberlerde de çok sık rastladığımız bir durum.

 

Rize’deki dolambaçlı yaya üst geçidi, merdivensiz bina, Trabzon’da “Lokanta 50 metre geride..” levhası vs.vs.

 

Malatya’da da artık benzer görüntülere rastlıyoruz. Bunlarla karşılaşanlar, bir anlam veremiyorlar. Örneğin, Atatürk Caddesi’nin Sivas ve Beşkonaklar (Sinema) Caddeleri kavşağında inşa edilen ve mimarisinin özgün olması, dolayısıyla görselliği için epeyce para sarfedilen saat kulesinin hemen birkaç metre önünde, kulenin Atatürk Caddesi çıkışından görünümünü engelleyen reklam panosunun varlığı ve halen buna bir çözüm bulunamamış olması. Yabancı biri, saat kulesinin niye “totem” de denilen bu reklam panosunun arkasına gizlenmiş olduğuna anlam veremiyor. Sorunun, “totem”lerin kiraya verildiği şirketle belediye arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklandığını biz biliyoruz ama, yabancıya nasıl anlatırsınız?!

 

Bir başka görüntü yine Malatya Belediyesi orijinli. Tutup, ılıman iklim bitkisi olan palmiye ağacını “hoş görüntü” oluştursun diye Malatya’ya getirip diktiler. Aklı eren herkes bunların Malatya’nın kış iklimine uyum gösteremeyeceğini, zaten Malatya’ya özgü bir bitki olmaması, Malatya florası ile uyumlu olmaması nedeniyle bir özellik de ifade etmeyeceğini savundular. Ama belediyenin bu parlak fikrin sahibi olan elemanları, yılmadılar, o ağaçları diktiler. Vatandaşa da, “Artık her bir palmiyenin altına birer de kestaneci tezgahı yerleştirirler. Ağaç, kestane sobasının verdiği ısıyla kışı getirir!” demek düştü. Tabi bu işin esprisi.. Kestane tezgahı yerleştirmediler ama, “görsel güzellik” açısından dikilen ağaçların tepesine, bu sefer soğuktan koruyabilmek için, biz diyelim torba, siz deyin birer çuval geçirdiler.

 

Türkiye’de böyle, tepesine torba geçirilmiş ağacı bulunan başka bir kent var mıdır? Sanmıyoruz!.

 

Ha, bu arada unutmadan şunu da eklemeliyiz: Fıkra gibi icraatlara imza atan Malatya Belediyesi yönetiminin tam da bu sıralarda ‘Fıkra Yarışması’ açmış olması ironik bir durum yaratmış bulunuyor.

 

Vekilin ‘Niteliksiz’ Çıkışı!..

TBMM’de milletvekillerinin işlediği öne sürülen suçlarla ilgili 700’ü aşkın dokunulmazlığın kaldırılması talebini içeren dosya bulunduğu basında yeralınca, bunlar arasında Malatya milletvekillerine ait olan var mı merakıyla yaptığımız araştırmada ulaşmıştık, AKP Malatya Milletvekili Mehmet Şahin hakkındaki “Nitelikli Dolandırıcılık” iddialı suçlamaya.

 

Bu bir haberdir ve biz de haber olarak malatyahaber.com’da yer verdik. Arkasından da, bir arkadaşımız bu milletvekilini arayıp, konuya ilişkin görüşlerini almak istedi. O aramada kendi telefonlara çıkmayınca, arkadaşımız TBMM’deki ofisini aradı. Bu milletvekilinin yurt dışından yeni geldiği ve genel kurulda olduğu bilgisini aldı, bu aramaya dönen olmadı. Bununla da yetinmedi arkadaşımız, 3 gün aradı vekili. Sonunda milletvekili cep telefonuna yanıt verdi ve arkadaşımızın iddiaya ilişkin sorduğu soruların tümüne “Teşekkür ederim.. Teşekkür ederim..” diye baştan savma cümleleri dışında bir yanıt vermedi.

 

Muhtemelen hakkındaki suçlamadan malatyahaber.com’un haberinden sonra haberdar olduğu anlaşılan milletvekili, haber yayınlandıktan birkaç gün sonra yazılı bir açıklama ile adının bu dosyada nasıl geçtiğine, konunun ne olduğuna dair yanıtlarını duyurdu, haberimizi bütünüyle doğrulayan bilgiler verdi. Ve biz malatyahaber.com’da bunu da yayınladık.

 

Ancak, daha sonra vekilin dili bir anda çözüldü ve konuşmaya başladı. Katıldığı televizyon programlarında, özellikle yakın olduğu cemaatin etkisindeki devlet kurumlarında işi olan  ve ömürleri başka işlerle geçip emekli olduktan sonra basına “sürtülmüş” kimilerinin çıkardıkları mevkutelere beyanatlar verdi, hakkındaki dosya içeriğiyle ilgili haberleri “iftira” olarak nitelendirdi.

 

İyi de sayın vekil, hakkınızdaki o suçlamayı malatyahaber.com yapmadı ki. Devletin ilgili birimleri, tarımsal destek adı altında yapılan ödemelerle ilgili olarak birçok vatandaş gibi, sizin ailenizin de “yasal olmayan, devletin ilgili birimlerini yanıltan” bildirimlerle para aldığı iddiasıyla işlem yapmışlar. Milletvekili olmadan önce meydana gelen bu olayda, iddiaya göre siz de para almışsınız. İfadenize göre, para geri iade edildiği için sizin konumunuzdakilerle ilgili dava beraatle sonuçlanmış. Siz vekil olduğunuz için hakkınızdaki dosyada bir işlem yapılamamış, dokunulmazlığınızın kaldırılması için prosedür işletilmiş. Böyle bir iddia ve işlem var mı yok mu? Var. Dosyanın içeriğindeki rakam ister sizi açıkladığınız gibi 1400 TL olsun, ister 14 TL ya da 140 bin Tl. Sonuçta sizin hakkınızda Türk yargısı ‘Nitelikli Dolandırıcılık’ suçlaması ile işlem başlatmış. Bunu siz de açıklamanızda itiraf ettiniz. Öyleyse, televizyonda, basında “Nitelikli iftira” diye söyleneceğinize, o dosyanın ortadan kaldırılabilmesi ve “beraat edebilmeniz” için gereken neyse onu yapın, sonra konuşun!

 

Mehmet Şahin ve taraftarları, bu meseleyle ilgili türlü çeşitli komplo teorileri ürettiler. Taraftarları hızlarını alamayıp, iddialara ilişkin olarak aynı partideki bazı siyasilerin milletvekilinin önünü kesmeye yönelik çabalarının sonucu olduğunu “okur mektubu” diye basın kuruluşlarına ilettiler. Ve haksız yere, aynı partideki insanların günahını aldılar.

 

Adıyamanlı Ve Elazığlı Vekil Meselesi Yine Gündemde

Özellikle AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana hemen her seçimde Malatya’nın tartışma konularından birini ‘Adıyamanlı ve Elazığlı vekil seçmek’ muhabbeti oluşturuyor. Özellikle son 20 yılda çevre illerden Malatya’ya yönelik yaşanan göç, Malatya’da nüfus bağlamında bir sayısal güç kazanan hemşehri topluluklarının bu sayısal gücü siyasal alana aktarma ve Malatya’nın siyasal portresinde söz sahibi olma isteğini tetikliyor. Mikro milliyetçilik duygularını da okşamayı ihmal etmeyen bu çalışmalar, Haziran 2011 seçimleri için yeniden ve bir kez daha devreye girmiş durumda. Siyasi kulislerin iyiden iyiye ısınmaya başladığı bu günlerde Adıyaman ve Elazığ kökenli organizasyonlar Malatya’dan bir ‘Hemşehri Milletvekili’ çıkarmak için sık sık biraraya geliyor, kulis ve lobi çalışmaları yapıyor. Bu amaçla aşiretleri biraraya toplamayı ve özellikle AKP ile siyasi pazarlık yapmayı hedefleyen dernekler kuruluyor. Malatya’da görev yapan Elazığlı ve Adıyamanlı bürokratlarla toplantılar yapılıyor. Elazığlılık ya da Adıyamanlılık kimliğini koruyarak Malatya’ya eklemlenmek ve bu kentin siyasetine il, ilçe ayrımı yapmaksızın ortak olmak yerine mikro milliyetçilik hassasiyeti ile hesaplara girişmek ne Malatya’ya ne de Malatya’da yaşayan Elazığlı, Adıyamanlı, Bingöllü insanımıza fayda sağlayacaktır. Malatya’dan seçilecek milletvekilinin Malatyalı, Elazığlı, Adıyamanlı mı olması önemlidir, yoksa bu görevi layıkıyla yerine getirebilecek bilgiye, birikime ve ehliyete sahip olması mıdır? Temel soru budur. 

 

Maksat, Millet İşi Görsün!.

Malatya Belediyesi harıl harıl kaldırım yapıyor, lamba dikiyor.. Belediyeye proje üretmek üzere Sivas’tan transfer edilen danışmanın planladığı işler bunlar.. Büyük çapta alt yapı ile ilgili konular hallolduğundan, üst yapıyı toparlamak gerektiğini gördü ve işe girişti.. Önce, “numunelik” bazı sokaklar, caddelerde “derleme, toplama” çalışması yapıldı. Ardından, nasıl bir trafik planlaması, nasıl bir ulaşım organizasyonu endişesi olmaksızın yapılmış olduğuna akıl sır ermez; İnönü ve ona alternatif Cengiz Topel- Hasanbey Caddelerinde de aynı dönemde çalışmalara başlandı. Zaten yetersiz olan yollar iyice daraldı, sürücüler ve ulaşımını bu hatlardan sağlayanlara, 400 binlik şehirde 13 milyonluk “İstanbul’un çilesi” yaşatıldı! Halen de devam ediyor bu.

 

Ancak bir de bu işler yapılırken, ağaçlar engel görüldü!. Önce epeycesi “çürük, yaşlı, tehlikeli, formu bozuk” denilerek kesildi, sonra belediyeci uzmanların “tekniğine uygun” diye görüş bildirdikleri şekilde, budandı.. Stad yanında ise, gencecik ağaçlar, üstelik söküp başka bir yere götürülmesini sağlayacak makineler de alınmışken, bir gecede kökünden söküldü.. Kentin yeşil gitti, beton görüntüsü ortaya çıktı. Kaldırım ve ışıklandırma projesinin mimarının düşündüğü, bir tarafından bakıldı mı, en uzak noktasının görülebileceği bir bulvar ortaya çıkarmak. Biri de, buna Paris’teki örneğini duymuş ki, adını vererek “Şanzelize gibi olacak” yorumu yapıyordu.

 

Yapılan iş, öyle maliyeti az bir iş de değil. Yapılanı göstermek gerekiyor ya, ağaçlarla bütünleşebilecek bir ışıklandırma yerine, ağaçsızlıkla lambaları ortaya çıkaracak, kaldırımları güzel gösterecek bir yol tercih edildi.

 

Birkaç sene önce, adını marka yapmış bir hemşehrinin Malatya’daki mağazası açılmıştı. Cephesinin gösterişli olması için de bayağı bir para sarfedilmişti. Ancak, gel gör ki, önünde büyük bir ağaç vardı. Sonra bir gece baktık ki, koca ağaç kökünden gitmiş!.. Mağaza ortaya çıkmıştı.. Sonra bu mevzu basında yazılıp çizilince, getirip bir “çitil” dikmişlerdi, koca ağacın yerine. Ama mağazanın vitrin dekoru da böylece tamamıyla görünür olmuştu. Belediyedeki projecinin ağaçlara dair yaptığı da bu.. Maksat millet işi, kaldırımı, lambayı görsün! Yarın, Temmuz’un, Ağustos’un sıcağında, o ağaçların gölgesini bulamayanlar bunun sorumlularını hiç de hayırla anmayacaklar gerçi!. Böyle biline…

 

Bu konuda bir başka önemli nokta daha var.. Malatya kent merkezinde sıfır dal-sıfır yaprak yöntemiyle Belediye Park ve Bahçeler Müdürü Hakan Yılmaz ve Başkan Danışmanı Zeki Sarılar’ın ortak çalışmasıyla ağaçlar artık birer kütük görüntüsü verirken, kent mimarisinin çirkinliği de bu vesileyle günyüzüne çıkmış oldu. Budama işlemi devam ediyor, ancak bugüne kadar budanan yüzlerce ağaçta oluşturulan yaraların bitkibilimin öngördüğü biçimde macunlanması da gerekirken bu işlemin budanan ağaçların büyük kısmında yapılmadığı ileri sürüyor. Uzmanlar budama sonrası bakım sürecinde yaralı yüzeylerin mutlaka budama macunu ile macunlanması gerektiğine vurgu yaparak, ‘Budanan ağaçta açılan yaranın yüzeyi koruyucu macunla kapatılmazsa ağaçların kısa sürede kuruması tehlikesi yaşanacaktır. Çam katranı ve benzeri koruyucu maddelerle yapılan macunlama ihmal edilirse ağacın ölme tehlikesi yaşanabilir’ uyarısında bulunuyor.

 

 “Abbin Gözzünü Yemiş!.”

Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Hacı Bayram Sucu, Malatya’nın oldukça renkli simalarından biriydi.

 

Umum, kafiyeden dolayı tercih etmesinden olsa gerek, Hacı Sucu diye tanırdı rahmetliyi.

 

Belediyenin eski adı ESO (Elektrik, Su, Otobüs) İşletmesi’nde çalışırdı. Ayrıca, İlyas Mahallesi’nin de muhtarıydı. Bir ara Muhtarlar Derneği başkanlığı da yapmıştı.

 

Belediyeden emekli olduktan sonra, muhtarlığın yanı sıra Zafer ve Beydağı Turizm firmalarında değişik zamanlarda müdürlük görevinde de bulunmuştu.

 

Kendisine has, “çok samimi” konuşma üslubu, sevimli simasıyla da birleşince, muhabbetine doyum olmazdı.

 

“He caaannım..”, “Emredin efendim!..”, “Abin gözünü yemiş, buyur söyle..”.. Şimdi yanaktan da bir makas alacak sanırdı, muhatapları..

 

Muhtarlar Derneği başkanı iken, dernek binasını ziyaret eden merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kardeşi, o zamanki Devlet Bakanı ve Malatya Milletvekili merhum Yusuf Bozkurt Özal’la olan diyaloğu, unutulmazlarındandır Hacı Sucu’nun..

 

İstek listesindekileri söylemeden önce, ağdalı bir hoş geldin faslı geçmiş, sonra isteklerini sıralamış, arkasından o sevimli Hacı Sucu oluvermişti.. Sucu, bakanın önce şaşkın, sonra gülmekten gözlerinden yaş getiren sözlerini peş peşe sıralamaya başlamıştı.. “Yussuf abbi.. Kimin abisi.. Hacı abin gözünü yemmiş senin.. Aha bu söylediklerimi kulak ardı etmeyesin.. Hallo callo lafı değil ha bunlar.. Kimmin abisi.. Uy uy uy.. Gurban olmuş abin sana.. Maşallah.. Maşallah… Haydi alkış… Varooolll!. Afferim yav sana!..”

 

Nur içinde yat Hacı Ağabey..

 

 

 KISA.. KISA.. KISA..

·                         Okullarda öğrenci ve öğretmenlere yönelik şiddet olaylarının son dönemde aşırı bir artış göstermesine rağmen şiddetin önlenmesine yönelik ciddi çözümler üretilmediği, son örnek olarak da Milli Eğitim ve AKP’de merkezde bulunan bir lisede meydana gelen ve bir öğrenciye yönelik fiziki ve psikolojik şiddet olayının konuşulduğunu, iddialara göre AKP üst düzey yetkililerinden birinin oğlu tarafından fiziki şiddete uğrayan öğrencinin olayı velisine anlatmasıyla gelişen olaylar, lise müdürünün olayın duyulmaması için gerek öğrenci gerekse de öğrenci velisine yönelik tehditkar üsluba başvurduğu iddiası, olayın AKP ilçe ve il yönetimi tarafından da duyulması üzerine parti yöneticileri tarafından lise müdürünün kulağının çekildiği, bu durumunda okullardaki şiddetin “Kol kırılır yen içinde kalır” anlayışıyla önlenemeyeceğinin bir göstergesi olduğunu,

 

·                         Reel ekonominin temsilcileri olduğunu söyleyen Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO)’nın bütçesine göre gelirinin yüzde 15’ini faizlerden elde ettiğini, bu faizlerinde bankadaki vadeli mevduat hesabından ve alacaklarına uyguladığı temerrüt faizlerinden oluştuğunu, üyeler ve kamuoyu tarafından TSO yönetiminin;  ekonomiyi canlandıracak projeleri üretmek ve desteklemek yerine sürekli şikayet ettikleri “paradan para kazanma” yöntemini tercih ettiğini gösterdiğini, bu durumunda kamuoyu tarafından “Bunlar reel ekonominin temsilcileri olamazlar, olsa olsa rantiyecilerin temsilcileri olurlar” diye değerlendirildiğini,

 

·                         Yaklaşık 6.5 trilyon maliyetli olmasına rağmen yüzde 50’ye yakın kırımla 2006 yılında ihale edilen ve kamuoyunda büyük tartışma yaratan,  hatta vali ile siyasileri karşı karşıya getiren, 3 belediye ile 28 civarındaki yerleşim alanının içme suyu gereksinimini karşılayacak olan Yazıhan Karasu Projesi’ne harcanan paranın maliyetinin iki katına yaklaşmasına rağmen bir çok köyün içme suyundan mahrum olduğunu, bölgenin kanayan yarası hale gelen ve insanları sağlıklı suya kavuşturacak olan bu projeye adli ve mülki makamlar dahil tüm yetkililerin  el koymasının gerektiğini, 

 

·                         Devlet Hastanelerinde röntgen gömleğinin sınırlı sayıda olması nedeniyle röntgen çektirmeye giden ve sırada olan vatandaşlara aynı gömleğin giydirildiğini, hijyenik işlemden geçmeden vatandaşa giydirilen gömleklerin gerek insan sağlığı ve gerekse de hasta hakları açısından ciddi sorunlar yarattığını ve bu duruma çözüm bulunmasının istendiğini,

 

·                         Kamuoyunun büyük oranda kuruyacağı endişesi taşıdığı ana arterdeki ağaç budamalarından sonra kentin (özellikle de tabela) görüntü kirliliğinin daha net olarak ortaya çıktığını, geçtiğimiz yıllarda görüntü kirliliğinin önlenmesi amacıyla Belediye Meclisinden tabelalara standart getiren bir kararın çıkarıldığını ve bir müddet uygulandığını,  duyarlı çevreler tarafından bu kararın tekrar uygulanmasının istendiğini, 

 

·                         Belediye eski başkanı Cemal Akın’a ait olan ve geçtiğimiz aylarda yıkılan Hükümet Konağı arkasındaki ofisin  görüntü kirliliğinin yanı sıra yayalar için tehlike arz etmeye devam etmesine rağmen,  belediye ilgili birimlerinin bu çevresel kirliliği ve tehdidi görmezden gelmeye devam ettiğini, herhangi bir işlem yapmadığını, bu durumunda vatandaşlar tarafından  “Sıradan bir vatandaşın olsa ceza üstüne ceza keserlerdi. Bu mu herkese eşit işlem? Demek ki belediye eski başkana torpil geçiyor”  yorumlarına neden olduğunu

 

·                         Malatya’yı yeterice tanımadığı iddiasıyla sürekli eleştirilere muhatap olan Malatya Belediyesi MOTAŞ şirketine yapılan eleştirileri haklılığının son örneği ise toplu ulaşım seferlerinin sağlıklı bir şekilde ayarlayamaması olduğunu, Belediye birimlerinde en fazla şikayet alan birim olan MOTAŞ’ın, 40’a yakın yeni otobüsün hizmete girmesine rağmen duraklarda bekleme sürelerinin uzadığını, ana arterlerde 10-17 dakika olan otobüs bekleme süresinin, tali semtlerde 60-90 dakika arasına çıktığını, bu durumun da vatandaşı çileden çıkarttığını,

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız